[Analiz: Semih Ardıç]
Yine o bildik taktik… Yine o usta manevralar… Yine 14 senedir iktidarda değil de sokakta halkın arasında dolaşıyormuş da olup bitenden zerre kadar haberi yokmuş gibi ıslık çalmalar… AKP’nin her sahada müflis siyasetinin faturasını başkalarına yıkma gayretinin tipik emareleri.
Dolar, kasım başında 3 TL iken ekonomiyi yere göğe sığdıramayanlar 40 kuruştan fazla artışı görünce diline yine Cemaati dolamaya yeltendi. Siz, “Dolara yatırım yapan yaya kalır” demiyor muydunuz? Ekonomi o kadar sağlamdı ki dünya kıskanıyordu. Hatta size itimat ettiği için bankadaki dolarını bozdurup TL alanları misal olarak gösteriyordunuz. Aynı vatandaş sizin yüzünüzden dili yandığı için her fırsatta dolar alıyor. O gün vatanperver dedikleriniz bugün vatan haini, öyle mi?
Siz de biliyorsunuz ki ekonomiyi temellerinden sarstınız, batırdınız. Kimyasını bozdunuz. Kurallarını, müesseselerini yerle bir ettiniz. Bahaneniz de hazırdı: “Hızımıza ayak uyduramıyorlar. Ayak bağı oluyorlar.”
EKONOMİYİ TEK ADAMA BAĞLADINIZ
Nasıl olsa sermaye akışı mevsim normallerinin fevkindeydi. Amerika ve AB, krizden çıkmak için şirketlerini, bankalarını paraya boğdukça siz ne nasipleniyordunuz. Bol bol dolar geliyordu. Hal böyle iken ekonomi yönetimini tek adama bağlamanın ne mahsuru olabilirdi? Nitekim bağladınız gitti!
Sıcak paranın yetişmediği yerde ‘hayırsever Reza’nın önüne yattınız. Onun uçak dolusu dolarları imdadınıza yetişti. Rüşvet, pardon komisyon mukabili gelen çil çil altınlarla gözleriniz kamaştı. Müteahhitler üzerinden piyasaya aktardınız kara paraları. Servetiniz banka hesaplarına sığmaz oldu. Artık açık denizlerde iri tankerlerden müteşekkil filo olarak yüzüyor komisyon kırıntısı servetleriniz.
Panama gibi kara para aklama merkezlerinde, İsviçre bankalarında nedense hep sizlerin, şehzadelerinizin, hısım–akrabanızın isimlerine rastlanıyor. Ceyhan’dan kalkan kaçak petrol yüklü tankerlerinizle Akdeniz’de mekik dokudunuz. İsrail’e müteşekkir kalacaksınız. Sayesinde kasalarınız hiç boş kalmadı.
Artık memleketin ekonomisi, vatandaşın derd-i maişeti şahsi servetinizin idaresinden sonra geliyordu.
FAİZ LOBİSİNE 715 MİLYAR TL
Şimdi ne sıcak para var ne de hayırsever Reza. Yakında IŞİD’in kanlı petro dolarları da kalmayacak. Suriye ve Irak’tan gelen kirli, kanlı petrol paraları ile Reza’nın yokluğunu fazla hissetmediniz. Sıcak paranın sahipleri düne kadar Hizmet Hareketi’ne reva gördüğünüz zulmü görmezden geliyordu. Zira “Faiz lobisine boyun eğmeyeceğiz” diye meydanları inlettiğiniz günlerde bile en yüksek reel faizi verdiniz onlara. AKP iktidarında her sene ortalama 55 milyar TL faize ödendi. 13 senede 715 milyar TL’yi faize ödeyenlerin faiz lobisine karşı olduğunu söylemesinden daha büyük palavra olamaz.
Devran döndü. Sıcak para fonlarını yönlendirenlerin nezdinde sizin vereceğiniz paranın Amerika’nın vaat ettiği sağlam kazancın yanında kıymeti yok. Merkez Bankası’nda verecek para da kalmadı. TÜİK’in yalanlarına hepsinin karnı tok. Merkez Bankası’nı Saray’ın şamar oğlanına çevirdiniz. Elinizde ne kadar işe yaramaz adam kaldıysa hepsi için BDDK, Hazine, SPK ve TMSF tam bir arpalığa dönüştü.
