İngiliz Times gazetesi 15 Temmuz sonrası Türkiye’deki hukuksuzlukları haber yaptı. Gazete, Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO’ya ‘özgürlük ve demokrasi için sesini yükseltme’ çağrısı yaptı. Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’nden ve AKP muhalifliğinden dolayı yüz binlerce insanın tasfiye ettiğini belirten gazete, “Sırf bu rakamlar bile düşmanlarını ezmenin ve herhangi bir potansiyel siyasi muhalefeti ortadan kaldırmanın yanı sıra, kendisini çok geniş yetkilerle ödüllendirmekte de kararlı bir Cumhurbaşkanının paranoyakça tepkilere işaret ediyor.” dedi.
Gazete 15 Temmuz’u bahane ederek tasfiyeye girişmeyi şu cümlelerle değerlendirdi: “Hesaplaşmak, bağımsız sesleri sindirmek sık sık mutlak güç peşindeki diktatörlerin başvurdukları bir taktik olmuştur. Stalin, Sergey Kirov’un 1934’te suikast sonucu öldürülmesinin ardından tasfiyelerine başlamıştı. Hitler de bir yıl önce Reichstag yangını sonrası hızla, binlerce muhalifinin tutuklanmasını sağlayacak yasayı hızla meclisten geçirmişti.”
BBC’nin haberine göre, Times’ın başyazısının başlığı, “Giderek genişleyen bir tasfiye”.
Başyazı Birleşmiş Milletler’in (BM); Türkiye’de polislerini, kamu görevlilerin ve muhalefete sempati duymakla suçlanan kişilerin topluca gözaltına alınmaları ile “bir korku iklimi yaratıldığı” tespitiyle başlıyor. Times, BM’nin sık sık Batılı ülkeleri değerlendirirken çifte standart uygulamakla suçlandığını hatırlatıyor. Gazeteye göre örgütün Türkiye ile ilgili son tespitleri ise yetersiz bile sayılabilir.
‘Paranoyakça tepkilere işaret’
Times, Türkiye’de referandum sonrası ikinci bir tasfiyeye başlandığını, yaklaşık 14 bin polis ve devlet memurunun gözaltına alındığını ya da görevden uzaklaştırıldığını belirtiyor.
‘Stalin ve Hitler’ benzetmesi
“Binlerce polis de hapiste. Sadakatleri sorgulanan ve sadece Gülencilere sempati beslendiklerinden şüphelenilen öğretmenlere, askerlere, yargıçlara, gazetecilere ve kamu görevlilerine katıldılar” diyor gazete ve ekliyor:
“Şiddet içeren bir olayı kullanarak tasfiye ardına tasfiyeye girişmek, hesaplaşmak, bağımsız sesleri sindirmek sık sık mutlak güç peşindeki diktatörlerin başvurdukları bir taktik olmuştur.
“Stalin, Sergey Kirov’un 1934’te suikast sonucu öldürülmesinin ardından tasfiyelerine başlamıştı. Hitler de bir yıl önce Reichstag yangını sonrası hızla, binlerce muhalifinin tutuklanmasını sağlayacak yasayı hızla meclisten geçirmişti.”
Hindistan gezisini sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı referandum sonrası çok az Avrupalı liderin kutladığı da ekleniyor yazıda.
‘Erdoğan’ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor’
Times, başyazısını şu satırlarla noktalıyor:
“Stalin gibi Sayın Erdoğan da da stratejik sabrı olan bir adam. Düşmanlarını tek tek ortadan kaldırıyor: Önce kendisini Kemalist laikliğin koruyucusu olarak gören ve bir zamanlar çok güçlü olan orduyu, sonra ailesine yönelik yolsuzluk suçlamalarını haberleştiren gazetecileri, sonra da Gülen hareketinin gizemli İslamcıları ile ancak çok uzaktan bağlantılı olabilecek herkesi… Şimdiye dek tüm gelişmeler Erdoğan’ın işine yaradı.
