Deniz Yücel’in tutuklanması ile gözler yeniden Türkiye’deki basın özgürlüğü sorununa çevrildi. DW Türkçe’ye konuşan gazeteciler, ‘Yücel ile yabancı basına da gözdağı verilmek istendiği’ görüşünde.
Die Welt Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasına hem yurtiçi hem de yurtdışından tepkiler giderek artarken, gözler yeniden Türkiye’de gazetecilere yönelik ağır baskılara çevrilmiş durumda. DW Türkçe’ye konuşan meslek örgütü temsilcileri, Yücel’in yazdığı haberler gerekçe gösterilerek tutuklanmasının Saray ve AKP iktidarının bağımsız gazeteciliğe olan tahammülsüzlüğünün son işareti olduğu görüşünde. Son verilere göre, 158 gazetecinin tutuklu olduğu Türkiye’de, gazeteciler medya üzerindeki baskıların sona erdirilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) devreye girmesini talep ediyor.
Türkiye 151’inci sırada
Yaklaşık iki hafta önce ifade vermeye gittiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alınan Die Welt Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in 28 Şubat’ta çıkarıldığı mahkemede tutuklanması, gerek Almanya’da gerekse Türkiye’de sert tepkilere neden oldu.
2016 yılında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda Türkiye, 2015’e göre iki puan daha kaybederek, 180 ülke arasında 151’inci sıraya geriledi. Washington merkezli düşünce kuruluşu ‘Freedom House’ ise yayınladığı raporda, Türkiye’nin basın özgürlüğü açısından ‘yarı özgür ülke’ konumundan ‘özgür olmayan ülke’ konumuna düşürüldüğünü açıklamıştı.
ÇGD: Tutuklu gazeteci sayısı 158
Uluslararası basın meslek örgütleri, dünya genelindeki toplam tutuklu gazeteci sayısını 348 olarak veriyor. Şu anda dünyada tutuklu bulunan gazetecilerin yaklaşık yarısının ise Türkiye’de olduğu belirtiliyor. Türkiye’de pek çok sivil toplum örgütü tutuklu gazetecilerin sayısını farklı açıklıyor. Ancak konuya ilişkin en net listeye Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD) kendi internet sitesinden ulaşmak mümkün. ÇGD’nin en son 28 Şubat 2017 tarihinde güncellediği listeye göre, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin sayısı Deniz Yücel ile birlikte 158’e ulaştı.
DW Türkçe’ye konuşan ÇGD Başkanı Ahmet Abakay, Erdoğan ve AKP’nin bizzat gazeteciliğin kendisini yargılayan uygulamalara imza attığını söylüyor. Deniz Yücel’in tutuklanmasının diğer tüm bağımsız gazetecilerin tutuklanması gibi “hukuksuz ve siyasi” bir karar olduğunu ifade eden Abakay, Yücel’in derhal serbest bırakılması gerektiğini dile getiriyor. Abakay, “İşte Türkiye, böyle hukuksuz uygulamalar nedeni ile ifade özgürlüğü sıralamasında Afrika ülkeleriyle aynı ligde yer alıyor. Yerli ve yabancı gazetecilerin habercilik faaliyetleri göz göre göre yasaklanıyor” diyor. Yücel’in tutuklanmasının yurtdışından Türkiye’ye gelip habercilik yapan basın mensupları açısından bir ilk olduğuna işaret eden Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren ise “Bu durum iktidarın basına karşı antidemokratik tutumunun hangi noktaya geldiğinin de bir göstergesi. Biz yargılanmaktan, adliyelerde ifade vermekten, hapisteki meslektaşlarımızla dayanışmaktan sendikal faaliyet yürütmeye zaman bulamaz hale geldik” diye konuşuyor.
“Eleştirel gazeteciler ülkeye sokulmuyor”
Şubat ayı başında CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın tutuklu gazetecilere ilişkin verdiği soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, cezaevlerinde tutuklu bulunan gazeteci sayısının 30 olduğunu açıklamıştı. CHP’li Yarkadaş ise Bozdağ’ın yanıtına yönelik yaptığı açıklamada, Bozdağ’ın verdiği rakamın hatalı olduğunu vurguladı. Salı günü Yücel’in tutuklanmasına ilişkin basın açıklaması yapan Yarkadaş, iktidarın Yücel örneği ile yabancı gazetecilere gözdağı vermeye çalıştığını söyledi. Yarkadaş, “Yücel, sorguda kendisine yöneltilen suçlamaların sadece yazdığı yazılar, attığı bir tweet ve bir gazetede anlattığı fıkra olduğunu belirtti. Yücel’in tutuklanması düşünceye, ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir” diye konuştu. Yarkadaş, yabancı gazetecilere uygulanan akreditasyon şartına da dikkat çekerek, şunları söyledi: “Ülkemiz artık yabancı basın mensuplarına bile akreditasyon uygulayan katı şartları olan bir ülke haline getirildi. Ne yazık ki akreditasyon sorunu, siyasi bir koz olarak kullanılmaya başlandı. İktidar, AKP’yi eleştiren yabancı gazetecileri keyfi bir şekilde ülkemize sokmuyor.”
