HABER İNCELEME | ERMAN YALAZ
Siyah Transporter’lar, JİTEM’in zulmünün simgesi haline gelen ‘Beyaz Toroslar’ın yerini aldı. Erdoğan rejiminin MİT ve Emniyet içinde oluşturduğu, SADAT gibi yapılarla omuz omuza çalışan; yurt dışında El Nusra, IŞİD uzantılı isim ve örgütlerle aşık atan bir çete, masum öğretmen, memur, emniyetçi ve hatta kendi meslektaşı MİT’çilere bile zulüm hücrelerini atacak kadar gözünü karartmıştı. Kaderin bir cilvesi olsa ki, bu çetenin işkence merkezinde neler yaptığı, PKK’nın elindeki iki üst düzey MİT’çinin itiraflarıyla deşifre olacaktı.
“Özel Faaliyetler Sorgu Yerleşkesini biz de kullandık. GİB (Güvenlik İstihbarat Başkanlığı) başkanlığı olarak. Bir gün sonra FETÖ dairesi erkek bir şahsı getirdi. Zaten küçük bir yer. Üç dört hücresi var. Bir de koruma yeri var. O geldikten sonra GİB Başkanı telefon açtı dedi ki; “sesinizi çıkarmayın sesinizi yükseltmeyin. Bir de kameraları kapatın” dedi. Hücreleri gösteren kameralar var. Tahmin ettim ki bu teşkilat mensubu birisidir. “Bizim sesimizi duymaması ve bizi görmemesi gereken birisidir” dedim. Biz de onu görmeyelim diye kameralar kapatıldı. Ama ben onu gördüm. Çünkü işte Uğur Kaan Ayık ve Oğuz Yüret ile Paris katliamını organize eden Ayhan Oran’dı. Çünkü Ayhan Oran’ın bacakları futbol oynadığı için çarpık dışa doğru açık. Sonra da basına düştü zaten. “Ayhan Oran nerede?” diye.’’
PKK’NIN ELİNDEKİ İKİ MİT YÖNETİCİSİNİN İFŞAATLARI
Beştepe Sarayı’nın 3-4 km arkasındaki işkence merkezine ilişkin bu tafsilatlı bilgiyi veren kişi PKK’nın 4 Ağustos 2017 tarihinde kaçırdığı MİT üst düzey sorumlularından Erhan Pekçetin. Pekçetin, bir başka MİT’çi Aydın Günel ile Kuzey Irak’ta PKK üst yönetiminden bazı isimlere suikast yapmak için operasyon hazırlıkları yaptıkları sırada örgüt tarafından karşı operasyonla alı konulan iki isim. Hala PKK’nın elindeler.
Yukarıdaki ifşaatlar da örgüte yakın internet kanalları vasıtasıyla görüntülü ve yazılı olarak paylaşıldı. Pekçetin’in Ayhan Oran’ın Paris cinayetindeki rolü ile ilgili iddia ya da verdiği bilgileri teyit edecek noktada değiliz, ancak Pekçetin’in meslektaşı bir MİT’çinin kaçırılması ve teşkilatın ‘Çiftlik’ adını verdiği Özel Faaliyetler Başkanlığı yerleşkesine getirilmesine birebir şahit olduğu görülüyor.
Ayhan Oran, kamuoyuna yansıyan ve kaçırıldığı bilinen iki eski MİT çalışanından biriydi. 17 Haziran 2016’da yani 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık bir ay önce görevden uzaklaştırılmıştı. Oran, darbe girişiminin ilk gününde açığa alınıp, 2 Ağustos 2016’da ihraç edildi.
ÇOK ŞEY BİLEN MİT’Çİ NEDEN KAYBOLDU?
İkamet ettiği sitenin kamera kayıtlarına göre Ayhan Oran en son 1 Kasım 2016 günü saat 12:38’de görülmüştü. Aracıyla siteden çıkış yapmıştı. O günden sonra kendisinden haber alınamadı. Erhan Pekçetin’in anlatımlarından öğrendiğimize göre kaçırma ve sorgulama eyleminin içinde MİT’in Güvenlik ve İstihbarat Başkanlığı da vardı. Kameralar kapatılmış, herkesin sesi kesilmiş ve bir MİT mensubu insanlık dışı muamelelere maruz kalacağı hücrelere atılmıştı.
