İkiyüzlülüğün El Kitabı: Kudüs

Yorum | Veysel Ayhan

Türk basını bir kaç istisna dışında artık hergün tek manşetli. Tüm gazeteler aynı mitingi aynı sözlerle, büyük boy Erdoğan posteriyle veriyor.
Önceki gün şöyleydi:
KUDÜS İÇİN ELELE (Hürriyet)
BİZİM İÇİN ÇANAKKALE NEYSE KUDÜS ODUR (Sabah)
KUDÜS GEÇİLMEZ (Yeni Şafak)
TELAVİV’İ TİTRETTİ (Star)
KUDÜS NÖBETİ BİZDE (Karar)
KUDÜS FİLİSTİN’İN BAŞŞEHRİDİR. (Akit) …
Kudüs için Türkiye ayaktaydı ama dünyanın haberi yoktu. Telaviv korkudan tir tir titriyordu ama titrediğinden kendisinin bile haberi yoktu! Ama mitinge katılanlar Kudüs’ü kurtardıklarını sanıyor olmalıydılar ki 58 şehidi ve 2.500 yaralıyı unutmuş sevinç gösterisi yapıyorlardı.
Miting yapmak muhalafete, muhaliflere hatta STK’lara mahsus bir iştir. Siz hükümette değilsinizdir. Sözünüz dinlenmiyordur. Hükümeti protesto etmek için toplanır miting yaparsınız. İktidarlar miting yapmaz. Çünkü zaten tüm güç elindedir. Dilediğini yaparsın. “Asarsın, kesersin.” O zaman dilediğini yapabilen bir iktidarın miting yapma amacı olsa olsa “show”dur. Veya seçim yatırımıdır.
Trump  kendi parti yetkililerini yanına alarak neyi protesto edebilir?
Merkel, Alman hükümetini mi prostesto edecek?
Hükümet olarak her türlü ilişkiyi devam ettirip sonra da avazı çıktığı kadar kınamak en azından ikiyüzlülüktür.
İKİYÜZLÜLÜĞÜN KİTABINI YAZMAK…
Erdoğan’ın fikrî olarak beslendiği düşünce İslamcılık ve Millî Görüş düşüncesidir. Bu düşüncelerin temeli önce devleti ele geçirmek, sonra da devlet eliyle Müslümanlığı zorla tatbik etmektir. Göze batan en önemli siyasi tavır ise Filistin’i savunmak, İsrail’e savaş açmaktır. Erdoğan muhafazakâr tabanı elinde tutabilmek için seçim meydanlarında bunu “satar”. Peki Erdoğan’ın bu tavrında samimi miydi?
Tabi ki hiçbir tavrında samimi olmadığı gibi bunda da samimi değildi.

SÖMÜRE SÖMÜRE BİTMEYEN FİLİSTİN
2009’ta Davos’ta “One minute” çıkışı Türkiye’ye ve İslam dünyasına bir kahramanlık ve İsrail’e meydan okuyuş olarak yayıldı. Tüm gazeteler bunu çarşaf çarşaf bastı. İslam ülkeleri İsrail’e karşı bu meydan okuyuşla çalkalandı.
Oysa Erdoğan o sözlerden 20 dakika sonra şunları da demişti: “Herhangi bir şekilde ne İsrail halkını, ne cumhurbaşkanı Peres’i ne de Musevi Halkını hedef aldım. Benim tavrım moderatöreydi.” Tabi ki bu sözlerden ne Türk halkının ne de İslam dünyasının haberi olmadı.
MAVİ MARMARA YARDIM GEMİSİ
Mavi Marmara gemisi 2010’da Gazze ambargosunu delmek için yola çıkmıştı. Gemiye yardım malzemesi ve 750 yolcu alınmıştı. O gün gemiye binmek isteyen 15 AKP’li milletvekiline “İsrail gemiye saldırabilir” gerekçesiyle Erdoğan izin vermemişti. Nitekim İsrail kendi kontrolü altındaki bir alandan böyle bir geçişe izin vermemiş, gemiye saldırmıştı. Ve bu saldırıda 10 sivil hayatını kaybetmişti.

Olaydan hemen sonra, Erdoğan’dan sert açıklamalar geldi: “İsrail Hükümetinin bu cüretkâr, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan bu saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır. Türkiye olarak bu işin peşini bırakmayacağız.” (1 Haziran 2010)
“Devlet terörü estiren İsrail’e olumlu bakamayız. Ben olduğum sürece İsrail ilişkileri normalleşemez. Bu üç madde olmadıkça (Gazze ablukasının kalkması, Özür, Tazminat) normalleşmek mümkün değil. Ben bu görevde olduğum sürece, hiçbir zaman İsrail’le olumlu bir şey düşünemem. (18 Temmuz 2014)
Erdoğan kamuoyu önünde bu sözleri söylerken oğulları Burak ve Bilal ise gemileriyle durmaksızın “Gazze’ye ambargo uygulayan” İsrail’le petrol ticaretine devam etti. Türkiye’nin İsrail’le ticaret hacmi Erdoğan döneminde 5’e katlandı. 2009’da 2,6 milyar dolar olan ticaret hacmi 2014’te 6 milyar dolara dayandı.
VERDİĞİ “İZNİ” UNUTTU!
Erdoğan 2 yıl sonra ise “Benden izin aldılar” diyerek arka çıktığı İHH yardım derneğini bu defa da ağır sözlerle eleştirecekti:
“Uluslararası bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı, Gazze’ye yaptık yapıyoruz. Filistin’e yaptık yapıyoruz. herşeyi uluslararası diplomasi neyse bu diplomasi içinde yaptık; yapıyoruz, yapacağız.” (29 Haziran 2016)

