[Analiz: Semih Ardıç]
İran asıllı Reza Zarrab, ABD müeyyidelerinden bunalan İran’ın ihtiyaç duyduğu döviz ve altını Türkiye üzerinden teminine aracılık ediyordu. Geliştirdiği fiktif (sanal) işlemler sayesinde milyarlarca doları İran’a teslim ediyordu. İstanbul Kapalı Çarşı’dan aldığı altın ve dövizleri uçak kargosu olarak İran’a yolluyordu. Saadet üçgenini Birleşik Arap Emirlikleri (BAE, Dubai) tamamlıyordu.
Zarrab ve adamları, ambargoyu ihlal etmenin cezasının ne kadar ağır olduğunu bildikleri için mütemadiyen excel tablolar dolduruyordu. Amerika’ya yakalanmadan iş tuttuklarını zannetmişlerdi. Gelin görün ki Türkiye ve Dubai üzerinden İran ile tesis edilen hülleli işlemlerin hesabı şimdi New York’ta soruluyor. Suç Türkiye’de işlendi, mahkemesi ABD’de görülüyor. Zira Zarrab ile 4 bakan (Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar) Türkiye’de 17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk Soruşturması’nda suç üstü yakalanmasına rağmen bizzat devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla mahkemelerde hesap vermekten kurtarıldı.
ÜÇ AYLIK ALTIN İHRACATININ YÜZDE 88’İ DUBAİ’YE
Zarrab 14 aydır ABD’de cezaevinde tutuluyor. Geçen ay Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da Zarrab gibi ‘kara para aklamak’ ve ‘bankacılık kanunlarını ihlal etmek’ ithamı ile tevkif edildi. Her iki zanlının muhakemesi sürerken Türkiye’nin altın ihracat ve ithalatına göz atmaya karar verdim. Tablolarda calib-i dikkat bir temayülle karşılaştım. 2017’nin ilk üç ayı 2013 senesinin neredeyse kopyası. Ocak ayında 531 milyon dolarlık toplam altın ihracatının yüzde 75’i (400 milyon dolar) Dubai’ye yapılmış. Şubat’ta da 619 milyon dolarlık altının 518 milyon dolara tekabül eden miktarını Dubai’ye satmışız. Mart ayında toplam altın ihracatı 740 milyon dolar. Dubai’nin payı yüzde 92 oldu. 2017’nin ilk çeyreğinde altın ihracatının yüzde 88’inin tek ülkeye, BAE’ye yapılması sizce ticaretin tabiatına muvafık mı?
TAM BİR AL-SAT DÜZENİ BU!
İhracat kalemindeki tuhaflık ithalat rakamları ile beraber mütalaa edildiğinde esrar perdesi daha da kalınlaşıyor. Aynı dönemde 2,7 milyar dolar tutarında altın ithal edilirken, bunun 1,7 milyar doları BAE’den yapıldı. Bu rakamlar gösteriyor ki ortada bir ticaret yok! Tam bir al-sat düzeni. Şubatta Dubai’ye 581 milyon dolarlık altın ihracatına mukabil 507 milyon dolarlık altın ithal edildi. Danışıklı dövüş martta daha da mücessem hale gelmiş. İhracat 678 milyon dolar, ithalat 692 milyon dolar. Şubat ve Mart aylarında toplam altın ihracatı 1,25 milyar dolar iken ithalat 1,20 milyar dolar. 105 dolarlık altın satmışız, 100 dolarlık altın ithal etmişiz. Altın bir ay evvel Türkiye’de, akabinde Dubai’de. Üçüncü aya gelindiğinde tekrar Türkiye’de…
Bu al-sat oyununun sadece ticaret hacmini artırmak ya da ihracatın düştüğü aylarda ihracatı yüksek göstermek için yapıldığına ihtimal vermiyorum. Altının gelip gittiği varsayılan aylarda İran, Türkiye ve Dubai’de birilerine milyonlarca dolar komisyon ödeniyor. Her üç devletin bizzat müdahil olmadığı bir sistemde böylesine girift işlemler bir yerde patlak verir. Anlaşılan o ki Reza Zarrab’ın açtığı yolda kirli ticaret devam ediyor. Rota biraz değişse de aktörler hemen hemen aynı… Bu kadar netameli işlemi Gümrük’te onaylatmak ancak siyasî irtibatlarla mümkün olabilir. İran kapısı kapandığı ya da deşifre olduğu için Dubai yine kilit rol üstleniyor.
