Türkiye’yi mafya devleti haline getiren Erdoğan rejimi, despotluklarını yurtdışında da sürdürmeye çalışıyor. Malezya’da Ekim ayında Hizmet Hareketi’ne yakın 2 Türkün mafyavari yöntemlerle kaçırılıp Türk istihbaratına (MİT) teslim edilmesinden sonra yeni bir haydutluk daha yaşandı.
Dün ve bugün Hizmet ile irtibatlı 2 Türk daha kaçırıldı. Şu ana kadar kendilerinden haber alınamıyor. Bu isimlerin de Türkiye’ye teslim edilip hapse atılmasından endişe ediliyor. Kaçırılanlardan biri Malezya’nın Ipoh şehrinde yeni açılan Türk okulu Time International School’un müdürü Turgay Karaman (43), diğeri de uzun süredir Kuala Lumpur’da esnaflık yapan İhsan Arslan (39).
Olaylar şöyle gelişti: 15 yıldır Malezya’da yaşayan Turgay Karaman, bugün kimliği belirsiz 5 kişi tarafından kaçırıldı. Olay, başkent Kuala Lumpur’daki Damansara Heights Wisma E&C ofis binasının otoparkında yaşandı. Yerel saatle 16.11’de yaşanan kaçırma olayı, binanın güvenlik kameralarınca saniye saniye kaydedildi. Bir avukat görüşmesi için kendi aracıyla binaya gelen Karaman’ın takip edildiği, arabasını park etmesinin hemen ardından kendisini takip eden aracın gelip karşısına durduğu ve bu araçtan inen 4 Malay’ın Türk eğitimciyi kelepçeleyerek arabaya bindirdikleri ve götürdükleri görülüyor. Bu olay, akıllara Ekim ayında Kuala Lumpur’dan mafyavari yöntemlerle kaçırılarak Türkiye’ye teslim edilen 2 Gülen Hareketi gönüllüsünü akıllara getirdi.
13 Ekim 2016 tarihinde Hizmet Hareketi’ne yakın 2 Türk vatandaşı sokak ortasında kaçırılmıştı. Bunlardan biri Malaysian Turkish Chamber Of Commerce And Industry genel sekreteri Tamer Tıbık (43), diğeri de Time International School’un kurucularından Alettin Duman’dı (45). Her iki isim de ertesi gün THY uçağında Türk istihbaratçılara teslim edilmişti. Duman ve Tıbık, şu anda Ankara Sincan Cezaevi’nde tutuklu durumda.
15 yıldır Malezya’da yaşayan Turgay Karaman’ın yerel saatle 16.30‘da Wisma E&C’deki bir avukatlık bürosunda randevusu vardı. Devam etmekte olan bir dava için Time İnternationl School öğretmenlerinden S.Ö., arkadaşları S.M., E.E. ve M.N. ile birlikte avukatla görüşeceklerdi.
S.Ö. ve E.E. kendi arabalarıyla ayrı ayrı gelip 12. kattaki ofise çıktılar. E.E., Turgay Karaman’ın arabasının kendisinden biraz geride olduğunu ve binaya giriş yaptığını gördü. Ofise çıktıklarında kendisini aramalarına rağmen ulaşamadılar. Görüşme başladığı halde Karaman gelmeyince aramaya ve mesaj atmaya devam ettiler. Ancak cevap alamadılar.
Toplantı bittikten sonra 4 arkadaş hemen B5 Otopark katına inip Karaman’ı araştırmaya başladı. Aracının orada park halinde olduğunu görünce şüpheleri arttı. Etrafa ve tuvaletlere baktılar. Bulamayınca hemen binanın güvenlik görevlilerine gidip durumu anlattılar. Sonra hep beraber binanın CCTV kayıtlarını izlediler. Görüntülerde Turgay Karaman’ın, sivil kıyafetli 4 Malay tarafından kaçırıldığı net olarak görünüyordu.