TEK LİYAKATLERİ VAR O DA SARAYIN KAPI KULU OLMAK
Başında bulundukları müesseselerin ne işe yaradığını sual etseniz iki satır dâhi yazılı cevap veremeyecek kadar mevzua Fransız zevatı bu makamlara ekonomiyi ihya etmeleri için tayin etmediğinizi herkes biliyor. Onlara, oyuncuları ve kuralları ile beraber serbest piyasayı ahenk içinde işletme vazifesini vermediniz. Bilakis Saray’ın sevk ve idare ettiği kan davasının tetikçileri olacaklardı.
Yazlıkların, Çekmeköy’de havuzlu villaların, hanım ve veletlerine varıncaya dek hediye ettiğiniz lüks arabaların, kabarık banka hesaplarının diyetini ancak böyle ödeyebilirlerdi. Şu ana dek Saray için tuttukları en büyük balık Bank Asya oldu. Onu Koza İpek, Boydak, Kaynak, Naksan, Alfemo, Süvari takip etti.
HARAM PARA YİYEN KAYYIMLAR
Zaman Gazetesi, Cihan Medya Dağıtım ve Cihan Haber Ajansı’na el koyup kasada ne var ne yok harcadıktan sonra TMSF’ye devretmelerindeki kurnazlığı da göz ardı etmesin efendileri! KHK ile temmuz sonunda kapatılan Zaman’ın abonelerinin kredi kartlarından kasım ayına kadar ücret kestiler. Bu paralar da bitince gazeteyi fona devrettiler.
Haram para yemede, şirket batırmada hünerleri Saray için referans olacaktır. AKP’nin gözde kayyımları Hasan Ölçer, Hüdai Bal, Ümit Ünal, Sezai Şengönül, Tahsin Kaplan ve Metin İlhan sosyal medya hesaplarında profillerine ‘itina ile şirket batırıp markaları buharlaştırılır’ yazsın ki bu kabiliyetleri herkesçe bilinsin.
TMSF TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ
Bilvesile hatırlatmakta fayda var. Kayyımlar, batırdıkları şirketlerin sahiplerinden korkuyorlar. Ama kurnazca davranarak topu TMSF’ye atıyorlar. Kasayı tam takır kuru bakır yaptıktan sonra cenazeyi TMSF’ye kaldırtmaktan farkı yok son devirlerin. Kayyımlar, TMSF’ye devir ettikleri bilanço değeri üzerinden asıl sahiplerine tazminat ödeneceğini zannede dursun!
Neticede o şirketlerin sahipleri hâlâ hayatta. Şirketleri gasp edildiğinde nasıl bir piyasa ya da marka değerine sahip olduğunu hesaplamak hiç zor değil. O hesap bilirkişilerin veya PwC, Deloitte, KPMG gibi yatırım danışmanlık şirketlerinin iki gününü almaz. Sadece Kentbank’ta 4,5 milyar dolar ödemeye mahkum edilen Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, Hizmet Hareketi’ne yakın şirket ve kuruluşlara bu rakamın kat be kat üzerinde tazminat ödemek mecburiyetinde kalacak.
BU KRİZE HERKES BORÇLU YAKALANDI
Türkiye bugün eşine az rastlanır bir krizle boğuşuyor. 2001 krizinde ne vatandaş ne de şirketler bu kadar borçlu idi. Sadece vatandaşın bankalara olan borcu 360 milyar TL. Doların artışı sebep değil netice. Yandaşa aktarılan kaynaklar yüzünden içi boşaltılan bir ekonomide en son arzu edilecek şey sermaye göçüdür. Maalesef Türkiye bu arzusuna nail oldu, yerli veya yabancı her yatırımcı kaçıyor. Borçluluk yüksek iken döviz şokunu atlatamazsınız.
