İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2017 yılı dünya raporunu yayınladı. Raporda Türkiye ilgili 7 sayfalık kısımda Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları alanlarında daha da kötüye gittiğine dikkat çekildi. 2016’da başlayan hukuksuz gözaltı ve tutuklamaların 2017’de devam ettiği belirtildi.
15 Temmuz’dan bu yana en az 50 bin kişinin tutuklandığının aktarıldığı raporda, “Çok daha fazlası hakkında da dava açıldı. Haklarında dava açılanlar arasında gazeteciler, devlet memurları, öğretmenler ve politikacılarla birlikte polisler ve askeri personel de var. Bunların çoğunluğu Birleşik Devletler’de yaşayan din adamı Fethullah Gülen’in takipçisi olmakla suçlanıyor. Türkiye’nin hükümeti ve mahkemeleri darbe girişiminin, F…..’çı Terör Örgütü – F… olarak adlandırılan Gülen hareketi tarafından organize edildiğini söylüyor. F… üyeliği suçu isnat edilerek haklarında dava açılan insanların yargılamalarında, suç sayılabilecek bir faaliyetin varlığına işaret eden inandırıcı deliller sunulmaması sık görülen bir durum.” denildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Türkiye’de nereye baksanız insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruyan denge ve kontrol mekanizmalarının aşındığını görüyorsunuz” şeklinde konuştu.
HRW raporunda, Türkiye’nin 2017 yılında, “kıl payı sonuçlanan bir referandumun arkasından, medyanın, muhalefetin ve insan hakları savunucularının üzerindeki kısıtlamaları artırdığı” ifadelerini ne kullandı.
“2018 Dünya Raporu” başlıklı metinde, Türkiye “yeterli denge ve kontrol mekanizmalarını içermeyen bir başkanlık sistemini uygulamaya soktu” denildi.
“Olağanüstü Hal önlemleri” başlığı altında Türkiye’de kamu görevlilerinin KHK’larla görevlerinden alınmasına ya da uzaklaştırılmasına 2017’de de devam edildiği ve bu rakamın 110 bini aştığı belirtildi. Raporda, kapatılan yüzlerce medya kuruluşu, vakıf, dernek, özel hastane ve eğitim kurumlarının 2017’de kapalı kaldığına dikkat çekildi.
Ocak ayında hükümetin OHAL kararlarını inceleme komisyonu kurduğu da anlatılan raporda, komisyonun bağımsız olmadığı zira yedi üyesinin de KHK’lara onay veren aynı yetkililerce atandığına dikkat çekildi.
“Gazeteciler hedefte, yargı bağımsızlığı yok”
“İfade, Örgütlenme ve Toplantı Özgürlüğü” başlığı altında Türkiye’nin hapisteki gazeteci ve medya çalışanı sayısıyla dünya lideri olduğu, 150 kişinin parmaklıklar arkasında olduğu belirtildi. “Gazetecilerin terörle bağlantılı suçlamalarla, siyasi gerekçelerle yargılamalarının 2017’de başladı. Suçlamaları destekleyecek geçerli kanıtların eksikliğine rağmen süren bu davalar, yargı bağımsızlığının olmadığını göstermiştir” cümleleri de raporda yer aldı.
Bu davalar arasında Cumhuriyet gazetesi, Zaman gazetesi, Özgür Gündem gazetesi davaları sayıldı; Ahmet Şık, Enis Berberoğlu, Erdem Gül, Can Dündar ve Murat Çelikkan’ın isimleri raporda yer aldı.
KHK ile kamu görevlerinden ihraç edilen eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevleri ve cezaevi süreçleri de raporda takip edilen konulardandı.
İnternet ansiklopedisi olarak bilinen Wikipedia’nın yasaklanmasına ve 2017’nin ilk altı ayında Twitter’a yapılan tüm içerik kaldırma taleplerinin yüzde 45’ini Türkiye’nin yapmasına da yer verildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 2018 Dünya Raporu’nda, Türkiye’deki insan hakları savunucuları da bir başlık altında ele alındı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Taner Kılıç’ın sözde F… bağlantısı iddiası ile gözaltına alınması ve duruşmaya kadar tutuklu kalmasının siyasi bir karar olduğu ve ispatlanmamış delillere dayandığı savunuldu.
