[Erhan Başyurt]
Katar krizi derinleşiyor. Körfez’de yaşananlar da, Türkiye’nin krizde ‘askeri taraf’ olması da kaygı verici…
Katar’a abluka kararı alan 4 ülke, Katar’ın teröre destek ve finansman sağlamakta kullandığı 59 kişi ve 12 kuruluşun listesini yayınladı.
Türkiye de ilgi çekici şekilde ‘terör listesi’ne yoğun tepki gösterdi.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Katar’daki hizmet vakıflarına terör örgütü diyorlar, olmaz böyle bir şey…” açıklaması yaptı.
İktidarın gazetesi Sabah manşet yaptı: “Dünyanın en saçma terör listesi…”
‘İslam âlimi’ Yusuf el Karadavi’nin de listede olmasını eleştiren Sabah, ‘BM’ye akredite kuruluşlar bile terörist listesinde…’ bilgisine yer verdi.
Katar Dostluk Grubu Başkanı iktidar milletvekili Prof. Yasin Aktay da ilgisiz ama garip şekilde ‘Bu muhalifleri temizleme listesi…’ diye yorum yapmış Sabah’a…
***
Katar krizinde sular halen bulanık.
Kimin haklı kimin haksız olduğunu şu aşamada ayırt etmek neredeyse imkansız.
‘Terör listesi’nin hangi gerekçelere dayandığı tam açıklanmadan, adil yargı kararları olmadan kişileri ve kuruluşları terör listesine almayı tasvip etmek mümkün değil.
Ancak çoğu insanı şaşırtan iktidar ve yayın organının mevzuya yaklaşımı…
Dudak ısırtan bir ikiyüzlülük!
***
Katar’a yapılanları eleştiren iktidar, keyfi ve hukuksuz şekilde Türkiye’nin en barışçıl ve mutedil hizmet hareketini bir gecede ‘terör örgütü’ ilan etti.
Silahlı tek eylemleri değil, tek bir silahları bile olmayan 167 bin insanı ‘terörist’ diyerek gözaltına aldı. 17 bini kadın 50 binini tutukladı, 47 bini de adli takip ile tutuksuz yargılanıyor…
İnsanların mallarına el konuldu. Pasaportları iptal edildi. 150 bin insan da keyfi şekilde ‘terörist’ denilerek kamudaki işinden atıldı.
Hukuksuzluk ve keyfilik o raddede ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta, ‘Bunlar arasında cezalarını tamamlayıp dışarı çıkan olursa, milletimiz sokakta gördüğünde gereken cezayı verecektir…’ dedi.
İktidar o kadar pervasız ki, şiddetin her türlüsünden fersah fersah uzak masum insanlara yurt dışında ‘IŞİD bağlantılı terörist’ diyerek kumpas kuruyor, kendi vatandaşını kaçırtıyor ve bu ‘operasyonlar’ ile de övünüyor…
***
BM’ye akredite Kimse Yok Mu derneğini, hastaneleri, okulları, üniversiteleri ve 2 bini aşkın hizmet vakfını ‘terör örgütü’ diyerek tek kalemde yargı kararı olmadan kapatan iktidar, Katar’ın 12 kuruluşunun terör örgütü listesine alınmasından muzdarip!
‘İntihar saldırıları’ için caiz fetvası veren ve Suriye liderine suikast çağrısı yapan Karadavi’yi canla başla savunuyor ama ‘Terörist Müslüman, Müslüman terörist olamaz’ diyen İslam âlimi Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi‘yi ‘terör örgütü lideri’ ilan ediyorlar.
İpe sapa gelmez, asılsız iddialar, kumpas ve iftiralarla onlarca davada Gülen için 200’ün üzerinde müebbet hapis istiyorlar.
***
Hukuksuzluk ve çifte standartları bununla da sınırlı değil.
Sabah Gazetesi, Katar’a karşı dörtlü koalisyonda yer alan Mısır lideri Sisi’nin Daily Sabah’ın İngilizce ve Arapça sitelerini erişime kapattığını belirterek, Kahire yönetiminin medyaya sansürü büyüttüğünden şikayet ediyor.
‘Duy da inanma!’ derler ya işte tam öyle bir durum…
Sabah’ın her gün yalan ve iftiralarıyla destek verdiği iktidar Türkiye’de, 167 bin siteyi erişime kapatmış, 170 medya kuruluşuna el koymuş ve 230 gazeteciyi yok yere hapse tıkmış durumda.
Kendi ülkesindeki Sisi yönetiminden kat be kat fazla sansüre canla başla destek veren ve gazetecileri ‘vatan haini, casus, kalemşörler’ diyerek hedef gösteren Sabah, başka bir ülkede bloklanmaktan ‘ifade ve fikir özgürlüğü’ adına şikâyetçi…
Mısır’ın sansür uygulaması tasvip edilemez ama Sabah’ın dert yanması da arsız bir ikiyüzlülük…
***
Şimdi sıkı durun!
Katar’a yönelik keyfi ‘terör listesi’ yayınlanmasından şikâyet eden iktidar, keyfi ve hukuksuz bir şekilde ‘terörist’ ilan ettiği bir şahsın ismini Doha yönetimine bildiriyor.
Keyfi ve hukuksuz ‘terör listesi’ mağduru olduğunu ileri süren Katar da o kişiyi, ailesi ve 3 küçük çocuğuyla birlikte transit geçmekte oldukları Doha havaalanında gözetim altına alıyor.
İki gündür aile küçük çocuklarıyla havaalanında yatıp kalkıyor. Katar masum aileyi, uluslararası hukuka aykırı şekilde Türkiye’ye iadeye etmeye çalışıyor.
İkiyüzlülüğün bu kadarını, kindarlığın bu boyutunu azıcık vicdanı olan insanın anlaması mümkün değil…
***
Katar krizi derinleşiyor ama bir taraftan da iktidarın çifte standardını ve çirkin yüzünü ortaya çıkarıyor.
Kendi ülkelerinde yüzbinlere reva gördükleri zülümlerin binde birine ‘sıcak para deposu’ Katar maruz kalınca feveran ediyorlar…
Oysa şikâyet ettikleri şey ülkelerinde canla başla icra ettikleri zulmün küçük bir cüzünün küresel bazda sahneye konulmasından ibaret!
Üstelik, Katar ile ilgili iddiaların dayanak noktaları var, iktidarın Türkiye’de icra ettiği zülüm ise tamamen kumpas ve iftiralara dayanıyor…
Bu çirkin ikiyüzlülüğe, ‘Yaşattıklarınızı misliyle yaşamadan ölmeyin!’ demekten başka ne denilebilir…
(TR724)