Güvenlik konularını yakından takip eden Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, “Çok Şey Bilen MİT’çi ortadan kayboldu” başlıklı yazısı ile konuyu on gün sonra köşesine taşıdı. Ailesinin verdiği bilgilere göre; Yunanistan’dan Türkiye’ye Yunan plakalı diplomatik plakalı mavi renkli Opel marka otomobille dönen Oran’ın pasaportu elinden alınmıştı. Ancak o Yunanistan’dan izinli olarak döndüğü dönemde getirdiği otomobili kullanmayı sürdürüyordu. 1 Kasım’dan sonra kendisi ve kullandığı araca dair hiçbir ize rastlanmadı. Ailenin avukatının ulaşabildiği tek veri aynı gün saat 16’ya kadar telefonunun sinyal verdiği ve ardından sinyalin kapandığı bilgisiydi.
SORUŞTURMASI VAR AMA ADLİYE VE SAVCILIKLARDA DEĞİL!
İstihbarat Uzman Yardımcısı olarak 2005 yılında MİT’te göreve başlamıştı Ayhan Oran. Diyarbakır, Şırnak gibi terörün yoğun olduğu illerde ve Dış Operasyon Başkanlığı’nda görev aldı. Görevindeki başarıları nedeniyle takdirname ve teşekkür belgeleri almıştı. Yunanistan’da görev yaparken 12 Haziran’da Türkiye’ye çağrıldı.
Saygı Öztürk’ün yazdığına göre o günlerde yürütülen bir soruşturma kapsamında ifadesine başvurulacaktı. Gazeteci Öztürk şunları yazmıştı: “Bazı MİT mensupları kendi adına kayıtlı olmayan ve MİT’e de beyan etmedikleri telefon hatlarını kullanarak Paralel Devlet Yapılanması/ Pensilvanya Örgütü (PDY/PÖ) mensubu olan S.E. ile iletişim kurmakla suçlanıyorlardı. Şırnak’ta, Diyarbakır’da, Yunanistan’da görev yapan A. O. 17 Temmuz’da açığa alındı. 2 Ağustos’ta meslekten ihraç edildi. Buraya kadar her şey normal. Ama bundan sonra durum karışık bir hal alıyor. İzinli olarak döndüğü dönemde getirdiği otomobili kullanmayı sürdürüyordu. 1 Kasım tarihinde saat 12.38’de bulunduğu sitenin kamera kayıtlarında çıkışı görülüyor. İşte çıkış o çıkış… Evden yanına hiç para almadı. Eşiyle vedalaşması olmadı. 1 Kasım’dan bu yana nerede olduğunu bilen yok. Telefon en son 1 Kasım saat 16.00’ya kadar açık. Ondan sonra sinyal kaydı da yok.”
MİT, İLİŞİĞİ KESİLMİŞTİR DİYE GEÇİŞTİRİYOR
Emniyet, hastane, otel kayıtları, MİT… Ailesi onu her yerde aradı, ancak bulamadı. Yer yarılıp içine girmişti sanki. Eşi ve avukatı Süleyman Serdar Balkanlı, MİT’e başvurdu. Kendilerine verilen cevapta, “A. O. kurumumuz emrinde görevliyken yürütülen soruşturma sonucu 2 Ağustos 2016 tarihinde kamu görevinden çıkarılarak ilişiği kesilmiş olup, hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Söz konusu tarihten itibaren A. O. hakkında teşkilatımızca yapılan herhangi bir işlem yoktur” denildi.
SUNAY ELMAS İLE TEMASLA SUÇLANIYORDU
Bir yıl sonra PKK elinde esir bir başka MİT’çi meslektaşının eliyle Ayhan Oran’ın Çiftlik’teki sorgu merkezinde olduğu deşifre olmuş oldu. Saygı Öztürk’ün yazdıklarının içinde darbe öncesine ait bir soruşturmanın izlerine ait kritik bilgiler vardı. Ayhan Oran’ın, S.E ile iletişim kurmakla suçlandığını söylüyordu gazeteci Öztürk. Peki bu S.E. kimdi? Transporter’lı adam kaçırma çetesinin hedefindeki ve kayıp listesinin en başındaki isim Sunay Elmas’tı bu kişi. Elmas, 27 Ocak 2016’da Ankara CEPA alışveriş merkezi önünden saat 11.00 sıralarında kaçırıldı. Olay görüntülerinin Emniyet güçlerinin elinde olduğu biliniyor. Ancak iki yılı aşkındır kendisinden haber alınamıyor.
Sunay Elmas, dosyasına ilerleyen yazılarımızda değineceğiz, ancak Ayhan Oran’ı kaçıran çetenin suç mekanı Çiftlik ve diğer sorgu mekanlarına ilişkin sorgularımıza devam etmemiz gerekiyor. Bir gün önce yazdığımız gibi Twitter’da Meçhul Kayıkçı isimli bir kullanıcının (@kayikci06) verdiği bilgilerin teyidini, PKK’nın esiri Erhan Pekçetin ve arkadaşı Aydın Günel yaptı. İkili 23 Ocak 2018’de paylaşılan görüntüleriyle bizzat şahit olarak yaşananları anlatmıştı.
EL NUSRA’YA GİDEN SİLAHLARIN MERKEZİ NERESİYDİ?
Pekçetin ve Günel’in anlattıkları Ayhan Oran ile sınırlı değildi. İkili, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın Suriye iç savaşı ve Ortadoğu’daki illegal faaliyetleri; El Kaide, El Nusra ve IŞİD yapılarıyla temaslarına dair de kritik itiraf ve ifşaatlar yapmıştı. Örneğin MİT’in El Nusra temaslarının başlangıcına dair bilgiler vermiş ve kaçırılan kişilerin tutulduğu Özel Faaliyetler Başkanlığı yerleşkesinde başka şeylerin de yaşandığını aktarmışlardı. El Nusra ve Suriye’ye giden MİT tırlarının ve silahlarının merkezi hareket yerlerinden biri bu mekandı. İkili PKK’nın elindeki görüntülerde bunu, aynı mekanda şahit oldukları bir olayla bağlantılı olarak şöyle anlatıyordu: “Suriye’deki olayların, aşiretlerin, gidiş gelişlerin silah mühimmatlarının ÖSO kuvvetlerinin savaş alanlarına aktarımına kadar. Hatta bir koruma arkadaşım vardı. Özel kuvvetler daire başkanlığına gitmiştim. Birini gördüm “bu tipsiz kim?” dedim. “ÖSO’cu” dedi. “Bunlar ne arıyor burada?” dedim. “Bunlar mı savaşıyor, şekilsiz adam.” Bunlar gidiyor, yedi gün savaşma süreleri var. Bir ekibi götürüyorsunuz. Sonra tekrar geri getiriyorsunuz. Üçüncü dördüncü gün “değişim diye yalvarıyorlar” dedi. Türkiye’den geliş gidişleri itiraf ediyorlar. Hatta “harcadıkları silahın, mühimmatın haddi hesabı yok” diyordu. Muhtemelen çok fazla mermi harcıyor, öylesine harcıyor olabilir. Onu duymuştum o arkadaştan. MİT Özel Faaliyetler Başkanlığı bunları organize ediyor. Onun haricinde El Nusra ile temasları onların sağladığını düşünüyorum. Çünkü Suriye’de bir dönem teşkilatın (MİT’in) El Nusra ile yoğun temasları vardı.”
‘GÖZALTI YETKİLERİ YOK AMA ADAM KALDIRIYORLAR’
MİT yöneticisi Erhan Pekçetin, IŞİD’lileri anlatırken, Çiftlik’te yürütülen diğer faaliyetleri de deşifre ediyordu: “Özel faaliyetler başkanlığının yerleşkesi Yenimahalle yerleşkesi dışında Anadolu Bulvarı dışında daha önce Çiftlik olarak ifade ediliyordu. Onların gözaltı yetkileri yok. MİT’te İKK Başkanlığı haricinde diğer hiçbir dairenin dışında gözaltı yetkisi yok. İKK Başkanlığı da ajan suçlaması ile alıp fezleke hazırlama yetkisi var. Diğer hiçbir başkanlığın gözaltı yetkisi yok. O dönemde Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın da yetkisi yok. Ancak illegal adam alıp sorgulayıp serbest bırakıyorlar. Onların tesisatları daha donanımlıydı.”
