[Haber Portre: Efe Yiğit]
Roma kulübünün kapısından içeri adımını attığında henüz 13 yaşındaydı. Odasının her tarafında posterleri asılı Giuseppe Giannini ile aynı kulüpte olmak bile rüya gibi geliyordu. 16 yaşında A takımın formasını giymeye başlayıp, Giannini ile takım arkadaşı olduğunda mutluluktan uçuyordu. Takımın efsanesi Giannini ‘Prens’ lakabıyla anılırken, genç yıldıza uygun bulunan isim ‘Küçük Prens’ olmuştu. Küçük Prens, Roma’da 25 sezonu geride bırakan Francesco Totti’den başkası değildi.
Futbolu, oynamaya başladığı takımda bırakanların sayısı artık yok denecek kadar az. Para sevdası, çoğu zaman para sevdasına ağır basıyor. Kulüp yönetimleri de ‘duygusallığı’ bırakıp yıllarca kulüp formasını terleten oyuncuları bir kalemde silebiliyor. Bütün bu hengamede, geçen hafta 40 yaşına basan Francesco Totti, aynı zamanda İtalyan Roma takımındaki 25. yılını da kutladı. Serie A’da 250 gole imza atarak, lig tarihinin en çok gol atan ikinci oyuncusu olan Roma’nın kaptanı Totti, aralıksız bir takımda 25 yıl top koşturan ilk oyuncu olarak da tarihteki yerini aldı.
Gerçek bir Romalı
Enzo-Fiorella çiftinin çocuğu olarak 27 Eylül 1976’da Roma’nın işçi semti Porta Metronia’da doğan Francesco Totti gerçek bir Romalıdır. 7 kuşak sülalesi Roma doğumlu olan Totti’nin futbol topuyla ilk tanışması henüz 9 aylıkken oldu. Adriyatik sahillerinde ailesiyle tatil yapan minik Totti yakaladığı futbol topunu ‘ağlama pahasına’ kimseye vermeyerek meşin yuvarlağa olan aşkını ortaya koymuştu.
Roma Olimpiyat stadında 9 yaşında maç seyrederken tribüne gelen topu yerinden fırlayıp düzgün bir vuruşla sahaya atmasıyla tribünlerden büyük alkış alır. Totti’deki futbol kabiliyetini keşfeden ailesi Totti’yi henüz 5 yaşında Fortituda takımına yazdırır. 12 yaşına geldiğinde Lodigiani takımına geçen Totti, 12 yaşında Lazio miniklerine karşı attığı serbest vuruş golüyle gözlerin çevrildiği isim olur.
Totti’nin Roma sevgisi takımın sembol ismi Guiseppe Giannini’den kaynaklanmaktadır. Uzun saçları ve müthiş çalımlarıyla İtalya’nın yıldız isimleri arasında yeralan Giannini, Totti’nin hayallerini süsleyen futbolcudur. Odası Giannini posterleriyle dolu olarak büyüyen Totti’deki kabiliyeti keşfeden bir başka dev ise Milan’dır. Totti’yi Milan’ın özel okuluna kayıt ettirmek için uğraş veren yöneticilerin girişimi başarısız olur.
O sıralar oynadığı takımda Emidio Meroni ile tanışan Totti’nin bu isim sayesinde teknik anlamda da kendini geliştirme imkânı bulur. Yıldız adayıyla yakından ilgilenen Meroni, Totti 13 yaşına geldiğinde ilginç bir çıkış yaparak, “Yuvadan uçma zamanın geldi. Roma veya Lazio’dan birini seçmen lazım” der. Totti için bu seçimi yapmak hiç de zor olmaz.
‘Küçük Prens’ sahada
Roma’nın o dönemki efsane ismi Guiseppe Giannini, veliahtı olarak Totti’yi gösterir ve taraftarlar da ona ‘Küçük Prens’ demeye başlar. 13 yaşında Roma kulübüne adımını atan Totti, 1996’da ilk ve son kez takımdan ayrılmayı ciddi olarak düşünür. Teknik direktör Carlos Bianchi ile ters düşen Totti’nin ayrılması an meselesiyken, Bianchi kovulunca yuvada kalmaya karar verir. Roma yönetimi ve Totti masaya konan milyon dolarlara itibar etmeyerek, beraberliğini hiç bozmaz. Totti, Fabio Capello yönetiminde Roma ile 2001-02’de Şampiyonluk sevinci yaşar.
