Parayı Takip Edin, O Sizi Faile Götürür..

[Tarık Toros yazdı]

17 Aralık rüşvet-yolsuzluk soruşturması, titiz bir dosyaydı.
Muazzam bir polis dedektifliği, yığınla mahkemeden alınmış kararlarla yürütülen yasal takiplerle delillendirilmiş… Göreni hayretlere düşüren bir şebeke suçüstü yakalanmıştı.
Zaten siyasetin en tepelerinde yapılan yorum da oydu: Bittik!
Bu öyle Sayıştay raporlarının Meclis denetiminden kaçırılması gibi bir şey değildi.
O dönem AKP’nin üst düzey yöneticisi, “Sayıştay raporları açıklanırsa duman oluruz” demişti ya, hatırlayın.
Buna imkânları vardı. Muhalefete rağmen Meclis’ten kaçırdılar bunu.
O gün bugündür de hiçbir şey denetlenmiyor.
Fakat 17 Aralık’ta hesap etmedikleri şeyle yüzleştiler.
Onun için, bugünün başbakanı dâhil, bembeyaz suratla koltuklarına yığıldılar ve dudaklarından dökülen sadece ve sadece ‘bittik’ kelimesi oldu.
 
***
Bakmayın siz Türkiye’de kapatılıp rafa kaldırıldığına, 17 Aralık fezlekesi orada duruyor.
Bugün ABD’de yürüyen Reza Zarrab davasının temel çıkış noktasını teşkil ediyor.
Türkiye’de “takipsizlik” verilse de, elin oğlu orada tespit ettiği bağlantıları geliştirerek dosyasını derinleştiriyor.
ABD’nin yaptığı basit, “İran merkezli, Türkiye şubeli” para hareketlerini takip etmek.
Esasen 17 Aralık soruşturmasının da iki ayağından biri buydu.
Organize Şube çeteye odaklanırken Mali Şube parayı takip etti, belgeledi.
 
***
Allah rahmet eylesin, Prof. Dr. Mahir Kaynak’ın global analizlerinin temel tezi, küresel sermaye odaklıdır.
Kitabını da yazmıştır: Para İmparatorluğu / Kontrol Kimin Elinde? (Truva yayınları, 2006)
Prof. Kaynak, o kitapta “Paraya sahip olanlar ne kadar hayatımızın içinde ve bizi nasıl yönetiyorlar? Tüm insanlık köle olduğunun farkında mı?” sorularına cevap arar.
Önermesi şudur:
“Dünya imparatorluğunu ayakta tutan güç paradır ve bu gücü kullanarak savaş çıkarmak, darbe yapmak, rejim değiştirmek geçmişte kullanılan metotlardan daha etkili ve işlevsel hale gelmiştir.”
 
***
Dünya imparatorluğunu bilemem, Türkiye beyliğini yakından tanıyorum.
Yazının başlığını da bilerek ve inanarak attım:
Bugün, Türkiye’yi yöneten Saray ve Saray eşrafının para hareketlerine bakın, olan bitenin failini bulursunuz.
Katar’ı çözersiniz, İran olayını anlarsınız, Şangay Beşlisi’ne çok kafa yormazsınız.
 
***
Katar, bizim Kıbrıs adası büyüklüğünde bir çöl ülkesi.
Arabistan yarımadasının Basra Körfezi’ne bakan doğu kıyılarına Kıbrıs adasını yapıştırın, Katar yarımada devleti o kadar işte.
Suudi Arabistan ile kara sınırı sadece 60 km.
Peki, neden, yüz binlerin koleradan kırıldığı, dün itibariyle 1000’e yakın kişinin bu salgından hayatını kaybettiği Yemen’le ilgilenmiyoruz da Katar için seferber olduk?
Yemen bir İslam ülkesi değil mi?
Cevabı yukarıda: Parayı takip edin, nedenini bulursunuz.
 
***
Bugün Türkiye’ye egemen olan pragmatizm kadar, dünyanın başka coğrafyalarında örnek var mıdır bilmiyorum.
Pragmatizmin temel felsefesi şu:
Eğer bir bilgi günlük hayatta işe yarıyorsa o bilgi doğrudur. Değilse yanlıştır.
Örneğin yalan söylemek fayda getirecekse, orada en doğru hareket yalan söylemektir.
Akşam başka, sabah başka.
 
***
Kendi soydaşlarımızı düşünsek Kırım’da, Doğu Türkistan’da olan bitene bir şey derdik.
Kendi dindaşlarımızı düşünsek, Filistin’e sırtımızı dönmez, Myanmar’a bakar, Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanlar için dertlenirdik.
Ankara’daki egemenlerin dini imanı para, başka şey düşündüğü yok.
Bunu er veya geç, oy veren yüzde 50 de görecek, lakin çok geç olacak. Hatta oldu bile.
 
***
Bugün Katar’ın kişi başı milli geliri 130 bin dolar, dünya birincisi.
350 milyar dolarlık fon yönetiyor (Bizim Borsa İstanbul’da şirketlerin toplam değerinin iki katı).
Finansbank Katar’ın.
Digitürk Katar’ın.
ABank Katar’ın.
Banvit Katar’ın.
BMC’nin yarısı, Boyner’in üçte biri Katar’ın.
Telekom’u, PTT’yi, Doğan Medya Grubu’nu istiyor.
18-19 milyar dolarlık yatırımı var. Ve bunun 200 milyar dolara çıkması hedefleniyor.
 
***
Diyeceksiniz ki, “Serbest piyasa, gelsin alsınlar, sıcak kaynak girişi işte, ne güzel!”
Kazın ayağı öyle değil maalesef.
Saray ve şürekâsı, 17 Aralık yolsuzluk dosyası ile bir kısmı ortalığa saçılan kara paranın kat be kat üstünde bir varlığı yönetiyor.
Kasa kişiler, kasa şirketler, kasa ülkeler var.
Katar üzerinden yapılan alımların büyük bölümü de bu para trafiği ile oluyor.
Yoksa, Katar’ın Digitürk’le ne işi var?
Ya BMC?
Katar, “Anam babam çocuklarım Erdoğan’a feda olsun” diyen Ethem Sancak’ın BMC’sine neden ortak olsun?
Ethem Sancak, Saray namına medyada patronluk yapan bir adam.
Akşam, Güneş, Star gazeteleri, 24 ve 360 TV onun.
Tümü zarar eden bu medyada maaşları kim ödüyor dersiniz?
 
***
Katar sermayesi, Turkuvaz medya grubunun da ortağı.
Sabah, Takvim, ATV, AHaber, vesaire.. Onlarca gazete, TV, dergi, radyo…
Saray’a göbeğinden bağlı bir grup.
Medya operasyonunu Saray’ın damadı ve abisi götürüyor.
Digitürk’ü alan Katarlı beIN Media Group’un, en son Doğuş Grubu’yla ilgilendiği çıktı, NTV, Star, filan.
Haliyle, Türkiye’de çıkan gazeteler, açık kanallar, millete yalan söylüyor.
Tamamına yakını maaşını Katar’dan alıyor.
Bu hamur çok su kaldırır.
Onun için:
Katar’ı anlama kılavuzu aramayın, Ortadoğu’daki dengelerle meşgul olmayın.
Parayı takip edin, faili bulursunuz.
(TR724)