AKP hükümeti fâili olduğu krizi Cemaatin ya da başkalarının üzerine yıkarak kurtulamaz. O çok itimat ettikleri seçmen cebinden eksilen paranın hesabını kimlere soracağını gayet iyi bilir. 2001 krizini müteakip ilk seçimde koalisyon ortakları DSP, MHP ve ANAP’ın üçünü de büyük bir zevkle sandığa gömmüştü. Bu kez nasıl bir tavır takınacağını kestirmek daha da güç…
Dolar, kasım başında 3 TL iken ekonomiyi yere göğe sığdıramayanlar 40 kuruştan fazla artışı görünce diline yine Cemaati dolamaya yeltendi. Siz, “Dolara yatırım yapan yaya kalır” demiyor muydunuz? Ekonomi o kadar sağlamdı ki dünya kıskanıyordu. Hatta size itimat ettiği için bankadaki dolarını bozdurup TL alanları misal olarak gösteriyordunuz. Aynı vatandaş sizin yüzünüzden dili yandığı için her fırsatta dolar alıyor. O gün vatanperver dedikleriniz bugün vatan haini, öyle mi?
Siz de biliyorsunuz ki ekonomiyi temellerinden sarstınız, batırdınız. Kimyasını bozdunuz. Kurallarını, müesseselerini yerle bir ettiniz. Bahaneniz de hazırdı: “Hızımıza ayak uyduramıyorlar. Ayak bağı oluyorlar.”
EKONOMİYİ TEK ADAMA BAĞLADINIZ
Nasıl olsa sermaye akışı mevsim normallerinin fevkindeydi. Amerika ve AB, krizden çıkmak için şirketlerini, bankalarını paraya boğdukça siz ne nasipleniyordunuz. Bol bol dolar geliyordu. Hal böyle iken ekonomi yönetimini tek adama bağlamanın ne mahsuru olabilirdi? Nitekim bağladınız gitti!
Sıcak paranın yetişmediği yerde ‘hayırsever Reza’nın önüne yattınız. Onun uçak dolusu dolarları imdadınıza yetişti. Rüşvet, pardon komisyon mukabili gelen çil çil altınlarla gözleriniz kamaştı. Müteahhitler üzerinden piyasaya aktardınız kara paraları. Servetiniz banka hesaplarına sığmaz oldu. Artık açık denizlerde iri tankerlerden müteşekkil filo olarak yüzüyor komisyon kırıntısı servetleriniz.
Panama gibi kara para aklama merkezlerinde, İsviçre bankalarında nedense hep sizlerin, şehzadelerinizin, hısım–akrabanızın isimlerine rastlanıyor. Ceyhan’dan kalkan kaçak petrol yüklü tankerlerinizle Akdeniz’de mekik dokudunuz. İsrail’e müteşekkir kalacaksınız. Sayesinde kasalarınız hiç boş kalmadı.
Artık memleketin ekonomisi, vatandaşın derd-i maişeti şahsi servetinizin idaresinden sonra geliyordu.
FAİZ LOBİSİNE 715 MİLYAR TL
Şimdi ne sıcak para var ne de hayırsever Reza. Yakında IŞİD’in kanlı petro dolarları da kalmayacak. Suriye ve Irak’tan gelen kirli, kanlı petrol paraları ile Reza’nın yokluğunu fazla hissetmediniz. Sıcak paranın sahipleri düne kadar Hizmet Hareketi’ne reva gördüğünüz zulmü görmezden geliyordu. Zira “Faiz lobisine boyun eğmeyeceğiz” diye meydanları inlettiğiniz günlerde bile en yüksek reel faizi verdiniz onlara. AKP iktidarında her sene ortalama 55 milyar TL faize ödendi. 13 senede 715 milyar TL’yi faize ödeyenlerin faiz lobisine karşı olduğunu söylemesinden daha büyük palavra olamaz.
Devran döndü. Sıcak para fonlarını yönlendirenlerin nezdinde sizin vereceğiniz paranın Amerika’nın vaat ettiği sağlam kazancın yanında kıymeti yok. Merkez Bankası’nda verecek para da kalmadı. TÜİK’in yalanlarına hepsinin karnı tok. Merkez Bankası’nı Saray’ın şamar oğlanına çevirdiniz. Elinizde ne kadar işe yaramaz adam kaldıysa hepsi için BDDK, Hazine, SPK ve TMSF tam bir arpalığa dönüştü.
