Türkiye’de 15 Temmuz Darbe girişiminde sonra başlatılan ‘cadı avı’ndan kaçmak için ülkeyi terk eden insanlar İngiliz Televizyonu BBC’nin gündeminde. Erdoğan rejiminden kaçıp Yunanistan’a sığının Gülen Cemaati üyelerinin haber yapan BBC, “İnsan kaçakçıları aracılığıyla Meriç Nehri üzerinden veya Akdeniz’de sürat teknesiyle Yunan topraklarına geçen bazı Gülen Cemaati üyeleri Selanik için “Yeni evimiz” diyor.” dedi.
Haberde, darbe girişiminden bu yana Yunanistan’a sığınan Gülen Cemaati üyelerinin 1000’e yakın olduğunun tahmin edildiği aktarılıyor.
BBC’nin haberinin devamı şöyle; haklarında Türkiye’de soruşturma açılmasına ve yakalanma kararı olmasına rağmen Yunanistan, Türkiye’nin iade taleplerini reddediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atina ziyareti sırasında Yunan yetkililere seslenip, darbe girişimi sonrası Yunanistan’a sığınan 8 askerin de iade edilmesi talebini yineledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Ekim ayında Yunanistan’a kaçan Cemaat üyelerini gündeme getirip darbe girişiminden sonra Yunanistan’a sığınmacı olarak başvuranların sayısının 955 olduğunu söylemişti.
Selanik’te BBC’ye konuşan Gülen Cemaati üyeleri, darbe girişimi sonrası açılan ” F…” soruşturmaları kapsamında işkence ve gözaltında kötü muameleden korktukları için ülkeyi terk ettiklerini, kendilerine yöneltilen “terör örgütü üyesi olma” suçlamalarını kabul etmediklerini söylüyorlar.
Eğitimci eşinin çalıştığı üniversite Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan kimya öğretmeni Ebru, 3 çocuğu ve eşiyle Mayıs ayı başında Yunanistan’ın Rodos Adası’na geçmiş. Sürat teknesinde dalgalar nedeniyle yaşanan sarsıntıda beli kırılmış ve Rodos Adası’na varınca Selanik’e geçmeden önce bir süre adada tedavi görmek zorunda kalmış.
Neden kaçtıklarını anlatıyor:
“Darbeden sonra Hizmet’le ilgili operasyonlar arttı, eşimin arkadaşının kaçırıldığını, ondan sonra bir ay hiç haber alınamadığını öğrendik, hala da haber alınamıyormuş. Bizi tanıyanların da ihbarları oldu.”
“Bir suç işlemediğimizi biliyorduk ama işkence korkusu, gözaltında ölenler ve eşleriyle tehdit edilenler… Bunlar korku değil, yaşayan arkadaşlarımız var.”
Yunanistan’a sğınan kimya öğretmeni Ebru Hanım
‘İşkence gördüm’
İşkence iddialarını Ekim ayında İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de “Gözaltında: Türkiye’de Polis İşkencesi ve İnsan Kaçırma” adlı raporunda gündeme getirdi. Raporda, tanıklarla gözaltında işkence yapıldığına dair ‘güvenilir kanıtlar olduğu’ belirtiliyor.
İşkence iddialarını ise Türkiye reddediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Atina ziyaretinde 8 askerin iadesini isterken, “Türkiye’de işkence, idam söz konusu değil. Bunlar darbe gerçekleştiren kişilerdir ve Türkiye’ye iadesi mümkündür” dedi.
Selanik’e Ağustos ayında Meriç Nehri üzerinden kaçarak gelen ve güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen bir öğretmen ise 29 Temmuz gece yarısı evinde gözaltına alınıp işkence gördüğünü, ters kelepçeyle dövüldüğünü ve aşağılayıcı, kötü muameleye maruz kaldığını öne sürüyor.
Sorgusunda çalıştığı eğitim kurumundaki öğrencilerin işadamı velileriyle mali ilişkisine dair sorular sorulmuş. İş adamlarının TUSKON çatısı altında derneklerde çalıştığını, ama kendisinin “veli-öğrenci” ilişkisinden başka bir ilişkisi olmadığını söyledi.
Öğretmen, 6 aylık gözaltı süresi sonrası ilk duruşmada, aleyhine tanıklık eden iş adamının “Baskı altında ifade verdim” sözleri üzerine serbest bırakılmış.
Fakat ikinci duruşmada cep telefonunda, “F… soruşturması” kapsamında Gülen Cemaati’nin şifreli yazışma uygulaması olduğu iddia edilen ByLock bulununca mahkemenin “ByLock indirmişsin, bu terör örgütü üyeliğine bir delildir” kararıyla hakkında tutuklama çıkmış.
