Şırnak’ta, Cudi ile Gabar dağlarının arasında kalan bir köy, Bilmat. Şiddet ve çatışmalar nedeniyle göçe zorlanan hayatların yıllarca sahip olamadıkları bir memleket burası. Yaklaşık 25 aile var. Çoğu Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçmeni. Ama ulaşım sıkıntıları nedeniyle, farklı merkezlere kayıtlı seçmen sandıklarına gitmekte zorlanacaklarını söylüyorlar.
BBC’den Çağıl Kasapoğlu, Şırnak merkezine yaklaşık 4 kilometre mesafede olan Bilmat yaşayan köylüleri haber yaptı. Köy ilk olarak 1993’te Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile PKK arasındaki çatışmalar ve operasyonlar nedeniyle boşaltıldı.
Çoğu aile evlerini terk edip Şırnak merkeze göç etti. Zamanla evler yıkıldı, mezralar boşaltıldı ve geride bıraktıklarının izi kalmadı.
Bilmatlılar “yeni evleri” olarak gördükleri Şırnak’tan da 2016’da sokağa çıkma yasakları nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Evleri yine yıkıldı, sahip oldukları yine ellerinden alındı.
Önce Şırnak’tan ayrılıp Bilmat’ta, sonra operasyonların köye uzanması ve bombalanmasının ardından gittikleri Konutlar semtinde çadır kurdular. Oradan da ayrılmaya zorlandıklarını ve yetkililerin talimatıyla köylerine dönüp kendi imkanlarıyla evlerini kurduklarını söylüyorlar.
Elektrik bağlanmadığı için uzun süre güneş enerjisi ve odun ateşiyle giderdiler birçok ihtiyaçlarını. Ama köyde hala su sıkıntısı var. Köyün kaynağının yaz aylarında kurumasından ve susuz kalmaktan korkuyorlar.
‘Bir yere gittiğin zaman teröristsin’
1990’lı yıllarla bugünü kıyaslayan Bilmatlı Mehmet Sipki, “1993 berbattı, bir tarafta devlet, bir tarafta PKK, ikisinin arasında kaldık, sonunda da göç ettik” diyor. Sokağa çıkma yasakları sonrası dönemin daha kötü olduğunu söylüyor. Operasyonlar nedeniyle hayvanlarını otlatmaya çıkaramadığını anlatıyor:
Mehmet Sipki ve ailesi 1993’te terk etmeye zorlandıkları köylerine 2016’da Şırnak’ta ilan edilen sokağa çıkma yasaklarından sonra geri döndü.
“90’lar daha iyiydi. Bir yere gittiğin zaman teröristsin. Devletten habersiz bir yere gidemezsin.
“Ama bu sefer en çok kendimize kızdık, ne devlet yaptı ne PKK, halk kendi kendine yaptı. Adam geliyor, evinin dibine mayın döşüyor. ‘Niye buraya döşüyorsun herkes ölecek’ diyorum. Bu sefer de ‘Sen hainsin’ diyorlardı bana.”
Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı 10 Nisan’da tamamen kaldırıldı. Yasak sonrası da çatışmalarda hasar gören binalar yıkıldı.
TOKİ binalarına taşınmak istemiyorlar
Geçen yıl boş düzlüklere dönüşen tepelere TOKİ’ler dikildi. Ama halk TOKİ’lere taşınmak istemiyor.
Hayvancılıkla geçimini sağlayan Mehmet Sipki da onlardan biri:
“Burası daha rahat, hayvanımız var, ineğimiz var. Yaşam daha güzel. Şırnak’a gitsem ne yapacağım. İş yok, güç yok, evler yıkıldı. Hadi ben çıktım 10. kata oturdum, ne yiyeceğim, ne içeceğim, çocuklara nasıl bakacağım?”
Konu seçime geldiğinde buralarda HDP’den farklı bir partiye vereceklerini söyleyenlerin sayısı az oluyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) adayı Muharrem İnce’nin karşı karşıya kalması durumunda ise ağırlıklı olarak İnce’ye vereceklerini söylüyorlar. Mehmet Sipki’nin de yanıtı öyle.
Ama bölgede “İYİ Parti adayı Meral Akşener mi, Erdoğan mı?” sorusu genelde cevapsız kalıyor.
Bu köyde ise oyun kime gideceğinden çok, oy vermeye gidilebilecek mi, sorusu da soruluyor.
Köye elektrik birkaç ay önce geldi ama hala su sıkıntısı var. Kaynakların kurumasından korkuyorlar
9 çocuk annesi Hazal Bektaş’ın oyu Silopi’de. “Eğer HDP araç ayarlarsa gidip oyumuzu kullanırız, ayarlayamazsa da kendi imkanlarımızla gitmeye çalışırız. Hiçbir imkan yoksa da oy kullanmayız” diyor.
O da bu dönemin 90’lardan bile daha kötü olduğunu söylüyor:
“Biz 3 defa göçe zorlandık. En son şehirde evlerimiz yıkıldı, önceden yıkılmış köylere dönmek zorunda kaldık. Herkes Şırnak’ta bir yerlere dağıldı. Çok rezillik çektik, suyumuz yok, okulumuz yok. 90’larda çocuklar okula gidebiliyordu, şimdi bizimkiler gidemiyor. O zaman şu anki gibi acı, ölüm, tutuklama, göç yoktu. Bu kadar perişanlık yoktu.”
Ermenilere uzanan göç hikayesi
Köyün göç hikayesi ise Ermenilere uzanıyor.
Meryem Bektaş 82 yaşında bir Ermeni. Evlendikten sonra Müslüman olmuş ve Şırnak’ta kalmış. Ailesi, kardeşleri ise Hollanda’da. Annesi, babası ve büyük ağabeyin hayatlarını kaybettiği haberi gelmiş ona, ama diğer kardeşlerinden haber alamıyor.
“Ermenilerden kimse kalmadı, herkes Avrupa’ya göç etti” diyor. Kendi göç hikayesi de buralarda:
“1993’te Bilmat’tan Şırnak merkeze gittik, evlerimiz yıkıldı. 2016’da yasaklarla tekrar köyümüze gelip çadır kurup yaşamaya başladık. Çadır kurduktan iki ay sonra köyümüz bombalandı, buradan Konutlar semtine göçe zorlandık, çadır kurduk. 1-2 ay Konutlar’da kaldık sonra devlet oradan da çıkardı. Tekrar Bilmat’a gelip el verdikçe ev yaptık.”
Evlendikten sonra Müslüman olan Meryem Bektaş ve torunu Bahar
Meryem Bektaş’ın torunu 11 yaşındaki Bahar, köyün diğer okul çağındaki çocukları gibi eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmış. Devam edebilseydi, doktor olmak istediğini söylüyor:
“Buraya servis gelmediği için okula gidemiyoruz, öğretmenler denedi ama olmadı.”
Bu köy, yeniden kurulmak üzere olan küçük, az haneli bir köy. Ama yasaklarla bölgeye dağılan birçok Şırnaklı gibi kiminin oyu kayıtlı olduğu bölgede kalmış, kiminin sandığı taşınmış.
Seçimin sonucu onlar için belli, bundan sonra yeniden sahiplenmeye çalıştıkları köylerinde kalıp kalamayacakları ise belirsiz.