Bu Çile Biter Mi, Bu Yara Kapanır Mı?

FARUK MERCAN

Yeni Sultan, Modern Türkiye’nin Krizi” kitabının da yazarı olan Soner Çağaptay, “Time” dergisinde dün yayınlanan makalesinde, Saraydaki şahsın Türkiye’yi nasıl kuruttuğunun çok çarpıcı örneklerini veriyor. Türkiye’den ayrılmak isteyen varlıklı ailelere danışmanlık yapan İngiltere kökenli “Global Partners” kuruluşu, bu ailelerin sayısında iki buçuk kat artış olduğunu belirtiyor. 2016’da 6 bin milyoner Türkiye’yi terk etmiş.
Freedom for Academia”nin raporuna göre, Türkiye’de bilimsel yayınlar, 2017 itibariyle yüzde 28 oranında düşmüş. 2016’da İngiltere’ye kısa dönem öğrenci vizesi başvurularında büyük artış meydana gelmiş ve bu talebin yüzde 40’ı Türkiye’den… Bunlara bir de her meslekten eğitimli on binlerce insanın Türkiye’yi terk etmiş olmasını ekleyin… Despotik rejimler ülkeleri böyle kurutuyor.

Çürük her yapı gibi bu düzen de çökecek bir gün… Hapishane çileleri elbet bir gün bitecek, sürgün yaraları elbet bir gün kapanacak… “Yalan ve sahte olan sönüp gitmeye mahkumdur” çünkü… (Sebe suresinin 49. ayeti). Bunu Kur’an söylüyor…

Soner Çağaptay, Saraydaki şahsın bu elit beyin göçünden memnun olduğunu, böylece Türkiye’ye çok daha kolay hakim olacağını hesapladığını ifade ediyor. Despotlar böyledir. Ülkede düşünen ve despotik rejimlerini tehdit eden insan bırakmak istemezler. Bu insanlara iki yol kalır: Ya hapis ve işkence ya da sürgünde yaşamak…
Türkiye’nin haline bakın.. Yetişmiş beyinleri böyle darmadağın olurken ortalık kimlere kaldı dersiniz? “The Economist” dergisinin 22 Şubat 2018 tarihli haberine göre 70 bin İŞİD mensubunun öldürüldüğü tahmin ediliyor, 10 bin İŞİD mensubu ise Irak ve Suriye’den kaçmış. “İŞİD ‘in yüz milyonlarca dolar parasının büyük bölümünün Türkiye’de olduğu tahmin ediliyor” diye yazıyor The Economist..
Saraydaki şahıs Amerika’ya, Almanya’ya. Yunanistan’a rehine şantajı yapmakla yetinmiyor. Mantıksız isteklerine cevap alamayınca Fransa’ya, Almanya’ya terör tehdidinde bulunuyor. Mülteci şantajı yapıyor. Lübnan gibi bir Arap ülkesinde bile sadece bir milyon Suriyeli mülteci varken, Türkiye’de 3 milyon 750 bin Suriyelinin ne işi var? Türkiye’yi öyle bir batağa sürükledi ki Saraydaki şahıs, bir zamanlar İslam’ın model ülkesi olarak kabul edilen Türkiye şimdi global selefi ve cihadist grupların karargah ülkelerinden biri haline geldi. Global terör uzmanı Seth Jones, global selefi-cihadist sayısının 200 bin civarında olduğunu ifade ediyor. Türkiye artık bu ideolojinin hayat alanı bulduğu bir ülke..
“Türkiye Pakistanlaşır mı?” sorusu artık geride kaldı bence, esas büyük tehlike Türkiye’nin Suriyeleşmesi… Saraydaki şahıs da Esad gibi artık Putin ve Ruhani’nin güdümünde değil mi zaten?..
Despotlar, kurdukları düzen ebedi olacakmış gibi hesap yaparlar. Ama bir bakarsınız küçük bir kıvılcım, bu düzenlerini yerle bir eder. Çünkü despotik rejimler, insanları ezmelerine rağmen aslında çürüktürler. Bazen duvardan düşen bir tuğla ile yıkılışları başlar. “Financial Times” gazetesi, Merkez Bankası döviz rezervinin çevrilmesi gereken dış borçların ancak yarısına tekabül ettiğini yazıyor. Erken seçim telaşı biraz da bu yüzdenmiş. Sadece Türkiye’yi karıştırmakla kalmadı Saraydaki şahıs..
CEMAATİ BİTİRME PARANOYASI..
Cemaat’i bitirme paranoyası ile gittiği her yeri karıştırıyor. Almanya’yı casusları ve çeteleriyle karıştırdı… Hollanda’yı karıştırdı Afganistan‘ı karıştırdı… Yunanistan’ı karıştırdı Kosova’yı karıştırdı Bir çok Asya ve Afrika ülkesini karıştırdı ABD’yi karıştırdı… Ama tezgâhları ve yalanları birer birer deşifre oluyor. Özgür ve demokratik ülkelerde hiçbir sonuç alamıyor. İsviçre’de Hizmet camiasına mensup bir işadamını kaçırma girişiminde adamları yakayı ele verdi. Bazı ülkelerde kurduğu rüşvet ağı ile yönetim zafiyetlerinden yararlanıp 80 kadar Hizmet mensubunu kaçırdı. Böylece dünyaya suçüstü yakalandı. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın siyasi tarihine öğretmen kaçıran bir şebekenin başı olarak geçecek..
ABD Başkanı Trump, casusluk ve Cemaat üyeliği suçlamasıyla tutuklanan Amerikalı Rahip Andrew Brunson için, “Ben ne kadar casus isem, Rahip de o kadar casus” dedi. Rahibin suçu neymiş biliyor musunuz? İzmir’de Cemaat mensupları ile birlikte “Mesih’in Kurdi Kilisesi” diye bir kilise kuran Rahibe göre Kürtler Yahudilerin kayıp 13. kabilesiymiş ve Cemaat ile birlikte Kürtleri buna inandırıp Türkiye’den koparacakmış..
Böyle bir yalana gülmek bile zaman israfıdır, insan haysiyetine bir hakarettir. Türkiye işte böyle bütün insani değerlerin ayaklar altında çiğnendiği bir ülke haline geldi. Bunların rüşvetlerine havuz diyoruz ama, yalanları okyanus gibi…
Eskiden Cemaate Kürt düşmanı diyorlardı, şimdi Kürtleri kutsayan işbirlikçi oldu Cemaat… Bir gün Cemaat’e Vatikan işbirlikçisi derler, ertesi gün Vatikan’a gidip Papa’dan dua isterler… Ne de olsa bu yalanlarını pazarlayan televizyonları, gazeteleri var ve bu yalanları yutmaya hazır bir kitleleri var…
Ama nereye kadar?.. Hileyle, hurdayla daha kaç seçim kazanacaklar? Haşeratın içten içe çürüttüğü bir ülke Türkiye… Çürük her yapı gibi bu düzen de çökecek bir gün… Hapishane çileleri elbet bir gün bitecek, sürgün yaraları elbet bir gün kapanacak… “Yalan ve sahte olan sönüp gitmeye mahkumdur” çünkü.. (Sebe suresinin 49. ayeti). Bunu Kur’an söylüyor. …
(Samanyoluhaber)