[Haber-Analiz: Erman Yalaz]
Şaibeli 16 Nisan referandum sonuçlarında tartışma Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ‘mühürsüz oy pusulalarının geçerlidir’ kararında kilitlendi. Hukukçuların ve muhalefetin ‘maç oynanırken kural değiştirmek’ diye tabir ettiği YSK kararı, Pazar günü oy kullanan 55.3 milyon seçmenin hakkını gasp etti. YSK, AK Partili YSK Temsilcisi Recep Özel’in başvurusu üzerine konuyu inceleyip ivedilikle bu kararı almış. Garabet bununla sınırlı değil, gerekçeli karar bahane edilerek 5 sayfalık metin bile iki gün sonra YSK sitesine girebildi. CHP referandumun iptali için başvurdu.
YSK kararı alınırken yaşanan iki temel sorun var. Öncelikle karar alındığında Doğu ve Güneydoğu’daki 32 ilde sayıma geçilmişti. Yine karar alındığında batı illerinde oylama sürüyordu. Karara ilave geçmiş dönem kararları da YSK sitesinde yayınlandı. Ki bu noktada da sorunlar var. Ancak Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un ‘Sandığın açılması ve zarfların sayım’ ile ilgili olan 98’inci maddesinde mühürsüz oyların geçersiz olduğu açıkça yazıyor. Bu haliyle YSK kararı seçim kanununa doğrudan aykırı. Mühürsüz pusula ve zarflarla yapılan oyların iptali ya da seçimin ilgili bölgede yenilenmesi gerekiyor.
Referandumda şaibe iddialarını tescilleyen dün internete giren 560 sayılı YSK kararının satır aralarının da iyi okunması gerekiyor. Önce YSK’nın savunmasından yola çıkarak gerekçeyi neye dayandırdığını okuyalım. Kararda hukuki dayanak şu cümleler ile ifade ediliyor: “Anayasal hakkını kendisinden beklenen yükümlülüklere uygun olarak kullanan seçmenin oyunun geçerli sayılmamasının, yönetime katılma hakkının özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı açıktır.”
Yani YSK, ‘sandık kurulları hata yaptıysa seçmeni cezalandırmayalım’ diyor. Vatandaşın hukukunu koruduğunu savunuyor. YSK’nın ikinci savunması, mühürsüz zarf ve pusulaların geçerli olması ile ilgili kararlarının ilk olmadığı.
Her iki savunmada normal şartlar altında yapılan seçimler için tatmin edici olabilir. Ancak devlet gücünün bütün araçlarının seferber edildiği, Erdoğan ve AKP hükümetinin ölüm kalım savaşı gördüğü, 90 küsur yıllık parlamenter sistemi ortadan kaldıran bir referandumun normal şartlarda ifa edilmediğinin yüzlerce delili var ortada.
YSK ikinci savunmasını yaparken ‘zarf ve pusulaların dışarıdan getirilip kullanıldığı kanıtlanmadıkça’ diyor. Filigranlı olması nedeniyle pusulaların denetim altında olduğunu ima ediyor. Ancak günlerdir, Güneydoğu’dan Doğu’dan yayınlanan görüntüler, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde partilerin itirazları durumun böyle olmadığını gösteriyor. Örneğin, HDP İstanbul İl Seçim Kurulu gözlemci üyesi Haluk Ağabeyoğlu, AKP’lilerin başkası adına oy kullanma, yedek sandık kurulu üyelerinin mükerrer oy kullanması, 142 belgesiyle mükerrer oy kullanma gibi usulsüzlüklerini tespit ettiklerini açıkladı.
CHP İl Başkanı Cemal Canpolat 200 bin civarında oya tekabül eden itirazlarının 1900 sandığı kapsadığına dikkat çekti. İtirazlar da YSK kararı da Çemişkezek’deki bir köyü değil; İstanbul, Ankara gibi metropollerin, 80 küsür belediyesine kayyım atanmış ‘hayır oyu kullandığını’ sağır sultanın duyduğu HDP’li seçmenlerin oy kullandığı illeri, ilçeleri yakından ilgilendiriyor. CHP’li Bülent Tezcan’ın açıklamalarına göre, Türkiye genelinde itiraz yapılan sandıklarda kullanılan oy 2.5 milyona tekabül ediyor.