Totti’nin İtalya Milli Takımı ile ilk macerası da 1998’de oynadığı Belçika maçıyla başlamıştı. Milli forma altında en dramatik karşılaşması 2000 Avrupa Şampiyonası finali oldu. Kupayı kaldırmaya saniyeler kala Wiltord’un golüyle yıkılan Gök Maviler uzatma dakikalarında Trezeguet’in altın golüyle kupayı kaybetti. İtalyanlar finali kaybetmesine karşılık ortaya koyduğu pozitif futbolla övgü alırken, Totti ‘maçın adamı’ seçilerek buruk da olsa sevinç yaşadı.
Milli formaya iyice ısınan Totti, 2002 Dünya Kupası’nda beklentileri boşa çıkardı. Aynı hayal kırıklığını Euro 2004’te de tekrar etti. Danimarka maçında sinirlerine hâkim olamayıp Christian Poulsen’e tükürünce UEFA tarafından 3 maç cezaya çarptırıldı. Almanya 2006 ise Totti’nin sahne aldığı son uluslararası arena oldu. Gök Maviler 24 yıl aradan sonra kupaya uzanırken Totti, başarıda önemli pay sahibi olarak öne çıktı.
‘Futbolcu olmasam tenisçi olurdum’
Futbolun yanında tenis oynayan Totti, ‘futbolcu olmasam tenisçi olurdum’ diyordu. Sıradışı bir hayat yaşayan Totti’nin hayatında futbol ve tenisten sonra Ferrari marka arabalar geliyor. Roma’nın dar sokakları Totti’nin hız deneme alanlarının başında. David Beckham’ın dünya genelinde gördüğü ilgiden daha fazlasını İtalya’da, hatta Roma’da gören Totti’nin İlary Blasi ile 2005’deki evlilik töreni saatlerce televizyondan naklen yayınlandı.
Geçtiğimiz sezon Liecester City’yi Premier Lig’de şampiyonluğa taşıyan ünlü İtalyan teknik adam Claudio Ranieri’ye göre Totti, Roma için kolezyum kadar değerli biri. 2003-11 arasında 247 lig maçında 143 gol atarak takımını adeta tek başına zirvede tuttu. Bu süreçte Roma iki kez kupa sevinci yaşarken, 5 kez ligi ikinci sırada bitirdi. Sezon sonunda yeşil sahalara veda edecek olan Totti, İtalya futbolunda derin izler bıraktı. 40 yaşın tecrübesiyle sahalarda klasını konuşturan Totti, son 11 Serie A maçında 6 gol atıp, 4 asist yaparken yıllara meydan okumaya devam ediyor. (TR724)
Futbolu, oynamaya başladığı takımda bırakanların sayısı artık yok denecek kadar az. Para sevdası, çoğu zaman para sevdasına ağır basıyor. Kulüp yönetimleri de ‘duygusallığı’ bırakıp yıllarca kulüp formasını terleten oyuncuları bir kalemde silebiliyor. Bütün bu hengamede, geçen hafta 40 yaşına basan Francesco Totti, aynı zamanda İtalyan Roma takımındaki 25. yılını da kutladı. Serie A’da 250 gole imza atarak, lig tarihinin en çok gol atan ikinci oyuncusu olan Roma’nın kaptanı Totti, aralıksız bir takımda 25 yıl top koşturan ilk oyuncu olarak da tarihteki yerini aldı.
Gerçek bir Romalı
Enzo-Fiorella çiftinin çocuğu olarak 27 Eylül 1976’da Roma’nın işçi semti Porta Metronia’da doğan Francesco Totti gerçek bir Romalıdır. 7 kuşak sülalesi Roma doğumlu olan Totti’nin futbol topuyla ilk tanışması henüz 9 aylıkken oldu. Adriyatik sahillerinde ailesiyle tatil yapan minik Totti yakaladığı futbol topunu ‘ağlama pahasına’ kimseye vermeyerek meşin yuvarlağa olan aşkını ortaya koymuştu.
Roma Olimpiyat stadında 9 yaşında maç seyrederken tribüne gelen topu yerinden fırlayıp düzgün bir vuruşla sahaya atmasıyla tribünlerden büyük alkış alır. Totti’deki futbol kabiliyetini keşfeden ailesi Totti’yi henüz 5 yaşında Fortituda takımına yazdırır. 12 yaşına geldiğinde Lodigiani takımına geçen Totti, 12 yaşında Lazio miniklerine karşı attığı serbest vuruş golüyle gözlerin çevrildiği isim olur.
