Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Kuruköy’de 9 gündür devam eden sokağa çıkma yasağı endişeleri beraberinde getirdi. Sosyal medyada işkence ve infaz iddiaları ile paylaşılan fotoğraflar, gözleri köye çevirdi. İddialara göre, köyde 10 günde 3 kişi öldürüldü, 39 kişi gözaltına alındı.
Abluka altında olan köyden haber alınamadığı için iddialar doğrulanamıyor. Köyden ambulans dışında kimsenin çıkamadığı belirtiliyor. Mardin Valiliği ise operasyonların sürdüğünü ve iki üst düzey PKK’lının öldürüldüğünü duyurdu.
Durumu yerinde görmek için bölgeye giden HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, DBP Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek ve DBP Eş genel Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan’ın da aralarında bulunduğu heyetin köye girişleri askerler tarafından engellendi. HDP Milletvekili Erol Dora, kendilerine Ankara, valilik ve Bakanlık’tan izin olmadan köye geçişlerine izin verilmeyeceğinin belirtildiğini aktardı.
‘1990’larda bildiklerimiz ve son 2 yılda yaşadıklarımız endişelerimizi artırıyor’
HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ise yaşanan süreçle ilgili bir açıklama yaptı. 11 Şubat Cumartesi günü sokağa çıkma yasağı ilan edilen Kuruköy’den 10 gündür haber alınamadığını belirten HDP, işkence ve infaz iddialarıyla ilgili güvenilir kaynaklardan bilgi almak istediklerini ifade etti.
HDP, köye gitmek isteyen vekillerin engellendiğini belirtilirken “Abluka altında bulunan köyde yaşayanların telefonlarının toplanıp, hepsinin bir evde tutulduğu, köylülere toplu şekilde baskı ve işkence yapıldığı ve bazılarının işkenceyle infaz edildiğine dair iddialar bulunmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
HDP’liler, sosyal medyaya ‘askerlerin çektiği görüntüler’ adı altında yansıyan fotoğraf ve videolar ile dile getirilen iddiaların son derece vahim olduğunu aktarıyor.
Açıklamada ayrıca şunlar dile getiriliyor: “Bu iddialar doğruysa orada yeni bir insanlık dışı durum yaşanmaktadır. 90’lı yıllardan bildiklerimiz ve son 2 yılda yaşayıp gördüklerimiz bu konudaki endişelerimizi büyük ölçüde artırmaktadır.”
Cizre’de yaşananlar hâlâ aydınlatılmadı
Benzer bir belirsizlik, yaz aylarında Cizre’de yaşanmıştı. Gözlemcilerin iddialarına göre 79 gün süren sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar sonucunda 259 kişi ölmüş, birçok cenaze sahipsiz kalmıştı. O dönem bölgeye giden Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer Cizre’de neler olduğunu, daha sonra katıldığı bir programda şöyle aktarmıştı:
“Filistin’de de her ne kadar İsrail savaş dese de, ölenler kadınlar ve çocuklardı, tıpkı Cizre’de olduğu gibi. 2015’te Filistin’e gittiğinde bir katliamların yapıldığı bir semte gideceğimizi söylediler. Gittik, dümdüz bir arazi. Burası dediler. Cizre’de ikinci bodrumu değerlendirme için gittiğimizde neresi dedik, ayağınızın altı dediler. Dümdüz edilmişti. Filistin’le aynıydı. Bodrumlarda yaşananlar katliama işaret ediyor.”
Mardin Valiliğinden açıklama
Mardin Valiliği’nden dün yapılan açıklamada Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerine bağlı köylerde 7 günden bu yana operasyonların devam ettiği belirtildi. Valilik ayrıca, operasyonlarda iki üst düzey PKK’lının öldürüldüğünü duyurdu.
KÖYDE YAŞAYANLAR:
‘Erkeklerin çoğu gözaltında’
Yediği yemekten zehirlendiği için ambulansla köyden Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan bir kişinin anlatımları ve yine HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın görüştüğü bir köylünün anlattıkları bölgeyle ilgili bilgi veriyor. Köyden zehirlendiği için çıkmasına izin verilen Y.B.’ye göre, yasağın ilan edildiği güne kadar hali hazırda yaşanan olaylar köyde yoktu, köydeki olaylar yasakla birlikte başladı.
