Hollanda ve Türkiye arasında tırmanan krizden sonra Alman politikacıları da Türkiye hükümeti yetkililerinin davranışlarının yasal sınırları aştığı konusunda hemfikir.
Hollanda ile Türkiye hükümet yetkilileri arasında 16 Nisan ‘başkanlık’ referandumu mitingleri nedeniyle yaşanan krizle ilgili Alman politikacıları da görüşlerini dile getirdiler. Federal Almanya hükümeti İç İşleri Bakanı Thomas de Maizière (CDU) Pazar günü Almanya birinci kanalı ARD’ye “Türkiye referandum seçimlerinin Almanya ile bir ilgisi yok, burada bir işi yok. Ben istemiyorum” diye konuştu. Maizière, “Türk politikacılarına Hollanda’nın yaptığı gibi bir yasaklama getirmek için, iyice ölçüp biçmek gerekir” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bu tür mitingler için açık sınırlar var. Mesela ceza yasası kitabına göre ‘Kim Federal Almanya ya da anayasal düzene hakaret ederse ve kötü niyetle dil uzatırsa’ suç işlemiş olur, en azından bu alanda bir sınır vardır” dedi.
Federal Almanya hükümeti Savunma Bakanı Ursula von der Leyen (CDU) ise Bild gazetesine konuyla ilgili açıklama yaptı: Hollanda ve Türkiye’nin önündeki yakıcı seçimler geçicidir ama Avrupa ve Türkiye her zaman komşu kalacaktır. Bu nedenle soğukkanlılığımızı korumalıyız. Biz de konuşma özgürlüğü yasalarca koruma altındadır ama Türk politikacılarının tahammül edilemez ‘Nazi’ benzetmeleriyle kendi konuşma özgürlüklerini kendilerinin riske attıklarını da onlara açıkça ifade etmek gerekiyor, dedi.
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble (CDU), Alman devlet televizyonu ikinci kanalı ZDF’e konuştu. Türk bakanların Avrupa Birliği ülkelerinde kampanya yürütmeleriyle ve Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in gözaltına alınmasıyla ilgili açıklamalar yaptı. Bakan Wolfgang Schäuble, mevcut koşullarda Türkiye ile ekonomik işbirliğinin mümkün olmadığını belirterek, “Türkiye istemiyorsa, işbirliği de olmaz” diye konuştu. Maliye Bakanı: “Türk mevkidaşımla bu alanda bir dizi imkan üzerinde görüşmüştük. Ancak bu Deniz Yücel’in tutuklanması öncesindeydi. Yücel’in tutuklanmasının hemen ardından kendisine bu koşullar altında söz konusu imkânlar üzerinde çalışmaya devam etmenin son derece zor olacağını söyledim. Türkiye’de yeniden sağduyunun hakim olmasını umduklarını dile getiren Schäuble, “Çünkü şu an bize yaptıkları, Hollanda’ya, Danimarka’ya yaptıkları kesinlikle Türkiye’nin yararına değil” diye konuştu. Alman hükümetinin devam eden hukuki süreçlere müdahale etmek istemediğini kaydeden Schäuble, “Ancak şu anki durumda Türk yetkililer işbirliğinde ilerleme sağlayacak temelleri tahrip ediyorlar” dedi.
Sosyal Demokratlar’ın (SPD) dış ilişkiler sözcüsü Niels Annen Redaktionsnetzwerk’e yaptığı açıklamada, “Hollanda ile Türkiye arasında yaşanan kriz korkutucu” dedi. Annen, “Unutmamalıyız ki bir kriz ve çatışma sadece Erdoğan’ın kampanyasına yarar” ifadesinin altını çizdi. (Artı gerçek)
Hollanda ile Türkiye hükümet yetkilileri arasında 16 Nisan ‘başkanlık’ referandumu mitingleri nedeniyle yaşanan krizle ilgili Alman politikacıları da görüşlerini dile getirdiler. Federal Almanya hükümeti İç İşleri Bakanı Thomas de Maizière (CDU) Pazar günü Almanya birinci kanalı ARD’ye “Türkiye referandum seçimlerinin Almanya ile bir ilgisi yok, burada bir işi yok. Ben istemiyorum” diye konuştu. Maizière, “Türk politikacılarına Hollanda’nın yaptığı gibi bir yasaklama getirmek için, iyice ölçüp biçmek gerekir” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bu tür mitingler için açık sınırlar var. Mesela ceza yasası kitabına göre ‘Kim Federal Almanya ya da anayasal düzene hakaret ederse ve kötü niyetle dil uzatırsa’ suç işlemiş olur, en azından bu alanda bir sınır vardır” dedi.
Federal Almanya hükümeti Savunma Bakanı Ursula von der Leyen (CDU) ise Bild gazetesine konuyla ilgili açıklama yaptı: Hollanda ve Türkiye’nin önündeki yakıcı seçimler geçicidir ama Avrupa ve Türkiye her zaman komşu kalacaktır. Bu nedenle soğukkanlılığımızı korumalıyız. Biz de konuşma özgürlüğü yasalarca koruma altındadır ama Türk politikacılarının tahammül edilemez ‘Nazi’ benzetmeleriyle kendi konuşma özgürlüklerini kendilerinin riske attıklarını da onlara açıkça ifade etmek gerekiyor, dedi.
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble (CDU), Alman devlet televizyonu ikinci kanalı ZDF’e konuştu. Türk bakanların Avrupa Birliği ülkelerinde kampanya yürütmeleriyle ve Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in gözaltına alınmasıyla ilgili açıklamalar yaptı. Bakan Wolfgang Schäuble, mevcut koşullarda Türkiye ile ekonomik işbirliğinin mümkün olmadığını belirterek, “Türkiye istemiyorsa, işbirliği de olmaz” diye konuştu. Maliye Bakanı: “Türk mevkidaşımla bu alanda bir dizi imkan üzerinde görüşmüştük. Ancak bu Deniz Yücel’in tutuklanması öncesindeydi. Yücel’in tutuklanmasının hemen ardından kendisine bu koşullar altında söz konusu imkânlar üzerinde çalışmaya devam etmenin son derece zor olacağını söyledim. Türkiye’de yeniden sağduyunun hakim olmasını umduklarını dile getiren Schäuble, “Çünkü şu an bize yaptıkları, Hollanda’ya, Danimarka’ya yaptıkları kesinlikle Türkiye’nin yararına değil” diye konuştu. Alman hükümetinin devam eden hukuki süreçlere müdahale etmek istemediğini kaydeden Schäuble, “Ancak şu anki durumda Türk yetkililer işbirliğinde ilerleme sağlayacak temelleri tahrip ediyorlar” dedi.
Sosyal Demokratlar’ın (SPD) dış ilişkiler sözcüsü Niels Annen Redaktionsnetzwerk’e yaptığı açıklamada, “Hollanda ile Türkiye arasında yaşanan kriz korkutucu” dedi. Annen, “Unutmamalıyız ki bir kriz ve çatışma sadece Erdoğan’ın kampanyasına yarar” ifadesinin altını çizdi. (Artı gerçek)