10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne 10 bine yakın medya çalışanı işsiz, 170’e yakını ise hapishanelerde girdi. Özellikle OHAL’le birlikte mesleğinden uzaklaştırılan gazeteciler farklı mesleklere geçiş yaptı. Oto yıkamacılığı, marangozluk yapan, pazarcılığa başlayan eski medya çalışanları kendini şanslı görenlerden. Zira binlercesi evine ekmek götüremiyor.
Türkiyenin en büyük medya gruplarından biri olan Zaman Gazetesi’ne el konulup ardından KHK ile kapatılması ile bu gruptan ekmek yiyen bini aşkın gazeteci ve 4 bine yakın dağıtım elemanı işsiz kaldı.
170’e yakın gazeteci cezaevinde
Bugün itibarıyla 170’e yakın gazeteci terör suçlamasıyla hapiste. Haklarında iddianame bile hazırlanamayan gazeteciler içeride tutuluyor. Murat Sabuncu, Hidayet Karaca, Kadri Gürsel gibi deneyimli gazetecilerin yanısıra KHK’lar ile kapatılan medya gruplarında çalışan onlarca basın emekçisi sevenlerinden ayrı bırakılıyor. Onlarcası ise sürgün hayatı yaşamak zorunda bırakıldı.
Dramlar…
Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününde çalışamadan gazetecilerle görüştü. Onların anlattıkları da dramın boyutlarını gözler önüne seriyor.
Ekonomi editörü Gökhan Kazbek, kameraman Mevlüt Aydoğan, kameraman İsmail Yıldırım ve teknik yönetmen Kemal Demir… İşsiz kalıp sektör değiştiren medya çalışanı dört isim. 15 Temmuz darbe girişiminin ve OHAL’in mağdur ettiği dört isim, ailelerine bakmak, kredi borçlarını kapatmak ya da çocuk okutmak için ayakta kalmaya çalışıyor. Türkiye’de, gazeteciliğin geleceğinden umutsuzlar. “Başka işler yapmaya mecbur bırakıldık” diyorlar.
Hâlâ telsiz dinliyor
Gökhan Kazbek (51) ve Mevlüt Aydoğan (49), 2009 yılından beri TRT TÜRK’te beraberdi. Gezi direnişi sırasında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterildi. Önce, Aydoğan, sonra da Kazbek işten çıkarıldı. Farklı medya organlarında iş buldular. Kazbek, İMC TV’de çalışıyordu. Aydoğan ise kayyum atandıktan sonra Cihan Haber Ajansı’nda işe başlamıştı. İki arkadaş, 2016 yılında ise KHK mağduru oldu.
Şimdi, Okmeydanı’nda bir marangoz atölyesinde bir araya geldiler. Aydoğan, mesleki alışkanlığından vazgeçememiş, hâlâ polis telsizi dinliyor. Kazbek’in kamerası yanıbaşında. El emeği göz nuru ahşap aksesuarları, yakında internetten satışa sunacaklar.
Kazbek, işsizliğin gazeteciliğin kaderi olduğunu söylüyor. TRT’den atılınca tazminatı bile verilmemiş. “Birçok yere CV yollamaya başladım. Ama geri dönüş olmadı. 20 yılı aşkın süredir gazetecilik yapan birinin kurumlara CV yollayarak girmeye çalışması çok acı. Zor günler geçirirken, bir arkadaşım, ‘İMC TV’de çalışmak istemez misin?’ diye sordu. Ben de kabul ettim. İMC TV, Türkiye’de ve dünyada olması gereken haberciliği yapıyordu. Son dakikaya kadar çok iyi habercilik yaptık. 2 yıl çalıştığım İMC TV, KHK ile kapatıldı. Yine işsiz kaldım” diyor.
Umudumuz ağaçta
Kazbek, en çok da genç arkadaşlarının işsiz kalmasına üzülmüş: “Onlar işsiz kalmaya alışık değiller. Büyük şok içerisindeydiler. Evin kirası, faturalar…” Kazbek, marangozluk serüvenini ise şöyle anlatıyor: “Ağaçla aksesuar yapmaya ilgim vardı. Mevlüt Aydoğan ile bu marangozda buluştuk. ‘Kim Milyoner Olmak İster’ yarışmasından da 15 bin TL kazandım. Benim katıldığım bölüm yılbaşı gecesi yayınlandı. İşlerimiz şu an pek parlak değil. Ama umudumuz ağaçta…”
Televizyondan pazara
Kemal Demir (24) kapatılan TV10’nun teknik yönetmeni… Demir, TV10’a kurulduğu ilk günden beri emek veren isimlerden. Çalıştığı süre boyunca yüz binlerce kilometreyi kat etmiş, 1500’den fazla köy ziyeret ederek çekimler yapmış. Kapatılma kararını ilk öğrenen isim olan Demir, şunları söylüyor: “Bir anda yayının kesildiğini fark ettim. Teknik bir problemdir diye çok paniklemedim. Teknik sorun yoktu. Türksat’ı aradım. ‘TV10’dan arıyorum’ dedim. Telefondaki ses, çok kaba bir konuşma biçimiyle ‘kapattık’ dedi.” Demir, 6 ay sonra baba olmaya hazırlanıyor. Bebek heyecanını bile tam olarak yaşayamamış. Kredi borçları birikince, ailesinin desteğiyle pazarcı olmaya karar veren Demir, haftada 3 gün çeyizlik hurç satıyor.
Eşimle kafa kafaya verip ağladık
Mevlüt Aydoğan, kendini ‘alaylı’ kameraman diye tanıtıyor. Sektörde, habere motosikletiyle gitmesiyle ve hızıyla tanınıyor. Yeşilçam’da malzeme taşırken, 1994’te Kanal 7’de teknik yönetmen olarak işe başladı. 1999 yılında ise kamerayı sırtlandı. Kanal D, TRT, TRT TÜRK ve kısa bir Ulusal Kanal tecrübesi derken, Gezi direşini sırasında işsiz kaldı. Son olarak kayyım atanan Cihan Haber Ajansı’nda çalışma teklifi aldı. O dönemi şöyle anlattı: “İlk başta bu teklifi reddettim. 20 gün boyunca ısrarla aradılar. 3 çocuğum var. Mecburen kabul ettim. 15 Temmuz darbe girişiminde sokakta canım pahasına çalıştım. İyi maaş veriyorlardı. Buna güvenerek, çocuklarımın isteklerine, ‘evet’ demeye başladım. 28 Temmuz’da ajans kapatıldı.”
Cinnet getirirdim
Aydoğan, meslek hayatı boyunca en zor günleri bu süreçte geçirdiğini söylüyor. “Çocukların ihtiyaçlarını karşılayamayınca eşimle kafa kafaya verip ağladık. Saçım bembeyaz… Bu mesleğe çok emek verdim. Biz, gazeteciler, doktorun, mühendisin, öğretmenin haberini yaptık. Bir tek kendi haberimizi yapamadık. Bu ağaç oyma işi olmasaydı, cinnet getirip, tüm ailemi ve kendimi öldürebilirdim. Zor günler yaşattı bu meslek bana. Mesleğe bir daha dönmeyeceğim” diyor.