[Erhan Başyurt, yazdı]
Fransa’da partisiz Macron’un başkanlık seçimlerinin ilk turunda ipi önde göğüslemesi, Türkiye’de de umutları yeşertmiş gibi görünüyor.
Neden olmasın?
Başkanlık seçimlerinde, Türkiye’de de ‘partisiz’ ya da ‘partisinden ayrılmış’ bir aday neden ikinci tura kalmasın ki?
***
Referandumda etkin ‘hayır’ kampanyası yürüten Metin Feyzioğlu, Meral Akşener veya Ümit Özdağ gibi ‘partisiz’ bir isim Erdoğan’ın oylarını yüzde 50’nin altına çekebilirse ikinci tura kalabilir…
2019 Kasım’ına kadar ‘köprünün altından çok sular akar’ diyerek, AK Parti içinden sürpriz bir adayın çıktığını düşünün…
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik gibi AK Parti tabanının da sevdiği ‘demokrat’ bir ismin aday olduğunu varsayalım, seçimlerin ikinci tura kalması kaçınılmaz olacaktır.
***
Neden olmasın? Türkiye’den bir ‘Macron’ neden çıkmasın?
Buraya kadar her şey mümkün… Ancak sorun da bu noktada başlıyor.
Diyelim ‘hasbelkader’ başarılı bir aday, Başkanlık seçimlerini ikinci tura taşıdı.
Türkiye ve Fransa’nın, Türkiye ile demokratik ülkelerin farkı tam da bu noktada ortaya çıkıyor.
Referandumda ‘mühürsüz oylar’ ile yapılan hile ve YSK’nın itiraz yolu kapalı kanunsuz onayı, Türkiye’de özgür seçimin bittiği andır…
Türkiye, tarafsız ve yabancı gözlemcilerin sandık hilelerine ilişkin raporlarını görmezden gelmekle kalmadı, gözlemcileri de ‘terörist’ ilan etti.
Yani sadece hile yok, hükümet desteği ve iradesi de tam olarak arkasında…
Çok daha vahimi, yargı mensuplarının üçte birinin gerekçesiz hapse atıldığı ülkemde, hesap soracak bağımsız bir yargı da artık yok!
***
Hal böyleyken Türkiye’den Macron çıkar mı?
Çıkmasına çıkar da, sonları aynı olmaz.
Fransa’da Macron Saray’a, Türkiye’de ise Silivri’ye çıkar…
İnanmayan referandum öncesi MHP’den ihraçlar, AK Parti’de tasfiyeler ve HDP lideri Selahattin Demirtaş ve HDP vekillerin hapse konulmasına ve gerekçelere bir baksın!
İfşa ettiği gerçekleri örtmeye güçleri yetmeyince CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile ‘terörist’ ilan ediyorlar.
***
Türkiye’nin, referandum sonrası geldiği noktada, eşit ve adil bir seçim yarışı, özgür ve şeffaf bir oylama beklemek artık hayal.
Referandumdan bir gün önce, ‘Demedi demeyin; son özgür seçimi yaşıyor olabiliriz!’ diye tweet atarak kaygılarımı dile getirmiştim.
Yanılmışım. Fırtına beklenenden de erken geldi…
Son özgür seçimi değil ilk resmi hileli seçimi yaşadık!
YSK’nın kanunsuzluğa kılıf uydurduğu, yargının hilenin hesabını soramadığı bir ülkede ‘Macron’ filan çık(a)maz…
Umutları kırmak istemem ama acı gerçek şu ki;
Bu anti demokratik şartlar sürdükçe, bundan böyle sandıktan çıksa çıksa Esed’e, Saddam’a, Mübarek’e, Putin’e, Kaddafi’ye, Aliyev’e, Kerimov’a olduğu gibi her seçim artan oranda ‘Tek Adam’a hileli destek çıkar.
(TR724)
Neden olmasın?
Başkanlık seçimlerinde, Türkiye’de de ‘partisiz’ ya da ‘partisinden ayrılmış’ bir aday neden ikinci tura kalmasın ki?
***
Referandumda etkin ‘hayır’ kampanyası yürüten Metin Feyzioğlu, Meral Akşener veya Ümit Özdağ gibi ‘partisiz’ bir isim Erdoğan’ın oylarını yüzde 50’nin altına çekebilirse ikinci tura kalabilir…
2019 Kasım’ına kadar ‘köprünün altından çok sular akar’ diyerek, AK Parti içinden sürpriz bir adayın çıktığını düşünün…
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik gibi AK Parti tabanının da sevdiği ‘demokrat’ bir ismin aday olduğunu varsayalım, seçimlerin ikinci tura kalması kaçınılmaz olacaktır.
***
Neden olmasın? Türkiye’den bir ‘Macron’ neden çıkmasın?
Buraya kadar her şey mümkün… Ancak sorun da bu noktada başlıyor.
Diyelim ‘hasbelkader’ başarılı bir aday, Başkanlık seçimlerini ikinci tura taşıdı.
Türkiye ve Fransa’nın, Türkiye ile demokratik ülkelerin farkı tam da bu noktada ortaya çıkıyor.
Referandumda ‘mühürsüz oylar’ ile yapılan hile ve YSK’nın itiraz yolu kapalı kanunsuz onayı, Türkiye’de özgür seçimin bittiği andır…
Türkiye, tarafsız ve yabancı gözlemcilerin sandık hilelerine ilişkin raporlarını görmezden gelmekle kalmadı, gözlemcileri de ‘terörist’ ilan etti.
Yani sadece hile yok, hükümet desteği ve iradesi de tam olarak arkasında…
Çok daha vahimi, yargı mensuplarının üçte birinin gerekçesiz hapse atıldığı ülkemde, hesap soracak bağımsız bir yargı da artık yok!
***
Hal böyleyken Türkiye’den Macron çıkar mı?
Çıkmasına çıkar da, sonları aynı olmaz.
Fransa’da Macron Saray’a, Türkiye’de ise Silivri’ye çıkar…
İnanmayan referandum öncesi MHP’den ihraçlar, AK Parti’de tasfiyeler ve HDP lideri Selahattin Demirtaş ve HDP vekillerin hapse konulmasına ve gerekçelere bir baksın!
İfşa ettiği gerçekleri örtmeye güçleri yetmeyince CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile ‘terörist’ ilan ediyorlar.
***
Türkiye’nin, referandum sonrası geldiği noktada, eşit ve adil bir seçim yarışı, özgür ve şeffaf bir oylama beklemek artık hayal.
Referandumdan bir gün önce, ‘Demedi demeyin; son özgür seçimi yaşıyor olabiliriz!’ diye tweet atarak kaygılarımı dile getirmiştim.
Yanılmışım. Fırtına beklenenden de erken geldi…
Son özgür seçimi değil ilk resmi hileli seçimi yaşadık!
YSK’nın kanunsuzluğa kılıf uydurduğu, yargının hilenin hesabını soramadığı bir ülkede ‘Macron’ filan çık(a)maz…
Umutları kırmak istemem ama acı gerçek şu ki;
Bu anti demokratik şartlar sürdükçe, bundan böyle sandıktan çıksa çıksa Esed’e, Saddam’a, Mübarek’e, Putin’e, Kaddafi’ye, Aliyev’e, Kerimov’a olduğu gibi her seçim artan oranda ‘Tek Adam’a hileli destek çıkar.
(TR724)