Erdoğan’ın Katar Müdafaası

[Semih Ardıç]

Katar’ı Körfez’den tam manasıyla tecrit eden siyasî krizde üçüncü gün geride kalırken gıda stokları tükenen Katar, Türkiye ve İran’dan gıda talebinde bulundu. Katar’ın kara ile bağlantısı kesildi, havacılıkta seferler durma noktasına geldi. ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘tecrit’ kararını destekleyici şu tweet’leri krizin derinleşeceğine işaret ediyor: “Suudi Arabistan ziyaretinde, Kral’la ve 50 ülkeyle yaptığımız ziyaretin işe yaradığını görmek iyi. Onlar, radikalizmin finansmanı konusunda katı bir tutum alacaklarını söylediler ve bütün söylenenler Katar’ı işaret ediyordu. Belki bu terörizm korkusu için sonun başlangıcı olacak.”
Tecrit ittifakı da genişliyor. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Yemen, Maldivler ve Libya ‘teröre destek verdiği’ iddiası ile Katar’la bütün münasebetleri durdurduğunu açıklamıştı. Katar’a karşı kurulan ittifaka dahil olan Ürdün de Katar ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürürken merkezi Katar’da bulunan El-Cezire televizyonunun Amman’daki ofisini de kapattı.
KARA SINIRI KAPALI, HAVADAN DA BAĞLANTI ZORLAŞTI
Diplomatik ilişkileri donduran devletler hava sahasını da Katar tescilli uçaklara kapattı. Yasak, filosunda 192 uçak bulunan ve Körfez bölgesinin en önemli havayolu şirketlerinden Katar Havayolları’nı (Qatar Airways) vurdu. Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Bahreyn, Yemen, Libya Tobruk yönetimi ve Maldivler, Katar’a günlük yapılan 56 seferi durdurdu. Katar da 7 devletin başşehir Doha’ya yaptığı 26 seferi durdurdu.
Doha’dan kalkan Katar Havayolları’na ait uçaklar, Basra Körfezi üzerinden İran hava sahasına geçiyor. Kuzeye özellikle de Avrupa’ya giden uçaklar, İran kıyıları üzerinden kuzeye çıkıyor. Türk hava sahasına Hakkâri tarafından giren Katar uçakları, uçuş noktalarına göre ya kuzeye ya da batıya doğru uçuyor. Dolambaçlı rota Katar Havayolları gibi bölgeye seferleri devam eden diğer havayollarının uçuş sürelerinde ve maliyetlerde artışa sebep oluyor. Biletini iptal ettirip ücretini almak isteyen yolcular Katar Havayolları’nın Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’daki büroları önünde uzun müddet kuyrukta bekledi. Katar Havayolları’nın sadece iptal edilen seferlerden dolayı 200 milyon dolar kayba uğradığı tahmin ediliyor.
Tek kara sınırı S. Arabistan tarafından kapatılınca Katar’da gıda başta olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin teminini hem daha uzun vakit alıyor hem de maliyet katlanıyor. Marketlerde gıda stokları tükendi. Borsa’da üç günlük kayıp yüzde 7’yi aştı. Katar para birimi Riyal, dolara mukabil son 5 senenin en düşük seviyesine (3,6490) geriledi.
TÜRKİYE, DAHA DOĞRUSU ERDOĞAN KATAR’IN YANINDA
Basra Körfezi’nde sular günden güne ısınırken arabuluculuk talebi kabul edilmeyen Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, Katar’ın yanında yer almaya karar verdi. Erdoğan’ın, “Katar’a yaptırımları doğru bulmuyorum.” sözlerini emir telakki eden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) grubu Katar’a destek için harekete geçti. Halen Genel Kurul gündeminin 101. sırasındaki ‘Türkiye ile Katar arasında Katar topraklarında Türk Kuvvetleri’nin konuşlandırılmasına ilişkin uygulama anlaşması’ ile 102. sıradaki ‘Türkiye ile Katar arasında Jandarma Eğitim ve Öğretimine ilişkin işbirliği protokolü’ ön sıralara çekildi. Ekseriyete sahip AKP’nin iki anlaşmayı TBMM’de onaylatmaması sürpriz olurdu. Nitekim dün akşam saatlerinde tasarı hemen Meclis’ten geçirildi. Alelacele atılan bu adım, hal-i hazırda Katar’da vazife yapan askerî birliğin TBMM onayını beklemeden yollandığını ele vermiştir. Daha fazla askerin gerilimin tırmandığı bölgeye gönderileceği de anlaşılıyor.
TARAFSIZLIK EN İSABETLİ KARAR
Hariciyenin tecrübeli diplomatları, Türkiye’nin menfaatleri icabı krizde bîtaraf kalınmasının elzem olduğunu bilmiyor olamaz. Türkiye’nin Katar’ın safına geçmesi Suudi Arabistan ile bıçak sırtı götürülen münasebetleri inkıtaa uğratabilir. BAE, Mısır ve Libya ile olan mesafe de iyiden iyiye açılır. Kriz doğrudan Türkiye’yi alakadar etmiyor. En isabetli tavır iki tarafın da uzlaşması için gayret sarf etmek ve tarafsız kalmayı ihtimam göstermek olurdu.