İki MİT’çinin anlattığına göre Özel Faaliyetler Başkanlığı’nın bütçesi çok yüksekti. Otobüsler, TIR’lar, silahların ve ÖSO mensuplarının gidiş-gelişleri organize ediliyordu. Pekçetin şöyle anlatıyordu:”Bizimkiler (MİT) organize ediyor gidiş-gelişleri. Bizimkiler, Özel Faaliyetler organize ediyor. O kadar TIR’ı hiçbir teşkilat mensubu servis aracı olarak kullanmadı. O beyaz Mercedesleri, yerleşkede olmasına rağmen o otobüsler kullanılmadı. Onları biliyorum. Özel faaliyetler bütçesinin de bu nedenle çok yüksek olduğunu biliyorum.”
2000’Lİ YILLARDAN BERİ KULLANILIYOR
Çiftlik, ya da işkence merkezi 2000’li yılların başında kurulmuştu. İlk sorumlusu Kemal Eskintan idi. Müsteşar Yardımcısı olunca yerine MİT’ten başka bir isim İ.K. atandı. Sorgu biriminin başında ise S.S. diye tanınan bir başka MİT’çi vardı. Ankara’da kaçırılan isimlerin tamamı bu ekip tarafından zulme uğramıştı.
Başkent Ankara’da Anadolu Bulvarı’nın tren yolları üzerinden geçen bölümüne yakın Marşandiz Tren İstasyonu karşısında tali bir girişi olduğu için mekan için Marşandiz denildiği de oluyordu. Bu mekan, 2014’ten itibaren Suriye’ye silah taşıyan tırların yüklemelerinin de yapıldığı yerlerden biriydi. Bu mekana dair bilgiler, PKK’nın elindeki iki MİT’çi ya da sosyal medya paylaşımlarıyla sınırlı değildi.
SİLAHLARI TAŞIYAN ŞOFÖRLERİN SORGU VE MAHKEME KAYITLARI
2014 yılı başında Adana’da yasadışı olarak silah taşıdığı tespit edilen ve bu sebeple Jandarma ve polis tarafından ifadesi alınan 06 M 9903 çekici plakalı ve 06 FC9198 dorse plakalı tırın şoförü M.K. ifadesinde başkentin göbeğindeki bu sorgu ve karanlık işler merkezinin faaliyetlerine ilişkin önemli bilgiler vermişti. Mahkeme ve savcılık kayıtlarına, sorgu tutanaklarına bilgilere göre M.K. şunları anlatıyordu:
“Bu yükler tırlara 02.30 gibi Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan ülkesini bilmediğim yabancı uyruklu bir uçaktan yüklendi. Saat 02.30’dan beri yoldayız, Yükümüzü Reyhanlı’ya götürüyoruz. Audi’deki iki kişi bize eşlik ediyor. Reyhanlı’da nereye gittiğimizi bilmiyorum. Reyhanlı’da Audi’deki iki kişiye tırları teslim ediyoruz. Bizi otele yerleştiriyorlar. Tırlar yurtdışına gidiyor. Daha öncede birkaç defa bu tür yükleri taşıdık. Devlet işi yapıyorduk. Ankara’da Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait bir yere akşamdan tırlarımızı bırakıyorduk. Bize saat 07.00’da gelin diyorlardı. Aynı şekilde yük getiriyorduk. Yükün Milli İstihbarat Teşkilatına ait olduğunu biliyorum. Devletin işi olduğu için rahat rahat geldik. İlk kez havaalanından yük aldık ve yükleme esnasında ilk kez aracımızın başındaydık’’
M.K.nın anlattığı yer MİT’e ait Özel Faaliyetler Yerleşkesi, Çiftlik ya da Marşandiz; adı her ne idiyse tam orasıydı. İllegal sorgu merkezi olarak kullanılan, adam kaçırma ve faili meçhul çetesinin, sırtını Beştepe Sarayı’na yasladığı yerin ta kendisiydi.
PAZARTESİ: ANKARA’DAKİ DİĞER KARANLIK İŞLER… MAHREM İMAMLAR NEREDEN ÇIKTI?