Darbe Anayasası da Tamam!

[Haber-Analiz: Ali Adil Çakar]

15 Temmuz’dan sonraki asıl darbenin bir anayasası eksikti, o da oldu. Darbe girişimi sonrası, bir darbede ne yaşanacaksa hepsi gerçekleştirilmiş, OHAL ve KHK’larla on binlerce insan tutuklanıp yüzlerce şirkete, medya organına ve sivil toplum kuruluşuna kilit vurulmuştu. Siyasi partiler fiilen anlamını yetirmiş, parlamento işlevsiz hale gelmiş ve ülke bir tek adamın kontrolüne girmişti.
AKP ve MHP’nin ortaklaşa hazırladığı teklifle birlikte, darbe sonrası dönemin anayasası da tamam oldu. Üstelik Kenan Evren’in, darbecilerin ömür boyu yargılanamamasını sağlayan 82 Anayasası gibi bu da Erdoğan’ın görev süresi bittiğinde dahi yargılanmasını neredeyse imkansız hale getiriyor. Her ne kadar anayasa değişikliği teklifinde ‘partili cumhurbaşkanlığı’ yazsa da bunun ‘Türk tipi başkanlık sistemi’ olduğu açık.
Ne idüğü belirsiz bu sistemi aslında en güzel özetleyen Erdoğan’ın, geçen ay Milli Tarım Projesi’nde yaptığı konuşmadaki sözleriydi. “Çobanlığın felsefesini anlamayan, psikolojisini anlamayan insan yönetemez. Ben de bir çobanım” demişti Erdoğan. Hiç felsefesini yapmaya gerek yok. İşin realitesi belli: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, son AKP kongresinde, “Tayyip’in partisiyiz Tayyip’in” diye haykırmıştı. Artık sona gelindi. Yakında burası ‘Tayyip’in çiftliği’, hepimiz de ‘Tayyip’in koyunları’ olacağız.
BÜTÜN YETKİLER ONDA, SORUMLULUK YOK
Yeni Anayasa değişikliği ile daha önce TBMM’ye ve Bakanlar Kurulu’na ait olan birçok yetki, Cumhurbaşkanı’na devrediliyor. Mevcut anayasadaki cumhurbaşkanı gibi yine sorumluluğu olmayacak ama bütün önemli yetkiler ona devredilecek. Bütün önemli kararları o verecek.
Onu dengeleyecek ve denetleyecek herhangi bir mekanizma da görünmüyor. Yalnızca kanunla denetleneceğine dair birkaç madde eklenmiş. Ancak bu kanunların zaten halihazırda Cumhurbaşkanı talebiyle Meclis’te yapılmakta olduğu da aşikâr.
BAŞBAKANLIK KALKIYOR, BAKANLAR KURULU GÖSTERMELİK OLUYOR
Yeni sistemde Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı oluyor. Partisiyle ilişiği ise kesilmiyor. Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları ve üst düzey bürokratları atama, görevden alma yetkisi onda. Başbakanlık makamı kalkıyor. Yerine, Cumhurbaşkanı’nın atayacağı bir yardımcı alacak.
Anayasa’nın başbakanı ve yetkilerini tanımlayan 109. maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Yürütme organı Saray olacağı için, Bakanlar Kurulu için ‘güven oylaması’ da olmayacak. Cumhurbaşkanı’nın atayacağı bakanlar kurulu için kimsenin itiraz hakkı bulunmayacak. ABD Başkanı’nın kabinesini kurma yetkisi, ABD’deki senato denetimi olmaksızın Türk Tipi’nde görülüyor.
VERGİ MUAFİYETİNE BİLE O KARAR VERECEK
Mevcut Anayasa’nın 88. maddesi ile Bakanlar Kurulu’na verilen kanun teklif etme yetkisi kaldırılıyor. Yine 93. madde ile Bakanlar Kurulu’na verilen Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi Cumhurbaşkanı’na devrediliyor. 73. madde ile Bakanlar Kurulu’na ait olan ‘vergi muafiyeti, indirim ve istisnalara’ da artık Cumhurbaşkanı karar verecek. Kime, ne zaman vergi muafiyeti ya da istisnası uygulanacağı Saray’ın uhdesinde olacak.
İSTERSE ÜLKEYİ SEÇİME GÖTÜRECEK
TBMM’de gensoru müessesesi kaldırılıyor. Bakanlar hakkında Meclis soruşturması da açılamayacak. Fiilî olarak Türkiye’yi hep eleştirilen teknokratlar hükümeti yönetecek yani.
Cumhurbaşkanı, seçimlerin yenilenmesine karar verebilecek. TBMM de milletvekillerinin beşte üçünün oyuyla seçim kararı alabilecek. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekilliği seçimleri birlikte yapılacak.
Bütçeyi Cumhurbaşkanı belirleyecek ve bütçe kanun teklifini Meclis’e sunacak.