S.Ö. ve arkadaşları kamera kayıtlarını alarak hemen Damansara’daki polis merkezine gitti. Burada suç duyurusunda bulunup bir rapor tutturdular. Durumu Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerine de aksettirdiler. Fakat BM’den “Şu an için bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Avukatlarınız gerekeni yapacaktır” cevabını aldılar.
İKİNCİ BİR KAÇIRMA OLAYI DAHA ORTAYA ÇIKTI
S.Ö. ve arkadaşları polis merkezinden çıkmadan ikinci bir şok daha yaşadılar. Uzun süredir tanıdıkları Malezyalı bayan H.T. (Güvenlik endişesi nedeniyle ismi farklı harflerle kodlandı) de emniyete geldi. H.T., türk esnaf İhsan Arslan ile evliydi. Esnaf olan Arslan, aynı zamanda Hizmet Hareketi’ne yakınlığıyla bilinen Malaysian Turkish Chamber Of Commerce And Industry’nin üyelerinden biriydi. H.T., “Kocam kaçırıldı. Dün akşam 20.00’den beri kendisinden haber alamıyorum” dedi. O da suç duyurusunda bulundu ve tutanak tutturdu. Eşi, Arslan’dan en son Ministry of Defense’den sinyal aldığını bildirdi.
Karaman ve Arslan’ı kimlerin kaçırdığı ve nereye götürdüğü bilinmiyor. Aileleri ve Hizmet Hareketi’ne yakın diğer Türkler tedirgin bir şekilde bekliyor. Diğer kaçırma olaylarıyla birlikte bu iki vaka da yaşanınca herkeste kaçırılma ve illegal bir şekilde Türk istihbaratına teslim edilme korkusu başladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 14 Ekim 2016 tarihinde “Dün gece Malezya’dan 3 teröristi teslim aldık” açıklaması yapmıştı. 3 Türk vatandaşının suçlu olarak (extradiction) Türkiye’ye teslim edildiğini iddia etmişti. Kimlikleri bilinen iki Türk vatandaşının isimleri Alettin Duman (45) ve Tamer Tıbık’tı (43). 3. kişinin kim olduğu açıklanmadı. Halen kim olduğu ortaya çıkmış değil.
Ancak olayın Çavuşoğlu’nun anlattığı gibi olmadığı ortaya çıkmıştı. Hadise, suçluyu ülkesine teslim etme (extradiction) veya ülkeden ihraç etme (deportation) şeklinde olmamıştı. Tamamen illegal yollarla cereyan etmişti. Çünkü 2 Türk vatandaşı kaçırıldıktan ve Türkiye’ye teslim edildikten sonra pasaportları ailelerinde kalmış ve o aileler bağımlı (dependent) vizeyle Malezya’da kalmaya devam etmişti. Kaçırılan 2 Türk ise Ankara’ya götürülüp Sincan Cezaevi’ne konmuştu.
Mevlüt Çavuşoğlu’nun aynı konuşmada sarfettiği, “Geçen hafta Malezya Başbakanı’yla Tayland’da, Bangkok’ta görüştüğümüzde, Asya Diyalog Toplantısı’nda, 3 kişiyi vereceklerini söylediler. Ben de döndükten sonra Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, ilgili kurumlarımıza bilgi verdim. Karşılıklı temaslar sonucunda dün gece 3 kişiyi teslim ettiler.” şeklindeki sözler, olayın iki ülke hükümetinin anlaşması sonucu yaşandığını gözler önüne sermişti. Fakat bunun için mahkemeye ve hukuk kurallarına müracaat edilmemiş, illegal ve mafya usulüne göre hareket edilmişti. Asya İşbirliği Diyaloğu (ACD) 2. Liderler Zirvesi, 8-10 Ekim 2016 tarihleri arasında Tayland’ın başkenti Bangkok’ta düzenlenmişti.