ABD’den sonra Rusya da Suriye’de PYD’yi resmi muhatap saymak istedi. Bu durum Rusya tarafından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na iletildi. Rusya, Astana’daki görüşmelerine katılacak meşru Suriye muhalefeti heyetine PYD’den de bazı isimlerin katılmasından yana olduklarını söyledi. Çavuşoğlu ise Türk hükümetinin bunu “kırmızı çizgi” sayacağını ve “kabul edilemez” gördüğünü söyledi.
Hürriyet yazarı Murat Yetkin, “ABD’nin IŞİD’e karşı PKK uzantısı PYD/YPG’yi kara gücü olarak seçmesi Türkiye ile ilişkileri bozuyor ve Türkiye’nin Suriye’deki manevra alanını yalnızca askeri yönden değil siyasi olarak de geriyordu. Şimdi bunun üstüne bir de Rusya geldi; hatta Rusya PYD’nin resmen masaya oturmasından yana.Türkiye’ye hem ABD, hem Rusya yönünden gelen PYD baskıları, yalnızca muhtemel bir askeri harekâtı değil, Suriye’nin geleceği üzerine muhtemel rolünü de ciddi şekilde zora sokacak türden.” ifadesini kullandı.
Murat Yetkin’in yazısı şöyle:
“ABD’den sonra Rusya’nın da PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi resmi muhatap saymak istemesi Türkiye’nin Suriye siyasetini biraz daha zora sokacağa benziyor.
Moskova’nın PYD’yi Suriye’nin meşru muhalif güçlerinden biri sıfatıyla Astana barış sürecine dâhil etme talebi Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından, 6 Ağustos’ta Filipinler’in Başkenti Manila’da yapılan görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na iletildi.
Görüşme hakkında ayrıntı veren TRT World haberine göre, Lavrov Astana’daki görüşmelerine katılacak meşru Suriye muhalefeti heyetine PYD’den de bazı isimlerin katılmasından yana olduklarını söyledi. Çavuşoğlu ise Türk hükümetinin bunu “kırmızı çizgi” sayacağını ve “kabul edilemez” gördüğünü söyledi.
Görüşmeye dair yapılan açıklamalarda Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri ve domates ticareti üzerinde durulduğu söylenmiş olmasına karşın, diplomatik kaynaklar asıl ağırlığın PYD konusundaki tartışmada olduğunu öne sürüyor.
Dün Tahran’da Türkiye, Rusya ve İran’dan üst düzey diplomatların katılımıyla başlayan çatışmasızlık bölgelerinin genişletilmesi görüşmeleri öncesi Rusya ile yaşanan bu gerilim Türkiye’nin atabileceği yeni Suriye adımlarını da kısıtlıyor.
Bunun iki temel nedeni var.
Birincisi, Türkiye’nin Suriye toprakları ve hava sahasında yapacağı kapsamlı askeri harekâtın Rusya’nın kabulüne bağlı olması… Örneğin geçen yıl 24 Ağustos’ta, üstelik 15 Temmuz askeri darbe girişiminin travması ordunun üzerindeyken başlayan Fırat Kalkanı harekâtı, Rusya’nın işbirliği olmadan o şekilde sürdürülemezdi. Aksi halde Rus ve Suriye uçakları Türk uçak, topçu ve diğer birliklerine rahat vermezdi, engellerdi. Şimdi bir yandan askerin Suriye sınırına yığınak yaptığı haberleri alınırken diğer yandan Rusya ile PYD sıkıntısı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ima ettiği yeni bir harekâta engel olabilir.
İkincisi ise diplomatik manevra alanına dair. Türkiye, aslında Beşar Esad rejimini ayakta tutan güç olan Rusya ile derin enerji anlaşmaları yapıp Suriye’de işbirliğine giderken, NATO müttefiki ve aslında IŞİD’e karşı birlikte savaştığı ABD’ye adeta nispet yapıyordu. Rusya ile yakınlaşmayı adeta ABD’ye karşı koz olarak kullanıyordu. Şimdi bu imkân kısıtlanmış oldu.
