Şimşek’ın Vatandaştan Anladığı 146 Bin Milyoner

HABER-ANALİZ | SEMİH ARDIÇ

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, “Dolardaki artış yüzünden vatandaşın servetinde bir gerileme yok. Hatta tam tersi artış var.” beyanatı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) hakikatle bağını ne kadar kaybettiğini gösteren manidar bir itiraf.
Yaşadıkları fildişi kuleden dünya böyle görünüyor demek ki!
Doların 5 ayda Türk Lirası’na (TL) mukabil yüzde 22 artmasını ‘şirin’ gösterme yarışında Şimşek’in önde gitmesi Türkiye’nin aradığı kur istikrarını geri getirmez.
Bilakis yatırımcıda, “İşin aslını bilenler bile böyle düşünüyorsa buralarda fazla durmaya gelmez.” endişelerini artırır. Yatırımcıdaki halet-i ruhiye böyle iken ağzınızla kuş tutsanız ikna edemezsiniz.

KUR ARTTIKÇA HEM ENFLASYON HEM FAİZ ARTIYOR
Kur geçişkenliğinden satın alma gücü paritesine kadar onlarca kavramı bilen Şimşek, döviz kurlarındaki sert yükselişlerin ardından ekonomilerin durgunluğa sürüklendiğini bilmiyor olamaz.
Doların geldiği son seviyede kalsa bile enflasyon yüzde 2-3 yukarı çıkacak.
Müesses nizamda iktidarda olmak ve orada kalmak ahlaktan uzaklaşmakla eş değer kabul ediliyor. Her bir sözcü bu ilkesiz siyasette adeta birbiri ile yarışıyor.
Milyonların gözünün içine baka baka yalan söylemekten zerre kadar hicap duyulmuyor.
Mazisinde ‘fakir evlerine iftara gidince…’ gibi ağır bir gaf bulanan Şimşek’in beyanatı özür dilenerek unutulabilecek bir gaftan çok daha fazlasını ihtiva ediyor. Bir bakan olarak halka yanlış malumat veriyor.

TL, ARJANTİN PESOSU’NDAN SONRA EN FAZLA ERİYEN İKİNCİ PARA OLDU.

BANKALARDAKİ DÖVİZ HESAPLARI GARİBANIN MI?
Başbakan Yardımcısı Şimşek’in istinat noktası da şu: Bankalarda 210 milyar dolara yakın döviz hesabı varmış, dolar kıymet kazandığı için o servet de artmış.
Yine yastık altındaki altınlar efsanesine de temas ediyor. Böylece, “Endişeye mahal yok. Hep beraber zenginleşiyoruz.” diyor.
El insaf! Bankalardaki o mevduat dar ve orta gelirliye mi ait? Vatandaş maişet derdine düşmüş bakan Mehmet efendi döviz hesaplarından dem vuruyor.
MEVDUATIN YÜZDE 55’İ 146 BİN MİLYONERE AİT
O rakamların teferruatına inildiğinde vatandaşın değil, milyonerlerin servetine servet kattığı acı hakikati ile yüzleşilecektir.
Mart sonu itibarıyla Türkiye’de bankalarda toplam 1 trilyon 717 milyar TL mevduat var. Toplam mevduatın yüzde 56’sı (954 milyar 294 milyon TL) 146 bin kişiye ait. Bunlara ‘milyonerler’ diyoruz. Zira hesaplarında milyon TL ve fevkinde mevduata sahipler.
Bankadaki paranın yarıdan fazlası 146 bin milyonere ait, kalan tutar da tasarruf fazlası olabilecek kadar zengin olanlarındır. Milyoner başına ortalama 6 milyon 537 bin TL mevduat düşüyor.
2017 sonunda 139 bin olan milyoner sayısının üç ayda 7 bin 9 kişi artması kimlerin servetine servet kattığını anlamamıza da yardımcı oluyor.
ASGARÎ ÜCRET 425 DOLARDAN 320 DOLARA İNDİ
Üç ayda milyoner sayısı 7 bin kişi arttı artmasına da aynı dönemde doların yükselmesi sebebiyle dar ve orta gelirliler ağır bir bedel ödedi.
*Gayr-i resmî enflasyon gıdada yüzde 30’u buldu.
*Fert başına gelir 2 bin 700 dolar azaldı.
*Ortalama emekli maaşı 464 dolardan 350 dolara geriledi.
*1 Ocak’ta 425 dolara tekabül eden asgari ücret 320 dolara indi.
*Gelirleri TL olan esnaf ve çiftçiler çift hane enflasyon ve kur artışı yüzünden kredi borcunu ödeyemiyor.
Ziraat Bankası önünde bir çiftçi yine tütün balyalarını yakmaya kalktı. Daha evvel bidonlarla getirdiği sütleri Ziraat şubesinin önüne döken çiftçinin feryadı hâlâ sosyal medyada yankılanıyor.
Motorin, benzin ve otogaz (LPG) fiyatları aldı başını gidiyor. Yeni zamlar seçime kadar vergiden mahsup edilerek vatandaştan saklanacak. Seçim geride kaldığında faizi ile geri alınacak o zamlar.
GAYRİMENKULÜN DEĞERİ DÜŞTÜ
Borçla alınan gayrimenkûlün değeri düştü. Bankalardaki döviz varlıkları nüfusun yüzde 1’ine ait. Onlar döviz artarken de faiz yükselirken de hep kazançlı çıkıyor.
Sermaye ihtiyacı had safhada. Türkiye’nin 453 milyar dolar döviz açığını gören yabancı yatırımcı ise riskler arttığı için eskisi kadar iştahlı değil.
Hatta kendince avantajlı seviyeleri gördüğü an TL’den dövize geçip çıkıyor. Buna imkân bulamazsa da kolunu feda etmeyi tercih ediyor.
Yastık altındaki dövizi bozdurup TL’ye çevirecek bir yatırım iklimi sunmadıkları halde sadece hamasi sözlerle halkı yönlendirenler, vatandaşın elinde avucunda kalan üç kuruşu da bu şekilde yem etmeye çalışıyor.
YANDAŞ FİRMALAR KAZANÇLI ÇIKTI
Faizler geçen hafta yüzde 3 birden arttı. Kim kazandı? 15 senede 180 milyar dolar ödenen faiz lobisi kazandı. Dolar 5 ayda yüzde 22 arttı. Kim kazandı? Vatandaş hariç mutlu bir azınlık servetine servet kattı.
3.havalimanı, köprü, otoyol, enerji santralleri ve şehir hastaneleri gibi hem ‘Hazine garantili’ hem de dolar üzerinden yapılan Yap-İşlet-Devret ihalelerini kazanan ‘yandaş’ firmaların patronlarının keyfine diyecek yok.
Dolar arttıkça onların kasasına girecek para da artıyor. Vatandaş pahalı diye geçmese Hazine ödüyor köprünün, tünelin parasını…
İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 15 dolar (70 TL) olan yolcu başına alınan hizmet bedeli 29 Ekim 2018’de faaliyete geçmesi beklenen 3. havalimanında 20 euro (110 TL) olacak. Dolar ve euro artışı kime yarıyor? Yolcuya mı, işletmeci firmaya mı?
Şimşek’in vatandaştan anladığı bir avuç ‘yandaş’ ve milyoner ise söylenecek her söz israf sayılır.
(TR724)