[Erhan Başyurt, yazdı]
Türkiye, tarihinin en önemli sistem değişikliğini ve en kritik referandumunu maalesef demokrasi ve hukuka uygun tamamlayamadı.
Demokrasilerde, yöneticilerin meşruiyetini sağlayan en temel unsur, ‘eşit, adil ve şeffaf’ seçimle iktidara gelmeleridir.
***
16 Nisan referandumunda YSK’nın kanuna aykırı verdiği ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ kararı nedeniyle sonuçlar şaibeli hale gelmiştir.
2 buçuk milyon mühürsüz oy olduğu iddia ediliyor.
240 kişinin oy kullandığı sandıktan 400 oy çıktığı resmi tutanaklara geçti.
Mühürsüz oyların yoğun kullanıldığı illerde, AK Parti’nin eski oylarına kıyasla ‘evet’ artışı yaşanması şüpheleri güçlendiriyor.
***
AK Parti ve MHP’nin ittifakına, HDP’li eş başkanlar ve vekillerin tutuklanmasına, şehir merkezlerinin operasyonlarla yıkılıp 500 bin kişinin göçe zorlanmasına, Kürtçe şarkının yasaklanıp Kürtçe eğitimin kısıtlanmasına rağmen, Doğu illerinde ‘evet’ artışı da mantıkla izah edilebilir değil…
***
Referandum oylamasının şaibeli hale geldiğini uluslararası gözlemciler ve AGİT de doğruluyor.
AGİT referanduma ilişkin resmi ön raporunda, sandık kurul başkanlarına müdahale edildiğini, YSK’nın 3 üyesinin seçim öncesi hapse atıldığını, fırsat ve propaganda eşitliği olmadığını, iktidarın devlet imkânlarını kullandığını ve seçmen kayıtlarında sorunlar olduğunu kaydediyor.
Daha önemlisi de, YSK’nın son dakikada verdiği ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ kararının kanuna aykırı olduğunu ve hileye kapı araladığını ifade ediyor, AGİT.
***
YSK Başkanı Sadi Güven, benzer kararların daha önceki seçimlerde de verildiği ifade edip, 2004 ve 2009’dan örnekler veriyor.
Doğru, o yıllarda bu tarz kararlar alınmış.
Ancak 2010’da AK Parti kanuni düzenlemeyle mühürsüz oyların sayılmayacağına hükme bağlıyor.
YSK da, 2014’te bu yasaya dayanarak, Bitlis Güroymak, Muş Serinova ve Aydın Buharkent’te seçimleri ‘mühürsüz oy’ itirazlarıyla iptal ediyor.
***
O dönem YSK Başkanı Sadi Güven… İtirazların ikisini de AK Parti yapıyor.
Aradan 3 yıl geçmiş, kanun aynı kanun başkan aynı başkan, itiraz eden de yine AK Parti ve bu kez YSK ‘mühürsüz oylar geçerli’ diyor.
***
2010’da AK Parti’nin çıkardığı yasa maddesi aynıyla yerinde duruyor.
YSK’nın kanun koyma ya da ilga etme yetkisi veya hakkı yok.
Tüm anayasal kurumlar gibi kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorunda.
Nitekim YSK, seçmenlere yönelik oy kullanım kılavuzunun en başında ‘mühürsüz oylar kabul edilmez’ diyor…
YSK’nın ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ demesinden sadece 2 saat önce Yurt Dışı Oylar Sandık Kurulu ‘mühürsüz oylar kanunen geçersizdir’ diyor.
Aynı seçimde yurt dışı oylar ve yurt içi oylar farklı sayılıyor. YSK’nın son anda aldığı karar keyfi ve hukuksuz…
***
YSK’nın kanunsuz kararı, AGİT’in gözlem raporu, uluslararası gözlemcilerin açıklamaları, CHP ve HDP’nin belgeli itirazları, Türkiye Barolar Birliği, Oy ve Ötesi’nin açıklamaları seçimin şaibeli olduğunu şüpheye mahal bırakmayacak şekilde somut delilleriyle ortaya koyuyor.
***
YSK’nın kanunsuz karar skandalı az da olsa demokrasiyle yönetilen ve hukukun kısmen de olsa özgür olduğu bir ülkede gerçekleşseydi, kanunsuz kararı keyfi şekilde son dakikada oybirliğiyle alan YSK Başkanı ve üyeleri istifa eder ve referandum mutlaka yenilenirdi.
***
Siyasi baskılar hukukun ve demokrasinin işlemesine izin verir ya da vermez ama gerçek değişmez; seçimler adil ve eşit şartlarda gerçekleşmiş olsa ve başka hiçbir suistimal olmasaydı bile YSK’nın kanunsuz kararı tek başına referandumun tekrarı için yeterlidir ve referandum sonuçları şu haliyle ‘yok’ hükmündedir.
Referandum yenilenmezse, AK Parti ve Erdoğan için 16 Nisan ‘astarı yüzünden pahalı bir Pirus Zaferi’ olacaktır.
Aşırı kutuplaştırılmış bir ülkede şaibeli bir seçimle iktidarda güçlü kalmak ve istikrarlı bir yönetim ortaya koymak neredeyse imkânsızdır.
Uluslararası itibarın ardından ulusal ve uluslararası meşruiyetin de yitirilmesi ‘mağluptur bu yolda kazanan’ sözünün hayata geçirilmesinden başka bir sonuca hizmet etmez… (tr724)
Türkiye, tarihinin en önemli sistem değişikliğini ve en kritik referandumunu maalesef demokrasi ve hukuka uygun tamamlayamadı.