İstanbul gibi her partinin örgütlü olduğu sandıklara bile mühürsüz pusula gönderilmesinin hiçbir izahı olamaz. YSK yarın OHAL’de KHK ile ihraç edilen memurlar gibi kalifeye devlet memuru kalmadı derse de şaşırmamak lazım. AKP’nin kadrolaşması, asgari devlet memuru, polislik becerisi bile gösteremeyecek binlerce partilinin iş başında olduğunu her olayda gösteriyor. Tabi sandık kurulu başkanları, okul müdür, müdür yardımcılarının seçilmiş AK sendikalı olduğu ortamda mühürsüz pusula oyunu da pekala kurgulanmış olabilir. Önceki seçimlerde trafolara kedi girmişti. Bu kez YSK kararı girdi diye konuşuluyor.
İzahı yapılamayan bu duruma netlik kazandırmak için YSK tarafından yapılacak olay yeri incelemesi çok önemli. Sırasıyla ya da başlık başlık ihmal edilmeden şunlar yapılmalı.
ÖNCEKİ KARARLAR SOMUT VAKIA VE ŞİKAYETLERE ALINMIŞ, BU KEZ KARAR NEDEN GENELE ŞAMİL?
İlk olarak YSK’nın ‘karar ilk değil, daha önce de var’ dediği ‘mühürsüz pusula’ kararları sınırlı. YSK’nın son kararına dayanak yaptığı ve internete dün koyduğu Nizip (334 sayılı karar), Ankara Çamlıdere (680 sayılı karar), Akçaalan (275 sayılı karar), Mersin Gülnar (935 sayılı karar) kararları nokta ve yer belirtilerek alınmış. Öncelikle gerekçeli karara bile yazılmayan AKP’li Recep Özel’in ‘seçmenin hakkını korumak için’ hangi il, ilçe ve sandık için bu kararı talep ettiği açıkça yazılmalı. Neden yazılmadığı kamuoyuna izah edilmeli.
İtiraz belli yerlerle sınırlı ise bu neden Türkiye geneline şamil bir karar haline getirilmiştir? Hırsızlık yapmak isteyenlere kılıf hazırlanmadıysa, neden bu itiraz ve karar için son dakikaya kadar beklenilmiştir?
MÜHÜRSÜZ OY PUSULALI KAÇ SANDIK KAÇ ZARF VAR?
İkinci olarak YSK, filigranlı deyip güvendiği ancak kanun maddelerinin açıkca iptal gerekçesi saydığı mühürsüz oy pusulası ve zarf ile oy kullandırılan sandıkları isim isim, il il, ilçe ilçe, sandık sandık açıklamak zorundadır. Sonuçta filigranlı pusulaların başkaca veya aynı matbaalarda bastırmaya yetecek maddi ve siyasi gücü olan bir yapı ile karşı karşıya Türkiye. (YSK sadece bu sayıyı bilmiyoruz demekle yetiniyor) Sandıklar ve oy pusulaları Patagonya’da değilse pekala bunlar tespit edilir.
ŞİFAHİ BİLGİ VARSA NEDEN MÜHÜRSÜZ OY PUSULASI UYARISI YAPMADIN?
Üçüncü olarak YSK’nın kararında da yazıldığı haliyle bazı il ilçe seçim kurullarından şifahi olarak mühürsüz oy pusulası kullanıldığı bilgilerinin geldiği belirtiliyor.Yani AKP’li üye itiraz etmeden de mevzu biliniyor. Bu şifahi bilgilere sahip YSK üye ve başkanı kanuna açık şekilde aykırı şekilde oy kullandırıldığını duyduğu halde, karar almayı beklemek yerine, muhtemelen daha erken saatlerde ‘pusululara mutlaka mühür vurulması gerektiği’ yönünde bir açıklama, basın duyurusu neden yapmadı? Bu şifahi bilgiler YSK üye ve başkanlarına ne zaman ulaşmış, neden bu kadar beklenilmiştir?
REFERANDUMDA TEK PATRON YSK DEĞİL Mİ? ÜYELER VE BAŞKANA BASKI MI VAR?