Öğretmen, “Ben Bylock programını kendim indirdim, kullandım. Bu Kakao, Viber, WhatsApp gibi bir program. Siz de indirmiş olsanız siz de mi örgütle bağlantılı olacaksınız? Velev ki bağlantınız var, bu programı indirip kullanmanın neresi suç. Suçsa da o gün devletin çıkıp bu suçtur demesi lazım” diyor.
ByLock programı, soruşturma kapsamında Cemaat üyesi olduklarından şüphelenilenlerin izlenmesi için yetkililerin takibe aldığı bir program.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Nisan ayında katıldığı bir televizyon programında ByLock için “Bu ByLock olayıyla çok ciddi veri yakaladık. İnlerine adeta giriyoruz. Teknolojik olarak hangi imkanlarla çalışıyorlarsa biz de o imkanlara saldırıyoruz” demişti.
’20 bin euro yoksa geçemezsin’
Selanik’te BBC’ye konuşanların aktardığına göre Gülen Cemaati üyeleri, ülkeden kaçışlarını organize etmek için de ülkeler arası iletişimden faydalanıyor.
İnsan kaçakçılarıyla iletişimi de Almanya ve Avrupa’nın bir diğer ülkesine gidenlerin sağladığını söylüyorlar.
Kaçakçılara 4-5 kişilik bir aile 50 bin ila 70 bin TL arası bir ücret ödüyor zira “20 bin euro yoksa geçemiyorsun zaten” diyorlar. Bu geçiş süresince haklarında arama kararı olduğu için birçoğu sınırı geçene kadar farklı şehirlerde haftalarca saklandıklarını anlattı.
Mustafa ve Semra çifti darbe girişiminden iki ay sonra çocuklarıyla kaçma kararı almış. Haklarında “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla iddianameler var.
Kaçakçılara 3 çocukla ve diğer cemaat üyeleriyle Rodos’a geçebilmek için 50 bin lira ödemişler ama ilk denemelerinde kaçakçıların yarı yolda bırakmasıyla başarısız olmuşlar.
Kaçakçılar yürütüp bir su kenarına bırakınca Rodos kıyısına geldiklerini düşünmüşler önce ama gece karanlığında telefonu açtıklarında Menderes nehrinin kıyısına bırakıldıklarını görmüşler.
Birkaç hafta daha sahil kentlerinde saklandıktan sonra insan kaçakçısı bir gece sürat teknesiyle Rodos açıklarına kadar götürmüş.
15 Temmuz Yunanistan’a sığınan Gülen Cemaati üyelerinin 1000’e yakın olduğu tahmin ediliyor
Ama Sahil Güvenlik teknelerine yakalanmamak için hızla uzaklaşmalarını istemiş kaçakçı. Sebebi için de “Ben çok kişiyi geçirdim buradan, ama sizi kaçırırsam ve yakalanırsam vatan hainliğiyle yargılanacağım. Yakalanmamamız lazım, sakın. Bizim de çoluğumuz çocuğumuz var” deyip Semra ve ailesini kıyı yerine kayalıklara bırakmış.
Acar ailesi gibi darbe girişimi sonrası Selanik’e yerleşen aileler çocuklarını Yunan devlet okullarına veya göçmenlerin gittiği uluslararası eğitim kurumlarına gönderdiklerini söylüyor.
Çocukları ve kendileri Yunanca İngilizce eğitim alıyorlar, maddi olarak da geçimlerini Türkiye’de sattıkları mal mülklerinden kalan parayla karşıladıklarını anlatıyorlar. Bazı aileler de, BM’ye bağlı bir derneğin ayda 400-450 euro verdiğini söyledi.
Kiraladıkları evlerde yaşayanlar arasında, Türkiye’deki eşyalarını, mobilyalarını kaçak kargo şirketleriyle Selanik’te kiraladıkları evlere getirenler de var. Kimileri de bazı eşyaları, kitapları Almanya’daki tanıdıklarından alıyorlar.
Bazı Gülen Cemaati üyeleri, Müslüman Türk azınlıkların yaşadığı ve Türkçe eğitim veren okullar olmasına rağmen Batı Trakya’da hoş karşılanmadıkları için oraya yerleşmediklerini, sığınma başvurularının sonuçlarını Selanik’te beklediklerini söyledi.
Selanik’e sığınan Gülen Cemaati üyelerinin iadesi için yürütülen diplomatik çabalar ve Yunanistan’ın iade talebini reddetmesinin iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğine dair soruları, BBC’nin ulaştığı Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu yanıtsız bıraktı.