YORUM | LEVENT KENEZ
Bu kabus rejimin sonrasını konuşmaya başlayalım. Bütün dualarımız tez zamanda bu zalimlerin ülkenin kaderinden defolup gitmesi ve başta hapisteki mazlumlar olmak üzere bunların zulmüne uğrayan her kesimden herkesin felaha kavuşması.
Benim yaşananlarla ilgili şahsi görüşüm ki kimsenin aynısını neden düşünmediğini hiç dert etmem, Allah’la aramıza putlar girmişti. Bina putu, kurum putu, mevki, kartvizit putları. Kendi kendimize yeten bir fanus oluşturmuştuk ve otomatik pilota bağlanmış bir şekilde gidiyorduk. Bu zalimler çıkmasaydı ve 15 Temmuz yaşanmamış olsaydı başımıza gelecek felaketler imani olacaktı ki farkında bile olmayacaktık. Allah’ın bir nimeti bize tekrar tekrar kendisini hatırlattı ve sebepler bir nevi “Hadi bakalım kurtarsın sizi binalarınız, insan kaynağınız, çalımlarınız” dedi. Haliyle bunların aslında sadece birer araç olduğunu görmemize vesile oldu inşallah. “Madem bu yoldasın, dünyaya meyil etmeye izin yok” düsturu karşımıza çıktı.
Ha metafizik açıklamalardan sıkılanlara, bıkanlara da pek takılmıyorum. Bunlar benim hislerim ve tabii ki subjektif. Bırak bu işleri diyen adam, çocuğunun ateşi çıksa etrafa 100 Yasin dağıtıyor. Burada biz bize konuşuyoruz. Tayyipmiş, oymuş, buymuş benim için sadece bir araç. Allah bunun böyle olmasını istemese olmazdı. Nokta. Bu esnada şehit olan, hapse giren masumların bizim için de ağır bir yükün altına girdiklerini ve imtihan olduklarını unutmamak gerekiyor. Onlara vefanın ve teşekkürün bugün için elimizden geleni bir an bile onları akıldan çıkarmadan dua etmek, yaşananları kayda geçirerek tarihe emanet etmek ve bütün imkanlar ölçüsünde yakınlarına maddi-manevi yardımcı olmak. Her şeyi kayda geçirmenin ne kadar önemli bir şey olduğu ileride çok daha iyi anlaşılacak. Bugün için karabasan gibi çöken bu dertleri çekenlerin mi, onlarla dertlenenlerin mi yoksa bana değmedi diyenlerin mi kazançlı olup olmadığını kader gösterecek. Ama yaşananlar insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur. Her alçak hesabını verecek kimsenin şüphesi olmasın.
Bugünkü Erdoğan sonrasına hazırlık konumuz özgüven.
Bir kere yapılan kara propagandaya asla ama asla prim vermemek lazım. Bu kadar gazete, televizyon, devlet kurumu melekler için aleyhte yayın yapsa bu millet haşa meleklere dahi küfreder. Her gün yazılan yalanların gerçek olmadığını bildiğimiz için bize etki etmiyor da hedef alınan kitlede başarıya ulaşmış gözüküyor. Onlar için şu an yapılacak bir şey yok. Eğer şansları varsa bu girdikleri günahtan Allah onlara geri dönme imkanı verir. İnşallah da verir. Bu ülke televizyon toplumudur. Bu propaganda bitecek elbette bir gün ve gerçekler ortaya çıkınca güneşin karşısındaki buz gibi eriyecek bir çok bühtan, bunun zamanı var bir sosyolojisi var. Kimin ne yaptığı, kim bu ülkenin çıkarını savunuyormuş, kimler hangi odakların görevlileriymiş elbette ortaya çıkacak. Sen Cemaatin bir tuğlasına dokunamazdın arkasında ABD, İsrail bilmem kim olsa. Tanımıyor muyuz seni? Rusya’nın adamı İran’ın beslemesi Perinçek sana her gün hırsız diyor ama senin gücün doktorlara zavallı öğretmenlere, öğrencilere yetiyor değil mi?