2013’TE DE ALTIN İTHALATI REKOR KIRMIŞTI
2013’te altın ithalatı 15 milyar dolar rekoru kırmıştı. Sırrı sonradan anlaşıldı. Zarrab’ın dediği gibi cari açığın yüzde 15’ini (6 milyar dolar) tek başına kapattığı bir ihracat olmadığı gibi kâğıt üzerinde patlayan ithalat İran’ın o günlerde döviz transferi (swift) yasağını delmek için kullandığı bir aparattı. Her ne kadar Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden ihracat rekortmenliği ödülünü alsa da en fazla vergi ödeyenler listesinde ne Zarrab ne de holdingi Royal’in ismi vardı. Aradan 4 sene geçti ve Türkiye yine tehlikeli sularda seyir halinde. Geçen sene ilk üç ayda 699 milyon dolar olan altın ithalatı, 2017’nin aynı döneminde 2,7 milyar dolara çıktı. Neredeyse dörde katlandı. 2013’ün ilk çeyreğinde de altın ithalatı 2,8 milyar dolar tutarında idi.
RANT EKONOMİSİ İÇİN PARA LAZIM TABİİ
Türkiye’de enflasyonun yüzde 12’ye geldiği, doların ateşini düşürmek ümidi ile faizin yüzde 14-15’e doğru emin adımlarla ilerlediği şu günlerde Türkiye, İran ve Dubai üçgeninde cereyan eden altın ticaretindeki anormallikler dikkatten uzak tutulmamalı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının kurduğu rant ekonomisinin ayakta kalması kayıt dışı, kural dışı ticaretin devam etmesine bağlı. Zarrab ve Atilla, okyanus ötesinde Hâkim Richard Berman’ın sualleri karşısında soğuk terler dökerken ‘altın vuruş yaptıklarını’ zannedenlerin cesareti için ne denilebilir ki!
AMERİKA’DAKİ DAVADA TÜRKİYE VE HALKBANK’IN İSMİ NİYE GEÇSİN!
Şahısların kendi ihtirasları uğruna yaptıkları hatalar neticede kendilerini bağlar. Amma velakin Türkiye’nin isminin ‘kara para’, ‘terörizmin finansmanı’ gibi yüz kızartıcı suçlarla beraber telaffuz edilmesine sebebiyet verdikleri için altın üçgeninde rol alan herkes kıyamete kadar ‘veyl olsun size’ diyerek telin edilecek… Nitekim Halkbank’ın Amerika’daki bir kara para davasında ismi niye geçiyor? Bu ağır ithamın her nevi mesuliyeti iktidara ait değil mi?
Güya fezlekeler, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeden TBMM’de sümenaltı edilmiş, ortalığı saçılan rüşvet görüntüleri unutulmuştu. Ankara’daki hesap Amerika’da şaştı. New York Eyaleti Başsavcılığı, hakkında 75 sene hapis talep edilen Zarrab’ın Türkiye ve İran’da mühim siyasetçilerle olan irtibatını tek tek ispat edeceklerini kaydediyor. Listede başka isimlerin de geçtiğini ve her bir ihlalin cezasının ağır olacağını söylüyorlar.
