Abidik Gubidik..

[Haber-Yorum: Vehbi Şahin]
Nereden nereye…
2000’li yılların başında yıldız olmaya aday bir ülkeydi Türkiye…
Erdoğan liderliğindeki AKP, 3 Kasım 2002’de sandıktan birinci parti çıktığında hemen her kesim için bir umut vadediyordu.
Neden?
Baskılara karşı özgürlükleri, vesayet rejimine karşı hukukun üstünlüğünü, tek adam rejimine karşı AB normlarını savunuyordu çünkü…
İçeriden de dışarıdan da büyük destek vardı bu yeni partiye.
Sebebi ise basitti.
Gerek kuruluş gerek seçim beyannamesinde Türkiye’nin ufkunu açacak bir parti imajı çiziyordu.
Toplumun farklı kesimlerini temsil eden siyasi figürleri parti çatısı altında buluşturmaları, niyetlerinde samimi olduklarını gösteriyordu.
DÜZEN KURACAKLARDI AMA…
Hatta lider kadro, haklarındaki şüpheleri izale etmek için Milli Görüş gömleğini çıkardıklarını bile itiraf etmişlerdi.
Artık onlar muhafazakar demokratlardı.
Amaçları ülkenin makus talihini değiştirmekti.
Bu nedenle partilerine Adalet ve Kalkınma Partisi demişlerdi.
Ülkeyi ayağa kaldıracak ve adaletsiz düzeni değiştireceklerdi.
Partinin kısa ismini AK Parti olarak takdim ederek de liderin Arapça’da temiz anlamına gelen Tayyip ismini hatırlatmak istemişlerdi.
İlk dönem her şey yolunda gitti.
Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri ile Türk kamuoyu AKP iktidarına büyük destek verdi.
Onlar da bu destekten güç alarak iktidarlarını, sonsuza kadar sürdürme stratejisi üzerine bina etmeye başladılar.
HEDEFE GİDEN HER YOL MÜBAH
Ne olduysa ondan sonra oldu zaten.
Öncelikler değişti, partinin kuruluş felsefesi ayaklar altına alındı.
Farklı kesimleri temsil eden politikacılar, hatta partide özgül ağırlığı olan isimler bile birer birer etkili konumlardan uzaklaştırıldı.
17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarından sonra AKP için tek hedef vardı artık.
İktidarı ve Meclis’teki sandalye çoğunluğunu kaybetmemek.
Kurdukları düzeni ayakta tutma güdüsü o kadar hayati hale geldi ki seçim rüşvetine bağımlı hale gelmiş AKP seçmenini tatmin etmek için parti ilkelerinden de Müslüman kimliklerinden de kolayca vazgeçtiler.
Başta Cemaat olmak üzere kendilerine muhalif olanları ezmek için çok kolay yalan söylediler. İftira attılar. Kumpas kurdular.
Makyavelist bir tutumla AKP ve Erdoğan için hedefe giden her yol mübah haline geldi.
  KOCAMAN ENKAZ
15 yıllık tek parti iktidarından geriye ne kaldı?
Hem maddi hem de manevi tahribatı çok yüksek devasa bir enkaz…
Yurt dışında itibarları sıfırlandı.
Batılı ülkeler bir bir kapıları yüzlerine kapattı.
ABD, yayınladığı insan hakları raporunda en fazla sayfayı Türkiye’ye ayırdı.
Almanya ve Hollanda, AKP’li bakanların ülkelerindeki referandum programlarını iptal etti.
Avusturya, bu yasakların tüm Avrupa ülkelerine teşmil edilmesini istedi.
İslam ülkeleri arasında Katar ve Suudi Arabistan dışında kendilerini dikkate alan yok.
Rusya, İran ve İsrail ise AKP ve Erdoğan’ın içine düştüğü kurt kapanını fırsata çevirme peşinde.
Sürekli taviz koparmaya çalışıyorlar.
  DENİZ BİTTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti zor durumda yani…
İktidarda kalmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar.
Yedi düvele savaş açıyorlar.
Hamasi nutuklar atıyorlar.
AKP tabanını tatmin etmek için kesenin ağzını açıyorlar.
Mağduriyet edebiyatını sürdürebilmek için “abidik gubidik” işler de yapıyorlar.
Ama nafile…
İçerisi de dışarısı da bu ayak oyunlarını görüyor artık.
AKP ve Erdoğan için deniz bitti.
Er ya da geç gidici olduklarının farkındalar.
İçeride ve dışarıda itibarları tükenmiş durumda.
Son kozlarını oynuyorlar.
O da ellerinden kayıp gidince sıfırı tükettiklerini fark edecekler.
Acı ama gerçek bu…
Utançla anılacak işlere imza atan bir iktidar partisi olarak tarihteki yerlerini alacaklar.
abidik spot(TR724)