Melih Gökçek’ın Raf Temizliği!..

YORUM | SEMİH ARDIÇ

Kadir Topbaş (İstanbul Büyükşehir) ve Mehmet Keleş (Düzce) halkın reyleri ile 2019’a kadar belediye başkanı olarak seçilmişti. Hataları, başarı veya başarısızlıkları bir yana verilen müddet dolmadan istifa ettiler. Sırada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AKP) şehir ve ilçelerle beraber 30’a yakın ismin mahalli idarelerden azledileceği konuşuluyor.
Gökçek’in pazarlık ve arşivcilikteki hünerlerinin istifa dilekçesini birkaç hafta tehir ettirdiği doğrudur. Lakin Saray’a yakın gazetelerin ‘fazla uzatmasın’ manşetleri gösteriyor ki Başşehir’de Vali’yi müteakip en etkili iki numaralı koltuk da -İstanbul ve Düzce’de yapıldığı gibi- her an başka bir isme devredilebilir. ‘Millî irade’ kavramını ayrı bir kutsiyet atfedecek kadar vird-i zeban etmiş Recep Tayyip Erdoğan, belediye başkanlarını, il ve ilçe teşkilat başkanlarını idarî tasarrufla istifaya mecbur kılıyor. İsmi evvela gazetelerde ifşa edilen belediye başkanları da itiraz etmeden koltuğu terk ediyor. ‘Siyasetin cilvesi’ deyip geçilemeyecek kadar hazin bir manzara…
İSTİFALARI DERİN ODAKLAR İSTİYOR
Tasfiyenin ‘istifa’ şeklinde takdimi şeddeli yalan. Manisa/Soma’da 301 madencinin diri diri yanarak can verdiği iş cinayetinde bile tek kişinin istifa etmediği AKP’de bunun bir demokratik ritüel gibi takdim edilmesi kulağa hiç inandırıcı gelmiyor. İstifa müessesesinin en iğreti kaldığı iktidar sıralaması yapılsa AKP açık ara birinci seçilir.

Her mevzuda olduğu gibi başkanların istifası da Erdoğan’ın iki dudağı arasına sıkışmış Türkiye manzarasıdır. Erdoğan’ın 17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturması’ndan yakayı kurtarmak için kapısını çaldığı derin yapıların Hizmet Hareketi’ni tasfiye ettikten sonra AKP’nin de içini boşaltacağı sır değildi. Erdoğan, müttefikleri ile bir pazarlık yaptı.
HİZMET HAREKETİ BİTTİ, SIRADA AKP VAR
Avrasyacı, Milliyetçi, Perinçekçi, Ulusalcı ve Kemalist diye tabir edilen ve kendilerini rejimin sahibi gören odaklarla vardığı mutabakat sayesinde Erdoğan, Türkiye’de kendisine ve ailesine kadar uzanacak adlî tahkikatı bertaraf etmişti. Onlar kirli pazarlığın mukabilinde ona iktidar zırhını verdi, Erdoğan da onlara Hizmet Hareketi’nin kamu başta olmak üzere top yekûn tasfiye imkânını bahşetti.
Pazarlığın ikinci safhasında, AKP’nin milletvekili seçimlerinde itici kuvvet olarak gördüğü mahallî idarelerdeki başarıyı fiyaskoya çevirmek, kurucu kadroları partiden uzaklaştırmak gibi hassas planlar tatbik edilecek. Bir manada tasfiye sırası son dört senenin tasfiye mütehassısı AKP’ye geldi. Erdoğan’ın en büyük müttefiki Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’in sosyal medyadaki son videosunda (http://www.tr724.com/perinceke-zor-sorular-turkiyenin-en-az-oy-alan-partisini-rusya-suriye-iran-dikkate-aliyor/) geçen itiraflar tekzip edilmedi. Ne kadar manidar!
BELEDİYE BAŞKANLARI DİRENSE…
Kirli pazarlığın tarafları ne derse desin, herhangi bir şehir ya da beldede kanunlar muvacehesinde vazifesini ifa eden bir belediye başkanı niçin istifa eder? “Beni halk seçti, halk gönderir.” demek çok mu zor? Bu ve benzeri suâller müstağni kalabilmiş isimler için çok basit gelebilir. Amma velakin Ayder Yaylası’ndan Topkapı Sarayı’na, 5 Megawatt’lık elektrik santralinden okul sütü ihalesine kadar her işlemin ‘yukarısı’nın tensibi olmadan karara bağlanmadığı bir memlekette kirlenmeden icraat yapılamaz.
O yüzden ‘Diren Melih Başkan’ sloganlarına mukabil Saray’dan, ‘mülkiye müfettişleri yolsuzluk dosyalarını açabilir’ mesajı geldi. Hassaten Ankara için düne kadar Gökçek’i yere göğe sığdıramayan gazete ve televizyonların ‘Varan 1’, ‘Vay Melih vay!’ manşetleri şimdiden hazırlanmış olmalı.
OSMAN GÖKÇEK’İN DUBAİ’DEKİ ŞİRKETLERİ
Melih Gökçek’in oğlu Osman’ın Dubai’deki şirketleri, sokak lambaları, doğalgaz sayaç ihaleleri, Beyaz TV, Armada AVM’de dönen dolaplar, ASKİ’nin batırdığı paralar, BOTAŞ’a ödenmeyen borçlar, Hazine’nin alacakları ve daha nicesi… Yaz yaz bitmez.