Seçimlerde ve referandumlarda Türkiye’nin her anlamda patronu YSK’dır. Seçim sonuçlarının 21.00’den önce açıklanmasından, alkol kullanım saatlerine kadar onlarca yaptırımı uygulayıp hayata geçiren kararlar alabilen bir irade, neden açıklama yapmaktan ve kararlarını vaktinde izah etmekten çekiniyor? Yoksa YSK başkan ve üyeleri tehdit ve baskı altında mıydı? Hala bu tehdit ve baskılar sürüyor mu?
BİR KİŞİNİN İTİRAZINI DİKKATE ALIP 2.5 MİLYONU DİKKATE ALMAYACAK MISIN?
Dördüncüsü, CHP, HDP ve MHP’nin (muhalif liderler) YSK’nın kararının hukuksuz olduğu açıklamaları ve sayıları binlerle ifade edilen itirazları var. Milyonlarca oydan söz ediliyor. Somut vakıa bile sunamayan AKP’li temsilcinin talebini (kendisi bir kişi oluyor), sunduysa gerekçeli kararına bunu yazmayan YSK’nın baştan savma iş yaptığı açık. Bir oy kurtarıyoruz, derken milyonların oyunu yakmaya altyapı nasıl hazırlandı, izahı yapılmalı? Bir kişinin oyu için karar alan YSK, milyonlarca oy tehdit altında diyen diğer siyasi partileri ve temsilcileri için neden yeni karar almaktan çekiniyor? Gerekirse bağımsız bir kurul ve Meclis araştırması ile parlamento fesih edilmeden konu araştırılmalı değil mi?
SANDIK KURULU BAŞKANLARI VE AKP YSK KARARINI ÖNCEDEN BİLİYOR MUYDU?
Beşinci ve önemli bir nokta ise YSK’nın kararının AKP’liler ve sandık kurulu başkanlarınca bilindiği iddiası. Gazete haberlerinden ve parti temsilcilerinin tanıklıklarından basına yansıyan önemli iddiaya göre, YSK’nin mühürsüz oy pusulası ve zarfları geçerli kabul edeceğini belirten kararı öncesinde YSK’nin sandık kurulu başkanlarına, “Karar alacağız, bekleyin, kayıt altına aldırmayın” bilgisini ilettiği iddia ediliyor. Durum böyle ise AKP’nin YSK’ya emri vaki ile karar aldırdığı, ya da usulsüzlüğe zemin hazırladığı iddiaları teyit edilmiş olmuyor mu?
İHLAL SINIRLI İSE NİYE O SANDIKLARDA YENİLEME KARARI ALINMIYOR?
Altıncısı, geç kalınmadıysa ve itiraz süreci işliyorsa; mühürsüz pusula kullanılan sandıklarda referandum yenilenmesi yönünde karar neden alınamıyor? Eğer YSK’nın savunduğu gibi bu hata sınırlı sayıda sandıkta yapıldıysa hem şaibe tartışması biter, hem de vatandaşın oy kullanma hakkı korunmuş olur.
VE DİPLOMA KARARI
Son bir nokta YSK’nin tartışmalı kararları ve sicili ile alakalı. Hatırlanacağı gibi Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Tayyip Erdoğan’ın üniversite diploması olmadığı hatta sahte diploma vererek İstanbul belediye başkanlığından başlamak üzere her seçimde YSK’yı yanılttığı iddia edildi. Onlarca delil çıkarıldı. Erdoğan’ın 2 yıllık yüksek okul mezunu olduğu iddia edildi. Marmara Üniversitesi diploma sorgusu mahkeme kararıyla kapatıldı, askeriyedeki örnek belge imha edildi, rektör eliyle ‘dublikasyon’ deyip yeni diploma üretildi.
Önce MHP Yusuf Halaçoğlu, sonra CHP, en son YARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ‘tam hukuksuzluk’ yapıldığı iddiasıyla diploma olayının vuzuha kavuşturulması yine YSK’dan talep edildi. YSK yine topu hukuk ve kanundan yana değil, konjonktür ve güçten yana kullandı, talepleri reddetti. Son kararlarnızla milyonların oyunu sıfırlayarak, ‘Sahte diploma ile cumhurbaşkanı yaptık, mühürsüz oy pusulalarıyla başkan yapıyoruz’ mu diyorsunuz? O zaman AK Trol Fatih Tezcan’ın iddia ettiği gibi hakkınızda derhal soruşturma açılmalı? Gözüken haliyle örgüt üyeliğinden yargılanacak kadar birikmiş suçunuz var! (TR724)
Şaibeli 16 Nisan referandum sonuçlarında tartışma Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ‘mühürsüz oy pusulalarının geçerlidir’ kararında kilitlendi. Hukukçuların ve muhalefetin ‘maç oynanırken kural değiştirmek’ diye tabir ettiği YSK kararı, Pazar günü oy kullanan 55.3 milyon seçmenin hakkını gasp etti. YSK, AK Partili YSK Temsilcisi Recep Özel’in başvurusu üzerine konuyu inceleyip ivedilikle bu kararı almış. Garabet bununla sınırlı değil, gerekçeli karar bahane edilerek 5 sayfalık metin bile iki gün sonra YSK sitesine girebildi. CHP referandumun iptali için başvurdu.
