[Haber-Yorum: Barbaros J. Kartal]
Haberi görünce hemen videosuna tıklayamadım. Elim gitmedi. Haberin metnini okumak paramparça etmeye yetti bile. Bir de üstüne yavruların hıçkırıklarıyla karşılaşmaktan kaçtım. Hapisteki babalarını ziyarete gittikleri Sincan Cezaevi’nde bu kez de anneleri gözaltına alınmış, cezaevi otoparkında yapayalnız, çaresiz, gözü yaşlı kalakalmışlardı. Babaları gidince belki tutundukları tek dal olan annelerini de koparmışlardı onlardan. Ne yapacaklardı bundan sonra? Kim bilir kimler arkasını dönmüştü akrabalardan? Evlerinden çıkmayan vefasız komşuları belki korkudan sırt çevirmişti. Zerre kötülüklerine rastlamadıkları anne ve babalarını, hangi dost bildikleri, terörist diye ihbar etmişti acaba?
Sonunda dayanamadım açtım videoyu. Gazeteci olunca bu tür haberlere karşı kalbiniz katılaşıyor. Ameliyatta kesen biçen doktor gibi yabancılaşıyorsunuz hadiselere. Ama o kısa minik video en kalbi katılaşmış insanı bile düşünmeye sevk edecek kadar hüzünlüydü. O miniklerin hıçkırıkları birer kurşun gibi işliyordu insanın içine. Hele down sendromlu yavrunun ne olduğunu anlamaya çalışan ama en çok şeyi anlatan bakışları yok mu?
‘Bu iş bitti’
“İyi ki izlemişim dedim” videoyu. İyi ki izlemişim. Çok sübjektif gelebilir sizlere ama gerçek hissim budur. Videoyu izleyince “bu iş bitti” dedim içimden. İmanım arttı. Bizleri mazlumların yanında her türlü bedeline rağmen zalimlerin karşısında yerleştiren Allah’a şükürler olsun. Şimdi oturup bu zalim rejimin yaptıklarını nasıl meşru gösteririz diye olmadık hikâyeler, illüzyonlar üretmeye çalışan; “ama cemaat…” diye başlayıp “F..ö davası böyle böyle sulanıyor azizim” diye kapkara yazılar kaleme almaktan bizi koruyan Allaha şükürler olsun dedim.
Aylardır, yıllardır yaptıkları bütün kara propagandayı bütün kirli iftiraları bitiren bir 30 saniye idi o. Terör örgütüymüş öyle mi! Sizden ala terör örgütü mü var memlekette? O kısacık video neyi gösteriyor biliyor musunuz? Sizin yaptığınız iddia edilen her şeyi ile ispatlanamayan, mağdurların sevdikleri insanlar için sustukları, içlerine attıkları bütün zulümlerin birer birer gerçek olduğunu gösteriyor o 30 saniye.
Cezaevinde öldürdüğünüz, işkence yaptığınız, haksız yere hapse attığınız, yaşına başına bakmadan kelepçeleyip günlerce zulüm ettiğiniz insanları hatırlatıyor… Bütün hayatları boyunca hayır işleri ile uğraşan masum kadınları, kızları kelepçeleyip götürdüğünüz fotoğraflar ete kemiğe bürünüyor siz zulüm ettikçe.
Helal olsun sana çocuk
Şimdi oturup psikolojik harp masalarınızda bu tür görüntülerin yaşanmaması için çareler düşünüyorsunuz. Yaptığınız zulümden vazgeçmek yerine nasıl sızmasın derdine düşeceksiniz. Bu tür olayları unutturmak için başka olaylar peşinde koşacaksınız. 15 Temmuz’un kullanım süresi doldu çünkü. Biraz boş bıraktığınızda konuşulacaklar bunlar çünkü. Öyle ses çıkarmalısınız ki mazlumların inlemeleri duyulmasın.