Demokrasilerde, yöneticilerin meşruiyetini sağlayan en temel unsur, ‘eşit, adil ve şeffaf’ seçimle iktidara gelmeleridir.
***
16 Nisan referandumunda YSK’nın kanuna aykırı verdiği ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ kararı nedeniyle sonuçlar şaibeli hale gelmiştir.
2 buçuk milyon mühürsüz oy olduğu iddia ediliyor.
240 kişinin oy kullandığı sandıktan 400 oy çıktığı resmi tutanaklara geçti.
Mühürsüz oyların yoğun kullanıldığı illerde, AK Parti’nin eski oylarına kıyasla ‘evet’ artışı yaşanması şüpheleri güçlendiriyor.
***
AK Parti ve MHP’nin ittifakına, HDP’li eş başkanlar ve vekillerin tutuklanmasına, şehir merkezlerinin operasyonlarla yıkılıp 500 bin kişinin göçe zorlanmasına, Kürtçe şarkının yasaklanıp Kürtçe eğitimin kısıtlanmasına rağmen, Doğu illerinde ‘evet’ artışı da mantıkla izah edilebilir değil…
***
Referandum oylamasının şaibeli hale geldiğini uluslararası gözlemciler ve AGİT de doğruluyor.
AGİT referanduma ilişkin resmi ön raporunda, sandık kurul başkanlarına müdahale edildiğini, YSK’nın 3 üyesinin seçim öncesi hapse atıldığını, fırsat ve propaganda eşitliği olmadığını, iktidarın devlet imkânlarını kullandığını ve seçmen kayıtlarında sorunlar olduğunu kaydediyor.
Daha önemlisi de, YSK’nın son dakikada verdiği ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ kararının kanuna aykırı olduğunu ve hileye kapı araladığını ifade ediyor, AGİT.
***
YSK Başkanı Sadi Güven, benzer kararların daha önceki seçimlerde de verildiği ifade edip, 2004 ve 2009’dan örnekler veriyor.
Doğru, o yıllarda bu tarz kararlar alınmış.
Ancak 2010’da AK Parti kanuni düzenlemeyle mühürsüz oyların sayılmayacağına hükme bağlıyor.
YSK da, 2014’te bu yasaya dayanarak, Bitlis Güroymak, Muş Serinova ve Aydın Buharkent’te seçimleri ‘mühürsüz oy’ itirazlarıyla iptal ediyor.
***
O dönem YSK Başkanı Sadi Güven… İtirazların ikisini de AK Parti yapıyor.
Aradan 3 yıl geçmiş, kanun aynı kanun başkan aynı başkan, itiraz eden de yine AK Parti ve bu kez YSK ‘mühürsüz oylar geçerli’ diyor.
***
2010’da AK Parti’nin çıkardığı yasa maddesi aynıyla yerinde duruyor.
YSK’nın kanun koyma ya da ilga etme yetkisi veya hakkı yok.
Tüm anayasal kurumlar gibi kanunlar çerçevesinde hareket etmek zorunda.
Nitekim YSK, seçmenlere yönelik oy kullanım kılavuzunun en başında ‘mühürsüz oylar kabul edilmez’ diyor…
YSK’nın ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ demesinden sadece 2 saat önce Yurt Dışı Oylar Sandık Kurulu ‘mühürsüz oylar kanunen geçersizdir’ diyor.
Aynı seçimde yurt dışı oylar ve yurt içi oylar farklı sayılıyor. YSK’nın son anda aldığı karar keyfi ve hukuksuz…
***
YSK’nın kanunsuz kararı, AGİT’in gözlem raporu, uluslararası gözlemcilerin açıklamaları, CHP ve HDP’nin belgeli itirazları, Türkiye Barolar Birliği, Oy ve Ötesi’nin açıklamaları seçimin şaibeli olduğunu şüpheye mahal bırakmayacak şekilde somut delilleriyle ortaya koyuyor.
***
YSK’nın kanunsuz karar skandalı az da olsa demokrasiyle yönetilen ve hukukun kısmen de olsa özgür olduğu bir ülkede gerçekleşseydi, kanunsuz kararı keyfi şekilde son dakikada oybirliğiyle alan YSK Başkanı ve üyeleri istifa eder ve referandum mutlaka yenilenirdi.
***
Siyasi baskılar hukukun ve demokrasinin işlemesine izin verir ya da vermez ama gerçek değişmez; seçimler adil ve eşit şartlarda gerçekleşmiş olsa ve başka hiçbir suistimal olmasaydı bile YSK’nın kanunsuz kararı tek başına referandumun tekrarı için yeterlidir ve referandum sonuçları şu haliyle ‘yok’ hükmündedir.
Referandum yenilenmezse, AK Parti ve Erdoğan için 16 Nisan ‘astarı yüzünden pahalı bir Pirus Zaferi’ olacaktır.
Aşırı kutuplaştırılmış bir ülkede şaibeli bir seçimle iktidarda güçlü kalmak ve istikrarlı bir yönetim ortaya koymak neredeyse imkânsızdır.
Uluslararası itibarın ardından ulusal ve uluslararası meşruiyetin de yitirilmesi ‘mağluptur bu yolda kazanan’ sözünün hayata geçirilmesinden başka bir sonuca hizmet etmez… (tr724)