Kamuoyunda Büyükada davası olarak bilinen ve 10 insan hakları savunucusunun gözaltına alınması ve son olarak Kasım ayında işadamı Osman Kavala’nın tutuklanması da rapora girdi.
“Gözaltında İşkence ve Kötü Muamele”
“Gözaltında İşkence ve Kötü Muamele” başlığı altında ise polisin bu muamelelerinin 2017’de de sürdüğüne dair haberler geldiği belirtildi. Raporda, “Hükümet işkenceye sıfır tolerans gösterileceğini ilan etmesine rağmen terörle mücadele yasası altında gözaltına alınanlar işkence gördüklerini söylüyor. Polisin bu kişileri dövdüğü, hareketsiz bıraktığı, tecavüzle tehdit ettiği ve tıbbi muayenelerine karıştığına dair raporlar var” dendi.
“İnsanlar kaçırılıyor”
“Altı davada devlet ajanı olduğuna inanılan kişilerin, insan kaçırarak gizli gözaltı yerlerinde tuttuklarına dair güvenilir raporlar var” ifadesinin de bulunduğu raporda kaçırılanların biri resmi gözaltında ortaya çıktığı, üçünün de aralıklarla serbest bırakıldığı öne sürüldü.
“Çatışmaların Sürmesi ve Kürt Muhalefetin Bastırılması” başlığı altında ise HDP’li vekillerin tutuklanması incelendi. HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Kasım 2016’dan beri tutuklu olduğuna dikkat çekildi. Demirtaş’ın güvenlik endişeleri nedeniyle duruşmalara getirilmemesinin, yargı süreci haklarının ihlali olduğu belirtildi.
89 belediyeye kayyum atandı
Raporda ayrıca, “Türkiye’nin güneyinde Demokratik Bölgeler Partisi’nin kazandığı 89 belediyeye hükümeti kayyum atadı ve demokratik yollardan seçilmiş eş başkanlarını terör suçları şüphesiyle uzaklaştırdı. Bunların 70’i yargılanmayı bekliyor. Bu durum, siyasi örgütlenme ve katılım haklarıyla seçilmiş yetkililerin ifade özgürlüklerinin ihlalidir. Bu kişileri seçenlerin siyasi temsil hakkını da reddetmektir” dendi.
“Mülteciler ve Göçmenler” başlığı altında 3 milyondan fazla mülteci barındıran Türkiye’de okula gitmeyen çocuklara ve çocuk işçi sömürüsüne değinildi.
Raporun Türkiye kısmındaki son başlık ise “Kilit Önemdeki Uluslararası Aktörler” oldu. “Türkiye’nin bazı AB ve ABD vatandaşlarını terör suçlamasıyla keyfi şekilde gözaltına alması, bu ülkelerle gerilimi arttırdı” denen raporda, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki insan hakları konusunda endişeleri dile getirse de, Washington ile Ankara ilişkisini Suriye’nin şekillendirdiği belirtildi.
Raporda son olaraksa insan hakları savunucularının tutuklanmasına Birleşmiş Milletler’in tepkisine yer verildi. “Türkiye’de yaşananları cadı avı olarak niteleyen BM uzmanları, İnsan Hakları Konseyi’nden bu konuya el atmasını talep etti. BM’nin ifade özgürlüğü konusundaki özel raportörü, Türkiye’nin konuşma ve basın özgürlüğü konusundaki ciddi sorunlu sabıkasıyla ilgili rapor yayınladı” ifadeleri İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2018 değerlendirmesine girdi.
HRW Direktörü: Medya ve sivil topluma yönelik baskılar derinleşiyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson “Türkiye’de nereye baksanız insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruyan denge ve kontrol mekanizmalarının aşındığını görüyorsunuz” şeklinde konuştu.
Williamson, “Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş, hala sürmekte olan olağanüstü hal ve muhalif milletvekillerine yöneltilen suçlamaların tamamı parlementoyu zayıflattı, hükümetin yargı üzerindeki kontrolu daha da sıkı ve medya ve sivil topluma yönelik baskılar derinleşiyor” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu yıl 28. defa yayınladığı 643 sayfalık Dünya Raporu’nda 90’dan fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçiriyor.
RAPORUN TÜRKÇE KISMINA ULAŞMAK İÇİN
RAPORUN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN