ABD’nin Ortadoğu ve Türkiye uzmanı eski Pentagon çalışanı Michael Rubin, Türkiye’de cezaevlerindekilerin ölümcül bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söyledi. The American Enterprise Institute web sitesinde yayımlanan son yazısında cezaevlerinde isyan çıkacak bahanesiyle müdahale hazırlığı olduğunu kaydeden Rubin, hali hazırda 21 şüpheli ölümün izah edilemediğini, Erdoğan rejiminin Libya Lideri Kaddafi’nin taktiğiyle muhaliflerini cezaevlerinde yok etmek amacıyla büyük bir yanlışa imza atabileceği uyarısında bulundu.
İdam cezasının getirilmesi, cezaevlerine yönelik karanlık planları genişce yazan Rubin,
Sabah gazetesi başta olmak üzere Erdoğan’ın güdümündeki medyanın cezaevlerine yönelik müdahalenin altyapısını oluşturmak üzere manipülatif haberler yaptığını hatırlattı.
Rubin, “Hapisteki eğitimli; Batı yanlısı aydınlar, bürokratlar, liberaller, Kürtler, sivil toplum aktivistleri ve Fethullah Gülen sempatizanları ölümcül bir tehlike ile karşı karşıya. Parmaklıkların ardından kan akmaya başlarsa, kimse Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin basitçe bir krizi bastırmaya çalıştığına veya bir kaza olduğuna inanmasın.” değerlendirmesinde bulundu.
Rubin, idam cezasını 2003’te AKP’nin kaldırmış olmasına rağmen tekrar getirilmek istemesi ve uygulanması halinde karşılaşılacak durumu şöyle anlattı: “Erdoğan’ın, İslam düşünürü ve felsefecisi Fethullah Gülen’i takip etmekle suçladığı binlerce bürokrat, öğretmen, asker ve diplomat idam edilmeye başlanırsa Türkiye çok ağır diplomatik ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.”
Rubin’in https://www.aei.org/publication/how-will-erdogan-purge-the-prisons/ adresinde yayınlanan makalesinin detayları şöyle:
Erdoğan Hapishaneleri Nasıl Bastıracak?
Aceleye getirilmiş veya acemice yapılmış Temmuz darbesini avantaja çeviren Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, her geçen gün büyüyen hayali veya gerçek düşmanlar listesinden intikam almaya söz vererek savaş sathı mahaline girdi.
Tek bir gerekçe ile 10 binlerce kişiyi hapse attı, peki şimdi Erdoğan cezaevlerindekilere ne yapacak?
Dehşete düşüren bazı ihtimaller şöyle:
Erdoğan, AB’ye girme şartını sağlamak için 2003 yılında kaldırılan idam cezasını geri getirme sözü verdi. Kafalardaki soru, idam cezasının geçmişe yönelik uygulanıp uygulanamayacağı? Mantıken bu mümkün olmamalı, ancak gazeteci Kürşat Akyol’un aktardığına göre, AKP hükümeti, kendilerine göre,15 Temmuz darbe girişimi öncesinde suça bulaşmış muhaliflere ve sonrasında da bu yapılara mensubiyeti devam edenlere, suç işlemeye devam ettikleri gerekçesi ile idam cezasının uygulanabileceğini “mütemadi cezalar” kavramını ile öne sürüyor.
Erdoğan’ın, İslam düşünürü ve felsefecisi Fethullah Gülen’i takip etmekle suçladığı binlerce bürokrat, öğretmen, asker ve diplomat idam edilmeye başlanırsa Türkiye çok ağır diplomatik ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.
Peki Erdoğan’ın başka planları olabilir mi? Şimdilik hapistekileri çıkarmakta isteksiz görünüyor. Hapisle tahdit altına alınmak, siyasi işkence, Erdoğan’ın da tecrübe ettiği, Türkiye’de siyasetçilerin uzun yıllardır başına gelen bir ritüel. Öyle ki şimdilerde, geneli itibariyle gerçek olmayan suçlamalarla hapiste tutulan asker ve devletin bürokratlarına yapılan işkence ve tecavüz ile Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin karıştığı zulüm, geri dönüşü olmayan noktanın ötesine geçti. Bunlar, Erdoğan’ın anlatılmasını istemediği, ne de kurbanlarının öç alma ihtimaline karşı duyulmasını istediği hikayeler.
