Ayşe Çelik: “Sözlerimi tekrar ediyorum; Sessiz kalmayın insan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın.”
Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasakları döneminde Kanal D’ye katılarak “Çocuklar Ölmesin” dediği için hakkında dava açılan Öğretmen Ayşe Çelik hakkında 1 yıl 3 ay hapis kararı verildi.
Davada yargılanan diğer sanıklar ise beraat etti. Çelik’in aldığı ceza ertelendi. Çelik, yaptığı savunmada, “Sözlerimi tekrar ediyorum; Sessiz kalmayın. insan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın” dedi.
Doğan Medya’ya ait kanallardan olan Kanal D’de yayınlanan Beyaz Show programına telefonla bağlanarak Kürt nüfusunun çoğunlukta olduğu kentlerde yaşanan sokağa çıkma yasaklarını anlatarak, “Çocuklar ölmesin” dediği için hakkında soruşturma açılan öğretmen Ayşe Çelik ve kendisine destek olmak için kendilerini “ihbar eden” 38 aydın, sanatçı, gazeteci ve yazarın yargılandığı davanın 4’ncü duruşması Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Ayşe Çelik ve çok sayıda yazar, aydın, gazeteci salonda yer aldı.
Daha sonra söz alarak savunma yapan Ayşe Çelik, savunmasında şunları söyledi:
“Savcılıkça verilen mütalaadan sonra, hakkımdaki suçlamaya ilişkin savunma yapmam istenmektedir. Hemen belirtmek isterim ki, hiçbir suç işlediğim kanısında değilim. Tv programında yapmış olduğum konuşmanın suç olmadığını düşündüğüm gibi, kendimi de bir sanık olarak görmüyorum. Kendimi, iç sesini dinleyen ve vicdani sorumluluğu kapsamında mağduriyetleri dile getiren ve fakat aşama itibariyle bir kısım medya ve yargı eliyle mağdur edilmiş biri olarak görüyorum. Bu nedenle de ben savunma yapmıyorum, sadece beyanda bulunuyorum. Beyanlarım, mağdur beyanıdır.”
“Ülkenin Güneydoğusunda yaşanan yaygın çatışmaların ve akabinde sokağa çıkma yasaklarının, binlerce insan gibi, doğrudan mağduriyetini yaşadım. Bu mağduriyetlerin duyulması için küçük de olsa bir çığlık olma kastıyla yapmış olduğum konuşma nedeniyle tekrar tekrar linç edilerek mağdur edildim.”
ÇOCUKLAR ÖLMESİN
“Sayın Başkan; Nice kuzu ile kurt hikayesi vardır. Kuzu masumiyeti, kurt ise ard niyetli muktediri işaret eder bu hikayelerde. Derenin aşağısında su içen kuzuya, derenin yukarısında bulunan kurdun ‘neden suyumu bulandırıyorsun!’ demesine benziyor velhasıl halimiz. Kuzunun ne cevap vereceğinin bir önemi yoktur. Maksat kuzuyu yeme ve familyasına mesaj vermedir esasen. Bu dava ile de maksat hasıl olmuş galiba. Kuzu yenmiş, familyaya mesaj verilmiştir.
“Masumiyetime inanan ve sözlerimi sahiplenen bilim insanı, siyasetçi, aydın, sanatçı, hukukçu dostlara teşekkür ederken hala da güncel bir çığlık olduğunu düşündüğüm o sözlerimi tekrar ediyorum; Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın!”
SAVUNMAYA 3 AVUKAT SINIRLAMASI
Duruşma başladığı sırada, yargılananlar mahkeme heyetine ortak savunma sunacaklarını söyledi. Salonda bulunan bazı sanıklar ortak savunmaya ek olarak savunma yapmak istediklerini belirtirken, çok sayıda isim de ortak metne imza atmadığını ve bireysel savunma yapacaklarını kaydetti. Mahkeme heyeti savunmaya katılmak isteyen avukatlara 3 avukat sınırlanması olduğunu belirterek, talebi kabul etmedi. Avukat ise duruma itiraz ederek, kanunen bunun hukuk dışı olduğunu dile getirdi. Mahkeme, KHK kapsamında 3 avukat uygulamasının uygulanacağını söyleyerek, avukatların itirazlarını zapta geçti.
Mahkemede; bu suça ortağız diyerek müdahil olan yazar Oya Baydar Engin, sanatçı Ferhat Tunç, Gülşen Denizhan, Sibel Özbilen’de birer savunma yaptılar.
(Artı Gerçek)