[FARUK MERCAN]
Her gün ayrı bir melanetleri ortaya çıkıyor.
Her gün medeni dünyanın onlara nasıl tecrit uyguladığına dair ayrı bir haber çıkıyor.
Alman hava sahasına girerse, uçağı zorla indirilip tutuklanabilir haberleri üzerine, Almanya’ya miting yapmaya gitmedi Saraydaki Şahıs… Adamları her yerde sınır dışı ediliyor.
Mafyatik yöntemlerle kurguladığı “kaçırma” planları dünyanın dilinde…
Tehditler savuruyor sağa sola, ama zoru görünce kabuğuna çekiliyor.
17 Aralık sabahı oğluyla yaptığı evdeki paraları sıfırlama konuşmasında, telefonda kısık sesle konuşuyordu.
15 Temmuz gecesi, darbe senaryosundan haberdardı. Yoksa o gece televizyonda konuşup halkı sokağa çıkaramazdı.
15 Temmuz’un üzerinden 8 ay geçti, düzmece yargılamalar başladı, ama hala o gün yaşananlarla ilgili yüzlerce karanlık nokta var…
Almanya ve Amerika’dan sonra, İngiltere de Saraydaki Şahsın 15 Temmuz senaryosuna inanmadığını açıkladı.
Yalancılara kimse inanmaz.
Yalan söylediklerini, üstelik bunu alışkanlık haline getirdiklerini bütün dünya biliyor artık…
İşin en acı tarafı bu yalanlarına dini alet etmeleri…
Bu mübarek din, hiç bu kadar kirli siyasete alet edilmemişti.
Bir de, bir ikbal uğruna peşlerine takılmış gidenler…
Bu dönemin hakimleri ve savcıları…
Düzmece gözaltı kararlarıyla insanlara işkence yaptıran savcılar, düzmece kararlarla insanları zindanlara gönderen hakimler…
Saraydaki Şahsın emir ve talimatlarıyla, hakimlik ve savcılık kisvesi altında 15 bin kadını tutuklayanlar, binlerce çocuğu mağdur edenler…
Bir zamanlar birisi “Militan yargı” diye bir kitap yazmıştı. 28 Şubat dönemini kastediyorum. O dönemin hakim ve savcıları, bugün yaşanan melanetlerin hiçbirine imza atmadılar.
Şimdikiler, hokus pokus yaparak dosya açıyorlar. Önlerine gelen torbadan isimleri çekip bu dosyalara dahil ediyorlar.
Bunların son örneklerinden biri Hrant Dink davası…
Bir gazeteci düşünün ki, Hrant Dink olayı ile ilgili çok önemli bir haber yayınlıyor, bununla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden ödül alıyor. Şimdi Hrant Dink olayının faillerinden biri olarak yargılanıyor.
Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün’ün suçu bu…
Ama en büyük suçu, eskiden Zaman Gazetesi’nde çalışmış olması…
Sonra ne yaptı hokus pokusçu savcı?
Ercan Gün’ün telefon dökümlerini aldı, görüştüğü gazetecileri de dosyaya dahil etti.
Ne yapsın zavallı, önüne gelen torbadan o isimleri çekmek zorunda…
Böyle olunca, hakikate gözlerini kapatıp, bir emir kuluna dönüşen savcı… Bu dönemde bir çok hakim ve savcının da, atılma ve tutuklanma korkusuyla bu kararlara zorlandıklarını unutmamak lazım.
Ama Türkiye’nin bütün hakim ve savcıları Saraydaki Şahsın emir kulu haline gelseler de hakikati değiştirebilirler mi? Hayır…
Şişli Adliyesi’nde yargılanırken, her duruşma çıkışı Hrant Dink’i linç etmeye girişenler Cemaat mensupları mıydı?
Duruşmada Hrant Dink’i bozuk para atanlar Cemaat mensupları mıydı?
Hrant Dink’in evini ve gazetesini gündüz açıktan basıp “Bundan sonra bizim öfkemizin ve nefretimizin hedefisin” diyenler Cemaat mensupları mıydı?
300 kadar ihbara rağmen, Hrant Dink’e koruma tahsis etmeyen dönemin İstanbul Valisi Cemaat mensubu muydu?
Rıza Sarraf’tan trilyonlar alan bu valinin Rıza’ya tahsis ettiği polisleri unutmayın. Hatta istihbarat polislerini Rıza’nın gizli soruşturmasını deşifre etmek için görevlendirmişti. Ama Hrant Dink, her gün linç edilirken koruma tahsis etmedi bu Vali…
Aslında, Ahmet Altan’ı, Ali Bulaç’ı, Mümtazer Türköne’yi, Şahin Alpay’ı zindana göndermiş hakim ve savcıların aldığı düzmece kararları yorumlamak bile zaman israfı…
Ama bunları tarihe bir not olarak kabul edin.
Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 200’ü aştı. Geçenlerde Saraydaki Şahıs, “Bunların hiçbiri gazeteci değil. Hepsi hırsız, çocuk istismarcısı ve terörist” diye bağırıyordu.
Oya Baydar çok güzel bir cevap verdi ona… “O gazetecilerin hepsi senden ahlaklı ve senden temiz, hiçbiri terörist değil” diyerek…
Ercan Gün, Türkiye’nin en başarılı gazetecilerinden biriydi. Fox TV’deki mesai arkadaşı Fatih Portakal, aldığı bir ödülü sahnede ona ithaf etti ve suçsuzluğunu Türkiye’ye ilan etti. Çok sayıda böyle başarılı haberin altında imzası var Ercan Gün’ün… Zaten bu haberiyle o zaman Türkiye’nin en büyük gazetecilik ödülünü almış.
Önemli olan tarih mahkemesinde yargılanmak ve beraat etmek. Ercan Gün, bu mahkemeden altın harflerle beraat edecek bir gazeteci… Ama onu zindanda tutan hakim ve savcılar, o mahkemede mahkum olacaklar..
Hem de çok uzak olmayan bir zaman diliminde… Belki yarın, belki yarından da yakın…