Amma velakin Türkiye’nin menfaatlerine gelinceye kadar Erdoğan’ın tavrı tayin edici oldu. Esasında devletin bütün ilgili birimlerine hiçbir baskı altında kalmadan takip edilecek siyasete dair bir rapor hazırlamaları talimatı verilse çıkacak mesaj şundan farklı olmayacaktır: Krizin boyutlarını tahmin etmek kolay değil. Bu safhada tarafsız kalmalıyız.
SURİYE’DEKİ ACELECELİKTEN DERS ALINMAMIŞ
Gelin görün ki, “Emevi Camii’nde Cuma namazı kılacağız” diyerek Türkiye’yi Suriye’de ateşe atan zihniyet Körfez krizinde de Katar’dan yana tercihte bulundu. Devletin bundan ne gibi bir menfaat temin edeceğini müzakere etmek abesle iştigal. Bu tek başına Erdoğan’ın Katar müdafaası olarak tarihe geçecek. Zira Katar Emiri Şeyh Temim ile yürüttüğü münasebetlerde o kadar muğlak nokta var ki!
Türkiye’nin dış ticaret sıralamasında ilk 20 arasına güçlükle girebilen Katar’a iki-üç ayda bir gitmenin ardında yatan saik konvansiyonel ticaret olamaz. Emir’in uçak kapılarında Erdoğan tarafından karşılanması da aynı şekilde ‘rutin’ tabiri ile geçiştirilemez. Malta ve Panama belgelerinde geçen kara paraların ucunun gösterildiği tarihlerle Katar’ın terörizmi desteklediği için tecrit edildiği tarihin yakınlığı şüpheleri daha da çoğaltıyor.
KATAR DÜŞERSE TÜRKİYE DÜŞERMİŞ!
Türkiye artık aile şirketi gibi yöneltildiğine ve Erdoğan 17/25 Aralık 2013’ten sonra ‘güvenli liman’ diye Katar’da soluğu aldığına göre olup bitene niçin şaşırıyoruz ki! Erdoğan’ın kara gün dostunu müdafaa etmekten başka çaresi var mı? Türkiye’de ak troller, ‘Katar yalnız değildir’, ‘Türkiye Katar’ın yanında’, ‘Katar düşerse Türkiye düşer’ şeklinde sosyal medyada Katar lehine kampanya tertip etti. Hatta ABD’nin Katar üzerinden Türkiye’yi köşeye sıkıştırdığı bile söylendi.
Reza Zarrab gibi karanlık kişilerden alınan rüşvetlerin güvenli limanlara sevkiyatından iki zümre birebir haberdardı. İstihbarat kuruluşları ve rüşvet havuzunda yüzenler… Kirli havuzdan beslenenler için Katar kalesinin düşmemesi lazım. Kirli defterler, şaibeli ve muvazaalı satın alma işlemleri ortaya çıkarsa birileri ‘duman olacak’. Bunun için TSK kalkan yapılıyor, TBMM iradesi şahsî hesapların noter katipliği derekesine indiriliyor.
YATIRIMCI TEDİRGİN OLMAKTA HAKSIZ MI?
Kriz sadece terörizm ithamı ile mahdut kalsa, çok boyutlu mahiyete bürünmeseydi bile temkinli hareket edilmeliydi. Akl-ı selim hak getire. Krizin devam ettiği her gün Türkiye’nin Katar, İran ve Rusya ile beraber hareket ettiği telakki edilecek. Diğer tarafta ise ABD’nin desteklediği devletler olacak. ABD’nin Suriye’de bugünlerde terör örgütü IŞİD’in başşehri Rakka’ya YPG ile omuz omuza vererek ilerlediğini hatırlatalım. Bu da demek oluyor ki Erdoğan’ın ‘terör örgütü YPG ile Rakka’ya gidemezsiniz’ sözleri Beyaz Saray tarafından kale alınmadı.
Türkiye’nin burnunun dibinde, Suriye’nin kuzeyinde zemin ayaklarımızın altından kayarken benzer hataların Katar ekseninde tekerrür edeceği anlaşılıyor. Şahsî hırslara feda edilen bir dış siyasetin ayak sesleri ilk günden piyasaları tedirgin etmeye yetti. Dolar 3,55 oldu. Euro 4 TL eşiğini yeniden geçti. Borsa’ya Londra ve Katar üzerinden gelen paraların mahiyetine de açıklık getirecek bir döneme girildi.
Erdoğan’ın telaşı kendisini bağlar. 79 milyonun Suriye’den sonra yeni bir stratejik (!) hüsrana daha takati kalmadı.
Körfez’de suları ısınmasına sebep olan kriz zannedildiği gibi birkaç günlük öfkenin ya da Suudi Arabistan’ın Katar’a duyduğu hasedin eseri değil. Krizde takınılacak tavrı, sevinmek ya da üzülmek fiilleri etrafında şekillendirmek yerine bir süre temkin durağında beklemek lazımdı. Amma velakin o fırsat da heba edilecek gibi…
(TR724)