HABER–ANALİZ: SEMİH ARDIÇ
Almanya demokrasi ve hukuk ihlallerine derhal son verilmesi için Türkiye’ye nihayet ültimatom verdi. Malî müeyyideler için de harekete geçildi. ‘Sabrımız tükendi’ ültimatomuna Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri, Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan ise kendisinden beklenmeyen biçimde düşük tonda cevaplar veriyor.
Erdoğan’ın şahsına has, “Ey! Sen kimsin ya! Haddini bil!” nevinden üst perdeden hitaplar bu sefer kullanılmıyor. Mamafih iğneleyici teşbihlerle tabanından alkış almaya çalışması dikkatten kaçmıyor. 3 milyondan fazla vatandaşının işçi olarak Almanya’da çalıştığını bile bile Almanların zenginliğini küçümsemenin tutulacak tarafı yok. Yine bu söz, 6 bin 800 firması ile en fazla doğrudan yatırıma imza atmış, teknoloji getirmiş ve Türkiye’nin ihracatını sırtlamış bir ekonomi için hayli sakil kaçıyor.
“Hasbelkader zengin olmuşlar, Türkiye’yi tehdit etmeye kalkıyorlar.” cümlesinin derinlemesine tahlilinde psikoloji ilminden istifade edildiğinde karakter hakkında hayli ipuçları elde edilebilir. Erdoğan’ın o sözü bana, “Kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş.” atasözünü hatırlattı. Almanya için ‘tesadüfen zengin olmuş’ tespitinden mülhem nihai teşhisi psikiyatrlara bırakıyorum.
ALMANYA’NIN MİLLÎ GELİRİ 4,1 TRİLYON DOLAR
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe lügatinde ‘hasbelkader’ kelimesinin, “Rastlantı sonucu olarak, tesadüfen” manalarına geldiği belirtiliyor. 4,1 trilyon dolarlık millî geliri (GSYH) ile ABD, Çin ve Japonya’yı müteakip dünyanın dördüncü büyük ekonomisi Almanya’nın geldiği seviye, böylesine tuhaf bir sözle irtibatlandırılabilir mi? Erdoğan, krizin sebeplerine dâir izahat yapmak ve mutabakat zemini aramak yerine troll ordusuna kemik atmakla meşgul.
Almanya; gazetecilerin, işadamlarının, avukatların, hâkim-savcıların, öğretmenlerin, akademisyenlerin, ev hanımlarının ve insan hakları mücadelesi veren isimlerin keyfî gerekçelerle tevkif edilmesine daha fazla seyirci kalmayacağını açıklarken Erdoğan’ın ‘hasbelkader’ vadilerinde dolaşması bile hukuk ihlallerinin itirafıdır. İlaveten kendisini mahkemelerin yerine koyup muhakeme safahatı bitmemiş (kendi dizayn ettiği mahkemelerde!) insanlara ‘terörist, ajan, casus ve darbeci’ demesi ikazdan ders almaya niyeti olmadığını gösteriyor.
PARA LAZIM, PABUÇ PAHALI TABİÎ
Erdoğan’ın Almanya ile birebir mücadele etmeden iç siyaseti, başkanlık seçimini hesaba katarak bu krizi atlatmaya çalışacağı gün gibi aşikâr. İçinde öfke volkanlarının patladığı yüzüne aksediyor. Paraya en fazla muhtaç olduğu şu dönemde Almanya’nın masaya yumruğunu vurmasının çok da işine gelmediğinin farkında.
Hem nalına hem mıhına vurarak üste çıkmaya çalışıyor. Halının altına süpürmek en kolayı tabiî. Almanların ‘Erdoğan’ın iki yüzlü siyasetinden de bıktıklarını’ ifade etmesi bile huyluyu huyundan vazgeçirmiyor.
500 BÜYÜK ŞİRKET, BİR VOLKSWAGEN ETMİYOR
Erdoğan, hasbelkader zenginlikten bahsetmişken Almanya’ya dâir bazı büyüklükleri hatırlamakta fayda var. Almanya aylık 110 milyar Euro ihracat geliri elde ediyor. Türkiye’nin senelik ihracatı ise 142 milyar dolar. Bizim senelik ihracat gelirimizi neredeyse bir ayda kazanıyorlar. İthalatları ise ihracattan az. Türkiye 70 milyar dolar dış ticaret açığı verirken Almanya’nın 300 milyar dolar fazlası var.
Almanya’da sadece otomotiv sektöründe 775 bin kişi istihdam ediliyor. Aynı çatı altında Audi, Seat, Skoda ve Porsche gibi markaların da bulunduğu Volkswagen Grubu’nun senelik satış geliri 200 milyar Euro. İstanbul Sanayi Odası’nın ‘Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu’ listesinin 2016 senesine ait verilerine göre 500 şirketin toplam cirosu 154 milyar Euro, kârı ise 13,1 milyar Euro. Bu da demek oluyor ki Türkiye’nin 500 büyük şirketi ne ciroda ne kârlılıkta bir Volkswagen AG ediyor.
BMW’nin cirosu 26 milyar Euro, kârı 1,7 milyar Euro. Man, Daimler (Mercedes) ve Opel gibi devleri de listeye dâhil edildiğinde otomotivdeki Alman hâkimiyeti daha berrak hale gelecektir.
