YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Hiçbirisi montaj, dublaj, sürmenaj değil miymiş? Ayakkabı kutularında bulunan paralarla imam hatip yaptırılmayacak mıymış? O paraları Hakan Şükür’den alıp oraya polisler koymamış mı? Polislerin ortaya döktüğü her şey gerçek miymiş? O konuşmalar, para sıfırlamaları, çuvallarla taşınan paraların hepsi gerçek miymiş? Konuşmalar hece hece montajlanmamış öyle mi?
Defalarca ABD’ye gidip önüne gelenden serbest bırakılması için ricacı olduğunuz, hapisten kurtulması için başkan danışmanlarına milyonlarca dolar rüşvet döktüğünüz, uğruna ABD’ne notalar verdiğiniz Reza, itirafçı oldu ve her yediğiniz haltı bir bir anlatıyor mu?
Yalancıların yatsı vakti geldi mi yani?
Peki, o anlatırken siz ne düşündünüz?
Yok siz değil hırsızlık çetesi, siz de değil haddi aşmış azgınlar güruhu. Sizin ne düşündüğünüzün zerre kadar önemi yok. Siz kalbini hakikate kapatmışlar güruhu, sizin söz ile ıslah olma ihtimaliniz yok. Sır perdesi açılsa her şey ortaya konulsa siz yine de gerçekleri göremeyeceksiniz. Sizin gözleriniz ve kalpleriniz mühürlenmiş.
Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapık… (Araf 179)
Sizi ancak ve ancak helak olmak paklar.
Size soruyorum hayatlarında birazcık da olsa hakkı ve adaleti aradığını söyleyenler,
Size soruyorum komşular, mahalleliler, okul arkadaşları, dükkan komşuları..
Size; Müslüman olduğunu iddia edenler,
Size; gerçekten bir hesap günü olduğuna iman edenler…
Size; kalbinde bir miktar vicdan kırıntısı taşıyanlar..
Polisler, savcılar, hırsız yakaladılar diye komşunla selamı sabahı kesmiştin hatırladınız mı? 40 yıllık arkadaşlığını bitirmiş, yolunu değiştirmiştiniz. İftira diye yeri göğü inletiyordunuz, kumpas kurmaya utanmıyor musunuz? diye bas bas bağırıyordunuz.
O zaman da biliyordunuz aslında hırsızlığı ama ‘şimdi bunun sırası mı?” diye düşünüyordunuz. Suyu bulandırmanın ne manası vardı öyle değil mi? Rüşvetten, hırsızlıktan biraz da size düşer, sonra bir tövbe edersiniz hepsi helalı hoş olur diye hesap ediyordunuz. Öfkelenmeniz ‘suyun bulanmasından, çarkınızın aksaması’den kaynaklanıyordu. Ne kadar çok bağırırsak o kadar üste çıkarız diye hesaplıyordunuz. Hadi üç-beş yıl üste çıktınız. Kınadınız, hakaret ettiniz, yolunuzu değiştirip size hakkı söyleyenleri ötekileştirdiniz.
Reza konuştukça yani yalanlarınız, hırsızlığınız, hırsızlara arka çıkmışlığınız bir bir ortaya döküldüğünde neler hissettiğinizi çok merak ediyorum. Bütün dünyaya rezil olurken ne düşündünüz? Yüzünüz kızardı mı mesela. Utancınızdan başınızı öne eğdiniz mi? Kimse görmesin diye yerin dibine girmek istediniz mi? Ne bileyim en azından pişmanlık duydunuz mu?
Haşir günü aklınıza geldi mi? Yeryüzünde bile ortaya çıkan rezillikleri o gün nasıl saklarız diye irkildiniz mi?
Ya 15 Temmuz yalanları ortaya çıkarsa ne yapacaksınız? O gün neler olduğu da böyle ortaya saçılırsa utancınızdan yerin dibine girer misiniz?
Bir yalancının beyanından başka hukukun ciddiye alacağı hiçbir delil göstermeden, bu tiyatroyu gerekçe gösterip çocuğunuzu emanet ettiğiniz öğretmenleri taşladığınız ve öldürdüğünüz aklınıza gelir mi? İşkenceyle öldürdüğünüz çocuğunuzun o fedakar Gökhan Öğretmeni, suda boğduğunuz Hüseyin, Nur öğretmenler gibi binlerce öğretmenden utanır mısınız? Yıllarca elinden hep iyilik gördüğünüz komşunuzu bir yalancının beyanına bakarak ‘Vay Teröristle komşuymuşuz’ diye bir kalemde sildiğinizden dolayı hicap duyar mısınız?
Size hep iyilik eden öğretmendi onlar, akademisyendi, doktordu, mühendisti, çocuklarınıza burs veren esnaftı. Anneydi, kardeşti, evlattı. Mahallenin iyi insanlarıydı, yaşatmak için yanan bir tutam insandı. Bir yalancıya bakıp onları taşladınız, tekmelediniz, kurşunladınız.
Reza’nın bütün şebekeyi deşifre ettiği gibi, 15 Temmuz tiyatrosu da ayan beyan ortaya konduğunda onların yüzlerine nasıl bakacaksınız? Onların rehberi yüzlerine tebessüm edin dediği için muhtemelen haklarını helal edecekler ama hak katında af olur mu dersiniz?
Ya af olmayınca bunun bedelini nasıl ödersiniz bunu hiç düşündünüz mü?
Bence düşünün Yalancıların yatsı vakti geldi çünkü.
(tr724)