Totti’nin Roma sevgisi takımın sembol ismi Guiseppe Giannini’den kaynaklanmaktadır. Uzun saçları ve müthiş çalımlarıyla İtalya’nın yıldız isimleri arasında yeralan Giannini, Totti’nin hayallerini süsleyen futbolcudur. Odası Giannini posterleriyle dolu olarak büyüyen Totti’deki kabiliyeti keşfeden bir başka dev ise Milan’dır. Totti’yi Milan’ın özel okuluna kayıt ettirmek için uğraş veren yöneticilerin girişimi başarısız olur.
O sıralar oynadığı takımda Emidio Meroni ile tanışan Totti’nin bu isim sayesinde teknik anlamda da kendini geliştirme imkânı bulur. Yıldız adayıyla yakından ilgilenen Meroni, Totti 13 yaşına geldiğinde ilginç bir çıkış yaparak, “Yuvadan uçma zamanın geldi. Roma veya Lazio’dan birini seçmen lazım” der. Totti için bu seçimi yapmak hiç de zor olmaz.
‘Küçük Prens’ sahada
Roma’nın o dönemki efsane ismi Guiseppe Giannini, veliahtı olarak Totti’yi gösterir ve taraftarlar da ona ‘Küçük Prens’ demeye başlar. 13 yaşında Roma kulübüne adımını atan Totti, 1996’da ilk ve son kez takımdan ayrılmayı ciddi olarak düşünür. Teknik direktör Carlos Bianchi ile ters düşen Totti’nin ayrılması an meselesiyken, Bianchi kovulunca yuvada kalmaya karar verir. Roma yönetimi ve Totti masaya konan milyon dolarlara itibar etmeyerek, beraberliğini hiç bozmaz. Totti, Fabio Capello yönetiminde Roma ile 2001-02’de Şampiyonluk sevinci yaşar.
Totti’nin İtalya Milli Takımı ile ilk macerası da 1998’de oynadığı Belçika maçıyla başlamıştı. Milli forma altında en dramatik karşılaşması 2000 Avrupa Şampiyonası finali oldu. Kupayı kaldırmaya saniyeler kala Wiltord’un golüyle yıkılan Gök Maviler uzatma dakikalarında Trezeguet’in altın golüyle kupayı kaybetti. İtalyanlar finali kaybetmesine karşılık ortaya koyduğu pozitif futbolla övgü alırken, Totti ‘maçın adamı’ seçilerek buruk da olsa sevinç yaşadı.
Milli formaya iyice ısınan Totti, 2002 Dünya Kupası’nda beklentileri boşa çıkardı. Aynı hayal kırıklığını Euro 2004’te de tekrar etti. Danimarka maçında sinirlerine hâkim olamayıp Christian Poulsen’e tükürünce UEFA tarafından 3 maç cezaya çarptırıldı. Almanya 2006 ise Totti’nin sahne aldığı son uluslararası arena oldu. Gök Maviler 24 yıl aradan sonra kupaya uzanırken Totti, başarıda önemli pay sahibi olarak öne çıktı.
‘Futbolcu olmasam tenisçi olurdum’
Futbolun yanında tenis oynayan Totti, ‘futbolcu olmasam tenisçi olurdum’ diyordu. Sıradışı bir hayat yaşayan Totti’nin hayatında futbol ve tenisten sonra Ferrari marka arabalar geliyor. Roma’nın dar sokakları Totti’nin hız deneme alanlarının başında. David Beckham’ın dünya genelinde gördüğü ilgiden daha fazlasını İtalya’da, hatta Roma’da gören Totti’nin İlary Blasi ile 2005’deki evlilik töreni saatlerce televizyondan naklen yayınlandı.
Geçtiğimiz sezon Liecester City’yi Premier Lig’de şampiyonluğa taşıyan ünlü İtalyan teknik adam Claudio Ranieri’ye göre Totti, Roma için kolezyum kadar değerli biri. 2003-11 arasında 247 lig maçında 143 gol atarak takımını adeta tek başına zirvede tuttu. Bu süreçte Roma iki kez kupa sevinci yaşarken, 5 kez ligi ikinci sırada bitirdi. Sezon sonunda yeşil sahalara veda edecek olan Totti, İtalya futbolunda derin izler bıraktı. 40 yaşın tecrübesiyle sahalarda klasını konuşturan Totti, son 11 Serie A maçında 6 gol atıp, 4 asist yaparken yıllara meydan okumaya devam ediyor. (TR724)
