Dün sosyal medyada epey tepki çeken Cumhuriyet internet sitesindeki haberin başlığı şu şekildeydi: “Firari F..Ö’cülerin eşleri Yunanistan’a kaçarken yakalandı”. Bir tek kına yakmadıkları kalan haberi tıkladığınızda bildiğiniz zulümlerden bir tanesi çıkıyor karşınıza. İşin ironik kısmı bu başlığı atan sitenin başındaki adamı hükümetin maşası bir savcı için kamyon biçti başlığından dolayı sebepsiz suçsuz 2 ay ibreti alem hapis yatırdılar bu ülkede. Enis Berberoğlu’nun hapse girdiği gün tahliye ettiler.
Bu başlıkta anlatılan hikaye ileride bu ülkede filmlere konu olacak cinsten. Ona geçmeden önce ben hala naif bir şekilde Cumhuriyet’ten, Cemaat ile teması olan Kemalist yazarlardan, her dönem gazetecilik dersi vermeyi kendinde hak gören mide bulandırıcı Doğan yazarlarından, yabancı ajansların Türk çalışanlarından, Amberin’den, Can Dündar’dan falan objektiflik bekleyen arkadaşlara çok hayret ediyorum. Ülkede zulüm arşa dayanmış, doğum yapanların kapısında polis bekliyor, işkence 90’lı yıllara yetişmek üzere, faili meçhuller yeniden hortlamış… Bunlarla ilgili bir satır gazetecilik yapmayanlara attıkları tweetlerden başlıklardan dolayı “ayıp, yakışmıyor” gibi tepkiler veriyoruz.
Boşuna bir beklentiye girmeye gerek yok.
Gazetecilerin dürüst, hakkaniyetli olanları var, gazetecilerin ideolojik saplantı içerisinde ne olursa olsun aynı şeyi söyleyenleri var. 12 Eylül zamanında cezaevleri ile ilgili yaptığı devlet destekli haberlerden dolayı ağzı yanmış Emin Çölaşan’ın gösterdiği insanlık da örnek olmayacaksa, boşuna uğraşmaya gerek yok. Arşiv her şeyi kaydediyor. Elbette bugünlerin tarihi yazılırken kim ne yazmış bir kenara duracak. Post Erdoğan döneminde medya, yeniden yapılanırken en çok bu ikiyüzlü insanlardan kurtulmak zorunda.
Gelelim habere… Haberde diyor ki, ‘Fetö’cülerin eşleri’… Bir kere hükümetin ağzıyla konuşup muhalefet ettiklerini sanmak bir zavallılık. Bu hükümetin propaganda makinesinin en büyük başarısı kendi kelime haznesini muhalefete kabul ettirmiş olmasıdır. Kimi nasıl tanımlamışsa muhaliflerine de o tanımı sindirmiştir. ‘Fetö’cülerin eşleri’ neden kaçsın? Madem terörist olan kocaları. Havaalanından uçağa binip istedikleri yere giderler! Demek ki öyle değilmiş. Eş olmalarından dolayı pasaportları iptal edilmiş, eş olmalarından dolayı yurt dışına çıkış yasağı konmuş olabilir mi haklarında? 2017 yılında soya, sopa bağlı suç istinat etmek! Firari, ‘Fetö’cü sakıt yayın yönetmeni Can Dündar’ın eşi Dilek Hanım da havaalanına gitmiş ama bir bakmıştı ki pasaportu iptal olmuş. Ne kadar benziyor değil mi hikaye? Taner Kışlalı’nın kızının pasaportunun iptal olması gibi. Yazarınız Ayşe Yıldırım ve eşi Celal Başlangıç’ın da başına bunlar gelmişti. Siz bu kafa ile gitmeye devam edin ki dışarıda kimse kalmasın.
