Bir ara ülkede sıkışıp kalan bir mülteci daha hayata veda etti.
62 yaşındaki Fatima, Halep’teki savaştan kaçıp Almanya’daki kızı ve torunlarıyla buluşma umuduyla bütün yaşamını geçirdiği ülkesini geride bırakmış. Yunanistan’a kadar ulaşmayı başarmış da. Ama Balkanlardaki sınırlamalar nedeniyle Yunanistan’dan çıkamamış. Hiç bilmediği bir ülkede, bilmediği bir dilin konuşulduğu Atina’da, ailesine kavuşamadan geçtiğimiz hafta hayatını kaybetti Fatima.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Bethany Brown, mülteci kadınla Yunanistan’da geçtiğimiz Aralık ayında söyleşmiş ve onu “ince bir başörtüsü takan, altın rengi çerçeveli gözlükleri olan zayıf bir kadın” olarak tanımlamıştı.
Fatima, ailesiyle buluşmak için beklediğini anlatırken gözyaşları içinde şunları söylemiş Brown’a: “Okuldan ve işten sonra akşam evde bir araya gelmeyi özledim. Çocuklarıma kavuştuğum ve bir masanın etrafında birlikte oturup yemek yediğimiz gün en mutlu günüm olacak.” Ancak bütün yaşamı çocuklarına odaklı olan yaşlı kadın uygulanmayan yasalar nedeniyle o günü göremedi. AB hukuku ve uluslararası insan hakları aslında Fatima’nın durumundaki ailelerin birleşmesini destekliyor, çocuklarına bakım için bağımlı olan yaşlıların aileleriyle birleştirilmesi için Dublin III Düzenlemesi’nden yararlanılabiliyor.
Öte yandan Fatima pek çok kronik hastalığının bulunduğunu söyleyerek bu yasadan yararlanmak için yetkililere başvurduğunda bir neden gösterilmeksizin talebi geri çevrilmiş. Yunanistan’daki diğer yaşlı mültecilerin de benzer sorunlarla karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Ne Almanya’daki ailesine kavuşabilen ne de ülkesine dönebilen Fatima yasalar uygulanmadığı için bir anlamda Yunanistan’da sıkışıp kalmış. O, ne yazık ki varmak istediği yere ulaşamadan ölen ilk mülteci değil. Onun gibi zor şartlar nedeniyle yaşamını yitiren başka mülteciler de var. Örneğin, kasım ayında Lesbos adasındaki mülteci kampında tüp patlaması nedeniyle yaşlı bir Kürt kadın ve torunu hayatını kaybetmişti.
(Rüya Karlıova,Kronos)