Avrupa Parlamentosu’nda, Yeşiller, Sosyal Demokratlar ve Liberaller’in girişimiyle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, Expression Interrrupted (İfade Kesintiye Uğradı) adlı sergi açıldı. Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin fotoğrafları ve haklarındaki adlî kovuşturma sürecine ilişkin bilgilerin yer aldığı serginin açılışından sonra Parlamento’da bir de sempozyum düzenlendi.
Punto24 Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24) kurucu üyesi Andrew Finkel, sempozyumdaki konuşmasında aylardır tutuklu bulunan gazetecilerin pek çoğunun hakkında hâlâ bir iddianame bile olmadığını hatırlattı. Temel insan haklarından olan ifade özgürlüğünün korunmadığını söyleyen Finkel, tutuklu gazeteciler hakkında “Adalet duygumuzu zedeleyen bu insanlar değil, bu insanların maruz kaldığı muameledir.” dedi.
Dört aylık tutukluluktan sonra aralık ayında yurtdışına çıkışı yasağı konularak serbest bırakılan Yazar Aslı Erdoğan ise görüntülü bağlantı ile davetlilere seslendi. Hâlen yargılanmakta olduğu davada hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen Aslı Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri hakkında bu kadar ağır ceza istenen başka bir kadın roman yazarının olmadığını vurguladı. Erdoğan, “Bana ‘seni istediğimiz kadar tutarız’ dediler, belki hayat boyu belki üç ay. Söylediğim her bir sözün yarın hapse girmeme sebep olabileceğini biliyorum.” ifadelerini kullandı.
Rebecca Harms: Türkiye’de olanların demokrasiyle lakası yok
Sergiyi düzenleyen üç gruptan biri olan Yeşiller Grubu üyesi Rebecca Harms, Türkiye’de gazetecilerin büyük mağduriyet yaşadıklarını söyledi. Harms, “15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu olanların demokratik kurallar çerçevesinde yargılanması ve cezalandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, Türkiye’de olanların demokratik bir ülkenin uyması beklenen ölçülülük ilkesiyle alakası yok” şeklinde konuştu.
Altan kardeşlerin mesajı Avrupa Parlamentosu’nda
Aylardır Silivri’de tutuklu bulunan yazar Ahmet Altan ve Prof. Dr. Mehmet Altan ise Brüksel’deki sempozyuma avukatları aracılığıyla mesaj gönderdi. Ahmet Altan mesajı şöyle: “Mahkemeleri hukuk mezbahasına dönmüş bir ülkenin hapishanesinde mutlu ve umutluyum. İnsanlara ve insanlığa olan güvenim hiç sarsılmadı ve hiç sarsılmayacak. Ne olursa olsun onlara güvenim sayesinde hapishanede mutlu ve umutlu şekilde hayatımı sürdüreceğim.”
Mehmet Altan’ın mesajı şu şekilde: “Bu topraklarda insanî bir yönetim söz konusu olmadığı dönemlerde baskı ve zulüm artar. Kendi izine düşmüş çaresiz çıkmazının kurbanları da 2017 yılında biz olduk. Türk tarihi bizim yaşadıklarımızın emsalleriyle doludur. Beyin sahipleri hep zulüm görmüştür. Artık olmayacağını ve bu çirkin çaresizliğin tekrarlanmayacağını sanırdım, yanılmışım.”