Yanılmayı Her Zamankinden Çok Isterdim

[Tarık Toros, yazdı]

Kâhin olmaya lüzum yok, son üç sene içindeki antidemokratik dört seçim tecrübesine bakarak, yaklaşan referanduma ilişkin şu tespitler yapılabilir:
-“Hayır” kampanyası yapmak şöyle dursun, “hayırlı olsun” demek bile yasaktır.
-Devletin tüm olanakları seferber edilmiştir.
-Vali, kaymakam, emniyet müdürü, büyükelçi, TRT, THY, Anadolu Ajansı, mahkemeler, uçaklar, gemiler, kolluk gücü, okullar, hastaneler, üniversiteler, postaneler, aklınıza ne gelirse hoyratça kullanılmaktadır.
-Vatandaşın vergilerinin, tek siyasi görüşün kampanyasına harcanması alenen suçtur! Tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır.
-Yaşanan süreç, son dönemin en antidemokratik seçim dönemidir.
-Sonuç ne olursa olsun, tıpkı 2014 ve 2015 yılındaki seçimler gibi adil bir seçim değildir.
-16 Nisan’a doğru baskı tüm şiddetini ortaya koyacaktır. Çünkü egemenlerin kaybetme lüksü yoktur.
-Yapılan hiçbir anket veri değildir. Bazı düzgün şirketlerin araştırmaları da buna dahildir, zira artık sağlıklı karar veren ve bunu sizinle özgürce paylaşan bir toplum yoktur.
-Seçim manipülasyonları had safhadadır, seçim günü ve gecesi zirve yapacaktır.
-Anadolu Ajansı, özellikle 2014 yerel, 2015 genel seçimlerinde hiçbir saha çalışanı olmadığı halde, masa başı oyunlarla sonuçları tek parti lehine köpürtmüş, çuvallamıştır. Yüzü yok ki rezil olsun.
-Ajans artık tek başına, ne derse o… Canı hangi oranı isterse, bahisleri oradan başlatabilir, itibar etmeyin.
-Açıklanacak sonuç, doğru olsun-olmasın, adil olsun-olmasın, referandum sonucudur. İtirazlar (olacak) olsa dahi bunu değerlendirecek bir merci yoktur.
-İki buçuk yıldır fiili başkanlık var. Kimse, 17 Nisan sabahı, farklı bir ülkeye uyanmayacak.
-Ülkenin yönetim biçimi değişti. Mevcut Anayasa ve yasalar çiğneniyor, 16 Nisan’dan sonra da çiğnenecek.
-Siyasal iktidar, son dört senedir, her iki-üç ayda bir yaptığı yasa değişiklikleri ile yürüyor. Bugün yaptığını yarın kaldırıyor. Buna çok alıştı. Vazgeçemez. Her sene Anayasa yapsa, yine kesmez!
-Ankara’da ihtiyaca göre yasa çıkaran bir Saray var. Baktı Meclis’le filan olmuyor, OHAL’i getirdi, KHK’larla yönetiyor. Bu konforu teslim etmez, etmeyecek!
-Hayır kampanyasına büyük saygım var. Heyecanlarını gördükçe, önceki seçimlerdeki halet-i ruhiyem aklıma geliyor. 2014 yerel seçiminden önce hayatımda ilk defa bir seri konferans vermiştim, en az 20 yerde. “Biz geçtik o tünelden, şimdi sıra sizde” diyorum, içimden. Yolları açık olsun.
-Lakin, gencecik bir insan, çektiği masum “hayır” videosu yüzünden tutuklanıyorsa, sahadakilerin işi çok güç.
hayir tutuklama-Kimse, “O yüzden tutuklanmadı, şu yüzden tutuklandı” demesin. Herkesin geriye doğru sicilinde “tutuklayacak” bir neden buluyorlar.
-Ayrıca, “küfür, hakaret, aşağılama” tutuklamaları tek taraflı çalışıyor. Bırakın Twitter trollerini, binlerce kere ekranlardan, köşelerden, kürsülerden hakaretler, küfürler savruldu. Hiçbir savcı kılını dahi kıpırdatmadı. Bilakis, mahkemeler “ifade ve eleştiri hürriyeti” deyip geçti.
-Durum özeti, manzaranın resmi budur. Yanılmayı her zamankinden çok ama çok istiyorum, ülkem ve içinde yaşayan insanlarım için.
ALENEN YALAN SÖYLENİYOR
Referandum, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye pazarlanıyor. Oysa değişiklikle hem hükümet hem de bakanlar kurulu tarihe karışıyor. Kelime olarak bile geçmiyor. Bilakis, TBMM’nin resmi bülteninde bu da açıkça belirtiliyor: “Sistemde bakanlar kurulu olmayacak.” Anayasa’da “bakanlar kurulu” yazan ibarelerin tümü “cumhurbaşkanı” diye değiştiriliyor. Dışarıdan atanan bakanlar da millete değil cumhurbaşkanına karşı sorumlu. Resmen “Bakanlar Kurulu” olmayacağı için gayri resmi “Bakanlar Kurulu” toplanacak mı, onu bilemiyorum. Yine cumhurbaşkanı, seçilmemiş yardımcı (veya yardımcılar) atayacak ve yurt dışına çıktığında tüm yetkilerini bu seçilmemiş yardımcı kullanacak. Alenen gerçekler çarpıtılıyor. Misal, mevcut cumhurbaşkanı “cumhurbaşkanının ülkeyi seçime götürme yetkisi yok” dedi ki, bu da doğru değil. Bilakis, Meclis ancak 360 oyla erken seçim kararı alabilirken, cumhurbaşkanı ülkeyi gerekçesiz seçime götürebiliyor (Anayasada değişiklik yapılmasına dair kanun, madde 11).
FAŞİSTLER Mİ MUTLU, BİZ Mİ?
Birleşmiş Milletler’in Dünya Mutluluk Raporu açıklandı. Türkiye 78’inci sırada. Bir önceki rapora göre 55 ülke yükselmiş, Türkiye’nin da aralarında bulunduğu 45 ülkede ciddi düşüş var. Eşitsizlik sorununu en az yaşayan ülkeler, en mutlu ülkeler. Norveç, Danimarka, İzlanda, İsviçre ve Finlandiya ilk beş sırada. Bizim yöneticilerin “Nazilikle” suçladığı Hollanda altıncı, Almanya 16’ncı sırada. Yine bizim bakanların, demokrasi ve özgürlük dersi verdiği Avrupa’nın 13 ülkesi, ilk 20’de. İşte bunun için “Salarım üstünüze” dediğiniz Suriyeliler, Türkiye’yi değil Avrupa’yı tercih ediyor. Mutluluk sıralamasında ilk 20’de olsak, kapıları açsanız bile kimse gitmeyi düşünmezdi.
MİNİ iPAD DAHİ YASAK!
Batı ile ilişkileri son derece dikkatli götürmek zorundayız. Şakası yok. ABD ve İngiltere, Türkiye çıkışlı uçaklarda, cep telefonu dışındaki elektronik cihazların yolcu beraberinde kabine sokulmasına yasak getirdi. Uzun uçuş deneyimi olanlar bilir. Bu, mini iPad’in bile bagaja verileceği manasına geliyor ki, artık uçakta internet hizmetinin bir önemi kalmıyor. Korkarım, bu yasağı Avrupa ülkeleri de klonlayacak. Ekonomik ve diplomatik açıdan çetin günlere doğru koşar adım gidiyoruz. Ne diyeyim, Allah sonumuzu hayır etsin. İçinizden âmin diyebilirsiniz, açıktan söylerseniz suç çünkü.