‘Bir Gece Ansızın Gelebilirim’

[CEM MORA]

Sarhoş polislerin kullandığı zırhlı araç sıradan vatandaşın duvarını yıkabilir. Furkan ve Muhammet’in canını uykudayken alabilir. Polisler elini kolunu sallayarak gidebilir. Vali pişkince ‘kader’ diyebilir. Savcı olay yeri incelemesine bile tenezzül etmeyebilir.
Biliyoruz ki ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ artık sadece bir Ümit Yaşar mısrası, bir Rüştü Şardağ bestesi değil.
Toplumu korkutma, halkı sindirme, tehdit etme cümlesi.

Bir gece ansızın gelenler…. zile basmaz, kapıyı tıklatmaz. Ya duvardan atlar, ya kapıyı kırar veya pencereden girer, bacadan dalar. Kundaklayacaktır, yakacak-yıkacaktır, öldürecektir. Zarar verir, alıkoyar, kaçırır…

Kıbrıs Harekatı’nda Rumlara ayar verme şarkısı olarak radyolardan çalıyordu. Güya, Rumlar o yıllarda Bayrak Radyosu’nu arayıp, ‘Bekledim de gelmedin’ şarkısı istiyormuş. Kıbrıslı Türkler de ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısıyla nazire yapıyormuş. Akdeniz’in ortasındaki küçücük adayı bölen milliyetçi yelkenler demek böyle şarkılı türkülü şişirilmiş.
Şiirin kadersizliği, şarkının talihsizliği…
‘Kanımız aksa da zafer İslam’ın sloganından ‘Bir gece ansızın gelebilirim’e evrilen süreçte köprünün altından çok sular aktı. Eller kurt işareti yaparken, dillere bu cümle pelesenk olmuştu. Ülkücüler ‘İslam’dan uzaklaştıkça ‘İslamcılara’ yaklaştı. Bürokratik birliktelik adı konmamış siyasi koalisyonla neticelendi. Sloganın ülkücü camianın ‘illegalite’yle anılan sorunlu dönemlerinde popüler olması tesadüf olmasa gerek.
‘Bir gece ansızın gelebilirim.’
İçinde tehdit de var, şantaj da. Çünkü, gece kanunsuzların gündüzü. İsterseniz Al Alvarez’e sorun… Ya da Bejan Matur’a… ‘Gece kımıldar, akrep ve yılan karanlığıyla’… Çünkü pusu atarsın, sinsice yaklaşırsın… Ne polis farkına varır, ne bekçi… (Şimdi AKP farkına varsın diye 8 bin bekçi alıyor!) Konu komşu uykudadır. Cürmünü işler, melanetini yapar kaybolursun. İzini kaybettirirsin.
Bir gece ansızın gelenler…. zile basmaz, kapıyı tıklatmaz. Ya duvardan atlar, ya kapıyı kırar veya pencereden girer, bacadan dalar.
Kundaklayacaktır, yakacak-yıkacaktır, öldürecektir. Zarar verir, alıkoyar, kaçırır…
Gecenin bir yarısında, sabahın köründe biri ‘ansızın’ geliyorsa -sütçü değildir o gelen- canınıza, malınıza kastı var demektir.
Ülkenin karanlık geçmişinde sinsi kavgalar hep o gecelerde oldu. Kardeşin kardeşi vurduğunu mahalle o gecelerin sabahında öğrendi.
12 Eylül’ün genaralleri de, 28 Şubat’ın cuntacıları da tanklarını sokağa bir gece yarısı ansızın sürdü. (İtiraf edelim akşam vaktini seçen 15 Temmuz onlardan bile daha sinsiydi…) Elleriyle koymuş gibi topladıkları gençleri geceler boyu işkencelerden geçirdiler. Bir sağdan, bir soldan idam sehpasına gönderdikleri gençler sonsuzluğa yürürken de belki gün tam ışımamıştı
17 bin faili meçhulle neticelenen cinayetler silsilesinde ‘kaybedilen kurbanlar’ bir gece yarısı evinden, sokağından alındı. Ve o kurbanlardan bir daha da haber alınamadı. Siyah gecelerde izini kaybettiren beyaz toroslardan da, içindeki kurbanlardan da, cürmü gerçekleştiren faillerden de…
Köyler yakıldı, şehirler tarumar edildi. Hep o uğursuz gecelerde…
Eşyanın tabiatına, darbecinin fıtratına ters olarak gündüz yürütülen cemseleri ‘Allah’ın bir lütfu’ olarak gören mutkedirler ev kadınlarını, esnafları, öğrencileri gece derdest ettiler.
Bir gece ansızın gelip çoluk çocuğunun gözleri önünde ters kelepçe taktılar. Güneş bir mızrak boyu yükselmeden karakol önlerine dizdiler… İntihar süsü verilmiş cinayetler hep o gecelerde vuku buldu.
Sandık hırsızlığı, rey kaçakçılığı malum gecelerde oldu.
O yüzden ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ diyen varsa gündüz yüzü olmadığı içindir. Kanundan korktuğundandır. Allah’tan korkmasa da belki kuldan da utandığındandır. Yoksa ‘Ey dide…uyan gecelerde…’ olur muydu?


‘Bir gece ansızın gelebilirim’


Kaynak