Meral Akşener, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a hitaben yazdığı mektupta çok sert ifadeler kullandı. Akşener, mektupta Ramazan’da İş Dünyası Vakfı’nın iftar yemeğinde Kahraman’ın kendisi hakkında yanında bulunan kişilere “Şu Meral Kılıçdaroğlu mu?” diye sorduğunu öğrendiğini belirterek Kahraman’ın sorduğu soruyu ”alçak ve şerefsiz bir yakıştırma” olarak nitelendirdi.
Kahraman’ı ”Türk örf ve geleneklerinden nasibini almamış” olarak tanımlayan Akşener, yazdığı açık mektupta Kahraman’a “İftar sofrasında bile böyle bir yakıştırma yapabildiğinize göre İslam sizin üzerinizde sadece bir gömlek, belki bir üniforma…Sizin hiç mi kutsalınız kalmadı?” sorusunu yöneltti.
İsmail Kahraman için ’70 yaşını geride bırakmış Belam’ tabirini kullanan Akşener’in kendi Twitter hesabından paylaştığı açık mektubu şöyle:
“İstanbul’da İş Dünyası Vakfı tarafından verilen iftar yemeğinde, bir grup ortak tanıdıklarımızın olduğu iftar masasında yapılan sohbet esnasında, adımın geçmesi üzerine “Şu Meral Kılıçdaroğlu mu?” dediğinizi esefle öğrendim.
Bir kadının soyadının ancak evlilik vasıtası ile değişeceği açık bir gerçek olmasına rağmen, bu kadar alçak ve şerefsiz bir yakıştırmayı yapmış, TBMM Başkanı olmuş ve hayatın yetmiş yedi yılını geride bırakmış bir Belam yapabilirdi.
İslami bilgilere vakıf olmak, aileden dini terbiye almış olmak, hukuk öğrenimi, hac görevini yapmak, en yüksek makamlarda görev yapmak ve geride bıraktığınız yetmiş yedi yıllık bir ömür görülüyor ki size hiçbir şey kazandırmamış.
Sizinle 28 Şubat döneminde aynı bakanlar kurulunda birlikte görev yapmıştık. Eşim ile hemşeri olmanız nedeniyle bana ”gelinimiz” derdiniz. Anlaşılan siz yüce dinimizin ahlak ve faziletinden bir şey almadığınız gibi, Türk örf ve geleneklerinden de bir nasip almamışsınız.
Mübarek Ramazan ayında, iftar sofrasında bile böyle bir yakıştırma yapabildiğinize göre İslam sizin üzerinizde sadece bir gömlek, belki bir üniforma. Oruçlu geçirilen uzun bir günün ardından evli barklı, babaanne olan bir kadına yapılan nasıl bir yakıştırmadır bu? Sizin hiç mu kutsalınız kalmadı? Siz kutsallarımızı ne zaman, nerede ve ne karşılığında bıraktınız?”