TEK LİYAKATLERİ VAR O DA SARAYIN KAPI KULU OLMAK
Başında bulundukları müesseselerin ne işe yaradığını sual etseniz iki satır dâhi yazılı cevap veremeyecek kadar mevzua Fransız zevatı bu makamlara ekonomiyi ihya etmeleri için tayin etmediğinizi herkes biliyor. Onlara, oyuncuları ve kuralları ile beraber serbest piyasayı ahenk içinde işletme vazifesini vermediniz. Bilakis Saray’ın sevk ve idare ettiği kan davasının tetikçileri olacaklardı.
Yazlıkların, Çekmeköy’de havuzlu villaların, hanım ve veletlerine varıncaya dek hediye ettiğiniz lüks arabaların, kabarık banka hesaplarının diyetini ancak böyle ödeyebilirlerdi. Şu ana dek Saray için tuttukları en büyük balık Bank Asya oldu. Onu Koza İpek, Boydak, Kaynak, Naksan, Alfemo, Süvari takip etti.
HARAM PARA YİYEN KAYYIMLAR
Zaman Gazetesi, Cihan Medya Dağıtım ve Cihan Haber Ajansı’na el koyup kasada ne var ne yok harcadıktan sonra TMSF’ye devretmelerindeki kurnazlığı da göz ardı etmesin efendileri! KHK ile temmuz sonunda kapatılan Zaman’ın abonelerinin kredi kartlarından kasım ayına kadar ücret kestiler. Bu paralar da bitince gazeteyi fona devrettiler.
Haram para yemede, şirket batırmada hünerleri Saray için referans olacaktır. AKP’nin gözde kayyımları Hasan Ölçer, Hüdai Bal, Ümit Ünal, Sezai Şengönül, Tahsin Kaplan ve Metin İlhan sosyal medya hesaplarında profillerine ‘itina ile şirket batırıp markaları buharlaştırılır’ yazsın ki bu kabiliyetleri herkesçe bilinsin.
TMSF TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ
Bilvesile hatırlatmakta fayda var. Kayyımlar, batırdıkları şirketlerin sahiplerinden korkuyorlar. Ama kurnazca davranarak topu TMSF’ye atıyorlar. Kasayı tam takır kuru bakır yaptıktan sonra cenazeyi TMSF’ye kaldırtmaktan farkı yok son devirlerin. Kayyımlar, TMSF’ye devir ettikleri bilanço değeri üzerinden asıl sahiplerine tazminat ödeneceğini zannede dursun!
Neticede o şirketlerin sahipleri hâlâ hayatta. Şirketleri gasp edildiğinde nasıl bir piyasa ya da marka değerine sahip olduğunu hesaplamak hiç zor değil. O hesap bilirkişilerin veya PwC, Deloitte, KPMG gibi yatırım danışmanlık şirketlerinin iki gününü almaz. Sadece Kentbank’ta 4,5 milyar dolar ödemeye mahkum edilen Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, Hizmet Hareketi’ne yakın şirket ve kuruluşlara bu rakamın kat be kat üzerinde tazminat ödemek mecburiyetinde kalacak.
BU KRİZE HERKES BORÇLU YAKALANDI
Türkiye bugün eşine az rastlanır bir krizle boğuşuyor. 2001 krizinde ne vatandaş ne de şirketler bu kadar borçlu idi. Sadece vatandaşın bankalara olan borcu 360 milyar TL. Doların artışı sebep değil netice. Yandaşa aktarılan kaynaklar yüzünden içi boşaltılan bir ekonomide en son arzu edilecek şey sermaye göçüdür. Maalesef Türkiye bu arzusuna nail oldu, yerli veya yabancı her yatırımcı kaçıyor. Borçluluk yüksek iken döviz şokunu atlatamazsınız.
AKP hükümeti fâili olduğu krizi Cemaatin ya da başkalarının üzerine yıkarak kurtulamaz. O çok itimat ettikleri seçmen cebinden eksilen paranın hesabını kimlere soracağını gayet iyi bilir. 2001 krizini müteakip ilk seçimde koalisyon ortakları DSP, MHP ve ANAP’ın üçünü de büyük bir zevkle sandığa gömmüştü. Bu kez nasıl bir tavır takınacağını kestirmek daha da güç…