[Haber-Analiz: Semih Ardıç]
Muhalefet partileri, Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) zararlarını anlata dursun atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Türk Hava Yolları, Halkbank, Ziraat Bankası, Türk Telekom, PTT, BOTAŞ, Çaykur, Türksat ve Borsa İstanbul’un kasası iki gündür Saray’da kapatılıyor. O kasada Savunma Sanayii’nden gelen 3 milyar TL nakit de var. En kıymetli 2,3 milyon metrekarelik Hazine arazilerinin tapuları da aynı kasada. Anahtarlar da Saray’da.
Muhalefetin iş işten geçtikten sonraki performansı Saray’a geri adım attırmayacak. Saray ibaresini bilerek tercih ediyorum. Nitekim hükümetin figüranlık seviyesinde müdahil olduğu bir proje bu. Saray’ın dikkatleri başka yöne tevcih ettirmekte mahir kadroları, muhalefeti meşgul edecek ve mabeynin iştihanı açan o kasayı unutturacak polemik mevzuu üzerinde çalışıyordur. Üç vakte kalmaz incir çekirdeğini doldurmayacak bir başlık etrafında toplanır cümle muhalefet.
ERDOĞAN HAYALİNE KAVUŞTU
Türkiye Varlık Fonu sayesinde Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, memleketi aile şirketi (A.Ş.) gibi yönetme hayaline kavuştu. Hazine, Özelleştirme İdaresi, TBMM, Bakanlar Kurulu ve mahkemeler tek hamlede devre dışı bırakıldı. Muhalefet, 15 Temmuz bulmacasının anahtar kelimesini çözdüğünü zannede dursun Erdoğan, paralel Hazine ile başkanlıkta bile elde edemeyeceği imtiyazlara kavuştu bile.
Türkiye’nin nakit zengini kuruluşları, Bakanlar Kurulu’nun KHK’sı ile Varlık Fonu’na geçti. Sair vakitlerde anayasa değiştirmek kadar çetin geçecek bu safahat tereyağından kıl çeker gibi hızlı ve kolay oldu. Saray’ın havaya fırlattığı topları yakalayayım derken saha dışını çıktığını fark edemeyecek kadar gafil muhalefet ve mankurt medyanın mevcudiyeti ile Saray ne kadar mesut olsa azdır!
TVF, TAŞ’IN ALT MARKASI
Bundan böyle Türkiye Aile Şirketi’nin (TAŞ) alt markası TVF olacak. Nasıl Koç Holding’in Arçelik’i, Beko’su varsa aynen öyle TAŞ da TVF alt markası ile ticaretin bir numaralı oyuncusu oldu. Vergi yok, teftiş yok, mevzuata tâbi olmak yok. Haksız rekabet rüzgârları ile yelkenleri şişirilen TAŞ çok firmanın canını yakacak.
Fonun idaresi Saray’ın tensip buyurduğu beş isim tarafından deruhte edilecek. Yönetim Kurulu gibi görünecekler, hakikatte icra kurulu yetkilerini aşamayacaklar. Zımnî patron Erdoğan olacak. İki tabancalı müşavir Yiğit Bulut ve sadakatini ispat etmiş dört isim, talimatları resmiyete geçirecek o kadar. Aldıkları bol sıfırlı maaşı merak eden muhalefet mebusu olabilir. Bakanlara suâl edip boşuna vakit kaybetmesinler. Matbu ve hazır cevap şu olacak: “TVF’nin ticarî sırrı olduğundan açıklayamayız.”
SUÇ FABRİKALARINA YENİ KOMŞU
17/25 Aralık 2013’te ortaya saçılan suç evrakını yok etmek isteyenler BDDK, TMSF, Gelir İdaresi, MASAK ve Sulh Ceza Hâkimlikleri’ni hukuk cinayetlerine azmettiriyordu. O suç fabrikalarının yanına yeni bir tesis daha geldi: Fon-Kondu. Hızlı büyüme dönemleri geride kaldığı için suç şebekesini ayakta tutacak kaynaklar kurudu. TVF, nam-ı diğer TAŞ, her birinin üzerinde 79 milyonun hakkı olan şirketlerin içini boşaltacak, Hazine’de kalan son gümüşleri de üç kuruşa satıp savacak.
Yeri gelmişken belirteyim: Saray’ın bir dediğini iki etmediği için garanti üstüne garanti alan firmalara kredi temin etmek üzere TVF’ye geçen şirketler teminat gösterilirse ekonomi yerle bir olur. Hâlihazırdaki krizi mumla ararız. Krediyi verenler tahsilâtta sıkıntı yaşandığında THY, PTT ve Halkbank gibi devasa kuruluşlara el koyar. Alın size modern Duyun-ı Umumîye…
Bu şirketlerden THY, Halkbank ve Türk Telekom halka açık. Küçük yatırımcı veya bu şirketleri özelleştirmeden satın alan yabancı grupların halini düşünemiyorum. Şirketinizin anahtarları sizde, amma velâkin biri gelip kilidi değiştirip yeni anahtar çıkardı. Siz kendi şirketinize giremezken hiçbir malî ve hukukî mesuliyeti bulunmayan beş adam yönetim katına yerleşecek. Şirketi satabilirler, şirkete ortak alabilirler ya da bütün sermayeyi batırabilirler. Tamamen onların insafına kalmışsınız!
SIRADA MAHALLENİN BEYAZ ZENGİNLERİ VAR
Erdoğan, Türkiye Aile Şirketi derken bunu kast ediyordu. İsmi Anonim şirketi tedai ettirse de kısaltmasında A.Ş. geçse de TAŞ’ın anayasasının ilk ve son cümlesi ‘sınırsız yetki, sıfır sorumluluk’ şeklindedir.
TAŞ kurulduğuna ve faaliyete geçtiğine göre Hazine Müsteşarlığı, Milli Emlak ve Özelleştirme İdaresi’ni lağvetseler de milletin cebinden lüzumsuz yere daha fazla para çıkmasa. Hazine payı olan şirketler, TAŞ’ın kasasına giren ilk aktifler oldu. Para bekleyen o kadar fazla proje ve insan varken bunların kâfi geleceğini zannetmem.
Hazıra dağ dayanmaz. Erdoğan ve avenesi; dardaki hısım akrabaya, havuzdaki firmalara kasadan çıkarılan avansların açığını kapatmak için başka formüller düşünmüyor olamaz. Hazine’nin elde avuçta kalan son gümüşleri üç kuruşa satılınca sıra mahalledeki ‘beyaz’ zenginlere gelecek.
Türkiye Aile Şirketi’nin alt markası olmaya namzet banka ve holding listesi hazır olmasa KİT’leri bu kadar hızlı devretmezlerdi. Bir günün işi değil TVF. Taşları evvelden döşendiği için kasayı dolu tutacak B, C planları gün be gün tatbik edilecektir.
Patronlar için ‘camdan bir evde oturanlar’ teşbihi yapılır. Aman dikkat etsinler, TAŞ’ın nereden geleceği belli değil.
Murat Ülker’in Pladis’i niçin Londra’ya taşıdığını şimdi anladınız mı?
(TR724)