Şüphesiz, Erdoğan hapistekilerin ölümlerini intihara bağlayacak ki öyle de oluyor, nitekim darbeyle suçlanan tutuklulardan hayatını kaybedenlerin sayısı 21’e ulaştı. Ancak, bir tutuklunun ölümü ensesinden sıkılmış iki kurşunla olsa dahi, hükümetin iddialarına karşı gelecek ülkede ne bağımsız denetçiler, ne de gazeteler var.
Gerçek tehlike Erdoğan’ın, cezaevlerindeki bir ayaklanmayı bastırma bahanesini, yüzlerce belki de binlerce tutukluyu öldürtebilmek için kullanabilecek olmasıdır. 1200 tutukluyu öldürten Libya diktatörü M. Kaddafi taktiğidir bu.
Erdoğan medyası, darbe şüphelilerinin cezaevlerinde isyan çıkaracağı spekülasyonunu çoktan ortaya attı bile. 2007 yılında ele geçirerek damadına devrettiği Sabah gazetesi sahte bir planla, yüksek korumalı Sincan cezaevinde tutukluların isyana kalkışacağı ve cezaevini ele geçirecekleri iddiasında bulundu. Yine Erdoğan medyası, Özel Harekat Polisi ve Jandarma’dan özel timlerin olası bir ayaklanmayı bastırmaları için cezaevlerinin etrafına yerleştirildiğini duyurdu.
Erdoğan gücünü daha fazla konsolide etmek kesintisiz kriz istiyor, istediğini alabileceği, Türkiye’yi yeniden biçimlendirebileceği mutlak güce ulaşmak için kan gölüne zemin hazırlıyor.
Deli değilse, güç sarhoşu oldu.
Hapisteki eğitimli; Batı yanlısı aydınlar, bürokratlar, liberaller, Kürtler, sivil toplum aktivistleri ve Fethullah Gülen sempatizanları ölümcül bir tehlike ile karşı karşıya. Parmaklıkların ardından kan akmaya başlarsa, kimse Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin basitçe bir krizi bastırmaya çalıştığına veya bir kaza olduğuna inanmasın.
İdam cezasının getirilmesi, cezaevlerine yönelik karanlık planları genişce yazan Rubin,
Sabah gazetesi başta olmak üzere Erdoğan’ın güdümündeki medyanın cezaevlerine yönelik müdahalenin altyapısını oluşturmak üzere manipülatif haberler yaptığını hatırlattı.
Rubin, “Hapisteki eğitimli; Batı yanlısı aydınlar, bürokratlar, liberaller, Kürtler, sivil toplum aktivistleri ve Fethullah Gülen sempatizanları ölümcül bir tehlike ile karşı karşıya. Parmaklıkların ardından kan akmaya başlarsa, kimse Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin basitçe bir krizi bastırmaya çalıştığına veya bir kaza olduğuna inanmasın.” değerlendirmesinde bulundu.
Rubin, idam cezasını 2003’te AKP’nin kaldırmış olmasına rağmen tekrar getirilmek istemesi ve uygulanması halinde karşılaşılacak durumu şöyle anlattı: “Erdoğan’ın, İslam düşünürü ve felsefecisi Fethullah Gülen’i takip etmekle suçladığı binlerce bürokrat, öğretmen, asker ve diplomat idam edilmeye başlanırsa Türkiye çok ağır diplomatik ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.”
Rubin’in https://www.aei.org/publication/how-will-erdogan-purge-the-prisons/ adresinde yayınlanan makalesinin detayları şöyle:
Erdoğan Hapishaneleri Nasıl Bastıracak?
Aceleye getirilmiş veya acemice yapılmış Temmuz darbesini avantaja çeviren Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, her geçen gün büyüyen hayali veya gerçek düşmanlar listesinden intikam almaya söz vererek savaş sathı mahaline girdi.
