HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
Murat Ülker’in dünya devi olma yolunda attığı adımlar ne hikmetse Saray ve çevresini rahatsız ediyor. Esasında yerel bir markanın dünya devleri ile aynı lige terfi etmesi teşvik edilmeli.
‘Turquality’ diye bilinen projede, Türkiye’nin markalarını dünyaya açmak maksadıyla 15 senedir yüz milyonlarca dolar teşvik dağıtıldı. Pekâlâ bu sayede şimdiye dek kaç marka çıktı? Elcevap: Sıfır. Diğer taraftan kendi vizyonu ve sermayesi ile Turquality hedeflerinin de ötesine geçen Ülker’e çelme atılıyor, faul üstüne faul yapılıyor.
DÜNYA MARKASI OLAMIYORSAN SATIN AL
Ülker’in dünya devleri United Biscuit’ten Godiva’ya kadar uzanan satın alma hamlelerine akşam yatıp sabah karar verilmedi. Bisküvi, çikolata ve şekerleme sektörlerinde ‘dünya markası olamıyorsan mümkünse bir dünya markasını satın al’ stratejisi tatbik ediliyor.
Ülker iyi ki böyle hareket ediyor. Türkiye’nin sığ sularında kayıkçı kavgalarının ortasında emek, vakit ve sermaye kaybedeceğine karşısına çıkan fırsatlardan istifade ediyor. Satın aldığı şirketlere ilaveten dünya devi markaları daha da büyütmek ve oyunu kurallarına göre geliştirmek üzere Türkiye’deki şirketlerin hisselerini İngiltere’nin başşehri Londra’da kurduğu Pladis Limited’e devrediyor.
ÜLKER’İN YENİ SAHİBİ PLADIS
Geçen hafta Ülker Bisküvi’de sermayenin yüzde 30’una tekabül eden 102,6 milyon adet hisse 2 milyar lira mukabilinde Pladis’e devredildi. O andan itibaren Murat Ülker, vatan hainliğinden para kaçırmaya kadar birbirinden ağır ve mesnetsiz ithamlara maruz kaldı.
Hangi saikle olursa olsun bir işadamı parasını dilediği şekilde tasarrufta bulunabilir. Kurallara uyuyorsa, vergisini ödüyorsa ötesi kimseyi alakadar etmez. Sermayenin giriş ve çıkışına herhangi bir tahdit konulmadığına ve Türkiye serbest piyasa ekonomisini benimsediğine göre böyle bir tartışmanın açılması bile abes.
ERDOĞAN ‘KAPILARI TUTUN’ DEDİ
Saray’ın gözüne girebilmek için Ülker’in şahsında yurt dışına giden sermayeye yükleniyorlar. Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, “Paralarını yurt dışına çıkarmak isteyenlere müsaade edilmesin.” beyanını her ne kadar bir gün sonra ‘pardon’ diyerek geri alsa da Türkiye’de Saray ve iktidarın gözdesi olmayanların yaptığı her işe bir kulp takılabiliyor.
Vicdandan, hak ve adaletten bînasip kimseler Ülker’e ‘çamur at izi kalsın’ eldivenleri ile saldırıyor. Murat Ülker’in merhum babası Sabri ve merhum amcası Asım beylerden devraldığı mirası yiyip bitirmek yerine dünya çapında işlere teşebbüs ederek markayı büyütmeye gayret ettiğini uzun uzun anlatması bile Saray cenahını teskin etmedi.
İLNUR ÇEVİK’TEN ÜLKER’E: ASİL NADİR’İ UNUTMAYIN!
Hakaret ve iftiraların bini bir para… Memlekette haysiyet cellatlığını ne kadar teşne insan varmış.
Erdoğan’ın müşavirlerinden İlnur Çevik de ‘vurun abalıya’ korosuna dahil oldu. Yeni Birlik gazetesinde yayımlanan ‘Ülkerciler! Asil Nadir ve Polly Peck’i unutmayın’ makalesinde aba altından sopa gösterdi. Çevik, aynı makalede Ülker’in hisse devrinden memnuniyet duyduğunu ifade etse de akabinde gelen tehdit imasıyla adeta sağ gösterip sol vuruyor.
MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ
Yıldız Holding’in izahatına ikna olmayan Çevik, “Bunların çoğu doğru sözler ama bir de Ali ve Murat Ülker beylerin madalyonun öbür yüzüne de bakmaya ihtiyaçları var.” diyor. Çevik ağzındaki baklayı da çıkarıyor: “Birincisi Amerikan, Alman, Güney Kore devleri, Japon dev şirketleri Londra’da şirket kurup hisselerini oralara devir etmiyorlar.”
Çevik’in yukarıdaki satırlarının meâli şu: Ülker onu benim külahıma anlatsın.
İlnur Çevik, Erdoğan’ın geri adım atıyormuş gibi yaptığı konuşmasında geçen ‘işadamlarını takip edin’ talimatının da sebepsiz olmadığını iddia ediyor. “Tabii ki ortada bazı iş adamlarının sermayelerini sistematik bir şekilde yurt dışına taşıdığı bir gerçek olarak önümüzde dururken insanların ‘Bunlar da ne yapıyor?’ demeleri doğal.” diyen Çevik, makalenin sonuna doğru iyiden iyiye pervasız bir üslup kullanıyor.
ÜLKER’E HEBA OLABİLİRSİNİZ İMASI
Tarz-ı hayatı ve müteşebbisliği itibarıyla Ülker ailesi ile hiçbir müşterekliği olmadığı halde Asil Nadir’in yaşadıklarını hatırlatıyor: “İkincisi ise daha önemli ve ölümcül. Sevgili Ülker ailesi 1990’da dünya gıda devi ve 20 milyar İngiliz Sterlini değerindeki Polly Peck ve Kıbrıs Türk asıllı sahibi Asil Nadir’in başına gelenleri bir hatırlasınlar. İngilizler Polly Peck’in dünya devi olmasını ve gittikçe de büyümesini hazmedemediler.
O zaman uyduruk bahanelerle Asil Nadir’i hapse atmaya kalktılar ve o da maceralı bir şekilde İngiltere’den kaçtı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sığındı. Hakan Atilla davası gibi bir dava ile onu mahkûm ettiler ve Polly Peck yağmalandı. Rahmetli Turgut Özal olayı durdurmaya çalıştı ama boşuna. Yani bu maceraya atılırken Ülker ailesi bir Asil Nadir’e danışsaydı kendileri için çok faydalı olurdu. Çünkü işin ucunda Türkiye’deki muhafazakâr kitlelerin tüketim desteği ile devleşen bir Ülker’in heba olmasını kimse istemez.”
‘HER DEVRİN ADAMI’ UNVANINI HAK EDİYOR
Son cümleye tekrar okuyorum. Saray müşaviri Çevik, Ülker’in heba olabileceğini belirtiyor. Mütehassıs onlarca kişinin hazırladığı raporlara istinaden yapılan satın alma ve hisse devri işlemlerini ise ‘macera’ olarak görüyor.
Ankara’da iktidarlar değişse de İlnur Çevik ne yapıp edip bir müşavirlik koltuğunu kapmayı, İngilizce gazetesi (Turkish Daily News) için vergi ve kredi kıyakları temin etmeyi başarır!
‘Her devrin adamı’ unvanının hakkını vermeyi bildiği için bugün de Saray’ın çaldığı düdüğe göre yazıp çiziyor. Çevik, Ülker’i evvela takdir ediyormuş gibi yapıyor ve ‘akıbetiniz Asil Nadir gibi olabilir’ iması ile makaleye nokta koyuyor.
İlnur Çevik, zahiren demokrat ve liberal görünmek, kadife eldivenle yumruk atmak ve yaldızlı cümlelerle ‘ayağını denk al’ mesajı vermek bahis mevzuu olduğunda kimsenin eline su dökemeyeceğini ispat etti.