YORUM | VEHBİ ŞAHİN
Vatanını, milletini sevenler şu günlerde daha bir tedirgin…
Her gelişmeyi endişeyle izliyorlar.
Mesele dönüp dolaşıp “Ne olacak bu ülkenin hali” sorusuna gelince, ister istemez karamsarlık ağır basıyor.
İstikbâl adına ümit ışığı olabilecek bir emâre, sebepler planında görünmüyor çünkü…
Fırtına öncesi ürkütücü bir sessizlik var sanki havada…
Bugün New York’ta başlayacak Reza Zarrab davasının Türkiye’ye nasıl bir siyasi ve ekonomik fatura keseceğini kimse kestiremiyor.
Aynı şekilde Soçi’de Erdoğan’ın, Putin ve Ruhani ile birlikte verdiği pozun ileride ne tür bir maliyet getireceği de belli değil.
“Suriye konusunda son sözü Rusya, Türkiye ve İran birlikte verecek” diyen Erdoğan’ın, Ankara’ya döner dönmez ABD Başkanı Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Suudi Arabistan Kralı Selman’a bilgi verme ihtiyacı hissetmesi oldukça manidâr…
Suriye konusunda Rusya, Türkiye ve İran’ın yeni bir “eksen” oluşturması üzerine ABD, Fransa ve Suudi Arabistan’da oluşan kaygıları giderme vazifesini Erdoğan’ın üstlendiği anlaşılıyor bu diplomasi trafiğinden…
KARTLAR YENİDEN DAĞITILIRKEN
https://www.youtube.com/watch?v=Oz_hceJWyx4
Sonuç ne olur bilmiyorum.
Ama ortada bir realite var.
Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtılıyor.
1) Suriye’de, Rusya’nın himayesinde Esed rejimi yeniden dizayn ediliyor.
Kilit unsur haline gelen Kürtler’in yeni Suriye’de nasıl bir kazanım elde edeceği çok önemli…
2) Irak, siyaseten parçalanmış haliyle artık Tahran’ın güdümüne terk edilmiş durumda…
Barzani liderliğindeki Kürtler, 2003’ten sonra elde ettiği avantajları bağımsızlık referandumuyla kaybetti.
Şimdi sessiz bekleyiş moduna geçtiler.
3) İsrail ile Suudi Arabistan, İran’ın bölgede artan nüfuzuna karşı el altından “ortak mücadele zemini” arayışı içinde…
Bunun ilk yansıması Mısır ile Suudi Arabistan arasındaki limoni ilişkilerin düzeltilmesi oldu.
İkincisi de İran’la muhtemel çatışma alanlarından biri olması beklenen Lübnan’da Sünni politikacı Başbakan Hariri’nin istifa etmesi, ardından bir süre Riyad’da rehin tutulmasıydı.
4) Ortadoğu’nun baş aktörlerinden Mısır’da, geçen hafta 300’ün üzerinde insanın ölümüne sebep olan son terör eylemini de bu gelişmeler ışığında değerlendirmek lâzım…
Kısacası…
Yanı başımızda patlamaya hazır bir saatli bomba var.
Suriye ve Irak’ta “coğrafî operasyona” zemin hazırlayan IŞİD’le mücadeleyi “vekalet savaşları” ile yürüten ABD ve Rusya, şimdi yeni mevziler kazanmak için siper kazıyor.
ERDOĞAN KENDİNİ KURTARMA DERDİNDE
Peki Türkiye ne yapıyor?
Daha doğrusu Türkiye’yi şahsi çıkarları için peşinden sürükleyen Erdoğan ne yapıyor?
15 yıldır işlediği suçların hesabını yargıda vermemek için içeride ve dışarıda ateşle oynuyor.
1) Zarrab davasını bahane ederek Amerika’nın nasırına basıyor.
2) Dikta rejimini eleştiren Almanya ile diğer Avrupa ülkelerine meydan okuyor.
3) Rusya’nın, NATO’da çatlak meydana getirme stratejisine hizmet ediyor.
4) İran’ın Ortadoğu’da Şii nüfuz alanı oluşturma siyasetine yardımcı oluyor.
5) Türkiye’de tek adam rejimi ihdas etmek için 1950’den bu yana elde edilmiş tüm demokratik kazanımları heba ediyor.
6) Alternatif siyasi açılımların önünü tıkıyor.
7) Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin kolonlarını yıkıyor.
Evet…
Gördüğünüz gibi beka sorunu yaşayan bir Türkiye var karşımızda…
Bu karamsar atmosferi dağıtacak bir umut ışığı da görünmüyor maalesef…
ÜMİTVÂR OLUNUZ
Geleceğe hep ümitle bakan Cemaat bu tablonun neresinde peki?
Bana göre tam ortasında…
Pek çok insan Cemaat’in çok ağır bir imtihandan geçtiğinin farkında bile değil.
Erdoğan rejimi okulları, yurtları, dershaneleri, hastaneleri kapattı.
200 bin insanı terör örgütü suçlamasıyla soruşturmadan geçirdi.
60 binden fazla kişiyi zindanlara attı.
Mallarına mülklerine el koydu.
Yüz binlerce Cemaat mensubu yurt dışına gitmek zorunda kaldı.
Hayatını kaybedenlerin, sağlık sorunlarıyla boğuşanların, maddi sıkıntı çekenlerin haddi hesabı yok…
Müthiş bir çile yaşanıyor şu anda Türkiye’de…
Ama…
Sevindirici işaretler de hepten yok değil…
Böylesine ağır bir yıkımın yaşandığı dönemde yepyeni bir Cemaat’in neşet ettiğini gösteren güçlü işaretler var çünkü…
Tıpkı çağın ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz kalan tekke, zaviye ve medreselerin kapısına kilit vurulduğunda, Kırmızı Kitaplar ile farklı bir hizmet anlayışının Anadolu’nun dört bir yanına götürülmesine benzeyen yeni bir heyecan dalgası, bugün pek çok mükedder kalbi sarıp sarmalıyor.
TEBESSÜM SADAKASI
Nereden mi çıkardım bu hükmü?
Bildiğim, tanıdığım hizmet erlerinden…
Bir de tabii ki Hocaefendi’nin dün gece Youtube’a yüklenen sohbetinden…
“Acırsanız, acınacak hale gelirsiniz” diyenlere karşı bakın Hocaefendi, kendisini sevenlere neyi tavsiye ediyor.
-Size bu kadar kötülük yapanlara karşı sizin yapacağınız son iyilik şudur…
-O insanlar bir gün, ister dünyada ister ukbada, karşınıza çıktığı zaman tebessüm sadakalarını onlardan esirgemeyiniz.
Hikmetle dinleyince…
Ne güzel bir muştu veriyor Hocaefendi değil mi?
Bence enseyi karartmaya gerek yok…
Son iyiliği yapmak için bol bol tebessüm sadakası dağıtmaya başlamak lâzım…
Hem de hemen şimdi…
(tr724)