YSK kararı alınırken yaşanan iki temel sorun var. Öncelikle karar alındığında Doğu ve Güneydoğu’daki 32 ilde sayıma geçilmişti. Yine karar alındığında batı illerinde oylama sürüyordu. Karara ilave geçmiş dönem kararları da YSK sitesinde yayınlandı. Ki bu noktada da sorunlar var. Ancak Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un ‘Sandığın açılması ve zarfların sayım’ ile ilgili olan 98’inci maddesinde mühürsüz oyların geçersiz olduğu açıkça yazıyor. Bu haliyle YSK kararı seçim kanununa doğrudan aykırı. Mühürsüz pusula ve zarflarla yapılan oyların iptali ya da seçimin ilgili bölgede yenilenmesi gerekiyor.
Referandumda şaibe iddialarını tescilleyen dün internete giren 560 sayılı YSK kararının satır aralarının da iyi okunması gerekiyor. Önce YSK’nın savunmasından yola çıkarak gerekçeyi neye dayandırdığını okuyalım. Kararda hukuki dayanak şu cümleler ile ifade ediliyor: “Anayasal hakkını kendisinden beklenen yükümlülüklere uygun olarak kullanan seçmenin oyunun geçerli sayılmamasının, yönetime katılma hakkının özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı açıktır.”
Yani YSK, ‘sandık kurulları hata yaptıysa seçmeni cezalandırmayalım’ diyor. Vatandaşın hukukunu koruduğunu savunuyor. YSK’nın ikinci savunması, mühürsüz zarf ve pusulaların geçerli olması ile ilgili kararlarının ilk olmadığı.
Her iki savunmada normal şartlar altında yapılan seçimler için tatmin edici olabilir. Ancak devlet gücünün bütün araçlarının seferber edildiği, Erdoğan ve AKP hükümetinin ölüm kalım savaşı gördüğü, 90 küsur yıllık parlamenter sistemi ortadan kaldıran bir referandumun normal şartlarda ifa edilmediğinin yüzlerce delili var ortada.
YSK ikinci savunmasını yaparken ‘zarf ve pusulaların dışarıdan getirilip kullanıldığı kanıtlanmadıkça’ diyor. Filigranlı olması nedeniyle pusulaların denetim altında olduğunu ima ediyor. Ancak günlerdir, Güneydoğu’dan Doğu’dan yayınlanan görüntüler, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde partilerin itirazları durumun böyle olmadığını gösteriyor. Örneğin, HDP İstanbul İl Seçim Kurulu gözlemci üyesi Haluk Ağabeyoğlu, AKP’lilerin başkası adına oy kullanma, yedek sandık kurulu üyelerinin mükerrer oy kullanması, 142 belgesiyle mükerrer oy kullanma gibi usulsüzlüklerini tespit ettiklerini açıkladı.
CHP İl Başkanı Cemal Canpolat 200 bin civarında oya tekabül eden itirazlarının 1900 sandığı kapsadığına dikkat çekti. İtirazlar da YSK kararı da Çemişkezek’deki bir köyü değil; İstanbul, Ankara gibi metropollerin, 80 küsür belediyesine kayyım atanmış ‘hayır oyu kullandığını’ sağır sultanın duyduğu HDP’li seçmenlerin oy kullandığı illeri, ilçeleri yakından ilgilendiriyor. CHP’li Bülent Tezcan’ın açıklamalarına göre, Türkiye genelinde itiraz yapılan sandıklarda kullanılan oy 2.5 milyona tekabül ediyor.