Tek bir gerekçe ile 10 binlerce kişiyi hapse attı, peki şimdi Erdoğan cezaevlerindekilere ne yapacak?
Dehşete düşüren bazı ihtimaller şöyle:
Erdoğan, AB’ye girme şartını sağlamak için 2003 yılında kaldırılan idam cezasını geri getirme sözü verdi. Kafalardaki soru, idam cezasının geçmişe yönelik uygulanıp uygulanamayacağı? Mantıken bu mümkün olmamalı, ancak gazeteci Kürşat Akyol’un aktardığına göre, AKP hükümeti, kendilerine göre,15 Temmuz darbe girişimi öncesinde suça bulaşmış muhaliflere ve sonrasında da bu yapılara mensubiyeti devam edenlere, suç işlemeye devam ettikleri gerekçesi ile idam cezasının uygulanabileceğini “mütemadi cezalar” kavramını ile öne sürüyor.
Erdoğan’ın, İslam düşünürü ve felsefecisi Fethullah Gülen’i takip etmekle suçladığı binlerce bürokrat, öğretmen, asker ve diplomat idam edilmeye başlanırsa Türkiye çok ağır diplomatik ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır.
Peki Erdoğan’ın başka planları olabilir mi? Şimdilik hapistekileri çıkarmakta isteksiz görünüyor. Hapisle tahdit altına alınmak, siyasi işkence, Erdoğan’ın da tecrübe ettiği, Türkiye’de siyasetçilerin uzun yıllardır başına gelen bir ritüel. Öyle ki şimdilerde, geneli itibariyle gerçek olmayan suçlamalarla hapiste tutulan asker ve devletin bürokratlarına yapılan işkence ve tecavüz ile Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin karıştığı zulüm, geri dönüşü olmayan noktanın ötesine geçti. Bunlar, Erdoğan’ın anlatılmasını istemediği, ne de kurbanlarının öç alma ihtimaline karşı duyulmasını istediği hikayeler.
Şüphesiz, Erdoğan hapistekilerin ölümlerini intihara bağlayacak ki öyle de oluyor, nitekim darbeyle suçlanan tutuklulardan hayatını kaybedenlerin sayısı 21’e ulaştı. Ancak, bir tutuklunun ölümü ensesinden sıkılmış iki kurşunla olsa dahi, hükümetin iddialarına karşı gelecek ülkede ne bağımsız denetçiler, ne de gazeteler var.
Gerçek tehlike Erdoğan’ın, cezaevlerindeki bir ayaklanmayı bastırma bahanesini, yüzlerce belki de binlerce tutukluyu öldürtebilmek için kullanabilecek olmasıdır. 1200 tutukluyu öldürten Libya diktatörü M. Kaddafi taktiğidir bu.
Erdoğan medyası, darbe şüphelilerinin cezaevlerinde isyan çıkaracağı spekülasyonunu çoktan ortaya attı bile. 2007 yılında ele geçirerek damadına devrettiği Sabah gazetesi sahte bir planla, yüksek korumalı Sincan cezaevinde tutukluların isyana kalkışacağı ve cezaevini ele geçirecekleri iddiasında bulundu. Yine Erdoğan medyası, Özel Harekat Polisi ve Jandarma’dan özel timlerin olası bir ayaklanmayı bastırmaları için cezaevlerinin etrafına yerleştirildiğini duyurdu.
Erdoğan gücünü daha fazla konsolide etmek kesintisiz kriz istiyor, istediğini alabileceği, Türkiye’yi yeniden biçimlendirebileceği mutlak güce ulaşmak için kan gölüne zemin hazırlıyor.
Deli değilse, güç sarhoşu oldu.
Hapisteki eğitimli; Batı yanlısı aydınlar, bürokratlar, liberaller, Kürtler, sivil toplum aktivistleri ve Fethullah Gülen sempatizanları ölümcül bir tehlike ile karşı karşıya. Parmaklıkların ardından kan akmaya başlarsa, kimse Erdoğan’ın güvenlik güçlerinin basitçe bir krizi bastırmaya çalıştığına veya bir kaza olduğuna inanmasın.