Y.B.’nin iddiasına göre, köyde dışarıya çıkana ateş açılıyor: “Erkeklerin çoğunu gözaltına aldılar. Hayvanların sesi geldikçe içimize ateş düşüyordu. Çok zor. İnsanların hayvanlarına bakmasına bile izin verilmiyor. Biz geçimimizi hayvancılık ile yapıyoruz. Köydekilerin başka geçim kaynağı yok. Özürlü olan bir köylümüz var, yolda yürüyemiyor, yatalaktır. Onun kızını gözaltına aldılar. Yani o kişi tek başına evde ve tek bir ihtiyacını dahi gideremiyor. 70-80 yaşındaki insanları da gözaltına alıyorlar.”
Oğlumun kafasına silah dayadılar
M.A. isimli köylü ise askerlerin ansızın bahçelerine doluştuğunu söylüyor ve oğlunun kafasına silah doğrultulduğunu iddia ediyor:
“Hiçbir şeyden haberimiz yok tedirgin bekliyoruz. İki zırhlı araçla bahçe kapısını ezip geçerek içeri girmeye çalıştılar. Evi başımıza yıkacaklar sandım. Eşimle ikimizde ameliyatlıyız. Kızım ve oğlum da içerde, bizi öldürecekler sandım. İki kişi aynı anda oğlumu dövmeye başladılar. Diğer odada oğlumun kafasını duvara vuruyorlardı. Ses bize geliyordu. ‘İkiniz aynı anda nasıl döversiniz oğlumu?’ diye bağırdım. Arka bahçeye götürdüler orada tekmelediler ve getirip gözümüzün önünde yine tekmelediler. Ameliyatlı göğsümü açtım ve ‘Görmüyor musunuz ameliyatlıyım, ne istiyorsunuz bizden’ dedim. Etraftan kurşun yağdırıyorlardı evimize. Bir kurşun değil, iki değil ki! Kurşun yağmuruna tuttular. Oğlumun kafası yarılmıştı, o korkudan doktora götürmeyi bile unuttuk. Bir hafta önce gelmişti Kıbrıs’tan. Oğlum pasaportunu gösterdi, Kıbrıs’tan geldiğini söyledi de kim dinliyordu ki?”
Abluka altında olan köyden haber alınamadığı için iddialar doğrulanamıyor. Köyden ambulans dışında kimsenin çıkamadığı belirtiliyor. Mardin Valiliği ise operasyonların sürdüğünü ve iki üst düzey PKK’lının öldürüldüğünü duyurdu.
Durumu yerinde görmek için bölgeye giden HDP Mardin Milletvekili Erol Dora, DBP Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek ve DBP Eş genel Başkan Yardımcısı Mehmet Arslan’ın da aralarında bulunduğu heyetin köye girişleri askerler tarafından engellendi. HDP Milletvekili Erol Dora, kendilerine Ankara, valilik ve Bakanlık’tan izin olmadan köye geçişlerine izin verilmeyeceğinin belirtildiğini aktardı.
‘1990’larda bildiklerimiz ve son 2 yılda yaşadıklarımız endişelerimizi artırıyor’
HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ise yaşanan süreçle ilgili bir açıklama yaptı. 11 Şubat Cumartesi günü sokağa çıkma yasağı ilan edilen Kuruköy’den 10 gündür haber alınamadığını belirten HDP, işkence ve infaz iddialarıyla ilgili güvenilir kaynaklardan bilgi almak istediklerini ifade etti.
HDP, köye gitmek isteyen vekillerin engellendiğini belirtilirken “Abluka altında bulunan köyde yaşayanların telefonlarının toplanıp, hepsinin bir evde tutulduğu, köylülere toplu şekilde baskı ve işkence yapıldığı ve bazılarının işkenceyle infaz edildiğine dair iddialar bulunmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
HDP’liler, sosyal medyaya ‘askerlerin çektiği görüntüler’ adı altında yansıyan fotoğraf ve videolar ile dile getirilen iddiaların son derece vahim olduğunu aktarıyor.
Açıklamada ayrıca şunlar dile getiriliyor: “Bu iddialar doğruysa orada yeni bir insanlık dışı durum yaşanmaktadır. 90’lı yıllardan bildiklerimiz ve son 2 yılda yaşayıp gördüklerimiz bu konudaki endişelerimizi büyük ölçüde artırmaktadır.”
Cizre’de yaşananlar hâlâ aydınlatılmadı
Benzer bir belirsizlik, yaz aylarında Cizre’de yaşanmıştı. Gözlemcilerin iddialarına göre 79 gün süren sokağa çıkma yasağı ve operasyonlar sonucunda 259 kişi ölmüş, birçok cenaze sahipsiz kalmıştı. O dönem bölgeye giden Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer Cizre’de neler olduğunu, daha sonra katıldığı bir programda şöyle aktarmıştı:
“Filistin’de de her ne kadar İsrail savaş dese de, ölenler kadınlar ve çocuklardı, tıpkı Cizre’de olduğu gibi. 2015’te Filistin’e gittiğinde bir katliamların yapıldığı bir semte gideceğimizi söylediler. Gittik, dümdüz bir arazi. Burası dediler. Cizre’de ikinci bodrumu değerlendirme için gittiğimizde neresi dedik, ayağınızın altı dediler. Dümdüz edilmişti. Filistin’le aynıydı. Bodrumlarda yaşananlar katliama işaret ediyor.”
Mardin Valiliğinden açıklama
Mardin Valiliği’nden dün yapılan açıklamada Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerine bağlı köylerde 7 günden bu yana operasyonların devam ettiği belirtildi. Valilik ayrıca, operasyonlarda iki üst düzey PKK’lının öldürüldüğünü duyurdu.
KÖYDE YAŞAYANLAR:
‘Erkeklerin çoğu gözaltında’
Yediği yemekten zehirlendiği için ambulansla köyden Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan bir kişinin anlatımları ve yine HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın görüştüğü bir köylünün anlattıkları bölgeyle ilgili bilgi veriyor. Köyden zehirlendiği için çıkmasına izin verilen Y.B.’ye göre, yasağın ilan edildiği güne kadar hali hazırda yaşanan olaylar köyde yoktu, köydeki olaylar yasakla birlikte başladı.
Y.B.’nin iddiasına göre, köyde dışarıya çıkana ateş açılıyor: “Erkeklerin çoğunu gözaltına aldılar. Hayvanların sesi geldikçe içimize ateş düşüyordu. Çok zor. İnsanların hayvanlarına bakmasına bile izin verilmiyor. Biz geçimimizi hayvancılık ile yapıyoruz. Köydekilerin başka geçim kaynağı yok. Özürlü olan bir köylümüz var, yolda yürüyemiyor, yatalaktır. Onun kızını gözaltına aldılar. Yani o kişi tek başına evde ve tek bir ihtiyacını dahi gideremiyor. 70-80 yaşındaki insanları da gözaltına alıyorlar.”
Oğlumun kafasına silah dayadılar
M.A. isimli köylü ise askerlerin ansızın bahçelerine doluştuğunu söylüyor ve oğlunun kafasına silah doğrultulduğunu iddia ediyor:
“Hiçbir şeyden haberimiz yok tedirgin bekliyoruz. İki zırhlı araçla bahçe kapısını ezip geçerek içeri girmeye çalıştılar. Evi başımıza yıkacaklar sandım. Eşimle ikimizde ameliyatlıyız. Kızım ve oğlum da içerde, bizi öldürecekler sandım. İki kişi aynı anda oğlumu dövmeye başladılar. Diğer odada oğlumun kafasını duvara vuruyorlardı. Ses bize geliyordu. ‘İkiniz aynı anda nasıl döversiniz oğlumu?’ diye bağırdım. Arka bahçeye götürdüler orada tekmelediler ve getirip gözümüzün önünde yine tekmelediler. Ameliyatlı göğsümü açtım ve ‘Görmüyor musunuz ameliyatlıyım, ne istiyorsunuz bizden’ dedim. Etraftan kurşun yağdırıyorlardı evimize. Bir kurşun değil, iki değil ki! Kurşun yağmuruna tuttular. Oğlumun kafası yarılmıştı, o korkudan doktora götürmeyi bile unuttuk. Bir hafta önce gelmişti Kıbrıs’tan. Oğlum pasaportunu gösterdi, Kıbrıs’tan geldiğini söyledi de kim dinliyordu ki?”