O videoyu çeken ağabey. Helal osun sana çocuk. O en acılı anda annesiz ve babasız kaldığın anda tarihe öyle bir doküman bıraktın ki, mahşere kadar unutulmayacak. Yarın, bugünlerin tarihi yazıldığında en başa konacak belgeyi çektin. İleride bu yapılanlar öyle bir yekûn tutacak öyle bir dosya olacak ki bir daha kim Hizmet’in ağzını adına alsa, bin kere düşünecek. Şimdinin psikolojisi ile sanki zahirde kaybediş algısı ile anlaşılamayan şeyler ileride birer birer vesika olarak bütün dünyanın önünde olacak. Bütün hukuksuzları bütün zulümleri bir bir kaydetmek ne kadar önemliymiş o zaman anlayacağız.
“Yazıyoruz, çiziyoruz ne anlamı var ki” demeden, durmadan gerçekleri anlatmaya devam etmek lazım. Bugünler gelip geçtiğinde ne olmuştu denildiğinde bir tanesi bile atlanmışsa yuh olsun bize.
Gözyaşları ile muhatapsınız artık
Bizler, sizlerin ne kadar büyük hırsız ve sahtekâr olduğunuzu, saltanatınızdan başka bir şey düşünmediğinizi, beslediğiniz adamların ulufeler devam etsin diye her türlü maskaralıkları yaptığını anlatıp insanlara inandıramadık ya da işlerine gelmedi ama ağlattığınız çocuklar sizin hakkınızdan gelecek. Onların gözyaşları ile muhatapsınız artık. Sadece bu çocuklar değil annesiz babasız bıraktığınız bütün çocuklar. Meydanlarda annesini yuhalattıklarınız da. Kahrolası iktidarınız devam etsin diye meydanlarda ölümüne sebep olduğunuz insanların çocukları da yarın öbür gün katılacak size bela okuyanlara. Hayatlarını kararttığınız Suriyeli çocuklar da, Aylan bebek de bulacak sizi.
Bu olaylar Filistin’de olsa üzerine külliyat yazacak İslamcı tayfa nerdesiniz? “Çok üzücü görüntülerdi be Reis. Sana rağmen bunlar nasıl oluyor” türünden samimiyetsiz ağlak yazılar bekliyorum sizlerden. Bu görüntüler oluşsun diye tutuklanmaların bilhassa Cemaat tarafından yapıldığını anlatan iğrenç yazılar da.
Bu kadar zulüm yaşanırken sessizliğini koruyan insanlar. Zulüm ile kimse abad olmuyor, olmayacak. Bu kadar işkence ve zalimlik cezasız da kalmayacak. Kim bu zalimlere ses edemiyorsa, kalbinden bile buğz edemiyorsa bu zalimlerin ortağıdır. Ülkenin başına gelmiş geleceği kadar ama zulüm hala devam ediyorsa bunlar iyi günler Türkiye’m. Bunu bilesin…
(TR724)
——————
Not 1: 26 Temmuz’da İstanbul’da karı-koca iki hâkimin gözaltına alınması üzerine nöbetçi mahkeme “şüphelilerin birbirleri ile evli olduklarına ve 2 tane yaşı küçük çocuklarının bulunduğuna, her iki şüphelinin tutuklanması halinde çocukların bakımı, eğitimi ve gelecekleri açısından telafisi imkânsız mağduriyetlere sebebiyet” vereceğine hükmederek anneyi tutuksuz yargılamak üzere serbest bırakmıştı. Bu emsal kararın bir an önce burada da uygulanması gerekiyor.
Not 2: O 30 saniyelik videoyu Twitter adresinden paylaşarak bütün Türkiye’ye duyuran, habercilerin haber yapmasını sağlayan CHP milletvekili Mahmut Tanal, takdir ve teşekkürü hak ediyor.
Not 3: Ne yapabiliriz diye sızlanırken gazeteci Mahir Zeynalov örnek bir davranışta bulundu ve çok kullanılan uluslararası bir sistemle internet üzerinden bir yardım kampanyası başlattı. İmkânı olan herkesi az çok demeden meblağ ne olur neye ulaşırsa ulaşsın o hıçkırıkların duyulduğunu göstermesi açısından katkıda bulunmaya çağırıyorum. Aşağıda yardım linkine ulaşabilirsiniz:
https://www.generosity.com/emergencies-fundraising/help-kids-left-behind