İstanbul gibi her partinin örgütlü olduğu sandıklara bile mühürsüz pusula gönderilmesinin hiçbir izahı olamaz. YSK yarın OHAL’de KHK ile ihraç edilen memurlar gibi kalifeye devlet memuru kalmadı derse de şaşırmamak lazım. AKP’nin kadrolaşması, asgari devlet memuru, polislik becerisi bile gösteremeyecek binlerce partilinin iş başında olduğunu her olayda gösteriyor. Tabi sandık kurulu başkanları, okul müdür, müdür yardımcılarının seçilmiş AK sendikalı olduğu ortamda mühürsüz pusula oyunu da pekala kurgulanmış olabilir. Önceki seçimlerde trafolara kedi girmişti. Bu kez YSK kararı girdi diye konuşuluyor.
İzahı yapılamayan bu duruma netlik kazandırmak için YSK tarafından yapılacak olay yeri incelemesi çok önemli. Sırasıyla ya da başlık başlık ihmal edilmeden şunlar yapılmalı.
ÖNCEKİ KARARLAR SOMUT VAKIA VE ŞİKAYETLERE ALINMIŞ, BU KEZ KARAR NEDEN GENELE ŞAMİL?
İlk olarak YSK’nın ‘karar ilk değil, daha önce de var’ dediği ‘mühürsüz pusula’ kararları sınırlı. YSK’nın son kararına dayanak yaptığı ve internete dün koyduğu Nizip (334 sayılı karar), Ankara Çamlıdere (680 sayılı karar), Akçaalan (275 sayılı karar), Mersin Gülnar (935 sayılı karar) kararları nokta ve yer belirtilerek alınmış. Öncelikle gerekçeli karara bile yazılmayan AKP’li Recep Özel’in ‘seçmenin hakkını korumak için’ hangi il, ilçe ve sandık için bu kararı talep ettiği açıkça yazılmalı. Neden yazılmadığı kamuoyuna izah edilmeli.
İtiraz belli yerlerle sınırlı ise bu neden Türkiye geneline şamil bir karar haline getirilmiştir? Hırsızlık yapmak isteyenlere kılıf hazırlanmadıysa, neden bu itiraz ve karar için son dakikaya kadar beklenilmiştir?
MÜHÜRSÜZ OY PUSULALI KAÇ SANDIK KAÇ ZARF VAR?
İkinci olarak YSK, filigranlı deyip güvendiği ancak kanun maddelerinin açıkca iptal gerekçesi saydığı mühürsüz oy pusulası ve zarf ile oy kullandırılan sandıkları isim isim, il il, ilçe ilçe, sandık sandık açıklamak zorundadır. Sonuçta filigranlı pusulaların başkaca veya aynı matbaalarda bastırmaya yetecek maddi ve siyasi gücü olan bir yapı ile karşı karşıya Türkiye. (YSK sadece bu sayıyı bilmiyoruz demekle yetiniyor) Sandıklar ve oy pusulaları Patagonya’da değilse pekala bunlar tespit edilir.
ŞİFAHİ BİLGİ VARSA NEDEN MÜHÜRSÜZ OY PUSULASI UYARISI YAPMADIN?
Üçüncü olarak YSK’nın kararında da yazıldığı haliyle bazı il ilçe seçim kurullarından şifahi olarak mühürsüz oy pusulası kullanıldığı bilgilerinin geldiği belirtiliyor.Yani AKP’li üye itiraz etmeden de mevzu biliniyor. Bu şifahi bilgilere sahip YSK üye ve başkanı kanuna açık şekilde aykırı şekilde oy kullandırıldığını duyduğu halde, karar almayı beklemek yerine, muhtemelen daha erken saatlerde ‘pusululara mutlaka mühür vurulması gerektiği’ yönünde bir açıklama, basın duyurusu neden yapmadı? Bu şifahi bilgiler YSK üye ve başkanlarına ne zaman ulaşmış, neden bu kadar beklenilmiştir?
REFERANDUMDA TEK PATRON YSK DEĞİL Mİ? ÜYELER VE BAŞKANA BASKI MI VAR?