“Ancak tehlikeler de var. Artık Türkiye’deki yabancı yatırımcılar gergin. Paraları kesiliyor. Dış turizmdeki feci düşüş de cabası. Kürt ayrılıkçılar ve İslamcılar yeni saldırılar planlıyor. Ve Sayın Erdoğan’ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor. Şu ana dek sadece NATO eleştiriden kaçınarak geri planda durdu. Ancak artık NATO’nun, ittifakın kalbinde olması gereken özgürlük ve demokrasi için sesini yükseltmesinin vakti geldi.”
Gazete 15 Temmuz’u bahane ederek tasfiyeye girişmeyi şu cümlelerle değerlendirdi: “Hesaplaşmak, bağımsız sesleri sindirmek sık sık mutlak güç peşindeki diktatörlerin başvurdukları bir taktik olmuştur. Stalin, Sergey Kirov’un 1934’te suikast sonucu öldürülmesinin ardından tasfiyelerine başlamıştı. Hitler de bir yıl önce Reichstag yangını sonrası hızla, binlerce muhalifinin tutuklanmasını sağlayacak yasayı hızla meclisten geçirmişti.”
BBC’nin haberine göre, Times’ın başyazısının başlığı, “Giderek genişleyen bir tasfiye”.
Başyazı Birleşmiş Milletler’in (BM); Türkiye’de polislerini, kamu görevlilerin ve muhalefete sempati duymakla suçlanan kişilerin topluca gözaltına alınmaları ile “bir korku iklimi yaratıldığı” tespitiyle başlıyor. Times, BM’nin sık sık Batılı ülkeleri değerlendirirken çifte standart uygulamakla suçlandığını hatırlatıyor. Gazeteye göre örgütün Türkiye ile ilgili son tespitleri ise yetersiz bile sayılabilir.
‘Paranoyakça tepkilere işaret’
Times, Türkiye’de referandum sonrası ikinci bir tasfiyeye başlandığını, yaklaşık 14 bin polis ve devlet memurunun gözaltına alındığını ya da görevden uzaklaştırıldığını belirtiyor.
‘Stalin ve Hitler’ benzetmesi
“Binlerce polis de hapiste. Sadakatleri sorgulanan ve sadece Gülencilere sempati beslendiklerinden şüphelenilen öğretmenlere, askerlere, yargıçlara, gazetecilere ve kamu görevlilerine katıldılar” diyor gazete ve ekliyor:
“Şiddet içeren bir olayı kullanarak tasfiye ardına tasfiyeye girişmek, hesaplaşmak, bağımsız sesleri sindirmek sık sık mutlak güç peşindeki diktatörlerin başvurdukları bir taktik olmuştur.
“Stalin, Sergey Kirov’un 1934’te suikast sonucu öldürülmesinin ardından tasfiyelerine başlamıştı. Hitler de bir yıl önce Reichstag yangını sonrası hızla, binlerce muhalifinin tutuklanmasını sağlayacak yasayı hızla meclisten geçirmişti.”
Hindistan gezisini sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı referandum sonrası çok az Avrupalı liderin kutladığı da ekleniyor yazıda.
‘Erdoğan’ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor’
Times, başyazısını şu satırlarla noktalıyor:
“Stalin gibi Sayın Erdoğan da da stratejik sabrı olan bir adam. Düşmanlarını tek tek ortadan kaldırıyor: Önce kendisini Kemalist laikliğin koruyucusu olarak gören ve bir zamanlar çok güçlü olan orduyu, sonra ailesine yönelik yolsuzluk suçlamalarını haberleştiren gazetecileri, sonra da Gülen hareketinin gizemli İslamcıları ile ancak çok uzaktan bağlantılı olabilecek herkesi… Şimdiye dek tüm gelişmeler Erdoğan’ın işine yaradı.
“Ancak tehlikeler de var. Artık Türkiye’deki yabancı yatırımcılar gergin. Paraları kesiliyor. Dış turizmdeki feci düşüş de cabası. Kürt ayrılıkçılar ve İslamcılar yeni saldırılar planlıyor. Ve Sayın Erdoğan’ın Batılı müttefikleri de onu terk ediyor. Şu ana dek sadece NATO eleştiriden kaçınarak geri planda durdu. Ancak artık NATO’nun, ittifakın kalbinde olması gereken özgürlük ve demokrasi için sesini yükseltmesinin vakti geldi.”