[Barbaros J. Kartal]
1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmeyince, ‘Amerikalılar şimdi ipini çekti!’ dedi herkes. Halbuki Körfez Savaşı’nda on binlerce Amerikan askeri Türkiye üzerinden Irak’a geçmişti. Irak’a atılan füzelerin hepsi Türk hava sahasını kullanarak Irak’a ulaştı. İncirlik malum.
İsrail’e görünürde kafa tuttu. ‘Lobi şimdi bedelini ödetecek artık kalamaz fazla’ dendi, bir baktık ki İsrail aleyhine uluslararası kurumlardaki bütün ambargoları kaldırmışız. Aile, İsrail ile ticaret yapıyormuş biz bilmiyormuşuz. İsrail’in petrolü bizden gidiyormuş hatta Filistinlileri vurdukları jetlerin yakıtları dahil. Hiçbir şartımızın yerin gelmediği ama geldiğini varsaydığımız bir anlaşma imzaladık. ‘Önümüzdeki ay Gazze’deyim’ lafının üzerinden beş yıl geçti. “Giderken bana mı sordunuz?” diyerek bizim mücahitleri hayatlarının en büyük satışına getirdi.
Rus uçağını düşürdük. ‘Putin bunu onun yanına bırakmaz’ dendi. Suriye’ye burnumuzu uzatamaz olduk. Biraz domates biraz turist daha yeni başlamışken hemen Kremlin’e Putin’in elini “sıkmaya” koştu bizimkisi. ‘Her türlü tazminatı ödemeye hazırız’dan tutun Suriye’de hizaya gelmeye kadar bilumum ayarı yedik. Şimdi her durumda önce Esed’in hamisi Putin’i arıyor bizimki.
AB’ye seçim meydanlarında her türlü küfrü ettiler. Kahvehanede bile kullanılmayan argolu sözlerle. ‘AB karar versin biz sizi istemiyoruz gerekirse bunun için de referandum yapar size kapıyı gösteririz’ dedik. Haçlılardan tutun da Hitler’e kadar bütün sinir uçlarına dokundu. Bunlar bizim ekonomiyi çökertirler kardeşim demeye kalmadı sanki adamlara o küfürleri eden kendisi değilmiş gibi “Seçimler geride kaldı, AB ile yeni bir takvimde anlaştık” deyiverdi. AB’ye üyelik tek hedefimiz lafları etmeye başladılar. Yine sonradan öğreniyoruz ki meydanlarda küfür ettiği ne kadar ülke varsa yakın zamanda hamudu ile ihale almış.
Şimdi Katar meselesi çıkınca yine bazıları ‘Erdoğan’ın sonu geldi’ mesajları yaymaya başladı. Terörist ülke ilan edilecek Katar ile en yakın ortak olan Türkiye’nin de bundan etkileneceği falan söyleniyor. Katar kim ki bizim bir ortağımız kara gün dostumuz olacak. Katar, Erdoğan ailesinin iş ortağıdır, gizli kasasıdır, kara paraların aklandığı şirkettir. Ama bütün paraları tek kasaya koymuş değildir ya. Baktı iş ciddileşiyor. Satıverir. ‘Katar bölgenin hassasiyetlerini dikkate almalı’ der, bir de Suud ziyareti patlatır, umre yapar döner.
Ülkenin en yetişmiş insanlarını hayatın her alanından tasfiye eden, ülke tarihin en büyük beyin göçünü yaşatan, akademisyenleri profesörleri üniversiteden yaka paça atan, on binlerce devlet memurunu sorgusuz sualsiz tasfiye eden, devlet bürokrasisini tırpanlayıp yerine bakkal teslim etmeyeceğiniz adamları getiren, orduya tarihinin en zayıf dönemini yaşatan, dini ülkenin her yerinde bir meta haline getiren, ülkeye AB kapılarını kapatan, ekonomi adına bir tane üretim tesisinin yapılmadığı dağın taşın bina ile dolup her tuğladan komisyon alan, bütün medyayı kontrol eden, kimle papaz olsa ona ihale veren, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve çevirdiği bütün işler kayıt altında bir lider varken sizce neden gitmesini istesinler? Erdoğan’dan kim şikayetçi ki? Sen ben şikayetçiyiz. Türkiye’nin daha başka düşmana ihtiyacı var mı ki? Türkiye’nin düşmanı olsanız bundan daha iyi bir yönetici mi bulacaksınız? Ülkeyi düşman işgal etse değerlerine bu kadar zarar veremezdi o kesin.
Var daha var. Kullanım süresinin dolmasına daha var. Daha ülkenin bölünmesi ya da iç savaş tarzı karışıklıklar için bekliyorlar herhalde. Yaptıracakları şeylere karşı paratoner gücün tamamen tasfiye olduğunu gördükten sonra onları da izlemeye başlarız. Ülke olarak daha dibi görmedik. Ama ülkenin umut veren tek tarafı saçma sapan bir ülke olduğu için bir anda her şeyin değişebileceği ihtimali. Bugün yerlere göklere sığdıramayanların yarın en büyük küfrü edecek potansiyelde olduğunu bilmek rahatlatıyor. E tabi bir de yere göğe sığmaz zulüm var memlekette. Mazlumların Hakk’ı ve Halık’ı var.
