Kosova İçin Rusya’ya Söz Mü Verildi?

EMRE DEMİR 

MİT’in Kosova’da yasadışı yöntemlerle 6 Türk vatandaşını kaçırmasının ardından iki ülke arasındaki diplomatik kriz büyüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağır sözlerle Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj’ı hedef alması krizi başka bir boyuta taşıdı.
Erdoğan’ın Haradinaj’ı ‘kukla’ olarak nitelemesi ve açıkça ‘bedel ödeyeceksin’ sözleriyle tehdit etmesi ne anlama geliyor? Bunun cevabını anlamak için biraz Erdoğan’ın hedef tahtasına koyduğu Haradinaj’ı tanımak gerekiyor.
Haradinaj, bugün ülkeyi yöneten pek çok siyasetçi gibi gençliğinde İsviçre’de ‘gurbetçi’ olarak yaşamış birisi. Kendisi 8 yıl boyunca önce inşaat işçisi, daha sonra bir fitness salonunda vücut geliştirme koçu olarak hayatını kazanıyor.

Türkiye, Kosova’nın iç hukukunu yok sayan gizli operasyonlar yapmaktan kaçınmayarak belki de Balkanlarda son yıllarda kazandığı yumuşak gücünü ‘paketleme’ diplomasisi karşılığında feda etmiş gibi görünüyor.

Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taçi de gençliğinde İsviçre’de gece kulüplerinde bodyguard olarak çalışmış bir isim. Haradinaj, daha sonra Kosova Kurtuluş Ordusu’nun kurucuları arasında yer alıyor. Önce Sırp askerler tarafından kardeşi Luan öldürülüyor. Daha sonra doğum yeri olan Deçan köyünde köy köy gezip sivilleri öldüren Sırp milislere karşı büyük bir direniş örgütleyerek askeri bir zafer kazanıyor. Deçan köyündeki çatışmalardan ağır yaralı olarak kurtuluyor.
Kosova Başbakanı Deçan köyündeki başarısından dolayı daha sonra Kosova Bağımsızlık Savaşı’nda önemli askeri roller yürütüyor. Bu nedenlerle, Kosova Başbakanı ve ailesi bugün ülkelerinde kahraman olarak kabul edilir. Savaşın sonunda ülkedeki en prestijli ödül olan İskenderbey Nişanı’na layık görülüyor. Hem aile fertlerini kaybetmiş, hem savaşta ölümden dönmüş biri olarak Kosova’nın bağımsızlığından sonra da siyasetinde önemli bir figür oluyor.
Ankara’nın Haradinaj’a yönelik kızgınlığı muhtemelen MİT’in önceden kontrolü altına aldığı İçişleri Bakanı ve Kosova İstihbarat örgütü üyelerinin görevden almasından kaynaklanıyor. Ancak, Erdoğan’ın Kosova’da herkesin ağzını açık bırakan tepkisi bugün tahmin edilenin çok ötesinde bir etki doğurabilir.
Ramush Haradinaj’
İSKENDER BEY HEYKELİNİN SEMBOLİK ANLAMI BÜYÜK
Kosova Başbakanı’nın arkasında Arnavutların milli kahramanı İskender Bey’in heykeli önünde bir resmini paylaşması bunun işaretçisi. Aynı şekilde, Haradinaj’ın Erdoğan’ın sözlerine İskender Bey’in 550. ölüm yıldönümü çerçevesinde düzenlenen törende cevap vermesi de aynı şekilde yorumlanabilir.
Haradinaj’ın İskender Bey ile cevap vermek istemesinin sembolik anlamı, Türkiye’de genelde pek bilmediğimiz ya da es geçtiğimiz bazı gerçeklerden dolayı anlaşılmayabilir. Zira, Arnavutların kendi tarihlerini nasıl yazdıklarını ve öğrendiklerini bilmiyoruz. Türkiye’de ‘evlad-ı fatihan’, milliyetçi veya Osmanlıcı kesimlerde ‘küçük kardeş’ gibi görülen Arnavutların ‘milli tarihi’ Osmanlı ve Türk karşıtlığı üzerine kurulmuştur.
Arnavutların milli kahramanı İskender Bey Osmanlı hükümranlığına karşı yürüttüğü savaşla ülkesini bağımsızlığa kavuşturmuştur. Arnavutlar en az 3 nesildir okullarda  Osmanlı ‘işgali’nin Arnavutları geri bıraktığını, Osmanlı döneminde çocuklarının köle olarak İstanbul’a götürüldüğünü, doğal kaynaklarının ve zenginliklerinin sömürüldüğünü öğrenir.
Osmanlı’nın mutlak kötü olarak resmedilmesi biraz da ‘milli bir tarih’ yazma sürecinin kaçınılmaz sonuçlarından birisidir. (Bkz. Bizim tarih kitaplarımızda Yunanistan) Son 10 yılda Kosova ve Arnavutluk’ta tarih kitaplarının tekrar gözden geçirilmesi, Osmanlı dönemi ile ifadelerin yumuşatılması tartışılır hale gelmişti. Bu aşırı milliyetçi tarih okuması Türkiye’yle yakınlaşmayla birlikte etkinliğini yitiriyordu. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öğretmenleri kaçırılmasından sonra Kosova’nın özerkliğini adeta hiçe sayan sözleri o tarih kitaplarındaki menfi Türk algısını hatırlatmış gibi görünüyor.
Bugün Arnavutluk ve Kosova’da yaşayan Türk azınlıklar çok kapsamlı siyasi, kültürel haklara sahip. Ancak, Arnavutlar – özellikle Hristiyan Arnavutlar- arasında Türk karşıtlığı son derece güçlü. Türkiye’yi ve Osmanlı mirasını taşıyan sembollere karşı alerjisi olan önemli bir kitle de mevcut. Örneğin ocak ayında Arnavutluk’ta milliyetçi gruplar Rreshen şehrinde Türk bir şirket tarafından inşa edilen barajdaki Türk bayrağını indirdi. Geçen sene Arnavut Milliyetçileri bir tarihi eserden Kanuni Sultan Süleyman’dan övgüyle bahseden bir levhayı kaldırttı. Böyle örnekleri çoğaltmak mümkün.
Arnavutların ezici çoğunluğu elbette bu tür provokasyonlara karşı. Ancak, Ankara’nın son çıkışları Türkiye dostu bir çok Arnavut’u da çileden çıkartmış görünüyor. Bu kriz, Arnavutluk ve Kosova’da yaşayan Türk azınlıkların hayatını şüphesiz zorlaştıracak.
KOSOVA RUSYA İLE NATO ARASINDAKİ SAVAŞTA CEPHE
Belki Ankara’dan küçük ve yeni bir ülke gibi görülen Kosova aslında Rusya ve NATO ittifakı arasındaki nüfuz savaşının en önemli cephelerinden birisi. ABD ve AB bu ülkede güçlü devlet kurumları ve hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinden yeni bir kimlik inşa etmek istiyor. Rusya ise Sırbistan’ın bir parçası olarak gördüğü Kosova’nın uluslararası kurumlara entegrasyonunu engellemek için yoğun bir diplomasi yürütüyor.
Kosova Başbakanı’nın Türkiye tarafından aşağılanması, Kosova Hükümetinin MİT’in yasadışı operasyonu nedeniyle siyasi krize girmesi elbette hem Rusya’da hem Sırbistan’da sevinçle karşılandı. Yakın zamana kadar Batı ittifakının bölgesel istikrarın tahkim edilmesinde müttefik olarak gördüğü Türkiye ise artık bu genç ülkenin iç hukukunu yok sayan gizli operasyonlar yapmaktan kaçınmayarak belki de Balkanlarda son yıllarda kazandığı yumuşak gücünü ‘paketleme’ diplomasisi karşılığında feda etmiş gibi görünüyor.


Kaynak: https://kronoshaber.com/tr/turkiye-kosovada-ne-kaybetti/