Bunda Rusya’nın Orta Doğu’da yıldızı yükselen Kürt kartını bütünüyle ABD’ye kaptırmama endişesi de var. Aslına bakarsanız, PYD/PKK açısından Suriye’de bir özerk bölge kurmanın en kolay yolu, ABD ile değil, nihai olarak Rus ve Suriye hükümetiyle el sıkışmak olacak.
Esas olarak Rusya’nın Kürt hareketlerine ilgisi Suriye iç savaşıyla birlikte ama özellikle Suriye’ye hava ve deniz kuvvetleriyle döndüğü 2015’ten bu yana artmış bulunuyor.
Rus Dışişleri Bakanı bu yılın başlarında, 27 Ocak’ta, tam ilk tur Astana görüşmelerinden sonra Suriye’deki muhalif grupla Suriye’nin geleceği toplantısı düzenlemişti. Bu toplantıya Türkiye’nin bütün itirazına karşın PYD temsileri katılmış, bu toplantıda gelecekteki Suriye anayasasının Kürtlere özerklik tanımasına kapı kapatılmamıştı.
Ondan bir ay kadar sonra, 15 Şubat’ta Rusya bu defa bir Kürt Konferansı toplamış, bu toplantıya sadece PYD değil HDP temsilcileri de katılmıştı.
ABD’nin IŞİD’e karşı PKK uzantısı PYD/YPG’yi kara gücü olarak seçmesi Türkiye ile ilişkileri bozuyor ve Türkiye’nin Suriye’deki manevra alanını yalnızca askeri yönden değil siyasi olarak de geriyordu. Şimdi bunun üstüne bir de Rusya geldi; hatta Rusya PYD’nin resmen masaya oturmasından yana.
Türkiye’ye hem ABD, hem Rusya yönünden gelen PYD baskıları, yalnızca muhtemel bir askeri harekâtı değil, Suriye’nin geleceği üzerine muhtemel rolünü de ciddi şekilde zora sokacak türden.
Hürriyet yazarı Murat Yetkin, “ABD’nin IŞİD’e karşı PKK uzantısı PYD/YPG’yi kara gücü olarak seçmesi Türkiye ile ilişkileri bozuyor ve Türkiye’nin Suriye’deki manevra alanını yalnızca askeri yönden değil siyasi olarak de geriyordu. Şimdi bunun üstüne bir de Rusya geldi; hatta Rusya PYD’nin resmen masaya oturmasından yana.Türkiye’ye hem ABD, hem Rusya yönünden gelen PYD baskıları, yalnızca muhtemel bir askeri harekâtı değil, Suriye’nin geleceği üzerine muhtemel rolünü de ciddi şekilde zora sokacak türden.” ifadesini kullandı.
Murat Yetkin’in yazısı şöyle:
“ABD’den sonra Rusya’nın da PKK’nın Suriye uzantısı PYD’yi resmi muhatap saymak istemesi Türkiye’nin Suriye siyasetini biraz daha zora sokacağa benziyor.
Moskova’nın PYD’yi Suriye’nin meşru muhalif güçlerinden biri sıfatıyla Astana barış sürecine dâhil etme talebi Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından, 6 Ağustos’ta Filipinler’in Başkenti Manila’da yapılan görüşmede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na iletildi.
Görüşme hakkında ayrıntı veren TRT World haberine göre, Lavrov Astana’daki görüşmelerine katılacak meşru Suriye muhalefeti heyetine PYD’den de bazı isimlerin katılmasından yana olduklarını söyledi. Çavuşoğlu ise Türk hükümetinin bunu “kırmızı çizgi” sayacağını ve “kabul edilemez” gördüğünü söyledi.