Erdoğan’ın malumatı olduğu halde bugüne dek idarî tahkikata bile lüzum görülmeyen başlıklarda savcılıkların her an harekete geçebileceği ima ediliyor. Gökçek ise, “Hepsini Genel Başkanım Sayın Erdoğan’ın talimatı ile yaptım.” kozuyla istifayı püskürtmeye çalışıyor. İki hata bir doğru etmeyeceğine göre buradan vatandaşın menfaatini gözeten bir netice çıkmayacak. Filler tepişirken çimenler ezilmeye devam edecek.
BELEDİYELERİN HAZİNE’YE BORCU 12 MİLYAR LİRA
Bu arada belediyelerdeki batıklara yenileri ilave olacak. Hazine’nin 20 milyar liralık vadesi geçmiş alacağının 12 milyar lirası mahallî idarelerde. Borcunu ödemeyenler listesinde Kocaeli, Ankara gibi AKP’li belediye başkanlarının vazife yaptığı şehirler dikkat çekiyor.
Sene bitmeden tükenen bütçedeki 25 milyar liralık açığa belediyelerin açıkları dahil değil. Belediyelerdeki batığın hesabı yapılabilse 50 milyar liralık birkaç vergi paketi daha hazırlanması icap eder. Erdoğan o kısma girmeden tehdit siyaseti ile istifa sopasını kendi ikbali için kullanacak. Ötesi laf ü güzaf…
HAZİNE TAHSİLAT YAPAMIYOR
Hazine alacaklarının tahsilatı için belediye gelirlerinden tevkifat (kesinti) yapılıyordu. Bu kesinti, Resmî Gazete’nin 10 Şubat 2017 tarihli nüshasında yayımlanan 2017/9849 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yüzde sıfır olarak tatbik ediliyor. Yani borçlu belediyelerin gelirleri üzerinden herhangi bir tahsilat yapılamıyor.
Belediye ödemeyince borç sıfırlanmıyor. Hazine diğer taraftan borçlanma limitlerini doldurduğundan 50 milyar lira ilave borç ruhsatı alabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapısını çalıyor.
BABACAN’A ‘KURCALAMA’ DEMİŞTİ
Ali Babacan’ın ekonominin dümenine geçtiği ilk senelerde belediyeleri merkezî yönetim bütçesine dahil etme (malî disiplin) teşebbüsü olmuştu. Erdoğan’ın “Niye kurcalıyorsun bu işleri!” azarıyla o fasıl açılmadan kapanmıştı.
Erdoğan, belediye başkanlığından devletin zirvesine çıkarken hayli tecrübe edindi. Başkanların zaaflarını, yumuşak karınlarını, her ismin bir Aşil topuğu olduğunu gayet iyi biliyor. Kimler için kimlere hangi taahhütlerde bulunmuşsa ondan geri adım atamaz, atmayacaktır da.
Gökçek’in istifasındaki tehirin Saray tarafında bir karşılığı yok. Gökçek gider ayak maruz kalacağı hasarı en aza indirmek için raf temizliği yapıyor o kadar.
Anlayan için ne kadar ibretlik bir final sahnesi.
(TR724)