Gazeteci Ahmet Nesin, 15 Temmuz şaibeli Darbe Girişimi’nden 5 gün önce darbeye ilişkin bilgileri paylaşan Fotoğraf & Siyaset isimli twitter hesabının sahibi Erol Olçok ile oğlunun 15 Temmuz’da şaibeli ölümüne ilişkin ikinci yazısını kaleme aldı.
Fotoğraf & Siyaset isimli twitter hesabın AKP’li Erol Olçok’a ait olduğu daha önce ortaya çıkmıştı. Gazeteci Ahmet Nesin, “Erol Olçok’un kim tarafından öldürüldüğü çok önemli değil ama bence bildiklerini erken açıkladığı için öldürüldü, bu darbeciler tarafından da olabilir, önleyenler tarafından da” dedi.
15 Temmuz şaibeli Darbe Girişimi’nde ölen Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayip Olçok’un şüpheli ölümlerindeki karanlık noktalara dikkat çeken Ahmet Nesin, darbeden 5 gün önce Fotoğraf & Siyaset isimli twitter hesabından darbeye ilişkin paylaşımlarını yapan kişinin Erol Olçok olduğunu iddia etti.
Artı Gerçek haber sitesinde ‘Erol Olçok’tan Orhan Uzuner’e uzanan 15 Temmuz darbe girişimi (2)’ başlıklı yazısında Nesin şüpheli ölüme dikkat çekti.
Nesin’in, yazısında yer alan ilgili bölüm şöyle;
Erol Olçok’un kim tarafından öldürüldüğü çok önemli değil ama bence bildiklerini erken açıkladığı için öldürüldü, bu darbeciler tarafından da olabilir, önleyenler tarafından da.
Yaşamımızda her zaman “NİYE” sorusu olmuştur, beynimizin bir köşesinde asılı durur, hatta çoğalır “NİYE”lerimiz ama bunların yanıtını hep kendi içimizde saklarız. Kendi içimizde sakladığımız bu “NİYE”leri yakın çevremiz hep merak eder. İşte reklamcı Erol Olçok’un oğlunu da yanına alıp darbe başladığında köprüye gitmesi bunlardan birisi. Bana göre şimdilik bir sır olarak kalacak. Eşi Nihal Olçok’un bunun nedenini bildiğini sanmıyorum, televizyon konuşmalarını izledim, “Çok şükür ki 250 kişi 11 aydır Türkiye’nin bir noktadan bir noktasına gelmesine vesile oldular” diyor ve “Ya 250 bin olsaydı” diye devam ediyor. 250 kişinin öldürtülmesine “Çok şükür” diyen birisine ilk kez rastlıyorum, hele o 250 kişiden birisi oğlunuz, birisi de eşiniz olunca iş biraz değişiyor, o yüzden bu konuda fazla yorum yapmayacağım.
Şimdi gelelim bu ölüme gidişin “NİYE”lerine, o kadar çok ki, hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. Önceki yazıda Erol Olçok’un tweetlerini yazdım, emin olduğumuz bişey var ki, o da Olçok’un darbe olacağını bildiği. Eğer iddia edildiği gibi darbeyi yapanlar Natocu subaylar yada Gülen ekibiyse Erol Olçok’un haberi olma olasılığı yok. Buna rağmen haberiniz olabilir, darbe yapılacak kişilere haber uçmuştur ama bundan da reklamcının haberi olmaz. İşte ilk “NİYE” burada başlıyor, kim ve neden bu darbe girişimini Olçok’a söylüyor.
Bunun tek nedeni var, çünkü bilen kişi yada kişiler darbe haberini aldıktan sonra darbeyi önleyecek hiçbişey yapmıyorlar. Yani darbe yazıldığı ve söylendiği gibi 15 Temmuz günü açığa çıkmıyor, 1,5 ay önceden Erdoğan’a haber verilmiş, bunun terörle mücadele şubesinde verilen ifadesi var, isim isim tutanak ortada ve ben yayınladım bunu. Ama devlet ve hükümet bunu bilmesine karşın yapılmasını bekliyor. Erdoğan’ın şu lafı darbeyi çözecek olandır esasında: “15 Temmuz Allah’ın bize bir lütfudur.”