Geçen yıl pek çok yabancı gazeteci, ya Türkiye’den sınır dışı edildi ya da ülkeye giriş izni alamadı. Aralarından New York Times gazetesinin muhabiri Rod Nordland, Yunan foto muhabir Giorgos Moutafis, Alman Devlet Televizyonu ARD’nin muhabiri Volker Schwenck, Rus devlet haber ajansı Sputnik’in Türkiye yayınlarının Genel Müdürü Tural Kerimov ve Hollandalı Gazeteci Frederike Geerdink bu uygulamalara maruz kalan yabancı gazetecilerden sadece birkaçı.
TGC: 839 gazeteciye dava açıldı
Türkiye’de gazeteciler ve basın-yayın kuruluşları üzerindeki baskılar her geçen yıl daha da artıyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından hazırlanan “2016 Basın Raporu”na göre, 2016 yılında Türkiye’deki 780 gazetecinin basın kartı iptal edildi, 839 gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle açılan davalarda hâkim karşısına çıktı.
157 yayın organı kapatıldı. 14 toplumsal olayda ise yayın yasağı kararı verildi. Ayrıca 189 gazeteci sözlü ve fiziksel saldırıya uğrarken, bu dönemde işini kaybeden gazeteci sayısı 10 bini aştı. Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi’nin verilerine göre de 2016’da 7 yabancı gazeteci sınır dışı edildi, 3 basın merkezine polis baskını yapıldı ve 20 siteye erişim engeli getirildi.
Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin Şubat ayı basın ihlal raporuna göre ise, basına yönelik hak ihlalleri artarak devam ediyor. Rapora göre, Şubat ayında 28 gün içinde 19 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı. 24 gazeteci hakkında soruşturma açılırken, bir gazeteci hakkında dava açıldı ve açılan davalardan 4’ü ceza ile sonuçlandı. Raporda, “Özgür Gündem Gazetesine destek veren 4 gazeteci hapis cezası ile cezalandırıldı. Bir TV internet kanalı kapatılırken, 100’den fazla gazetecinin basın kartı iptal edildi. Diyarbakır’da 17 Şubat Cuma akşamı özel hareket polisleri tarafından gözaltına alınan ve 11 gündür emniyette tutulan gazeteci Hayati Yıldız’ın işkence gören fotoğrafı ortaya çıktı” ifadelerine yer verildi.
AİHM, gazeteci başvurularını öne aldı
Peki, ifade özgürlüğünün temeli sayılan habercilik faaliyetleri üzerindeki bu baskı iklimi devam edecek mi?
Bu konuda Türkiye’deki gazeteci örgütlerinin en önemli umudu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. 15 Temmuz’dan bu yana Olağanüstü Hal’i gerekçe gösterip Türkiye’den yapılan başvuruları görüşmeyen AİHM, gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay ve Murat Aksoy’un başvuruları için ‘öncelikli inceleme’ kararı aldığını açıkladı. AİHM’in bu kararı sonrasında tutuklu bulunan pek çok gazeteciye ilişkin başvurunun da gündeme gelmesi bekleniyor. Ancak, Türkiye’deki gazetecilerin çoğu AİHM’den çıkacak kararların pek bir şeyi değiştirmeyeceği görüşünde. DİSK Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, AİHM’in tutumunun yargılanan tüm gazeteciler için umut olduğunu ancak devletin basına yönelik baskılar konusunda geri adım atmasının zor olduğunu söylüyor. Eren, şöyle konuşuyor: “Türkiye’de iktidar, hukukun tüm sınırlarını zorlayarak bağımsız gazetecileri susturmaya çalışıyor. Umarım iktidar AİHM’den çıkacak kararlara uyar. Ama ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar biter mi? Bu konuda pek umutlu değilim.” (DW)