Görüşmeye dair yapılan açıklamalarda Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri ve domates ticareti üzerinde durulduğu söylenmiş olmasına karşın, diplomatik kaynaklar asıl ağırlığın PYD konusundaki tartışmada olduğunu öne sürüyor.
Dün Tahran’da Türkiye, Rusya ve İran’dan üst düzey diplomatların katılımıyla başlayan çatışmasızlık bölgelerinin genişletilmesi görüşmeleri öncesi Rusya ile yaşanan bu gerilim Türkiye’nin atabileceği yeni Suriye adımlarını da kısıtlıyor.
Bunun iki temel nedeni var.
Birincisi, Türkiye’nin Suriye toprakları ve hava sahasında yapacağı kapsamlı askeri harekâtın Rusya’nın kabulüne bağlı olması… Örneğin geçen yıl 24 Ağustos’ta, üstelik 15 Temmuz askeri darbe girişiminin travması ordunun üzerindeyken başlayan Fırat Kalkanı harekâtı, Rusya’nın işbirliği olmadan o şekilde sürdürülemezdi. Aksi halde Rus ve Suriye uçakları Türk uçak, topçu ve diğer birliklerine rahat vermezdi, engellerdi. Şimdi bir yandan askerin Suriye sınırına yığınak yaptığı haberleri alınırken diğer yandan Rusya ile PYD sıkıntısı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ima ettiği yeni bir harekâta engel olabilir.
İkincisi ise diplomatik manevra alanına dair. Türkiye, aslında Beşar Esad rejimini ayakta tutan güç olan Rusya ile derin enerji anlaşmaları yapıp Suriye’de işbirliğine giderken, NATO müttefiki ve aslında IŞİD’e karşı birlikte savaştığı ABD’ye adeta nispet yapıyordu. Rusya ile yakınlaşmayı adeta ABD’ye karşı koz olarak kullanıyordu. Şimdi bu imkân kısıtlanmış oldu.
Bunda Rusya’nın Orta Doğu’da yıldızı yükselen Kürt kartını bütünüyle ABD’ye kaptırmama endişesi de var. Aslına bakarsanız, PYD/PKK açısından Suriye’de bir özerk bölge kurmanın en kolay yolu, ABD ile değil, nihai olarak Rus ve Suriye hükümetiyle el sıkışmak olacak.
Esas olarak Rusya’nın Kürt hareketlerine ilgisi Suriye iç savaşıyla birlikte ama özellikle Suriye’ye hava ve deniz kuvvetleriyle döndüğü 2015’ten bu yana artmış bulunuyor.
Rus Dışişleri Bakanı bu yılın başlarında, 27 Ocak’ta, tam ilk tur Astana görüşmelerinden sonra Suriye’deki muhalif grupla Suriye’nin geleceği toplantısı düzenlemişti. Bu toplantıya Türkiye’nin bütün itirazına karşın PYD temsileri katılmış, bu toplantıda gelecekteki Suriye anayasasının Kürtlere özerklik tanımasına kapı kapatılmamıştı.
Ondan bir ay kadar sonra, 15 Şubat’ta Rusya bu defa bir Kürt Konferansı toplamış, bu toplantıya sadece PYD değil HDP temsilcileri de katılmıştı.
ABD’nin IŞİD’e karşı PKK uzantısı PYD/YPG’yi kara gücü olarak seçmesi Türkiye ile ilişkileri bozuyor ve Türkiye’nin Suriye’deki manevra alanını yalnızca askeri yönden değil siyasi olarak de geriyordu. Şimdi bunun üstüne bir de Rusya geldi; hatta Rusya PYD’nin resmen masaya oturmasından yana.
Türkiye’ye hem ABD, hem Rusya yönünden gelen PYD baskıları, yalnızca muhtemel bir askeri harekâtı değil, Suriye’nin geleceği üzerine muhtemel rolünü de ciddi şekilde zora sokacak türden.