YORUM | BARBAROS J. KARTAL |
Beklenen gelişme oldu. Ahmet Taşgetiren dün Star Gazetesi’nden ayrıldığını açıkladı. Herkesin malumu, aslında kovuldu. Cem Küçük gibilerine sövdürüp gazetenin tetikçilerine dövdürmüşlerdi. Taburesine tekmeyi de olabilecek en uygun isme attırdılar. Milli mücadeleden dava(!) arkadaşı Gülerce’ye…
Gülerce, Taşgetiren Yeni Şafak’tan Erdoğan’ın talimatı ile kovulunca ertesi sabah iflah olmaz bir Erdoğan muhalifi olarak uyanmıştı. O zaman bu kadar muktedir olmayan ve ülkede henüz tek adam olmayan Erdoğan’a bir anda salvolar savurmaya başlamıştı. O zaman kankaları Melih ile beraber Milli Mücadelecilerin başka istikbal planları vardı tabii. Yıllar geçti o planlar mümkün olmadı. Erdoğan bütün ipleri eline aldı. Şimdi tek adamın korkusundan arkadaşını sadece satmıyor, bir de arkasından teneke bağlıyor. Taşgetiren’e kapıyı gösteren yazıyı hiç de yazmak zorunda değildi ama karakter işte.
Taşgetiren’in son zamanlardaki benim “titrek vicdan” olarak tanımladığım itirazları ve eleştirilerini düşününce bunun olmaması mümkün değildi. Taşgetiren bütün havuz yazarlarının aksine 15 Temmuz ile ilgili kuşkularını dile getirdi. 17-25 ile ilgili olarak bazılarının pisliklerini neden yükleniyoruz diye sordu. Erdoğan’ın üslubu ile ilgili de eleştiriler getirdi. Tabii bunların hepsini gayet kibar, nezaketli ve önce Erdoğan’a salavat getirerek yapsa da tam biat isteyen rejimin kriterlerini artık karşılamamaya başlamıştı. Hemen bütün itirazların Erdoğan’a tezgah olarak nitelendirildiği mahallede barınamadı. En dip nokta olan Gülerce olmayı da midesi kaldırmadı. Ben yine de hiçbirinin insan ve kalem olarak zerre değerlerinin olmadığı Havuz yazarları arasından onu Araf’a yerleştiriyorum.
Bakalım o da tatlı su muhaliflerin toplandığı Serbest Fırka misali, Erdoğan’ın “Görelim bakalım kimler toplanacak sonra toptan dalarız” diye düşündüğünü zannettiğim Karar’a gidecek mi? Yakışır.
Havuzda yazar olarak çalışanlar ücreti güzel bir saray amelesi. Yevmiye usulu çalışıyorlar. O gün eğer çalışmışlarsa ücretlerini alıyorlar. Bu kazançlı marabalığa itiraz edenlere hemen kapıyı gösteriyorlar. ‘Hem Ağa’dan para alıp hem de Ağa’ya laf edemezsin lan’ diyorlar.
Ülkede her şeyi sıfırladıkları gibi sözü de tükettiler. Memlekette sözün bir hükmü kalmadı. Fikirlerin bir anlamı kalmadı. O yüzden Taşgetiren’in yazdıklarından dolayı ayrılmış olmasının da bir anlamı yok. Vefa, birikim, nitelik bunlar geçer akçe değil hükümet gazetelerinde. Erdoğan’a secdeden başını kaldıranın kafasını alıyorlar. Taşgetiren olayını Topbaş ve Ömer Turan’dan bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Bundan sonra, ortada muhalif bırakmadıklarından kendi içlerinde kelleler alacaklar. Elbette bu işin sonu bir gaz birikmesine neden olacak, bu gazın nereden patlak vereceğini zaman gösterecek. Bugün kimse Erdoğan’ın karşısına bir rakip olarak çıkamaz ama bir boşluk oluştuğunda epey adamın bir anda saflarda yerini alacağı görülüyor. Erdoğan da bunu çok iyi bildiği için ilk fırsatta olağan şüphelilerin icabına bakacak. Her muhalifin kellesi gittiğinde iş biraz daha eski siyasilere doğru gidiyor.
Taşgetiren’in arkasından epey timsah gözyaşı döken oldu. Ona İslami camianın vicdanı diyenler var. Taşgetiren’in vicdanı şudur: Ülkede bütün zulümler yaşanırken sessiz kalıp görüntüde tepki toplayan şeylere ‘miş gibi’ tepki vermekten ibarettir. ‘Ya n’olurdu kadınlara ters kelepçe yaparken biraz nazik olsanız?’ vicdanıdır o.
“Tek tip elbise konusunda Guantanamo adını anmak bile işkenceyi, zulmü, hukuksuzluğu çağrıştırıyor. Tutuklulara tek tip elbise giydirmek, onların tamamını peşinen mahkum etmek sonucunu doğurmaz mı? O durumda masumiyet karinesi nerede kalır?” Nasıl güzel sözler değil mi? Bakın mahallenin vicdanı daha sonra ne diyor: “Aman ha! En çok FETÖ sevinir” Yani ilkesel milkesel değil itirazı, bilmem kime yararmış, Taşgetiren vicdanı budur.
Bakın veda yazısındaki emniyet sigortalarına:
“Tayyip Erdoğan’ın ayağına taş değmesin” diye de yazdım ben. Yüzüne karşı da söyledim “Tayyip Erdoğan Tayyip Erdoğan’dan ibaret değil” diye. “O düşerse hep düşeriz” dedim.”
…Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki: “Kimse benim adıma racon kesemez.”
Ben de derim ki: Kenara çekilin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerine gölgeniz düşmesin.”
Kafana ilk taşı ayağına taş değmesin dediklerin attı Taşgetiren. Bilmiyormuş gibi yapsan da…
(TR724)