ZARRAB’IN AKIBETİ İBRETLİK
Zarrab da Türkiye’de layüsel yaşıyordu. Hep öyle kalacağını zannediyordu. Onu tevkif eden polisler, savcı ve hâkimlerin başına gelenler pişmiş tavuğunu başına gelmemişti. Hak yerini bulacak ya! Devran dönüyor. Zarrab belki de Türkiye’de 10-15 sene hapis yatıp kurtulabilecekken şimdi ABD’de ömrünün sonuna kadar mahpus kalma ihtimali ile karşı karşıya… Cezasının azaltılması savcıyla anlaşma yapmasına, suç ortağı başka isimleri mahkemeye vermesine bağlı…
Bugünlerde altından saadet üçgeninde al-sat oyunu tertip edenlerin akıbeti Zarrab’ın akıbetinden farklı olmayacak. Tarih ibret alınmadığında daha sık tekerrür eder…
TÜRKİYE’NİN ALTIN TİCARETİ (Milyon dolar)
(TR724)
Zarrab ve adamları, ambargoyu ihlal etmenin cezasının ne kadar ağır olduğunu bildikleri için mütemadiyen excel tablolar dolduruyordu. Amerika’ya yakalanmadan iş tuttuklarını zannetmişlerdi. Gelin görün ki Türkiye ve Dubai üzerinden İran ile tesis edilen hülleli işlemlerin hesabı şimdi New York’ta soruluyor. Suç Türkiye’de işlendi, mahkemesi ABD’de görülüyor. Zira Zarrab ile 4 bakan (Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar) Türkiye’de 17/25 Aralık 2013 Yolsuzluk Soruşturması’nda suç üstü yakalanmasına rağmen bizzat devrin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla mahkemelerde hesap vermekten kurtarıldı.
ÜÇ AYLIK ALTIN İHRACATININ YÜZDE 88’İ DUBAİ’YE
Zarrab 14 aydır ABD’de cezaevinde tutuluyor. Geçen ay Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da Zarrab gibi ‘kara para aklamak’ ve ‘bankacılık kanunlarını ihlal etmek’ ithamı ile tevkif edildi. Her iki zanlının muhakemesi sürerken Türkiye’nin altın ihracat ve ithalatına göz atmaya karar verdim. Tablolarda calib-i dikkat bir temayülle karşılaştım. 2017’nin ilk üç ayı 2013 senesinin neredeyse kopyası. Ocak ayında 531 milyon dolarlık toplam altın ihracatının yüzde 75’i (400 milyon dolar) Dubai’ye yapılmış. Şubat’ta da 619 milyon dolarlık altının 518 milyon dolara tekabül eden miktarını Dubai’ye satmışız. Mart ayında toplam altın ihracatı 740 milyon dolar. Dubai’nin payı yüzde 92 oldu. 2017’nin ilk çeyreğinde altın ihracatının yüzde 88’inin tek ülkeye, BAE’ye yapılması sizce ticaretin tabiatına muvafık mı?
TAM BİR AL-SAT DÜZENİ BU!
İhracat kalemindeki tuhaflık ithalat rakamları ile beraber mütalaa edildiğinde esrar perdesi daha da kalınlaşıyor. Aynı dönemde 2,7 milyar dolar tutarında altın ithal edilirken, bunun 1,7 milyar doları BAE’den yapıldı. Bu rakamlar gösteriyor ki ortada bir ticaret yok! Tam bir al-sat düzeni. Şubatta Dubai’ye 581 milyon dolarlık altın ihracatına mukabil 507 milyon dolarlık altın ithal edildi. Danışıklı dövüş martta daha da mücessem hale gelmiş. İhracat 678 milyon dolar, ithalat 692 milyon dolar. Şubat ve Mart aylarında toplam altın ihracatı 1,25 milyar dolar iken ithalat 1,20 milyar dolar. 105 dolarlık altın satmışız, 100 dolarlık altın ithal etmişiz. Altın bir ay evvel Türkiye’de, akabinde Dubai’de. Üçüncü aya gelindiğinde tekrar Türkiye’de…
Bu al-sat oyununun sadece ticaret hacmini artırmak ya da ihracatın düştüğü aylarda ihracatı yüksek göstermek için yapıldığına ihtimal vermiyorum. Altının gelip gittiği varsayılan aylarda İran, Türkiye ve Dubai’de birilerine milyonlarca dolar komisyon ödeniyor. Her üç devletin bizzat müdahil olmadığı bir sistemde böylesine girift işlemler bir yerde patlak verir. Anlaşılan o ki Reza Zarrab’ın açtığı yolda kirli ticaret devam ediyor. Rota biraz değişse de aktörler hemen hemen aynı… Bu kadar netameli işlemi Gümrük’te onaylatmak ancak siyasî irtibatlarla mümkün olabilir. İran kapısı kapandığı ya da deşifre olduğu için Dubai yine kilit rol üstleniyor.