Darbe saatini öğrendiği vakti 4 defa farklı kim söylediyse 15 Temmuz’un hesabını da o verecektir. Kendisi ayrıldıktan 2 saat sonra kendisini almaya gelen otelin yolunu bilmeyen askerler resmi kayıtlara geçmişken 15 dakika ile kurtuldum diye kim yalan söylüyorsa o verecektir. Yüzlerce generali ve binlerce subayı darbeci diye ordudan atacaksın ama ordunun sadece yüzde biri katılmış darbeye. Çoğu da er, askeri öğrenci. Eğer kendi anlattıkları doğru olsa, bakın onların kendi yalanları için diyorum, Cemaat darbe yapsaydı ne Sarayı kalırdı ne de hanedanlığı. Kendi kendisine suikast yaptıran, kalkışma yapan her diktatör gibi benzerini organize etti ve başarılı oldu maalesef. Gizleyecek bir şeyleri olmasa Meclis komisyonuna koşarak gelir şov yaparlardı. O yüzden kimsenin 15 Temmuz ile ilgili bir tereddüdü olmasın. Kullanılan, kandırılan varsa onlar da elbette hesaplarını verecek sebep oldukları zulümler için.
Herkesin biat etmesini isteyip, bunun için zorladığı ve diz çöktürdüğü yerde Hizmet Hareketi bunun gibi birisine boyun eğmedi.
Kavga, bunların bürokraside çok adamı var benim de hırsızlıktan tutun bir çok pisliğim var; bunlar benim başıma bela olur dediği için başlayan bir kavgadır. Pazarlık, kendisine darbe yapıp daha iktidarının ilk yıllarında kendisini çiğ çiğ yiyecek adamların Cemaat yüzünden bunu başaramadıklarını bilip, ne devleti bilen ne de dünyadan haberdar bu adama “Seni Cemaatten biz kurtarırız, bizi sal” demesidir. Yoksa AYM’de kapatma davası açıldığında elini başına koyup her şey bitti diye ağlayandır kendisi. Ama en iyi bildiği şey siyaset olduğu için nedamet getirdiği adamları siyasi olarak yiyeceğini planladığı için yakında bunların birbirlerini dişlemeye başladığına tanık olacağız. O zaman göreceğiz bakalım Ergenekon neymiş, Balyoz neyin kumpasıymış.
Mavi Marmara hadisesi yaşandığında hepimiz, bütün bir ülke hipnoz olmuş gibi bir şey söylerken başka bir şey söyleyen Gülen’i linç etmeye kalmışlardı da yıllar sonra sağcısı solcusu ve elbette kendisini cümle cümle aynı şeyleri söylemişti.
Esad ile ilgili olarak “Rejimi devirmek felaket olur. Seçim bir fırsattır yeni seçimlere ikna etmek daha iyi bir yoldur” diyenlere stratejik saçmalık kusmuşlardı şimdi o kusmuklarını temizlemek için vatan evlatlarını şehit veriyoruz.
Demem o ki zerre prim vermeyin bunlara.
Bir de bunların çok bilmiş kendisini solcu zanneden versiyonları var. Cemaat-AKP ülkeyi bu hale getirdi derler utanmadan. Çok büyük bir yalan. Bu ülkeyi yüzde 5’i bile geçmemesi gereken dinci faşist adamlara teslim edenler 10 yılda bir darbe yapanlar, 367’yi çıkaranlar, kapatma davası açanlar, 27 nisan muhtırasını verenler, başörtüsü zulmü ile insanları aşağılayanlar, dini inancından dolayı insanları işlerinden atanlardır ki onların laiklik diye pazarladıkları saçma salak faşistlikleri yüzünden en büyük zararı da laiklik görmüştür.
Bazılarımız o kadar sünmüş, o kadar karamsar ve ezik ki. Allah aşkına ya!
Sanki yaşananlara beraber tanık olmadık. Hani gerçekten terörist olsak gam yemem. Beli silahlı, eli kanlı terörist adamlar kadar sesini çıkaramıyor sünmüşlükten. Yıllardır arkaik saçmalıklarını aynı şekilde söyleyen insanlar kadar özgüvenleri yok.
Hizmetin başına gelenler inandığı prensipler yanlış çıktığı için gelmedi. Herkesi konumunda kabul etme, diyalog, hoşgörü, bilimsel eğitim, gerçek manada dindar hayat tarzı, demokrasi, yeni anayasa, AB üyeliği, diğer din mensupları ile diyalog halinde olma… Makro planda söylüyorum kişisel hatalardan bağımsız olarak, bilakis savunduğu tezlerin haklılığının bedeli yaşananlar. Bütün Cemaati uzaya ışınlasanız yarın Türkiye’de bunları savunmayanın yeri yok.
Ha n’oldu el ele verip Cemaati bitirdiniz de ne başardınız? Bir yanda dinci faşistler diğer yanda dinsiz faşistler. Bunlar daha iyi günler.
Yeni bir hazırlık konusu ile görüşmek üzere ?