ÇOK ISRAR EDERSEN SANA DA Bİ ÖRGÜT UYDURURLAR
‘F..ö var ama biz F..ö’den değiliz’ savunmasının bir mantığı var mı? Ona bakalım. Cemaate bir antipatisi, geçmişe dayalı bir intikam hissine sahip olanlar için bir şey ifade edebilir. Ama ‘F..ö’yü kabul ettiğiniz zaman hükümetin bir hakim bir savcı bir polis ile herkesi terör örgütü ilan edebileceğini de kabul etmiş olursunuz. Seni ‘Fetö’den almaya geldiklerinde boşuna derdini anlatmaya çalışma. Çünkü sen en başta hükümetin güdümündeki yargı ile her şeyi yapmaya hakkı olduğunu kabul ettin. Ha çok ısrar edersen tamam ‘Fetö’ olmaz başka bir isim ile gelirler bu sefer. Çok dert değil yani.
Bir de bir dönem Cemaat gazetelerinde çalışmış ama Cemaat ile gerçekten ilgisi olmayan hapiste yazarlar var. İçeride olmak, mağdur olmak, suçsuz yere özgürlüğünden olmak iğrenç bir şey. Hapis yatmayan, yatanın halinden psikolojisinden anlamaz, dışarıdan konuşmak kolaydır hepsine eyvallah. İçeride çok kısıtlı bir bilgiye ulaşma söz konusu. Havuz gazeteleri ve havuz televizyonları belki de mecbur bırakılan tek haber kaynağı. Ama size insanlar değer vermiş, bir köşe vermiş siz de görüşlerinizi yazmışsınız ne yazdıysanız yayınlanmış, üstüne de para almışsınız. Kimse de sizin kafanıza silah dayamamış. Bir tek siz hapiste değilsiniz 250 gazeteci hapiste, yalnız siz mağdur değilsiniz, 50 bin kadın erkek genç yaşlı sizinle aynı saçma suçlamadan dolayı suçsuz günahsız bir şekilde yatıyor. Hapistesiniz diye vefasız ifadelerinize insanlar sabrediyor susuyor. İnşallah avukatlarınız bu hisleri size iletirler. Aydın olmanın gereği, hapse girmeden önce mangalda kül bırakmamanın bir bedeli var. Allah içerideki herkesin yardımcısı olsun.
Başlıktaki mevzuya gelince, aslında saçma sapan bir cümle… Herkesin ne kadar kafayı sıyırdığına yönelik bir retrospektif…
(TR724)
Bu başlıkta anlatılan hikaye ileride bu ülkede filmlere konu olacak cinsten. Ona geçmeden önce ben hala naif bir şekilde Cumhuriyet’ten, Cemaat ile teması olan Kemalist yazarlardan, her dönem gazetecilik dersi vermeyi kendinde hak gören mide bulandırıcı Doğan yazarlarından, yabancı ajansların Türk çalışanlarından, Amberin’den, Can Dündar’dan falan objektiflik bekleyen arkadaşlara çok hayret ediyorum. Ülkede zulüm arşa dayanmış, doğum yapanların kapısında polis bekliyor, işkence 90’lı yıllara yetişmek üzere, faili meçhuller yeniden hortlamış… Bunlarla ilgili bir satır gazetecilik yapmayanlara attıkları tweetlerden başlıklardan dolayı “ayıp, yakışmıyor” gibi tepkiler veriyoruz.
Boşuna bir beklentiye girmeye gerek yok.
Gazetecilerin dürüst, hakkaniyetli olanları var, gazetecilerin ideolojik saplantı içerisinde ne olursa olsun aynı şeyi söyleyenleri var. 12 Eylül zamanında cezaevleri ile ilgili yaptığı devlet destekli haberlerden dolayı ağzı yanmış Emin Çölaşan’ın gösterdiği insanlık da örnek olmayacaksa, boşuna uğraşmaya gerek yok. Arşiv her şeyi kaydediyor. Elbette bugünlerin tarihi yazılırken kim ne yazmış bir kenara duracak. Post Erdoğan döneminde medya, yeniden yapılanırken en çok bu ikiyüzlü insanlardan kurtulmak zorunda.