Seçimlerde ve referandumlarda Türkiye’nin her anlamda patronu YSK’dır. Seçim sonuçlarının 21.00’den önce açıklanmasından, alkol kullanım saatlerine kadar onlarca yaptırımı uygulayıp hayata geçiren kararlar alabilen bir irade, neden açıklama yapmaktan ve kararlarını vaktinde izah etmekten çekiniyor? Yoksa YSK başkan ve üyeleri tehdit ve baskı altında mıydı? Hala bu tehdit ve baskılar sürüyor mu?
BİR KİŞİNİN İTİRAZINI DİKKATE ALIP 2.5 MİLYONU DİKKATE ALMAYACAK MISIN?
Dördüncüsü, CHP, HDP ve MHP’nin (muhalif liderler) YSK’nın kararının hukuksuz olduğu açıklamaları ve sayıları binlerle ifade edilen itirazları var. Milyonlarca oydan söz ediliyor. Somut vakıa bile sunamayan AKP’li temsilcinin talebini (kendisi bir kişi oluyor), sunduysa gerekçeli kararına bunu yazmayan YSK’nın baştan savma iş yaptığı açık. Bir oy kurtarıyoruz, derken milyonların oyunu yakmaya altyapı nasıl hazırlandı, izahı yapılmalı? Bir kişinin oyu için karar alan YSK, milyonlarca oy tehdit altında diyen diğer siyasi partileri ve temsilcileri için neden yeni karar almaktan çekiniyor? Gerekirse bağımsız bir kurul ve Meclis araştırması ile parlamento fesih edilmeden konu araştırılmalı değil mi?
SANDIK KURULU BAŞKANLARI VE AKP YSK KARARINI ÖNCEDEN BİLİYOR MUYDU?
Beşinci ve önemli bir nokta ise YSK’nın kararının AKP’liler ve sandık kurulu başkanlarınca bilindiği iddiası. Gazete haberlerinden ve parti temsilcilerinin tanıklıklarından basına yansıyan önemli iddiaya göre, YSK’nin mühürsüz oy pusulası ve zarfları geçerli kabul edeceğini belirten kararı öncesinde YSK’nin sandık kurulu başkanlarına, “Karar alacağız, bekleyin, kayıt altına aldırmayın” bilgisini ilettiği iddia ediliyor. Durum böyle ise AKP’nin YSK’ya emri vaki ile karar aldırdığı, ya da usulsüzlüğe zemin hazırladığı iddiaları teyit edilmiş olmuyor mu?
İHLAL SINIRLI İSE NİYE O SANDIKLARDA YENİLEME KARARI ALINMIYOR?
Altıncısı, geç kalınmadıysa ve itiraz süreci işliyorsa; mühürsüz pusula kullanılan sandıklarda referandum yenilenmesi yönünde karar neden alınamıyor? Eğer YSK’nın savunduğu gibi bu hata sınırlı sayıda sandıkta yapıldıysa hem şaibe tartışması biter, hem de vatandaşın oy kullanma hakkı korunmuş olur.
VE DİPLOMA KARARI
Son bir nokta YSK’nin tartışmalı kararları ve sicili ile alakalı. Hatırlanacağı gibi Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Tayyip Erdoğan’ın üniversite diploması olmadığı hatta sahte diploma vererek İstanbul belediye başkanlığından başlamak üzere her seçimde YSK’yı yanılttığı iddia edildi. Onlarca delil çıkarıldı. Erdoğan’ın 2 yıllık yüksek okul mezunu olduğu iddia edildi. Marmara Üniversitesi diploma sorgusu mahkeme kararıyla kapatıldı, askeriyedeki örnek belge imha edildi, rektör eliyle ‘dublikasyon’ deyip yeni diploma üretildi.
Önce MHP Yusuf Halaçoğlu, sonra CHP, en son YARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun ‘tam hukuksuzluk’ yapıldığı iddiasıyla diploma olayının vuzuha kavuşturulması yine YSK’dan talep edildi. YSK yine topu hukuk ve kanundan yana değil, konjonktür ve güçten yana kullandı, talepleri reddetti. Son kararlarnızla milyonların oyunu sıfırlayarak, ‘Sahte diploma ile cumhurbaşkanı yaptık, mühürsüz oy pusulalarıyla başkan yapıyoruz’ mu diyorsunuz? O zaman AK Trol Fatih Tezcan’ın iddia ettiği gibi hakkınızda derhal soruşturma açılmalı? Gözüken haliyle örgüt üyeliğinden yargılanacak kadar birikmiş suçunuz var! (TR724)