ARGE’YE 120 MİLYAR DOLAR HARCIYOR
Almanya, sanayide tırmandığı zirveden düşmemek için her sene araştırma ve geliştirmeye millî gelirin yüzde 3’ünü (120 milyar dolar) ayırıyor. Bir başka ifadeyle ARGE bütçesi ortalama 2 milyar dolar olan Türkiye’nin 60 senede harcayacağı parayı Almanya bir senede harcıyor.
Almanya’nın otomobil endüstrisi ile makina ve teçhizat sanayisinin yanı sıra kimya sanayiinde de dünya çapında markaları var. Türkiye’de fişlendiği iddia edilen Alman şirketlerinden biri olan BASF, dünyanın en büyük kimya şirketidir. 1865’te kurulan BASF, 80’den fazla memlekette 390’dan fazla imalat merkezinde 113 bin kişiyi istihdam ediyor. Bu şirketin çalışan sayısı Bayburt, Ardahan ve Kilis’in nüfusundan daha fazla. Siemens ve Bosch gibi markaları ile elektroteknik ve elektronik sanayiinde zirvede yer alıyor.
Dünyada her üç büyük ticarî fuardan ikisinin ev sahibi Almanya’dır. Frankfurt, Düsseldorf, Köln ve Hannover gibi fuarcılıkta öne çıkan şehirlere her sene 9-10 milyon ziyaretçi geliyor.
DEUTSCHE BANK, 52 BANKAYI ÜÇE KATLIYOR
Deutsche Bank, Commerzbank gibi malî kuruluşlar dünyada finans sektörünün lokomotiflerinden. Deutsche Bank’ın aktif büyüklüğü 2,3 trilyon dolar. Türkiye’de 52 bankanın büyüklüğü 825 milyar dolar olduğuna göre sadece Deutsche Bank bile malî açıdan Türkiye’yi üçe katlıyor.
Almanya icatlarda da Avrupa’da birinci, dünyada ilk üç arasında. Alman firmaları Münih’te bulunan Avrupa Patent Ofisi’ne 2014’te yaklaşık 32 bin patent müracaatında bulundu. Aynı sene Alman Patent ve Marka Kurumu’na ise 65 bin 958 yeni buluş bildirildi. Bunlar arasında 4 bin yeni patent otomotiv tedarikçisi Bosch’a ait. Aynı sahada faaliyet gösteren Schaeffler Grubu’nun patent talep ettiği yeni icat sayısı ise 2 bin 518 oldu. 2014 yılında dünyada Alman patenti sayısı tam olarak 116 bin 702 idi. Ayrıca Avrupa Patent Ofisi’nce değerlendirilen ve Almanya’da geçerli olan 458 bin 042 sınai mülkiyet hakkı var.
ALMAN BİLİM İNSANLARI 80’DEN FAZLA NOBEL ALDI
Almanya, nam-ı diğer ‘fikirler diyarı’ bugüne kadar 80’den fazla Nobel Ödülü’ne layık görüldü. Süper çözünürlüklü mikroskobu geliştiren Alman Stefan W. Hell, 2014’te kimya dalında Nobel ödülü almıştı.
‘Gençler Araştırıyor’ yarışmasının 50 senelik mazisi var. Öğrenciler yarışmaya fen bilimleri alanındaki icatlarıyla katılıyor. Yoğurttan elektrik elde etmenin ya da samanı çevre dostu metotlarla kâğıda dönüştürmenin yolları bu yarışmada ortaya konuldu. Şu ana dek bilime meraklı 235 bin genç katıldı bu yarışmaya.
Hariçten bakıldığında yaptıklarını yapabileceğinizi zannedersiniz. Bunun sebebi o işin kolay olması değildir. Almanların yaptıklarını çok kolaymış gibi yapabilmesi bu hissi uyandırır. Zira kurdukları sistemden, tesis ettikleri kurallardan ve disiplinden asla şaşmazlar. Mühendislik, mimarlık, teknik ve meslekî eğitimdeki muazzam birikimin de katkısı ile dakiklikte, netice odaklı olmakta rakipsizdirler.
HASBELKADER ZENGİNLER YOK MU? ELBETTE VAR!
Hangi rakama, hangi sektöre bakılırsa bakılsın Almanya’nın bariz üstünlüğü görülecektir. İkinci Cihan Harbi’nde taş üstünde taşın kalmadığı bir memleketi kısa sürede bu seviyeye getirerek aynı zamanda insanlığa büyük hizmetler sunan Almanları takdir edemiyorsanız, bari hakaret etmeyin.
Elbette dünyada ve Türkiye’de hasbelkader zenginlerin mevcudiyeti bir vakıadır. Belediye başkanı, başbakan ve Reis-i Cumhur kariyerine yatları, katları, gemi filolarını, hastane ve AVM zincirlerini, kupon arazileri, rafinerileri, havalimanlarını, gazete ve televizyonları sığdırabilenlerin kim ya da kimler olduğu Wikileaks, Panama ve Malta belgelerinde bütün teferruatı ile anlatılıyor.
Almanya’yı hasbelkader zenginlikle tahkir edecek son kişi Erdoğan’dır.
(TR724)