(TR724)
İsrail’e görünürde kafa tuttu. ‘Lobi şimdi bedelini ödetecek artık kalamaz fazla’ dendi, bir baktık ki İsrail aleyhine uluslararası kurumlardaki bütün ambargoları kaldırmışız. Aile, İsrail ile ticaret yapıyormuş biz bilmiyormuşuz. İsrail’in petrolü bizden gidiyormuş hatta Filistinlileri vurdukları jetlerin yakıtları dahil. Hiçbir şartımızın yerin gelmediği ama geldiğini varsaydığımız bir anlaşma imzaladık. ‘Önümüzdeki ay Gazze’deyim’ lafının üzerinden beş yıl geçti. “Giderken bana mı sordunuz?” diyerek bizim mücahitleri hayatlarının en büyük satışına getirdi.
Rus uçağını düşürdük. ‘Putin bunu onun yanına bırakmaz’ dendi. Suriye’ye burnumuzu uzatamaz olduk. Biraz domates biraz turist daha yeni başlamışken hemen Kremlin’e Putin’in elini “sıkmaya” koştu bizimkisi. ‘Her türlü tazminatı ödemeye hazırız’dan tutun Suriye’de hizaya gelmeye kadar bilumum ayarı yedik. Şimdi her durumda önce Esed’in hamisi Putin’i arıyor bizimki.
AB’ye seçim meydanlarında her türlü küfrü ettiler. Kahvehanede bile kullanılmayan argolu sözlerle. ‘AB karar versin biz sizi istemiyoruz gerekirse bunun için de referandum yapar size kapıyı gösteririz’ dedik. Haçlılardan tutun da Hitler’e kadar bütün sinir uçlarına dokundu. Bunlar bizim ekonomiyi çökertirler kardeşim demeye kalmadı sanki adamlara o küfürleri eden kendisi değilmiş gibi “Seçimler geride kaldı, AB ile yeni bir takvimde anlaştık” deyiverdi. AB’ye üyelik tek hedefimiz lafları etmeye başladılar. Yine sonradan öğreniyoruz ki meydanlarda küfür ettiği ne kadar ülke varsa yakın zamanda hamudu ile ihale almış.
Şimdi Katar meselesi çıkınca yine bazıları ‘Erdoğan’ın sonu geldi’ mesajları yaymaya başladı. Terörist ülke ilan edilecek Katar ile en yakın ortak olan Türkiye’nin de bundan etkileneceği falan söyleniyor. Katar kim ki bizim bir ortağımız kara gün dostumuz olacak. Katar, Erdoğan ailesinin iş ortağıdır, gizli kasasıdır, kara paraların aklandığı şirkettir. Ama bütün paraları tek kasaya koymuş değildir ya. Baktı iş ciddileşiyor. Satıverir. ‘Katar bölgenin hassasiyetlerini dikkate almalı’ der, bir de Suud ziyareti patlatır, umre yapar döner.
Ülkenin en yetişmiş insanlarını hayatın her alanından tasfiye eden, ülke tarihin en büyük beyin göçünü yaşatan, akademisyenleri profesörleri üniversiteden yaka paça atan, on binlerce devlet memurunu sorgusuz sualsiz tasfiye eden, devlet bürokrasisini tırpanlayıp yerine bakkal teslim etmeyeceğiniz adamları getiren, orduya tarihinin en zayıf dönemini yaşatan, dini ülkenin her yerinde bir meta haline getiren, ülkeye AB kapılarını kapatan, ekonomi adına bir tane üretim tesisinin yapılmadığı dağın taşın bina ile dolup her tuğladan komisyon alan, bütün medyayı kontrol eden, kimle papaz olsa ona ihale veren, gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış ve çevirdiği bütün işler kayıt altında bir lider varken sizce neden gitmesini istesinler? Erdoğan’dan kim şikayetçi ki? Sen ben şikayetçiyiz. Türkiye’nin daha başka düşmana ihtiyacı var mı ki? Türkiye’nin düşmanı olsanız bundan daha iyi bir yönetici mi bulacaksınız? Ülkeyi düşman işgal etse değerlerine bu kadar zarar veremezdi o kesin.
Var daha var. Kullanım süresinin dolmasına daha var. Daha ülkenin bölünmesi ya da iç savaş tarzı karışıklıklar için bekliyorlar herhalde. Yaptıracakları şeylere karşı paratoner gücün tamamen tasfiye olduğunu gördükten sonra onları da izlemeye başlarız. Ülke olarak daha dibi görmedik. Ama ülkenin umut veren tek tarafı saçma sapan bir ülke olduğu için bir anda her şeyin değişebileceği ihtimali. Bugün yerlere göklere sığdıramayanların yarın en büyük küfrü edecek potansiyelde olduğunu bilmek rahatlatıyor. E tabi bir de yere göğe sığmaz zulüm var memlekette. Mazlumların Hakk’ı ve Halık’ı var.
(TR724)