OY İSTİSMARININ ARKA YÜZÜ
Erdoğan kamuoyu önünde Mavi Marmara’yı savunuyordu ama perde ardında uluslararası mahkemelerce, Mavi Marmara’nın soruşturulması için kırmızı bülten çıkarılmasını engellendi. İsrailli komutanların yakalama kararı İnterpol’e gönderilmedi. Zaten bir süre sonra Türkiye ile İsrail arasında imzalanan anlaşma gerekçe gösterilerek Mavi Marmara davası düşürüldü.
TÜRKİYE GAZZE ABLUKASINI RESMEN TANIDI
İsrail’le yapılan anlaşmaya göre Türkiye’nin 3 şartından sadece ‘özür’ karşılandı. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, ABD Başkanı Barack Obama’nın ricasıyla Erdoğan’ı, telefonla aradı ve özür diledi. Ve Türkiye Gazze ablukasını resmen tanımış oldu.
ABDULLATİF ŞENER’İN ÖNGÖRÜSÜ
Son olay Kudüs istismarı.
Erdoğan ilk olarak 2005’te İsrail’e gidiyor. Zamanın İsrail Başbakanı Ariel ŞARON, Erdoğan’ı karşılarken “Kudüs’e hoşgeldiniz. Yahudi milletinin başkenti ve İsrail’in başkenti Kudüs’e hoşgeldiniz.” dediğinde gayet mutlu bir şekilde “hoşbulduk” demişti. “Hayır Kudüs ne zaman İsrail’in başkenti oldu?” diyememişti.
https://www.youtube.com/watch?v=hLPWhv57Z14
Bunun sonrasını Erdoğan’la yıllarca beraber çalışmış, eski dava arkadaşı Abdüllatif Şener 6 yıl önce CNN-Türk’te şöyle anlatmıştı: “Bunu yazın bir tarafa. Kudüs’ü Başkent yapacaklar ve İsrail’in Kudüs’ü başkent yapmasına yönelik gelişmeleri ortaya çıkaran, bu yolu açan ve destekleyen Erdoğan’dır. Aynı Erdoğan, İsrail, Kudüs’ü başkent ilan ettiğinde bağıracaktır, kızacaktır ekranlarda…”

Tam da Şener’in dediği gibi oldu.
Erdoğan bağırdıkça bağırıyor. Ama icraata gelince yaptığı sıfır!
Daha geçen hafta muhalefetin ”İsrail’le anlaşmalar iptal edilsin” önergesi, mecliste AKP’nin oylarıyla reddedildi.

Hiç bir yaptırım uygulanmadı.
İlişkiler kesilmedi.
İsrail’e petrol taşıyan tankerler son sürat ticarete devam ediyor.
Sadece son bir ayda Ceyhan’dan İsrail’e 1,5 milyon varil petrol taşındı. Yenikapı Kudüs mitingi sırasında son tanker yolu yarılamıştı.
Tüm bunlar olurken sanki ülkeyi CHP iktidarı yönetiyormuşçasına Erdoğan, Kudüs mitingi yapıyor!
Kudüs için yapılan Yenikapı mitinginde Saadet Parti’li oldukları sanılan 5 kişi görünüşte Erdoğan lehine pankart açmıştı. Ama 5 pankartın orta kelimeleri şunu diyordu: “İktidar, miting, yapmaz, icraat, yapar”

Seçmen bu sömürüyü yiyor mu? Maalesef yiyor. Hem de hem tersinden hem de düzünden yiyor! İşte Beyköy’lü AKP seçmeninin Erdoğan’a ilginç mesajı:
“KUDÜS’Ü BAŞKENT YAPTIN BEYKÖY’Ü DE İLÇE YAP REİS”

Malzeme bu olunca elden ne gelir!
Çarpıklık ve ikiyüzlülükleri en veciz ifade eden ise Mavi Marmara saldırısında eşini kaybeden Çiğdem Topçuoğlu idi: “İsrail ile yapılan anlaşmalar sonlandırılmıyorsa, Mavi Marmara anlaşması iptal edilmiyorsa, İsrail ile olan ticari ilişkiler kesilmiyorsa, Katar’a asker gönderip Kudüs’e asker gönderilmiyorsa, Cuma günü yapılacak miting Kudüs için değil seçim için yapılıyordur.”
En acı ve ağır söz ise -maalesef haklı- İsrail Başbakanı Netanyahu’dan geldi. Erdoğan’ın “Ellerinde Filistinli’lerin kanı var!” sloganına karşı Netanyahu’nun Twitter’dan cevabı şu oldu:
“Türkiye ve Suriye’de sayısız Kürt vatandaşının kanında elleri olan bir adam, bize savaş sanatları için vaaz verebilecek son kişidir.”
(TR724)