YEDEK VEKİLLER İLE MECLİS’İ VESAYET ALTINDA TUTACAK
‘Mini Anayasa’ ile birlikte yedek milletvekilliği de geliyor. Böylece Erdoğan, her bir milletvekilini vesayet altında tutabilecek. Memnun olmadığı her vekili, yedeğiyle değiştirme tehdidi altında çalıştıracak.
Aslında 600 milletvekilinden oluşacak Meclis’in neredeyse bütün önemli yetkileri Cumhurbaşkanı’na devredilmiş oluyor. Böylece Meclis, göstermelik bir demokrasi süsü verecek, asıl yütürme ‘tek adam’da olacak.
Milletlerarası antlaşma imzalama yetkisi de getiriliyor. Daha önce bu yetki Meclis’teydi. Anayasa değişikliğine ilişkin kanunları, gerekli gördüğü takdirde referanduma götürebilecek. Bu yetki de daha önce parlamentodaydı.
MUĞLAK GEREKÇELERLE SINIRSIZ OHAL
Değişiklikteki en önemli maddelerden biri, Cumhurbaşkanı’na kararname çıkarma yetkisi verilmesi. Böylece Türkiye’de ‘tam OHAL, hep OHAL’ olacak. İstediği zaman sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan edebilecek. 15 Temmuz sonrası getirilen OHAL ve çıkarılan KHK’lara bakılırsa Türkiye’nin nasıl yönetileceği ortada. “15 Temmuz bin yıl sürecek” denebilir.
Cumhurbaşkanı’na ‘muğlak’ gerekçelerle olağanüstü hal kararı alma yetkisi de bahşediliyor. Bunlar arasında, ‘ayaklanma olması, vatan ya da Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın olması’ gibi maddeler bulunuyor. Aynı şekilde ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması; yaygın şiddet olaylarının ortaya çıkması; kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması; ağır ekonomik bunalım hallerinde de OHAL ilan edebilecek.
Normalde net bir biçimde yorumlanan bu hâller, mevcut Türkiye’de hayli muğlak bir şekilde geçiştirilebilir. Bunun kararını da Cumhurbaşkanı verecek. Daha önce benzer hallerde Bakanlar Kurulu kararı gerekiyordu. Cumhurbaşkanı’nın talebiyle TBMM, OHAL’i her defasında 4 ay daha uzatabilecek.
KENAN EVREN MADDESİ: BENİ YARGILAYAMAZSINIZ
Cumhurbaşkanı’nın yargılanması ise alabildiğine zorlaştırılmış. Bir suç işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma açılmasının istenebilmesi için Meclis salt çoğunluğunun önerge vermesi gerekecek. Bunun ardından soruşturma açılabilmesi içinse milletvekili üye tam sayısının beşte üçünün oyu aranacak.
Yüce Divan’a sevkedilebilmesi için de milletvekillerinin üçte ikisinin oyu şart olacak. Cumhurbaşkanı’nın görevde iken işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten sonra da bu madde geçerli olacak. Yani yine Meclis üye tam sayasının üçte ikisi aranacak.
YARGI, SARAY’A BAĞLANIYOR
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) adından Yüksek çıkarılarak HSK’ya dönüştürülüyor. Kurul 12 üyeden oluşacak ve gerektiği takdirde 2 daire halinde görev yapacak. Adalet Bakanı ve müsteşarı doğal üye olacağı için geri kalan üyelerin 5 tanesi Cumhurbaşkanı, 5’i de TBMM tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanı partili olacağı ve kimlerin milletvekili olacağına da karar vereceği için Meclis çoğunluğunu elde etmesi halinde, HSK üyelerinin tamamını aslında Saray belirleyecek.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) üye sayısı 17’den 15’e düşürülüyor. Daha önceden olduğu gibi yine AYM’nin neredeyse tamamını Cumhurbaşkanı belirleyecek. Cumhurbaşkanı’nın kim olduğu, AYM’nin tavrını da şu an olduğu gibi belirlemeye devam edecek.
Askeri yargı kaldırılıyor. Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve askeri mahkemeler tarih oluyor. Askerler yalnızca disiplin gerekçesiyle kendi içlerinde bir soruşturma yapabilecek.
MGK KARARLARINI SARAY UYGULAYACAK
Genelkurmay başkanları, Başbakan’a değil Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu olacak. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), tavsiye kararlarını artık Bakanlar Kurulu’na değil, Cumhurbaşkanı’na sunacak. Tavsiye kararlarını da Beştepe uygulayacak. Milli güvenlik politikalarını belirleme ve gerekli tedbirleri alma yetkisi de Cumhurbaşkanı’na ait olacak.
Yüksek Askeri Şura kararlarının her türlü yargı denetimine tabi tutulduğu 125. maddenin 2. fıkrası ise yürürlükten kaldırılacak.
anayasa spot