Gelelim habere… Haberde diyor ki, ‘Fetö’cülerin eşleri’… Bir kere hükümetin ağzıyla konuşup muhalefet ettiklerini sanmak bir zavallılık. Bu hükümetin propaganda makinesinin en büyük başarısı kendi kelime haznesini muhalefete kabul ettirmiş olmasıdır. Kimi nasıl tanımlamışsa muhaliflerine de o tanımı sindirmiştir. ‘Fetö’cülerin eşleri’ neden kaçsın? Madem terörist olan kocaları. Havaalanından uçağa binip istedikleri yere giderler! Demek ki öyle değilmiş. Eş olmalarından dolayı pasaportları iptal edilmiş, eş olmalarından dolayı yurt dışına çıkış yasağı konmuş olabilir mi haklarında? 2017 yılında soya, sopa bağlı suç istinat etmek! Firari, ‘Fetö’cü sakıt yayın yönetmeni Can Dündar’ın eşi Dilek Hanım da havaalanına gitmiş ama bir bakmıştı ki pasaportu iptal olmuş. Ne kadar benziyor değil mi hikaye? Taner Kışlalı’nın kızının pasaportunun iptal olması gibi. Yazarınız Ayşe Yıldırım ve eşi Celal Başlangıç’ın da başına bunlar gelmişti. Siz bu kafa ile gitmeye devam edin ki dışarıda kimse kalmasın.
ÇOK ISRAR EDERSEN SANA DA Bİ ÖRGÜT UYDURURLAR
‘F..ö var ama biz F..ö’den değiliz’ savunmasının bir mantığı var mı? Ona bakalım. Cemaate bir antipatisi, geçmişe dayalı bir intikam hissine sahip olanlar için bir şey ifade edebilir. Ama ‘F..ö’yü kabul ettiğiniz zaman hükümetin bir hakim bir savcı bir polis ile herkesi terör örgütü ilan edebileceğini de kabul etmiş olursunuz. Seni ‘Fetö’den almaya geldiklerinde boşuna derdini anlatmaya çalışma. Çünkü sen en başta hükümetin güdümündeki yargı ile her şeyi yapmaya hakkı olduğunu kabul ettin. Ha çok ısrar edersen tamam ‘Fetö’ olmaz başka bir isim ile gelirler bu sefer. Çok dert değil yani.
Bir de bir dönem Cemaat gazetelerinde çalışmış ama Cemaat ile gerçekten ilgisi olmayan hapiste yazarlar var. İçeride olmak, mağdur olmak, suçsuz yere özgürlüğünden olmak iğrenç bir şey. Hapis yatmayan, yatanın halinden psikolojisinden anlamaz, dışarıdan konuşmak kolaydır hepsine eyvallah. İçeride çok kısıtlı bir bilgiye ulaşma söz konusu. Havuz gazeteleri ve havuz televizyonları belki de mecbur bırakılan tek haber kaynağı. Ama size insanlar değer vermiş, bir köşe vermiş siz de görüşlerinizi yazmışsınız ne yazdıysanız yayınlanmış, üstüne de para almışsınız. Kimse de sizin kafanıza silah dayamamış. Bir tek siz hapiste değilsiniz 250 gazeteci hapiste, yalnız siz mağdur değilsiniz, 50 bin kadın erkek genç yaşlı sizinle aynı saçma suçlamadan dolayı suçsuz günahsız bir şekilde yatıyor. Hapistesiniz diye vefasız ifadelerinize insanlar sabrediyor susuyor. İnşallah avukatlarınız bu hisleri size iletirler. Aydın olmanın gereği, hapse girmeden önce mangalda kül bırakmamanın bir bedeli var. Allah içerideki herkesin yardımcısı olsun.
Başlıktaki mevzuya gelince, aslında saçma sapan bir cümle… Herkesin ne kadar kafayı sıyırdığına yönelik bir retrospektif…
(TR724)