ABD merkezli dış politika dergilerinden ‘Foreign Policy (FP), Avrupa ülkeleri ile Erdoğan arasında yaşanan krizinin gerçek sebebini, Gülen Hareketine karşı Diyanet tarafından Avrupa camilerinde görevlendirilen imamların casusluk faaliyeti içerisinde olmaları olarak açıkladı. Dergi, geçtiğimiz aylarda başta Almanya ve Avusturya olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesi, istihbarat servisleri aracılığıyla çok sayıda imamın cemaatini fişleyerek oluşturdukları listelerini Diyanet üzerinden Erdoğan’a ulaştırdıklarını yazdı.
Dergiyi göre, Alman makamları şimdiye kadar 16 imamı casusluk faliyeti içerisinde olmakla suçlarken, başta Avusturya olmak üzere İsviçre, Belçika ve Hollanda, ülkelerinde görev yapmakta olan bazı imamlara yönelik benzer suçlamalar yöneltti. Bu imamların cemaati fişlemeye yönelik casusluk faaliyeti içerisinde olduklarına dair ellerindeki delilleri paylaştı. Türk basınında çıkan haberlere göre Erdoğan’ın casus imamlarının görevlendirildikleri ülkelerin sayısı 38’i bulduğu ifade edildi. .
‘Casus imamların görevi Gülen Hareketi üyelerini fişleyip, Erdoğan’a iletmek’
Almanya’da 3 milyon Türkün yaşadığı belirten FP, Erdoğan’ın günden güne baskıcı bir karakter haline gelmesinin Diyanet’in imamlar üzerindeki etkisinde bir çeşit dönüşüme neden olduğu ve darbe girişiminden sonra ılımlı imamların işten atılarak yerlerine Erdoğan için çalışan casus imamların atandıkları ifade etti. FP, Erdoğan’ın casus imamlarının öncelikli rolleri ise, “cami cemaatleri içerisindeki Gülen Hareketine gönül vermiş Türklerin birer listesini hazırlayıp Diyanet aracılığı ile Erdoğan’a ulaştırmak” açıkladı.
Oda Tv’nin haberine göre, AKP’li bakanların ülkelerinde propaganda yapmalarına izin vermeyen Türk diasporasına sahip iki Avrupa ülkesi, Almanya ve Hollanda ile Erdoğan arasında yaşanan ”Nazi” sürtüşmesine değinen Foreign Policy, iki ülkenin Erdoğan’a karşı olan tavırlarının sebeplerinden birinin Avrupa ülkelerinde casusluk faliyeti sürdüren Diyanet imamları olduğunu ifade ediyor.
Bir diğer sebep ise, Avrupa ülkelerinin kendi demokratik sistemlerinin önümüzdeki ay gerçekleşecek referandum neticesinde ‘Evet’ oyunun baskın çıkması durumunda Türkiye’nin demokratik bir yönetime sahip olmaktan bütünüyle uzaklaşacak olmasında bir kaldıraç görevi görmesini istemiyor oluşları.
Avrupa ülkelerini endişelendiren bir diğer unsur ise, ülkelerinde yaşayan ve bu ülkelerin her türlü imkanlarından faydalanan Türklerin öncelikle Türkiye’ye, daha doğrusu kendisine sarsılmaz bir sadakat ile bağlı olmalarını isteyen Erdoğan’ın tutumu.
Öncelikli sebep ne
Vatandaşları olan Türklerden kendilerine entegre olmalarını isteyen Avrupa ülkelerinin taleplerini ”zorla asimilasyon” olarak değerlendiren Erdoğan’ın Batılı devletleri en çok rahatsız eden tavrı ise, Türklerin dini hassasiyetlerini AKP’nin siyasi amaçlarına hizmet edecek şekilde sömürüyor olması. Diyanet tarafından bu ülkelerde görevlendirilen imamların casusluk faliyeti içerisinde olmaları, Avrupa ülkeleri için büyük bir rahatsızlık kaynağına dönüşmüş ve AKP’ye karşı tepkili davranmalarında öncelikli sebep haline gelmiş görünüyor.
Yakın bir tarihe kadar bilhassa Almanya’da görevli bazı imamların öteki dinlerin mensuplarına karşı son derece ılımlı ve hoşgörü içeren davranışlar içerisinde olduğunun belirtildiği yazıda, bazı imamların azınlık durumundaki Yahudiler gibi dini gruplara haftanın belli günlerinde evlerini ibadet amacıyla açmalarının pozitif bir yaklaşım olduğu belirtilirken, geçtiğimiz yaz yaşanan darbe kalkışmasının ardından bu tip ılımlı yaklaşımlar sergileyen imamların Diyanet tarafından baskı altına alındığı iddia ediliyor. Aynı zamanda bir zamanlar Türkiye’de dinin seküler yönetim tarzı tarafından kontrol altında tutulması için kurulan Diyanetin de Erdoğan tarafından kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanılmaya başlandığı bilgisi paylaşılmış.
FP’nin aktardığına göre Almanya’da bulunan bazı camilerin girişlerine ”Gülen destekçileri burada istenmiyorlar,” içerikli yazılar asıldığı iddiası da dikkat çekiyor. Maaşlarını Diyanetten alan imamların ise bu baskılara boyun eğmek zorunda kaldıkları ve hükümetin katı dini anlayışına teslim olmaları Almanya için bir çeşit hayal kırıklığına dönüşmüş durumda.
“Gerçekçi olmayan bilgi akışı sağlıyorlar”
FP tarafından aktarılan bir diğer gözlem ise, Almanya’da bulunan Türklere yönelik Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarının yüzde 80-90 oranında taraflı ve objektif olmayan yayın içeriğine sahip, AKP propagandası yaptıkları yönünde. Bu tip medya yayınları, Almanya’da bulunan Türkleri Türkiye’de süregelen hayata dair aldatmaya yönelik içerikleri ile gerçekçi olmayan türde bilgi akışı sağlıyorlar.
Diyanet sayesinde Ankara’nın Avrupa ülkelerindeki Türkler üzerinde etkili olmayı başardığı söylenirken, kendilerini finanse edebilen bağımsız camilerinde bulunduğu anımsatılıyor. Bununla birlikte Diyanet tarafından finanse edilen camilerin casusluk faliyetine alet edildiği ve imamların bu tip faliyetler gerçekleştirmeleri için Diyanet tarafından zorlandıkları iddialarının yakın zaman önce ispatlandığı bilgisi de paylaşılmış. FP’ye göre bu faliyetlerden rahatsızlık duyan sadece Almanya değil, Almanya’da yaşayan ve liberal görüşlere sahip olan Müslüman Türkler de bu faliyetlerden duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar.