CEVHERİ GÜVEN
Edirne’nin ötesi, Yalanlar Ülkesi ile yüzleşmek demek… Aklının ucundan Türkiye’den ayrılmak geçmeyen binlerce insan Batı ülkelerine dağılıyor bugünlerde.
Edirne’nin ötesine geçince hepsi mesela eğitim gerçeğinin duvarına çarpıyor.
Türkiye’de aldıkları eğitimin dünya ölçeğinde pek de geçerliliği olmadığını bindikleri ilk takside fark ediyorlar. Rahatça İngilizce konuşabilen taksiciyle anlaşmakta güçlük çeken bir mühendis, doktor ya da gazeteci…
Kemalizmin perdesi düştü ve hepimize biçtiği roller dönemi bitti. Hızlandırılmış olarak yaşadığımız son yıllar, herkesi ait olduğu safa itti. Bu enkazı toparlayabilmemizin yegane yolu ise; işlenilen günahlarla yüzleşme başarısı…
Türkiye’de yalan olan sadece eğitim değil elbette, gerçeğin her katmanının üzeri örtülü. Hep beraber uzun yıllardır yalanda yaşıyorduk.
Atilla Yayla ultra liberalimizdi mesela…
Süleyman Soylu genç demokrat lider adayı…
Ahmet Taşgetiren vicdan adamı…
Yasin Aktay demokrat…
Efgan Ala Kürt dostu…
Sayfalar dolusu uzatılabilecek bu listedeki Atilla Yayla günümüzün en hızlı dikta savunucularından; Süleyman Soylu faşizmin bayrağını her gün başka kaleye dikmekte; Ahmet Taşgetiren’in satırlarının arasında vicdan kırıntılarını mikroskopla bulabiliyoruz; Yasin Aktay reisine salavat getiren bir kapı kulu; Efgan Ala ise Kürtlerin evlerini tanklarla başlarına yıktıran operasyonların şanlı övünücüsü…
Yalan havuzu yıkıldı çünkü.
Hızlandırılmış olarak yaşadığımız son yıllar, herkesi ait olduğu safa itti. İslamcılar-Faşistler-Ulusalcılar aynı fotoğraf karesinde gülümsüyorlar. Kavga etmeleri üzerine kurulu hikaye bitti.
Yaşadığımız çalkantı canımızı çok acıtsa da yeni bir başlangıç için zemin oluşuyor fark etmeden.
Gerçek yüzleşme olmadan bir arada huzur içinde yaşamamız mümkün olamayacaktı ve biz birkaç yüz yıldır günahlarımızla yüzleşmeyi başaramamaktaydık.
Şimdi herkes olduğu yerde. Kemalizmin perdesi düştü ve hepimize biçtiği roller dönemi de bitti.
Eskinin aktörlerinin maskesiz bu dönemde uzun süre ayakta kalmaları mümkün değil. Giderken geriye kalan tüm varlıklarını yıkım için kullanmaktalar.
Bu enkazı toparlayabilmemizin yegane yolu ise; birey, toplum ve devlet olarak işlenilen günahlarla yüzleşme başarısı. Bu noktada bir samimiyet olmazsa kendimize yeni bir yalan dünya kurarız sadece.
Yüzleşme sürecinin şu an yaşadıklarımızdan daha can yakıcı olacağı ise muhakkak.