2013’TE DE ALTIN İTHALATI REKOR KIRMIŞTI
2013’te altın ithalatı 15 milyar dolar rekoru kırmıştı. Sırrı sonradan anlaşıldı. Zarrab’ın dediği gibi cari açığın yüzde 15’ini (6 milyar dolar) tek başına kapattığı bir ihracat olmadığı gibi kâğıt üzerinde patlayan ithalat İran’ın o günlerde döviz transferi (swift) yasağını delmek için kullandığı bir aparattı. Her ne kadar Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden ihracat rekortmenliği ödülünü alsa da en fazla vergi ödeyenler listesinde ne Zarrab ne de holdingi Royal’in ismi vardı. Aradan 4 sene geçti ve Türkiye yine tehlikeli sularda seyir halinde. Geçen sene ilk üç ayda 699 milyon dolar olan altın ithalatı, 2017’nin aynı döneminde 2,7 milyar dolara çıktı. Neredeyse dörde katlandı. 2013’ün ilk çeyreğinde de altın ithalatı 2,8 milyar dolar tutarında idi.
RANT EKONOMİSİ İÇİN PARA LAZIM TABİİ
Türkiye’de enflasyonun yüzde 12’ye geldiği, doların ateşini düşürmek ümidi ile faizin yüzde 14-15’e doğru emin adımlarla ilerlediği şu günlerde Türkiye, İran ve Dubai üçgeninde cereyan eden altın ticaretindeki anormallikler dikkatten uzak tutulmamalı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının kurduğu rant ekonomisinin ayakta kalması kayıt dışı, kural dışı ticaretin devam etmesine bağlı. Zarrab ve Atilla, okyanus ötesinde Hâkim Richard Berman’ın sualleri karşısında soğuk terler dökerken ‘altın vuruş yaptıklarını’ zannedenlerin cesareti için ne denilebilir ki!
AMERİKA’DAKİ DAVADA TÜRKİYE VE HALKBANK’IN İSMİ NİYE GEÇSİN!
Şahısların kendi ihtirasları uğruna yaptıkları hatalar neticede kendilerini bağlar. Amma velakin Türkiye’nin isminin ‘kara para’, ‘terörizmin finansmanı’ gibi yüz kızartıcı suçlarla beraber telaffuz edilmesine sebebiyet verdikleri için altın üçgeninde rol alan herkes kıyamete kadar ‘veyl olsun size’ diyerek telin edilecek… Nitekim Halkbank’ın Amerika’daki bir kara para davasında ismi niye geçiyor? Bu ağır ithamın her nevi mesuliyeti iktidara ait değil mi?
Güya fezlekeler, Anayasa Mahkemesi’ne gitmeden TBMM’de sümenaltı edilmiş, ortalığı saçılan rüşvet görüntüleri unutulmuştu. Ankara’daki hesap Amerika’da şaştı. New York Eyaleti Başsavcılığı, hakkında 75 sene hapis talep edilen Zarrab’ın Türkiye ve İran’da mühim siyasetçilerle olan irtibatını tek tek ispat edeceklerini kaydediyor. Listede başka isimlerin de geçtiğini ve her bir ihlalin cezasının ağır olacağını söylüyorlar.
ZARRAB’IN AKIBETİ İBRETLİK
Zarrab da Türkiye’de layüsel yaşıyordu. Hep öyle kalacağını zannediyordu. Onu tevkif eden polisler, savcı ve hâkimlerin başına gelenler pişmiş tavuğunu başına gelmemişti. Hak yerini bulacak ya! Devran dönüyor. Zarrab belki de Türkiye’de 10-15 sene hapis yatıp kurtulabilecekken şimdi ABD’de ömrünün sonuna kadar mahpus kalma ihtimali ile karşı karşıya… Cezasının azaltılması savcıyla anlaşma yapmasına, suç ortağı başka isimleri mahkemeye vermesine bağlı…
Bugünlerde altından saadet üçgeninde al-sat oyunu tertip edenlerin akıbeti Zarrab’ın akıbetinden farklı olmayacak. Tarih ibret alınmadığında daha sık tekerrür eder…
TÜRKİYE’NİN ALTIN TİCARETİ (Milyon dolar)
(TR724)