YORUM | SEFER CAN
Siyasal İslamcıların en büyük hayallerinden biri Koç Ailesini elleri kelepçeli görmek. Bunu gizlemiyorlar, aksine arşivde bu minvalde pek çok yazı bulunabilir. AKP ile Akit arasında ince bir çizgi kaldı, o noktaya geldiklerinde ilk yapacakları iş bu olabilir. Olmaz demeyin! Ne hayalleri vardı, uçuk gibi görünüyordu; hepsi bir bir gerçek oldu. Türkiye’de binlerce insanı istihdam eden bir holdingin böyle muameleye uğramasını hiç istemem ama İslamcılar için bunun Kızılelma olduğunu göz ardı etmeyin.
Farz-ı muhal böyle bir şey olsa şunlar yaşanacak: Yapı Kredi Bankasında hesabı olanlar örgüt üyeliği ya da finansmanından mahkum olacak. Evinde Yapı Kredi Yayınları kitabı bulunanlar yakmak ya da gömmek için çaba sarf edecek. Başaramayanlar tutuklanacak. Arçelik bayileri yöneticilikten, müşterileri üyelikten işlem görecek. Cumhuriyet ve/ya Hürriyet gazetelerine kayyım atanacak. Abone listeleri kabarık olmadığı için sabah servisine çıkan kapıcılardan muhbirlik istenecek. Tutuklananlardan bazıları “ne Yapı Kredi’de hesabım var ne de Arçelik’ten alışverişim. Bunları yapanlar sokakta ben içerdeyim” diye isyan edecek.
Yapı Kredi yerine Bankasya, Arçelik yerine Sürat Kargo, Cumhuriyet yerine Zaman yazın ve çok da absürt bir senaryo olmadığını görün. Daha ileri örnekler de yaşanıyor. Öyle ki sinemada seyretsek yok artık derdik. Hürriyet iki gün önce ‘FETÖ oyunuyla boşanma’ sürmanşetiye çıktı. Habere göre Tekstilci Hayri Uğur, 29 yıllık eşinden boşanmak için “FETÖ’den tutuklanırsam mallarımıza el konulur. Formalite icabı boşanalım” demiş. Nafaka bile istemeden boşanan eşini bırakıp beş yıllık sevgilisiyle evlendi. Hürriyet haberi ‘değme film senaryolarına taş çıkartacak türden’ yorumuyla vermiş.
ÖFKEDEN SAKINMAK İÇİN…
‘FETÖ’ istismarı her alanda devam ediyor. En çok da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın öfkesinden kaçmanın yolu olarak suistimal ediliyor.
İran’da düşen Başaran Holding’e ait özel jetin ikinci pilotu Melike Kuvvet hakkındaki haberler bunun çarpıcı örneklerinden. Yüzbaşı rütbesiyle TSK’da görevliyken askerlikten ihraç edilmiş. Cumhuriyet gibi gazeteler adet olduğu üzre olayı ‘FETÖ’ye bağladı. Oysa konuyu bilenlerin sosyal medyada yazdıklarına göre “Melike Kuvvet’in Hava Kuvvetlerinden atıldığı dönemdeki Kuvvet Komutanı (Mehmet Erten), Personel Daire Başkanı, İstihbarat Daire Başkanının tutuklu olduğu iddiası doğru değil. Melike Kuvvet hakkında incelemeyi başlatan Personel Başkanı Mehmet Özlü ve İstihbarat Başkanı Cemal Kadıoğlu şu an Korgeneral rütbesi ile görevdeler.” Daha ilginci Rahmetli Kuvvet, 15 Temmuz’dan sonra da göreve dönememiş. Hem de 693 ve 694 sayılı KHK’larla 18 yıldan az hizmeti olan pilotların TSK’da görev alması zorunlu kılındığı hâlde. Çağrılan ya da görevlendirilen pilot ‘katılış’ yapmaz ise sivil pilot sertifikaları görev süresince yani 4 yıl boyunca iptal ediliyor. Yani sivilde de çalışamıyorlar. Pilotlara KHK ile ‘dön emri’ verilmesine rağmen Melike Kuvvet’i döndürmeyenlerin gerekçesi de ‘FETÖ’ iltisakı. 15 Temmuz’dan sonra kapatılan bir özel uçuş okulunda eğitim aldığı için dönüş hakkı vermemişler. Haberlerde dönüşü engelleyenler hakkında tek eleştiri yok. Ayrıca kimse şu mantıksızlığı sorgulamıyor: Bu nasıl bir örgüt, askerlikten attırdığı helikopter pilotunu jet kullanabilir hale getirmek üzere, yine kendi kurumunda eğitim veriyor.
ADALETİ HİÇBİRİMİZ GÖREMEYECEĞİZ
Benzer haberleri Cumhuriyet gibi ‘FETÖ’den yargılanan Sözcü gazetesi de sıkça yapıyor. İşte bir örnek haber: “Gazi’yi önce PKK sonra FETÖ vurdu.” Başlığın altındaki haber pes artık dedirtiyor. 15 yıl önce mayına basarak iki ayağını kaybeden gazinin iki çocuğu kapatılan hizmet okullarında ücretsiz okutulmuş. 15 Temmuz paranoyası sonrasında gazi H.İ. bu gerekçeyle işinden olmuş. Gazete “okul FETÖcü çıkınca devletteki işini kaybetti” diye yazmış. İki bacağını kaybeden gaziyi mağdur eden paranoyayı eleştireceğine, çocuklara bedava eğitim veren okula saldırmak yukarıda yazdığım absürtlüklerin hafif kaldığını göstermiyor mu?
‘FETÖ’ fırsatçıları eşini boşayan kurnaz kocayla sınırlı değil. Daha önce mahkum olmuş birçok uyanık yeniden yargılanma istiyor. Mesela Gezi protestoları sırasında ‘Kırmızılı Kadın’a gaz sıkan polis de FETÖ ‘mağduruymuş’. ‘Kırmızılı Kadın’ Ceyda Sungur’a gaz sıkan ve 20 ay hapis cezası alan polis memuru, FETÖ mağduru olduğunu belirterek yeniden yargılama istemiş. Gerekçesi ise “Davanın savcısı Adnan Çimen’in aranması ve ceza veren Hakim Muzaffer İren’in tutuklu bulunması.” Hem Gezi’yi provoke eden polislere hem de onları cezalandıran yargı mensuplarına aynı suçlamada bulunmak bize özgü bir saçmalık.
Bu mantık egemen olduğu sürece adaleti sadece Melike Kuvvet değil hiçbirimiz göremeyeceğiz.