[NAZİF APAK]
Yıllardır yurt dışında araştırma yapan ve dünyaca üne kavuşmuş bir insanın beklediği bir şey değildir bu. Şaşırmıştır. Erdoğan rejiminin ülkeyi bir diktatörlüğe doğru sürüklediğinden endişe duyduğunu dile getirmektedir ama düşüncelerinden dolayı ölüm tehdidi altında olduğunu hiç düşünmemiştir…
MİT’i pohpohlaya pohpohlaya yürütülen macera IŞİD’den mafyaya kadar uzanan kirli bir ilişki yumağı üzerine kuruluyor. Ve tam bu noktada Ankara büyük bir hata yapıyor. Yabancı istihbarat örgütleri MİT üzerinden çevrilen fırıldağın farkında. Kimin kimi nasıl kullandığını herkes gayet iyi biliyor. Yurt dışında teşebbüs edilen bir suikast girişimi Türkiye’yi yönetenleri katil durumuna düşürecek; çünkü bütün diktatörlerin yurt dışındaki muhaliflerine yaptığını hatırlayacak herkes.
İlk şaşkınlığı üzerinden atan aydınımız sorar: Ne yapmamı istiyorsunuz? Kendisine bir telefon numarası verir o ülkenin istihbaratı. Bu, acil bir durum içindir. Bir de teklifte bulunurlar: “Dilerseniz size bir de koruma verebiliriz.”
Bu hadiseyi ilk ağızdan dinlediğimde şaşırmıştım. Biraz uçuk kaçık gelmişti bana; ancak bir başka Avrupa ülkesinde (Almanya) başlayan bir soruşturma meselenin sandığımdan daha da ciddi olduğunu gösteriyordu. Hatırlayacağınız gibi, bir zamanlar Erdoğan’a danışmanlık yapmış ve MİT’te çalıştığı anlaşılan Taha Gergeroğlu Almanya’da tutuklanmıştı. 10 ay tutuklu kalan Gergeroğlu’nun Almanya’daki Türklerle ilgili istihbarat çalışması yaptığı, Alman istihbaratının uzun zaman takip yapmasıyla ortaya çıkmıştı. Özellikle ‘Cemaat’ ile ilgili fişleme ve kumpas planı yaptığı telefon kayıtlarından ortaya çıkmıştı.
Geçenlerde MİT’e yurt dışında operasyon yapma yetkisi verildi. Aslında fiili bir duruma çare aramanın telaşı ile yapılıyordu bu çalışma. Çünkü MİT, bazı kriminal eylemlere hâlihazırda karışmış durumda. Mesela Paris cinayeti. Davanın belgelerini bizzat gören bir dostum aynen şöyle söyledi bana: “Sakine Cansız ve iki arkadaşını Paris’in göbeğinde öldüren kişinin MİT ile çalıştığına dair onlarca somut delil var. Bu feci durumu Fransız devleti de Türk devleti de gayet iyi biliyor.”
Sistem şöyle kuruldu: Erdoğan rejimine karşı olan etkili kişilerle ilgili tetikçiler bulundu. Bunların bir kısmı vaktiyle suça bulaşmış Türklerden oluşuyor. Uyuşturucu, cinayet, yaralama gibi suçlara bulaşmış bazı maceraperest gençler şimdi paraya boğuluyor. Diğer taraftan IŞİD başta olmak üzere radikal İslamcı gruplarla görüşülüyor. Suriye kapılarını ardına kadar açmanın ve gösterilen kolaylığın diyeti isteniyor.
Mafya da devrede
15 Temmuz’dan önce başlayan ve tuzaklanmış darbe teşebbüsü ile daha da hızlandırılan yurt dışı operasyonları için mafya da devrede. 17 Aralık’ta suçüstü yakalanan ve Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet suçuna bulaşan iktidar sahipleri ilk iş olarak mafya ile anlaşmayı tercih etti. Ergenekon sanıkları tek tek serbest bırakılarak yeniden faili meçhul cinayetlerin yolunu açanlar, Türkiye’deki bazı mafya liderlerini hapishaneden çıkardı. Bazılarına da hapisten çıkarma sözü verdi.
Hâlihazırda adı yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet gibi kirli işlerle anılan ve tiran olarak görülen kişilerin kabarık dosyasına bir de cinayet karışırsa dünya onlara dar gelecek. Ne Hakan Fidan bir suikast planının altından kalkabilir; ne de onu kukla durumuna düşüren Patron yakayı kurtarabilir.
“Oluk oluk kanları akacak”
Erdoğan’ın ellerine kapanarak özgürlüğüne kavuşan ‘mafya babası’ Sedat Peker’in Rize Meydanı’nda “Oluk oluk kanları akacak” diye muhalifleri tehdit etmesi tesadüf değildi. Adama ihale edilen iş buydu zaten. Sadece ona mı? Otobüs işletmeleri yaparken pervasızca adam öldüren Galip Öztürk’ün serbest bırakılması da (mahkemece mahkûm edilmesine rağmen) tesadüf değildi. Adama ‘Cemaat aleyhine şahitlik yapma’ karşılığında serbest bırakılma sözü verildi. O da iftiralar uydurup cinayet davasından paçayı sıyırdı; şimdi kendisine verilecek emri bekliyor.
Birkaç gün önce bir mafya babasının yeni bir teşebbüsü daha ortaya çıktı. Mafya lideri Alaaddin Çakıcı hapisten çıkabilmek için Adalet Bakanı Bozdağ’a mektup yazmış ve Fethullah Gülen ve ona sempati duyanlara yurt dışında suikast yapabileceklerini ifade etmiş. Yazarlık yapıyormuş gibi hava civa yapan Fatih Tezcan ismindeki kriminal dosyası bir hayli kabarık adam, Hocaefendi’ye suikast düzenleneceğini açıkça söylemişti.
MİT’i pohpohlaya pohpohlaya yürütülen macera IŞİD’den mafyaya kadar uzanan kirli bir ilişki yumağı üzerine kuruluyor. Ve tam bu noktada Ankara büyük bir hata yapıyor. Yabancı istihbarat örgütleri MİT üzerinden çevrilen fırıldağın farkında. Kimin kimi nasıl kullandığını herkes gayet iyi biliyor. Yurt dışında teşebbüs edilen bir suikast girişimi Türkiye’yi yönetenleri katil durumuna düşürecek; çünkü bütün diktatörlerin yurt dışındaki muhaliflerine yaptığını hatırlayacak herkes. Hâlihazırda adı yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet gibi kirli işlerle anılan ve tiran olarak görülen kişilerin kabarık dosyasına bir de cinayet karışırsa dünya onlara dar gelecek. Ne Hakan Fidan bir suikast planının altından kalkabilir; ne de onu kukla durumuna düşüren Patron yakayı kurtarabilir. (TR724)