İşte o bilen kişi yada kişilerden birisi bu haberi Erol Olçok’a bildiriyor. Sadece darbeyi bildirmekle kalmıyor, Olçok’un tweetlerini okuduğumuzda kendisinden çok emin olduğunu görüyoruz, 15 Temmuz’u bir geçe ne olduysa yazmış Olçok. Yazıları tekrar tekrar okuduğunuzda Olçok’un “NİYE” kendinden bu kadar emin bir şekilde köprüye, oğlunu da yanına alarak gittiğini anlıyoruz. Olçok’a yapılacaklar öyle bir emin ve keyifle anlatılmış ki, kendisi güle oynaya kutlamaya gidiyor, savaşmaya değil.
Peki Erol Olçok “NİYE” öldürüldü? Bunun bikaç nedeni olabilir ama o kadar sistemli öldürülmüş ki, ben tesadüf olmadığına inanıyorum. Siyasetçi olmak başka bişey, siyasetin içinde olmak başka bişey. Erol Olçok Erdoğan’ın belediye başkanı seçildiğinden beri yanında, siyasetin içinde ama siyasetçi değil. Hatta AKP’nin adını da bulan kişi. Olçok siyasetçi olsaydı, geçen yazıda okuduğunuz o tweetleri yazmazdı, bir darbenin olacağını bu kadar aleni açıklamazdı. Çünkü Olçok’un yazdıklarını okurken, siz de onun gibi 15 Temmuz’dan 5 gün öncesine gidin, ona göre düşünün. Yani darbe yapılacağından haberiniz yok ama Erdoğan’ın yapmak istedikleri sıralanmış arka arkaya. Ordunun temizleneceği ve sadece Erdoğan’ın direktifleriyle yönetileceğini aleni bir şekilde yazmış.
Şimdi gelelim başka versiyona, yani Erol Olçok’un öldürülmediğini varsayalım. Yani Olçok ve oğlunun öldürülmesi dışında her şey olmuş gibi düşünün. Hem mecliste kurulan 15 Temmuz Araştırma Komisyonu, hem de savcılık Olçok’u mahkemeye en azından tanık olarak çağırır ve “Bütün bu olacakları nereden biliyordunuz ve yazdınız” diye sorar? Eğer Erol Olçok’a yukarıdan vahiy inmediyse bunları öğrendiği bir yer yada kişi olmalı ve bunu söylemek zorunda. Olçok siyasetçi olmadığı için kendisine verilen bilgileri yazmış ama sonrasını hesaplamamış.
Nihal Olçok kendisiyle yapılan söyleşilerden birinde “Çok fazla insanın gözüne baktım. Ama en çok Tayyip Bey’in gözünün içine baktığımda, O’nun içimdeki acıyı göreceğimden ve karşısında bayılacağımdan korktum hep. Çünkü benim tanıdığım bütün Olçokların hepsini o da tanıyordu. Sanki ikimiz de neyi kaybettiğimizi anlayacaktık. Ve onun gözlerinde onu görmek, beni daha kötü yapacaktı.” demiş ve külliyede yapılan törene de bu yüzden gitmemiş. Ve bence ölene dek de bakamayacak bir daha o gözlere.
Erol Olçok’un kim tarafından öldürüldüğü çok önemli değil ama bence bildiklerini erken açıkladığı için öldürüldü, bu darbeciler tarafından da olabilir, önleyenler tarafından da. Önemli olan darbe girişiminden birilerinin haberinin olması ama darbe başlayana kadar hiçbişey yapılmaması. Aynı Ankara Garı’ndaki patlama için “Türkiye’de bulunan canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak eylem yapılmadıkça tutuklayamıyoruz” diyen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi, ellerinde darbe girişimcilerinin listesi vardı ama beklediler.
15 Temmuz’dan sonra darbe olup olmayacağı hep konuşuluyor, belki ellerinde bu olası darbecilerin de listesi vardır, bilemiyorum ama Erdoğan’ın dünürü Orhan Uzuner hazırlıklarını gayet düzgün bir şekilde yürütüyor, karşı darbe grubunu kurmuş ve “Bylock” sistemine benzer bir grupları bile var, sonraki yazılarda da bunlardan bahsedeceğim.